Cluster(ing)

Hatırlı okuyucularım bilirler, iddia ederim bilişimciyim diye…
AMA…
Bildiğiniz tiplerden değilim. Max – Planck Institut müşterilerimdendi…
HOCA…
Kuantum kuramından ahkam kese dursun, ben kuramla birlikte gerçeklere, gerçeklerle birlikte uygulamaya bakarım.

Clustering…
Birden fazla bilgisayarın hesap kapasitesinin birleştirilmesi…
TESADÜF…
Bilirsiniz bu konuda düşündüklerimi. Microsoft Excel ile mesela tesadüfi sayı gurupları oluşturdunuz…
Duyda inanma…
GERI HESAPLANABILIR, algoritma, mantık(!?)

Söz konusu güvenlikse…
Mesela şifreleme, KESINLIKLE tesadüfi olmalı…
Kuantum fiziği ile ilgilenmemin sebebi…
Bilişim…
Scientific and Parallel Computing Group ve Cenevre üniversitesinin çalışmasının bir sonucu…
Quantum bilgisayarı ile ki eninde sonunda halka arz edilecekler, deli gibi bekliyorum bu bilgisayarları, kapasite bakımından insan beynine oldukça yakın olacaklar (…)

Bu sayılar >>> gerçekten tesadüfi <<< geri hesaplanamaz yani!!!

Direnişte diriliş var kapsamında…
Ne mi yapılır ne için kullanılır…
SONRA!

4018 6088 5724 9486 9829 800 4217 4494 9285 7045 746 7368 2159 3615 6656 2442 7090 6444 4812 2978 1695 1710 1023 2997 7506 9838 7221 863 555 2105 8911 4299 8326 7555 7438 9431 8494 7904 8212 6754 7498 1609 4067 7049 2184 4639 6589 7954 5360 971 9455 6290 6131 7202 3240 8311 6844 2436 5571 1249 5379 4522 3140 2766 5579 3620 5673 7941 3442 8423 6344 7294 8208 7045 9497 6147 4295 7510 9193 9029 1147 9878 516 7795 7145 3705 3586 9368 4268 4410 7205 5473 1721 6300 8303 3389 4186 2439 2835 6966 8899 1672 4501 6022 8136 5655 5406 6541 2360 7124 4027 7817 3770 5972 688 9832 330 9129 1108 4817 6379 7128 1999 9320 5115 8013 3308 5965 5532 5691 3614 9118 9554 4626 9211 6872 7817 2502 8572 6144 7030 7727 6098 5900 6250 822 4662 9952 8041 6159 9411 1721 2595 5396 2881 4237 9275 9361 3818 27 7710 7513 7509 7319 3264 6772 2997 3847 8275 7099 3388 3495 170 4183 3711 1169 1071 442 7254 8800 7864 6580 8075 8098 5164 9543 9726 4477 751 9675 150 1340 3498 9791 7878 7308 5504 4026 7040 3659 7883 8695 2423 2437 9164 149 9666 7518 5203 4248 5627 1703 9284 7478 1194 2562 7116 5530 4951 2164 739 1286 1508 7565 4338 1953 6087 5109 4448 1968 2301 4666 6072 6206 6435 7440 6389 9613 432 8821 2339 5437 9154 5452 3971 4266 4528 9585 2642 8099 3821 686 1885 4628 5752 8302 9103 6633 9647 6288 6413 3377 9695 1557 7951 3119 3115 7801 2480 4836 7252 6831 954 7363 7806 3584 5297 5520 6881 4193 5452 7240 894 6779 5523 1642 9304 4877 1147 3602 4834 3924 5694 1423 4545 7211 9512 9219 297 9699 9226 7855 309 8145 4405 7575 1270 9790 118 2917 7188 9158 6638 9115 3497 4779 1475 6454 8503 69 2357 2597 394 2477 8557 2347 9352 1481 3691 3053 7171 9906 2255 7464 1451 2244 5736 4691 1823 5808 4966 2509 2720 40 6538 9510 9845 8046 5574 8456 8003 1674 7711 9112 748 1399 2531 5810 5678 3559 6959 82 948 7414 2531 3537 8772 6205 7586 6010 3586 5147 4797 1057 7851 9657 6118 1449 5987 3662 4762 9279 6397 2996 4291 8526 8460 150 4635 7631 1663 7650 6495 