Tüm yazı içeresinde sadece bir cümle…
Bir ipucu…
Onu okuduğumda beynimden vurulmuşa döndüm. Dün gördüm, dün…
Yok gülüm, bu sefer sen bile anlayamazsın şifreyi…
AMA O bilecek kendini!!!
Bak dostum…
Dost musun, düşman mı bilmem…
Paranoyak değilim…
Görürüm…
Söylemem, ses vermem, BEKLERIM…
Adım Hüsnü Kuruntuda değildir, ben Önder’im.
Bil istedim!!!
Gördüm seni, hatta sordum kendime, ne alaka?
Farkındayım, bilincindeyim.
—
Size birini tanıtayım
27 Mart 2018
Önce şunu yazmama izin veriniz:
Komünist, anti emperya¬list’tir.
Komünist, yurtsever’dir.
Komünist, ulusalcı olma¬dan enternasyonalist olamaz.
Boğaziçi Üniversitesi’n¬de Afrin şehitlerini ananla¬ra saldıranlar komünist filan değildir; sadece “öğrenci”dir! Daha, “olmak” için kırk fırın ekmek yiyecekler!
Genç, adı üzerinde de¬li–kanlı’dır; o yaşlarda hata kaçınılmaz. Önemli olan dev¬letin yanlışlık yapmamasıdır.
İktidarların dün ne yaptığı biliniyor:
-1968 kuşağını biçti…
-1970 kuşağını doğra¬dı…
Dün devrimciyi-ülkücü¬yü tasfiye etti.
Bugün… Kandırılmış-ze¬hirlenmiş FETÖ kurbanı Müslüman gençlere yaşam hakkı tanımıyor!
Bugün… İktidar “başı ezilmesi” gereken komünist öğrencilerden bahsediyor! Dediğim gibi gençlerin “hata yapma lüksü” var!
Önemli olan, pırıltılı Boğaziçili gençleri kazan¬maktır; ezmek-yok etmek kolaydır! Dağa çıkmaları¬na-terörist olmalarına zemin hazırlamak kolaydır!
Bir ülke, geleceğin aklı¬na karşı hoyrat olmamalıdır.
-Madem konu, komünist gençlerden açıldı…
-Madem konu, Boğaziçi Üniversitesi’nden açıldı…
-Madem konu, Afrin’den açıldı…
Ne demek istediğimi bir isim üzerinden anlatmaya çalışmalıyım:
Mehmetçik Afrin’e girdi…
Teröristlerin kenti baştan aşağı bombalı tuzaklarla dol¬durduğu sır değil.
Dedim ki içimden, “Meh¬metçik bu tuzaklarla nasıl başa çıkacak?”
Elbet teknolojik üstünlükle!
Peki… Bu bilimsel çalışma¬ları kim yapacak?
Doç. Dr. Alper Boz¬kurt adını duyanınız var mı?
Boğaziçi Üniversite¬si Elektrik ve Elektronik Mü¬hendisliği Bölümü’nden 2001 yılında mezun oldu. Yüksek lisansını Drexel Üniversite¬si Biyomedikal Mühendisliği, doktora eğitimini ise Cornell Üniversitesi Elektrik ve Bil¬gisayar Mühendisliği bölümle¬rinde tamamladı.
2010 yılında North Caro¬lina State Üniversitesi’nde doçent olarak çalışırken Pen¬tagon/ABD Savunma Bakanlığı’ndan davet aldı!
Burada ne üzerinde çalıştı¬ğını yazmadan önce konuyu biraz açmalıyım…
Çünkü Afrin ile ilgisi var yazacaklarımın…
VİETNAM’DA KÖPEKLER
Tarih: 6 Temmuz 1961.
Pentagon/ABD Savunma Bakanlığı “Gizli Askeri Araştırmalar Merke¬zi” Başkanı William Godel başta CIA üyeleri olmak üzere dışişleri ve savunma bakanlı¬ğı yöneticilerine gizli brifing verdi. Konu…
Vietnam’a gizlice soku¬lacak dört askeri teçhi¬zat programıydı.