7635 968 4255 5758 8313 275 797 1495 6727 4333 2905 444 2751 6776 7660 3078 6865 9766 1221 2405 3275 2286 3825 3041 5546 4511 4423 1116 8511 7253 5928 1980 686 959 5653 1398 9916 6428 8554 4 4617 275 3139 3522 1568 855 3969 4789 9571 9592 8716 7148 7114 7085 3347 2041 5960 1931 217 1598 4559 2553 4327 1642 6098 4862 8700 2458 8553 7371 874 8919 6157 4907 1192 7349 7506 7357 6925 2384 7987 2174 1908 7912 6164 6499 3635 2097 6226 5469 735 4375 9142 1593 5447 2497 8604 9602 1892 6358 1648 2728 1835 6871 419 4514 698 1642 8722 4685 9248 5815 8221 4142 4323 9500 8014 667 3386 7445 6583 3506 1198 9411 2526 523 2238 8531 2797 2157 7859 8167 6483 1111 9805 5063 2797 8435 6048 4822 6590 6302 3658 3215 2915 720 8175 425 2404 1559 5568 113 2010 2171 6125 9404 5166 4469 8357 9015 4058 6282 820 5282 9000 1133 6324 5751 7602 5881 4681 594 3135 8533 2193 5715 357 5160 8018 9763 3593 9487 7107 3312 6783 7814 8167 6039 8571 785 3431 3985 946 3894 9608 2011 5429 62 937 3217 7073 8976 6062 7114 87 3918 4093 4451 6134 2663 2815 4046 5854 2961 7820 3126 5810 5403 1068 5754 2477 6965 6124 7872 3175 3910 3885 8928 9442 1335 8795 5655 8872 7902 5147 1733 755 8163 5184 4555 2332 7445 105 1636 8867 9388 1283 1400 6115 3344 5223 7531 1021 6987 4942 9022 7748 19 2597 3859 2071 1904 4920 8845 4533 4065 5252 8494 3601 8320 7607 7936 9321 1163 4116 3113 8432 3896 6506 4978 5569 6701 7767 4991 3960 4174 7538 5337 9433 2476 5754 9416 865 8895 3660 81 1395 7767 6519 6269 9750 6268 1083 1907 5125 606 1436 9135 2153 1262 3231 4827 3965 9035 2345 8625 5659 9296 9231 5728 7948 9753 1241 878 4019 3673 1194 3993 1976 5888 5068 5527 7355 3726 663 307 3623 5881 3581 9051 4644 4998 6417 1637 4871 112 7932 7077 1487 7720 6604 1240 7370 2212 1548 8666 6568 3920 3544 5107 220 4477 1997 796 4941 1964 5429 3702 2286 2935 4139 5979 6342 6416 2374 3703 3253 8609 7749 3657 3628 1713 8811 1857 9337 4158 3172 5371 5484 2518 9448 9269 2580 7243 7454 5693 9079 2888 5686 4369 9086 3888 4353 625 3763 1406 7532 8257 8821 3697 9465 5836 7680 9932 9029 1085 5052 8419 1475 4342 8244 51 6586 9837 7737 9475 1449 1235 5564 5482 7426 9511 900 3163 4749 9493 9700 4722 6839 4049 779 2311 6437 3694 7062 4624 8614 9562 9364 381 93 7160 5575 7298 8062 4311 7841 5151 2434 9399 3586 9102 8981 4756 9114 9070 6046 7540 622 7095 8490 2686 3357 7320 2393 4261 3387 5738 486 7359 5356 7937 4170 5067 5405 8916 8735 4216 7682 661 4245 8959 8165 6594 7994 3109 3684 2832 4415 3294 5294 7143 2969 5571 1738 3796 4252 6870 2833 7659 3655 8831 5713 5849 4912 9359 8411 4468 395 8647 7764 1666 5889 8546 7856 2580 9064 6494 4404 5626 860 2464 4335 2056 61 2607 300 9132 4191 6134 5313 8868 7171 8296 6492 5292 1134 751 5026 2598 9333 5551 2803 4460 3469 3259 2570 3839 3831 112 4612 2661 3768 942 9201 265 4871 5443 1849 1317 6057 367 1755 7316 9475 3544 2526 4449 6907 6210 8240 5107 7154 7646 2596 9593 2807 4757 2356 5845 7458 6428 2320 26 6509 9820 55 5271 4285 5083 7546 1858 7113 8156 2136 1457 6687