Örneğin…
Bunlardan biri; kısa boy¬lu-çelimsiz “yandaş” Vietnam¬lılar, ABD üretimi (M1 Garand ve Browning Bar) silahları taşıyamıyor, ateş edince yuvarlanıyorlardı! İşte… Bun¬lar için (Eugene M.Stoner tarafından) “AR-15” adlı yarı otomatik tüfekler üretildi. Bu, halen ABD Ordusu (ve Türk Ordusu’nun da) kullandığı -yeni adıyla- M16 idi…
Örneğin…
Bunlardan biri; hafif, ses¬siz, çok iyi manevra yapabilen ve sadece bir depo yakıtla Vietnam ormanları üstünde uçabilen (bugün İnsansız Hava Aracı/İHA’nın atası) motorlu planör/pırpır idi. “Havadaki Volkswagen” diyorlardı.
Detaya boğmayayım…
Biri de, köpekler idi!
Köpeklerin geleneksel gözcü ve koruyucu rolü biliniyordu. Bu kez…
Pentagon kimyagerleri A.C Peters ve W.H. All¬ton, yeni “köpek programı” ile, kokusunu insanların algılayamadığı ancak köpekle¬rin tespit edeceği kimyasallar üzerinde çalıştı. Amaç, köylü ile Vietkong savaşçılarını ayı¬rabilmekti.
Georgia’daki Fort Ben¬ning üssünde Alman çoban köpekleri eğitildi. Uzatma¬yayım, boğucu sıcak-nemli ormanlarda köpeklerin keskin koku alma duygusu pek yararlı olamadı.
Ama… Pentagon’un çalış¬maları bitmedi…
IRAK’TA ARILAR
Tarih: 26 Mayıs 2003.
Jeremiah D. Smith, Bağdat yakınlarında tuzak bombay¬la Irak’ta öldürülen ilk ABD’li asker oldu. Tuzak saldı¬rılar ardı ardına olmaya başlayın¬ca ABD Merkez Komutanı Ge¬neral John Abizaid Vietnam Savaşı’ndan yıllar sonra aynı sözü sarf etti:
“Irak’ta gerilla savaşı yapa¬cağız!”
Örneğin… Bombanın yerini tespit etmekten ziyade, bomba yapanları bulacaklardı!
Vietnam’da nasıl köpekler¬den yararlanmayı düşündüler ise, Irak’ta -köpeklerin koku alma yeteneğini saniyede bir trilyon kez aşan- arıların olağa¬nüstü hissetme performansından yararlanacaklardı!
Pentagon’daki bilim adamları New Mexico ve Los Alamos laboratuarında şunu yaptılar:
Arı gruplarını buzdola¬bında sakinleştirip, küçük kutulara -kafaları ve duyargaları kutuların üstünde olacak şekil¬de- maskeleme bandıyla bağla-dılar. -Ödüllü şekerli su sis¬temini kullanarak- arılara, patlayıcıları tespit ettiklerinde, çiçek toplamada kullandıkları dillerini/hortumlarını dışarı çıkar¬mayı öğrettiler!
Arılar, TNT ve C4 gibi çeşitli patlayıcıları öğrendi!
Bunlar Pentagon’un “biyosis¬tem” çalışmalarıydı.
Bir de “biyohibrit” alanında yapılanlar vardı: Hayvanların vü¬cutlarına minik alıcılar-uyarıcılar yerleştirerek, onları uzaktan komutayla kontrol etmek! Yani, robot haline getirmek…
İşte… Binlerce “beyin göçü¬müzden” biri olan Doç. Dr. Alper Bozkurt, Pentagon’da “yarı makine-yarı böcek” bö¬cekbot çalışmaları yapan ekip içinde yer aldı. Beyaz Saray’a brifing bile verdi…
Demem o ki:
Terörle mücadelede de bilim insanlarına ihtiyacımız var.
Ama… Gençlerin geleceğini karartmakta üstümüze yok! Bu da bir “beyin cinayetidir” aslında!
Afrin sadece kahraman Mehmetçik’in mücadelesiyle kazanılmaz.
Hangi politik görüşte olur¬sa olsunlar ülkemizin gele¬ceği Boğaziçili çocuklarımıza kıymayınız…
https://www.sozcu.com.tr/2018/yazarlar/soner-yalcin/size-birini-tanitayim-2312280/