Kod kitabı, direnişte diriliş var kapsamında

Hazırlıklı olmalıyız, beklenmeyene bile…
İstanbul için hazırlıyorum, ilçe ilçe, mahalle mahale, cadde cadde, sokak sokak…
Galiba bu konuda şimdiye kadar ki en kapsamlı çalışmam olacak…
Polisler kullanır, kodları…
İstihbarat, teröristler kod isimlerini, askeriye…
Vesaire, vesaire…
Gir bak arşivlerime, eskilere, bayağı bir geriye…
Anlatmışımdır…
Zaman…
Senin, benim lehime “onların” aleyhine…
Şifreler, kodlar duruma göre, mesela askeriyede…
Saate bir değişebilir. Güvenlik ihtiyacına göre…
Dedim ya öğreteceğim…
>>> sizler kendi ihtiyaçlarınıza göre uyarlayacaksınız! <<<

Bu iki anahtar kelime ile kendinize göre:
Harita işleri (sokak isimleri)
Ana arter (ana yollar)

Başlar dimdik…
Göğüsler dışarı…
Bizler daha ölmedik!

Sizler sayesinde bende Türkçemizde hiç bilmediğim, tanımadığım terimler öğrenmiş oluyorum…
Ömür biter…
Ama öğrenmek bitmez, tabii insanların aptallıkları da!

Şu an için iyiyim, ne en ufak bir ağrı, sızı ne halsizlik…
Bir saniye sonra ne olurum bilemem!

Not: Tizeee…
Benim tizem…
😊
Hani dedim ya yüzde yüz bilgi kaybına uğradım, telefonu sıfırladım…
Kendim…
Kendime çok şaşırdım. SEN böyle bir şeyi nasıl yaparsın diye…
Dün, tesadüfen yedeklemeyi buldum!!!

Sorun, tizenin FaceBOK hesabını unuttum(!)
😊
Şu kod kitabini bitireyim de…
Her şeyi bir tarafa bırakıp kardeşe ve tizeye elimi uzatacağım…
MECBURUM…
Önce can sonra canan!

Banken analyse zum wahlausgang türkei

https://www.sydbank.de/wps/wcm/connect/sydbankde/e7616285-76dc-4b0f-9d86-1295d7127331/Türkei.pdf?MOD=AJPERES

https://www.hsh-nordbank.de/media/pdf_3/marktberichte/kapitalmarktberichte/fokusthemen/fokus_tuerkei_12-04-17.pdf?lang=de&fsId=10439682

http://www.tuerkei-recht.de/downloads/Tuerkei-aktuelle_Situation.pdf

https://www.bddk.org.tr/WebSitesi/turkce/Raporlar/Kitaplar/9971bddkkitap_10.pdf

http://dergipark.gov.tr/download/article-file/166359

The Economist’in 24 Haziran analizi: Adil olmayacak
Haber Merkezi 27/04/2018
Haftalık İngiliz dergisi The Economist dergisi son sayısında Türkiye’deki siyasi gelişmeleri değerlendirdi.
“Erken seçim adil olmayacak” diyen dergi, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın büyük altyapı projelerini oya çevirmek istediğini yazdı.
BBC Türkçe’nin aktardığına göre Economist’teki makale, İstanbul’da 29 Ekim’de açılması planlanan ve 35 bin kişinin çalıştığı yeni havalimanının maliyetinin 12,5 milyar dolar olduğunun hatırlatılmasıyla başlıyor.
Dev tesis, 5 sene içinde yılda 150 milyon yolcu kapasitesiyle dünyanın en büyük havalimanı olacak.
Economist, Erdoğan’ın, 45 kilometre uzunluğunda olacak Kanal İstanbul projesinin temelini de bu yıl atmak istediğini aktarıyor okurlarına.

“Kimse adil olmasını beklemiyor”
Dergiye göre bugüne dek Türkiye’nin mega projeleri hem istihdam ve gelir kaynağı, hem ekonomik büyümenin motoru, hem de bol oy kaynağı oldu.
Erdoğan da iktidarları döneminde çok sayıda otoyol ve tünelin yanı sıra 29 havalimanı inşa etmeleriyle de övündü.
Economist’teki yazı şöyle devam ediyor:
“Sayın Erdoğan yakında tüm bunları yeniden yapabilmek için yeni bir şansa sahip olacak. 18 Nisan’da milletvekillerinin olağanüstü hali yine 3 ay uzatmasından birkaç saat önce erken seçim kararı aldı. Cumhurbaşkanlığı seçimi ile genel seçim daha önce açıklanan tarihten yaklaşık 18 ay önce, 24 Haziran’da yapılacak.
“OHAL yetkileri ile donatılmış, neredeyse tüm medya organlarını ve devlet kurumlarını kontrol eden Sayın Erdoğan, muhafazakâr seçmenler nezdinde hala popüler. Kimsenin adil olmasını beklemediği yarışı da kolayca kazanması bekleniyor.”
Yazıda daha sonra, 20 gün önce 225 metre uzunluğundaki bir tankerin Hekimbaşı Salih Efendi Yalısı’na çarpmasının ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yeniden Kanal İstanbul projesinin önemini vurgulamasına değiniliyor.
Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği Şehir Plancıları Odası İstanbul Şube Yönetim Kurulu Başkanı Tayfun Kahraman ise yeni havalimanı ve Kanal İstanbul Projesi kapsamında büyük bir alanın imara açılmasının şehrin kalan su kaynaklarını ve ormanlarını tehdit edeceğini söylüyor.
“İstanbul’dan daha kötü olan tek kent Dubai”
Dünya Şehirleri Kültür Forumu’na göre İstanbul’da park ve bahçelerin oranı yüzde 2. Aynı oran örneğin Londra’da yüzde 33 ve sıralanan 34 kent arasında bu kategoride İstanbul’dan daha kötü durumdaki tek kent, Dubai.
Yazıdan diğer bazı satırlar şöyle: “Türkiye önümüzdeki 5 yılda altyapı projelerine 325 milyar dolar yatırım yapmayı planlıyor. Ancak zamanla gerçekler ağır basabilir. 2017’de teşvik paketleri ve ucuz kredinin de sayesinde yıldırım hızıyla büyüyen ekonomi sert şekilde inişe geçebilir. Türk Lirası yılbaşından bu yana oldukça hırpalandı, 2013’ten bu yana ise Euro ve Amerikan Doları karşısında yüzde 100’den fazla değer kaybetti.
“Dövizle borçlanan şirketler acı çekiyor. Türkiye’nin en büyük gruplarından Yıldız Holding ve Doğuş Holding’in yaklaşık 9 milyar dolarlık borçlarını yeniden yapılandırmak için görüşmelere başladığı bildiriliyor….Şirketlerin borcu, Türkiye’nin Gayri Safi Yurtiçi Hasılası’nın yüzde 70’ine ulaşmış durumda.
“Sayın Erdoğan’ın erken seçim kararı almasının muhtemel bir nedeni de, bu sarsıntıların hissedilmesini seçim sonrasına bırakmak istemesi.”
“Ekonomi birinci turu engelleyebilir”
Economist’teki yazıdan bazı uzman görüşleri şöyle:
“Eğer Yıldız Holding ve Doğuş Holding gibi şirketler bu problemlerle yüzleşmişse, diğerlerinin yüzleşmemeleri sürpriz olur.” (İnan Demir, Nomura International adlı bankanın gelişmekte olan piyasalar ekonomisti)
“Ekonomideki zor durumda yönelik en ufak bir işaret, Sayın Erdoğan’ın seçimi hedeflediği gibi birinci turda kazanmasını tehlikeye atabilir.” (Sinan Ülgen, düşünce kuruluşu Carnegie Europe’da görevli akademisyen)
“Kanal İstanbul, uluslararası ilişkiler açısından (1936 Montrö Boğazlar Sözleşmesi nedeniyle) öylesine endişe ve kabus dolu bir proje ki, yabancı bankalar ona dokunmakta tereddüt edebilir.” (Refet Gürkaynak, Bilkent Üniversitesi’nde ekonomist)
“İnşaat projeleri kâr etmezse faturayı halk ödeyecek”
Yazı, şu satırlarla noktalanıyor:
“Hükümet için bunu önlemenin bir yolu inşaat şirketlerinin aldıkları kredilere kefil olmak, ki yeni havaalanında da bu çözüme başvuruldu. Uluslararası bankalar çekilince, finansmanı Türk bankaları sağladı.
“Ancak ekonomist Refet Gürkaynak burada net bir riskten söz ediyor. O da bu projeler kâr etmezse, faturayı vergi mükelleflerinin ödemesi. Bu da seçim sonrası için iyi bir işaret olmayabilir.

The Economist’in 24 Haziran analizi: Adil olmayacak

Goldman Sachs ve JP Morgan’dan erken seçim değerlendirmesi
© REUTERS / Mike Segar
Ekonomi
11:01 19.04.2018URL’yi kısaltın
0 13
Dünyanın önde gelen yatırım bankaları Goldman Sachs ve JP Morgan, Türkiye’de 24 Haziran’da erken genel seçime gidilmesi kararını değerlendirdi. Goldman Sachs, „Erken seçimler AKP’nin zafer elde etme şansını artırdı“ derken, JP Morgan Merkez Bankası’nın faiz artırımı olasılığının yükseldiğini belirtti.

© AA / Recep Çelik
Erken seçim için iş dünyası ne dedi?
Goldman Sachs, seçimin zamanlamasının muhalefetin siyasi olarak organize olma kabiliyetini azaltmasının muhtemel olduğunu vurgulayarak, „Beklenenden erken seçimler AKP’nin zafer elde etme şansını artırdı“ değerlendirmesinde bulundu.

Seçimin zamanlamasında değişikliğe piyasanın pozitif reaksiyon verdiğine işaret eden Goldman Sachs, bunda seçimden sonra siyasi ortamın iyileşeceği beklentisinin ve yatırımcıların siyasi devamlılığı tercih etmelerinin rol oynamış olabileceğini vurguladı.
Ancak Goldman Sachs, „Piyasadaki bu iyileşmeye rağmen, bizim Türkiye’nin ekonomik görünümü için temel görüşlerimiz değişmedi“ ifadelerine de raporunda yer verdi.
‚MALİ GEVŞEME RİSKİNİ AZALTTI‘

© REUTERS / Murad Sezer
Erken seçime piyasanın ilk tepkisi: Dolar geriledi, borsa yükseldi
JP Morgan da değerlendirmesinde, alınan erken seçim kararının mali gevşeme riskini azalttığını, buna karşın TCMB’nin faiz artırımı yapması olasılığını yükselttiğini savundu.

Erken seçim kararının piyasa dostu olduğunu düşündüklerini ifade eden JP Morgan, buna üç temel neden gösterdi. Erken seçimin 24 Haziran’da yapılması kararının siyasi belirsizlik sürecini kısa tutacak olmasının ilk olumlu faktör olduğunu ifade eden JP Morgan, ikinci pozitif faktör olarak mali gevşeme riskinde keskin düşüşü gösterdi.
JP Morgan, üçüncü faktör olarak TCMB’nin faiz artırması olasılığının yükseldiğine işaret etti ve yılın geri kalanında 100 baz puan faiz artırımı beklediklerini vurguladı.
JP Morgan, TCMB’nin 25 Nisan Çarşamba günü yapılacak PPK toplantısında faizini 50 baz puan artırmasını beklediklerini de duyurdu.

https://tr.sputniknews.com/ekonomi/201804191033095137-goldman-sachs-jp-morgan-erken-secim/

Bilmiyorum izledin mi, en son yayınladığımı?

Şu dünyada beni anlayan, anlayabilen az sayıda insandan biri sen olsan gerek…
Bir kadın olarak…
Mesleki yönden, tabii beni anlamana izin verdiğim içinde.

Tecrübe…
Bilgi, birikim. Biliyor musun kadın…
Azim olacak, istek. Gayret göstereceksin, insansan…
Konuşacak…
Orta yolu bulacaksın. Belki…
Bilmiyorum bu belgeseli izledikten sonra daha iyi anların beni…
İlkelerimi…
Sevgi, saygı ve güveni. Ne sağ ne sol…
Ortayı hatırla!

Tanrı bile bizi yaratırken her şeyi çift yaratmış, bir, iki istisna…
Kalp bile “ortada”, hafif solda…
Anla!

Önem verdiğim, ısrarla üstünde durduğum…
Güven…
Sonsuz olmalı!

Düşmanın bunu tespit etmesine gerek yok…
Senin beni bildiğin kadar ben, beni bilmiyor muyum?
Güçlü…
Ve zayıf yanlarımı, anımsa…
Bir erkeği erkek eden ardında duran kadını, sevdikleri, kalbinde olanlar…
Aynı zamanda en zayıf yani.

Yazmaz erkeklik kitabında insani kalbinde taşıdıklarıyla vurmak, yazmaz, yazmamalı…
Okudun mu İzmirlinin yazdıklarını?
Kayıtsız, şartsız bir cehalet hâkim ülkeye. G. Fuller, F. Güllen ve Allah bilir daha kimler yönetiyordu Kasımpaşa ayısını. Anımsa lütfen Ambivalanz tanımımı(!)

Yalnız kaldı…
Kibir, cehalet ile birleşince…
G.t ve kıllarından her şeyi bekle!

Bugün gözün dövizde olsun…
Kimse…
“Müdahale” etmiyor. Güven yitirdi. Kapital çekildi…
Nakit paraya yasak getirildi…
Anla yani eğer piyasalar bugünde dört buçuk ve beş yirmi gibi kapanırsa büyük bir ihtimal ile bu dönem kapandı.

Fırsat bulursam, İstanbul semt ve mahalleleri ile devam edeceğim…
Bugün kendime izin verdim, bazı ufak tefek isler var hal edilmesi gerekenler. Biliyor musun, hala Oma ile uğraşmak zorunda kalıyorum. Önder Gürbüz, Rheinlandpflaz’e karşı…
Umut veren gelişmeler. Bakalım, Allah büyük!!!

Öptüm kirazlarımı…
Güzel ve her şeyden evvel sağlıklı, bereketli bir gün, hafta, yıllar geçirmen dileği ile.

Örgütlenmenin ne demek olduğunu anlaman açısından! Filistinlilerin, Hamas ve benzeri “örgütlenmelerle” şansı YOK

Evet, devlet olmanın gereğidir kurum ve kuruluşlar…
İstihbarat ikiye ayrılır:
Birincisi ki en önemlisi dış istihbarat…
İkincisi iç istihbarat. Adamlarda…
İkisi de işliyor!

izle

Çok dikkatli izle…
Siyasetçiyi anla, siyasetçi…
Dünyadaki tek insan kılığında olan…
Ne din ne iman ne milliyetçiliği – milleti olan yaratıktır…
Bu yüzden siyasetçi (politikacı) ile devlet adamı arasında ayrım yaparım. Çok yaşadım, çok gördüm bu gibi tipleri!

Çok isterdim KA DER bunu izlesin, değerlendirsin

Kusura bakmayın, hayatın bir gerçeği…
Böyle gelmiş böyle gider!

Çağlar değişe bile, düşünceler, hayat şartları…
Bir gerçek değişmiyor, değişmeyecek:
“Yuvayı dişi kuş yapar!”

Bir çocuğun…
Bebeklikten, kendisi evlenip kendi çocuk sahibi olsa bile öncelikle ANNESINE ihtiyacı var…
Aile…
Kadın demek, öncelikle kadın demek ev, yuva!

izle

İyi değilim, hiç iyi değilim…
Kalbim, yoktu. Kalp ağrıları başladı, havalardan da olabilir…
YORGUNLUKTAN DA!

Eve gittim mi nefes alabiliyorum, annemde öyle…
Her halde havalar, sıcağa hiç gelemiyorum. Doktorada gitmiyorum…
Gitmeyeceğim de…
Hep ayni nakarat!

Bennn…
Kaçtım!
😊

Eskiden yalan söylemek kolaydı…
9 Haziran 2018

Eskiden çok güzel yalan söylerdik…
Bir sofraya oturdun mu, hele dinleyen varsa, içine biraz heyecan da koyarsan, ağızları öyle açık kalırdı…
Atabildiğin kadar at, nasılsa doğrusunu bilen yok…
*
Sonra bu Google çıktı…
Bir tür yalan makinesi…
Daha sen “Sultan Yavuz Murat Han Paris’e yürüdüğünde” derken, yeğen masanın altından cebini açıp bakıyor “Dayı adı öyle değil, o tarafa da hiç gitmemiş” diyor…
Büyüklere saygı da yok tabi…
*
“Mersin-Silifke demiryolunu hızlı trene bağlayacağız” dedi…
Çocuklar baktılar:
Mersin-Silifke demiryolu yok…
*
“CHP’nin tek parti döneminde 75 kişilik sınıflarda okudum” dediği an cepler masa altında hesapladı, on dakika içinde tüm memleket bilgi sahibi oldu:
1954 doğumlu, okul yaşına geldiğinde tek parti biteli 10 sene…
*
“Süleyman Demirel Üniversitesi’ni biz kurduk” dedi…
Kuruluşu 1992…
*
Benim favorim:
“Erdal İnönü ile Ecevit FETÖ ile görüşüyorlardı, gelsinler konuşalım…”
Canlılarla televizyona çıkıp tartışmak istemeyip, ölüleri görüşmeye çağırmasından belli ki doğru söylüyor…
*
“CHP köprüyü satıyordu, rahmetli Turgut Özal engel oldu” dediğinde ise binlerce cep açıldı, görüntülü bu sefer…
Özal “Köprüyü satarım” diyor…
HP Genel Başkanı Calp “Sattırmam” diye masaya vuruyor…
*
Bunlar sadece bir haftalık zaman içindeki küçük şeyler…
*
Peki, küçük şeyler doğru değil de, büyükler doğru mu:
“Büyüdük…”
“İlerledik…”
“Parladık…”
“Uçtuk…”
*
En iyisi siz yine cebinize bakın…
Kaç paranız var?..

https://www.sozcu.com.tr/2018/yazarlar/bekir-coskun/eskiden-yalan-soylemek-kolaydi-2457491/?utm_source=yazarlar&utm_campaign=diger_yazilar&utm_medium=diger

Millet kıraathanesi
9 Haziran 2018

Mustafa Kemal’in talimatıyla 1932 yılında açıldı. Halkevleri…
*
Aydınlanma devrimini toplumun kılcal damarlarına kadar yayan kültür yuvalarıydı.
Halkın okuması, dinlemesi, tartışması, sanat, tarih, edebiyat alanlarında kendisini yetiştirmesi, spor yapması, sağlık eğitimi alması için kurulmuştu.
*
Kitap ve okuma odası, halkevlerinin tesis şartıydı, olmazsa olmazıydı.
Kütüphanelerindeki kitap sayısı, 10 yıl içinde 500 bine ulaşmıştı, halkevlerinde kitap okuyan yurttaş sayısı 2.5 milyona ulaşmıştı.
O günkü Türkiye nüfusunun sadece 17 milyon olduğunu düşünürsek, kitap okuyan 2.5 milyon kişinin ne kadar muhteşem rakam olduğu daha iyi görülür.
*
Resim sergileri açılırdı, konferanslar, konserler verilirdi. İlk bir yıl içinde 500 bin kişi konferans dinlemiş, 480 bin kişi konser izlemişti.
Tiyatro gösterileri, film gösterileri yapılıyordu. Ankara’da inşa edilen açıkhava sinemasında, ilk yıl 150 bin kişi film izledi.
Sıkı durun… 10 yıl içinde 3 bin 250 tiyatro oyunu sahnelendi!
*
Yüzyıllar boyunca gözardı edilen folklorumuzun, halk oyunlarımızın yeniden dirilmesini sağladı.
Unutulan, unutturulan halk ezgilerini yeniden canlandırdı.
Korolar oluşturuldu.
Müzik aletleri dağıtıldı.
Türk halk müziğinin kendini ifade edebilmesine fırsat tanıdı, çağdaş boyuta taşıdı.
*
Etkinliklerde kadın-erkek ayrılmıyordu. Laikliği içselleştiriyordu.
*
Resim, şiir, hikaye, fotoğrafçılık yarışmaları düzenleniyordu, yetenekler keşfediliyordu.
*
Müze kolları vardı. Çevredeki antik yerleşim birimleri tespit ediliyor, devlet kayıtlarına giriyor, korunması sağlanıyordu.
Tarihi eser niteliğinde olan çiniler, minyatürler, nakışlar, halılar, kıyafetler kayıt altına alınıyor, mahalli müzelere dönüştürülüyordu.
*
Kırsalda halkodaları açılmıştı.
İzmir’den Kars’a Giresun’dan Konya’ya Isparta’dan Çorum’a yerel dergiler yayınlıyordu.
Gönüllü aydınlarımızın katılımıyla, köylere geziler düzenliyordu.
Ağalık, beylik, aşiret gibi feodal yapılara karşı bilinç geliştiriyordu, insanımızı maraba olmaktan, köle olmaktan kurtarıyordu.
*
Hiçbir yurttaş arasında ayrım gözetmeden, Cumhuriyet’in nimetlerinden faydalanan, Cumhuriyet’i benimsemiş, çağdaş halk kitlesi yaratılıyordu.
*
Okuma yazma kursları, dikiş nakış, arıcılık, bağcılık, elektrikçilik, şoförlük, daktilo gibi kurslar veriliyordu. Cezaevlerindeki hükümlülere bile okuma yazma öğretiliyordu.
*
İş bulma kurumu gibi çalışıyordu. İnsanlarımızı meslek sahibi yapıp, vasıflı hale getirip, iş bulmalarına aracı oluyordu.
*
Ücretsiz forma, ayakkabı, spor aleti dağıtılıyor, spor kulüpleri kuruluyordu.
Güreş, boks, eskrim, voleybol, bisiklet, atıcılık turnuvaları düzenleniyordu. Topluca kültür fizik hareketleri yaptırılıyordu.
*
Tüzüğünde yeralan madde gereğince “yardıma muhtaç, kimsesiz kadınlara, kimsesiz çocuklara, malüllere, dermandan düşmüş ihtiyarlara yardım etme görevi” vardı.
Toplumu, bu insanlarımızı yalnız bırakmama konusunda eğitme görevi vardı.
Yoksullara yemek, giyim, barınma yardımı sağlıyordu. Halkevleri üyesi gönüllü hekimlerle ücretsiz tedavi ettiriyordu.
*
1932’de Adana, Afyon, Ankara, Aydın, Bursa, Çanakkale, Denizli, Diyarbakır, Eskişehir, İstanbul, İzmir, Konya, Samsun ve Van’da 14 şubeyle başladı.
*
1950’de 478 halkevi, 4 bin 322 halkodası bulunuyordu.
*
1951’de karşıdevrimciler tarafından kapatıldı, komple imha edildi!
*
Ve şimdi…
Asrın liderimiz sürpriz şekilde çıktı, “millet kıraathaneleri kuracağız, tüm şehirlerimizde ilçelerimizde olacak, iskambil oynanan yer değil, okey oynanan yer değil, kitaplarla döşeli olacak, gençlerimiz yaşlılarımız gelecek, kitabını alacak, ücretsiz çayını kekini alacak, 24 saat açık olacak” dedi.
*
Durumun vahametini kavrayamayan bazı arkadaşlar “uzay çağında kahve açıyor, böyle komik vaat olur mu” filan diye kahkaha attı.
“Ekonomiden bahsediyoruz, nanoteknolojiden bahsediyoruz, bilimden bahsediyoruz, bunlar hâlâ kahveden bahsediyor” denildi.
*
Halbuki…
Tayyip Erdoğan kendi zihniyetinin halkevlerini açmaya hazırlanıyor.
*
Köy Enstitüleri’nin yerine imam hatipler monte edilmişti.
Halkevleri’nin yerine millet kıraathaneleri monte ediliyor.
*
Kötü bir taklit…
Kötü niyetli aynı zamanda.
*
Köy Enstitüleri ve Halkevleri bilgi meşalesiydi, karanlığı aydınlatıyordu.
İnsan beynini özgürleştirmeyi amaçlıyordu.
Çağdışı bırakılmış toplum dönüştürülüyor, çağı yakalayan, hatta çağını geçer hale getiriliyordu.
Devlet denilen mekanizmayı, halkını ezmek için kullanan değil, düşünen, sorgulayan, biat etmeyen yurttaşlarıyla yüceltmek isteyen, yurtsever vizyondu.
Birey olma bilincini kökleştiriyordu.
Fikri hür, irfanı hür, vicdanı hür nesiller yetiştirmeyi hedefliyordu.
*
İmam hatiplerde “kindar nesil” yetiştirmek istediklerini hepimiz biliyoruz. Millet kıraathanelerinde ne yapacaklar sanıyorsunuz?

https://www.sozcu.com.tr/2018/yazarlar/yilmaz-ozdil/millet-kiraathanesi-2457578/?utm_source=yazarlar&utm_campaign=diger_yazilar&utm_medium=diger

Hiç unutmam bir gün İsmet İnönü 75 kişilik sınıfı falakaya yatırmıştı…
10 Haziran 2018

“Romen Diyojen batarya batarya, gülle gülle saldırırken, Sultan Alparslan ve askerleri Allah Allah diye saldırıyordu” dedi. 1071’de batarya, top filan yoktu. Barut anca 250 sene sonra toplarda kullanılmaya başlandı.
*
“İstanbul’un tarihçesini bilmiyorlar, tarih bilseler konuşmaya yüzleri olmaz, öyle elinde mercekle Romen Diyojen gibi dolaşılmaz” dedi. Mercekle dolaşan, hayali roman kahramanı Sherlock Holmes’tü. Mercek yerine fenerle dolaşan Diyojen’in İstanbul’la alakası yoktu, Sinoplu filozoftu. Romen Diyojen desen, zaten mercekle fenerle alakası yoktu, Malazgirt’te esir düşen Bizans imparatoruydu. Üstelik, bir araya getirdiği bu üç isim arasında iki bin sene vardı.
*
“Bizans’ın hanımları Fatih Sultan Mehmet’i karşılarken, başımızda kardinal külahı görmektense Osmanlı sarığı görmeyi tercih ederiz demişlerdir” dedi. O lafı söyleyen Bizanslı hanımlar değildi. O lafın orijinali öyle değildi. Söylendiği tarih de 1453 değildi.
*
“Ankara, Selçuklu başkenti” dedi. Selçuklu başkenti Konya.
*
“Olimpiyatlara adını veren dağ, Antalya’daki Olimpos dağıdır, olimpiyat meşalesinin kaynağı da Olimpos dağındaki Çıralı’dır” dedi. Olimpos dağı Türkiye’de değil, Selanik’te. Bizdeki Olimpos, dağ değil, carettaların yavrulama alanı. Olimpiyat meşalesinin Çıralı’yla alakası yok, ilk kez 1928’de Amsterdam Olimpiyatı’nda yakıldı.
*
“Akdeniz, beyaz deniz, White Sea olarak adlandırılır” dedi. Akdeniz’in adı White Sea değil. White Sea, Rusya’nın kuzeyinde.
*
“Almanların Goethe’si varsa, İspanyolların Sokrates’i var” dedi. Sokrates, İspanyol değil, Yunan… Sokrates’le Cervantes arasında iki bin sene var.
*
Miting sırasında hıçkırık tuttu, “biliyorsunuz bizim Karadeniz’de bunun türküsü var, hıçkırık tuttu beni, tuttu da bırakmadı” dedi. O türkünün sözleri öyle değil. Karadeniz değil, Ege türküsü.
*
“Türkçemizin abideleşmiş şairi Fazıl Hüsnü Dağlarca’nın Sanat isimli şiirini okumak istiyorum” dedi, okudu. O şiir Fazıl Hüsnü Dağlarca’nın değil, Faruk Nafiz Çamlıbel’in.
*
“Arif Nihat Asya’nın Bayrak şiiri var, bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır, toprak eğer uğrunda ölen varsa vatandır” dedi. O mısralar Arif Nihat Asya’nın değil, Mithat Cemal Kuntay’ın.
*
“Sütçü Nine’nin diyarı Kahramanmaraş” dedi. İmam’ı Nine yaptı. Sütçü İmam Kahramanmaraş’ta ama, Nene Hatun tee Erzurum’da. Direndikleri düşman bile farklı.
*
“Ziya Paşa’nın güzel bir lafı var, eşek ölür kalır eseri” dedi, sonra düzelterek, “pardon pardon, eşek ölür kalır semeri, insan ölür kalır eseri” dedi. Halbuki düzelttiği falan yoktu, o laf Ziya Paşa’nın değil, Mehmet Akif Ersoy’un.
*
Kendi yaşadıklarını Hazreti Muhammed’in yaşadıklarına benzetti, “darbeciler bizden önce Dalaman’a gelmişler, uçağa girmişler, bakmışlar çıkmışlar, hani Nur mağarasındaydı değil mi, hani geliyorlar sevgili peygamberimiz, Ebubekir Sıddık ile orada ama, mağaranın kapısını örümcek örüyor, gelip bakıyorlar, burada örümcek ağ ördüğüne göre herhalde buraya kimse girip çıkmamış diyorlar ve müşrikler dönüp gidiyor, şimdi bunlar da bakıyor, uçakta kimseyi görmeyince dönüp gidiyorlar” dedi. Birincisi, bu anlattıkları Hazreti Muhammed’in yaşadıklarına benzemiyor, çünkü örümcek olayında Hazreti Muhammed mağaranın içindeyken, asrın liderimiz zaten uçakta yok. İkincisi, Kuran’ı Kerim’de anlatılan o mağaranın adı Nur değil, Sevr mağarası… Nur ise, Hira mağarasının bulunduğu dağın adı.
*
“Gençler, biliyorsunuz, Abdülhamid hiçbir şey kaybetmeden bu toprakları korudu, Abdülhamid’in hal fermanını hazırladılar ve kendisini ne yazık ki idam ettiler” dedi. Abdülhamid, Mısır, Tunus, Kıbrıs, Sırbistan, Karadağ, Romanya, toplam 1.5 milyon kilometrekare toprağı savaşmadan kaybetti. İdam filan edilmedi.
*
“Amerika’yı Kolomb keşfetmedi, Müslümanlar keşfetti, Kolomb gemisiyle Amerika kıtasına geldiğinde Küba’da cami gördü” dedi. Biz alışığız ama, Amerikalıların nutku tutuldu, Castro bunları duyunca öldü.
*
Isparta mitinginde konuştu, “üniversiteyi Isparta’ya kim yaptı, üniversiteyi Isparta’ya kim getirdi, biz getirdik biz” dedi. Isparta Süleyman Demirel Üniversitesi’nin kuruluş tarihi 1992.
*
“Mersin-Silifke arasını hızlı tren hattına bağlamayı planlıyoruz” dedi. Mersin-Silifke arasında tren hattı yok.
*
“Biz gelmeden önce MR mı vardı, tomografi mi vardı” dedi. 1989’dan beri var.
*
Şair Sezai Karakoç’un ölüm yıldönümü vesilesiyle şiirler okudu, “Allah rahmet eylesin” dedi. Sezai Karakoç yaşıyor. Rahmet okuduğu Karakoç, Abdürrahim Karakoç.
*
“Erdal İnönü’yle Bülent Ecevit gelsinler konuşalım” dedi. Gelirlerdi ama, ikisi de rahmetli.
*
“Komünistler biz köprüyü satacağız diyordu, rahmetli Özal da satamazsınız diyordu” dedi. Necdet Calp yumruğunu masaya vura vura “sattırmam” diyordu, Turgut Özal “satarım” diyordu.
*
En son…
“Ben 75 öğrencili sınıflarda okuduğum zaman tek partili dönemdi” dedi.
*
Sınıflar kaç kişilikti bilmem ama, İsmet İnönü döneminde eğitim kalitesi hakikaten berbatmış be kardeşim!
*
Asrın liderimiz keşke Şemsi efendi ilkokuluna gitseymiş.

https://www.sozcu.com.tr/2018/yazarlar/yilmaz-ozdil/hic-unutmam-bir-gun-ismet-inonu-75-kisilik-sinifi-falakaya-yatirmisti-2459287/