Sözde

Bende döndüm A Ka Peye…
Her şey sözde, sözde havalar ısınsın gidecektim balığa…
Tek başıma dağlarda, kendimle baş başa…
Bırak gitmeyi oraya buraya, BAK Tayyipistana bile gidemiyorum…
Her şey öpüyor önderin elinden…
Nasıl özledim takım elbiseleri…
Nasıl özledim avare avare yürüyebilmeyi…
Tabiatla baş başa!

Özledim…
O kadar çok şeyi özledim ki…
Yüreğimde hasretin ateşi…
Bir dost sohbeti, O kadın geldi aklıma. Çok uzun zaman aradan geçti…
Sanatçıydı kendisi, ne güzel bir sohbetti…
Çok özledim çok, özledim seviyeli bir sohbeti

Kaçasım var uzak, uzak, bucak bucak

Kimseyi düşünmeyeceğim bir yer…
Çok yorgunum, kendimi toparlayamıyorum…
ISTIYORUM…
Yapamıyorum!

Kardeş diyor taş devri adamı…
😊
Yedi tekmeyi…
Evli mevli dinlemem, ikiye katlar dörde bölerim insanı, yer sopayı…
Güle güle gitsin, güle güle gelsin. Korkuyorum…
Ameliyat…
Köpeği anlatıyor bana, avcı köpeğiymiş. O da kaldı başıma…
Tamam sevdiklerime canim feda…
AMA…
Ya ben, ben ne olacağım???

Nedir bu ölsün diye dua edilenlerin çilesi

Ölü gibi uyuyorum, ölü gibi…
Köfte köfteden başka her şeye benzedi…
Uyuyup kalmışım.

Aslında sosyal devleti anlatacaktım, Almanya örnekti…
Ancak şimdi haberlerden geçti, Almanya’da öğretmen olmak…
Tayyipistan da olduğu gibi bir zamanlar Türkiye’de de öğretmen olmak zor zanaat.

Elinizi vicdanınıza koyarak cevaplayın…
Hangimiz dua etmedik zamanında, öğretmenimiz ölsün diye?

Belki bu dünyada siyasetçilerden sonra ölsün diye en çok dua edilen bir meslek gurubu (…)

Halbuki, adi üstünde öğretmen, bize öğretiyor, bizi eğitiyor…
Ne kutsal ne yüce bir düşünce ne kadar güzel bir dürtü, bir ülkü…
Öğretmen olmak, haddim olmayarak herkes adına TÜM öğretmenlere teşekkür ederim…
Almanya’da yüzde üç kadar öğretmen kadro dışıymış, tatillerde işsiz, aşsız!

Nankörlüğe bakar mısınız!???

Şüphesiz siyasetin cevaplaması gereken bir soru, devlet planlama!
Ama…
Gelelim bana, ilaçlara ve sosyal devlete…
Evet…
Tayyipistanı bir taraf edip Almanya’da neler oluyor ona bakmalı…
Neticede kendi düşen ağlamaz, ne b.k yerlerse yesinler…
Kılavuzu karga olanın burnu b.tan çıkmaz!

Almanya’nın sağlık bakanı, herifin tipine bak hizaya gel…
“Adamın” saç tıraşında meymenet yok ki eylemlerinde olsun…
İçişleri bakanı gibi ki suyu kaynıyor, halk mülteci siyasetine tepkili…
İnsanlık diyorlar ölmedi!

Devlet ve yönetimi, devlet ve sorumlulukları…
Eğitim, sağlık gibi görevler başında gelir, kamu hizmetleri…
Hatırlı okuyucularım bilirler, uyuşturucu kullanmak ZORUNDAYIM, ağrılarım o denli şiddetli…
İlaçlar ve emsalleri, SÖZDE etken madde açısından eşdeğer diyorlar AMA değil kardeşim…
Değil…
Hassas bünyeler bunu hemen his eder!

En azından bu durum çoğu ilaç için geçerli, denediklerim, kullanmak zorunda olduklarımda ANLADIM!

Uyuşturucum bitmek üzereydi, doktordan reçete istedim. Kadın her zamanki ilacımı yazdı…
Bilmiyorum kaç kişi benim gibi, mesleğimden o kadar etkilenmişim ki özelime bile yansıyor bu etki…
YEDEKLEME, güvenlik bende alışkanlık haline geldi.

Önce bir dünü anlatayım, daha doğrusu beni Münih’e yollamışlardı…
Son çare ilaçlarımın düzenlenmesi, her bir ilaç ve yan tesirleri, birbirini etkilemesi…
Uyuşturucu dozunu yarıya indirdiler, iyi ya denemeye değer…
Sorun…
Bu herifler dediğim dedik, hiçbir doktor onların dediğinin dışına çıkamaz!!!
NOKTA

Vardı daha yedeğimde eski doz uyuşturucu…
😊
Dün sabahtan bir tane içtim, JET…
Jet gibiydim, EN UFAK BIR RAHATSIZLIK YOKTU…
Normalinde 6 ile 7 arası alırım uyuşturucuyu, saat 12, bilemedin 13 gibi etkisi gitti…
Vaktinde almazsam ilaçlarımı komalık oluyorum o denli ağrılar şiddetli…
Saat iki olmuş bana mısın demiyor gayet iyiyim, ARTIK KORKAR oldum ağrılardan ne olur ne olmaz ikide içtim ögle dozunu. Gelelim saadete…
Gittim eczaneye, verdim reçeteleri…
Ana bu ne kadın bana başka bir paket uyuşturucu vermez mi…
Sadece uyuşturucu kullanmıyorum ki ağrılar yüzünden Novalgin meselesi…
Hiçbir ilacım yok ki TEDAVI etsin, hepsi sadece semptom dindiricisi.

YOK benim derdime çare…
YOK…
Kadın biliyor beni, hemen, vallahi billahi hemen dedi:
“Gürbüz Bey (Almanya’da soyadı söylenip cinsiyet sıfatı eklenir), sigortanız başka bir şirket ile anlaşma yapmış (orijinal ilaç değil yani), inanın, çok aradım seçebileceğim en pahalısını seçtim” dedi.
Seçmiş olduğu şirket çok ünlü, ilaçları genelde çok iyidir…
AMA…
Tesir etmesin hem vallahi hem billahi yapmazsam dünyanın en adi insani ben olayım…
İlk işim, Hessen eyaleti sağlık bakanlığından randevu alacağım…
Ondan sonrası Allah kerim!

Söz konusu benim canım, yok canıma değer verdiğimden değil ARTIK ağrılara dayanamadığım için…
İnanın…
Burada HALA insana değer veriliyor, daha geçenlerde geldi başıma, OMA…
Telefonla ya telefonla, yüklü bir fatura. Hem de son ihtar, sonrası mahkeme, icra…
Posta kutusuna dikkat etmedim, ihmal ettim kimi şeyi, her şey ziyadesiyle üst üste geldi…
Açtım memura telefonu dedim böyle böyle…
Bana biraz zaman verir misin?
Tamam dedi, tiyatro miyatro yapmadan tamam dedi, bitti. Pazartesi ödedim ödemem gerekeni.

Demek istediğim pes etmeyeceksin, teslim olmak yok…
TESLIM ALMAK VAR…
😊
Kadın sözlerine devam etti (doktorda sürekli soruyor kaç tane alıyorsun diye)
Münih iki dedi, gerisi ağrı kesici, kalp ilacı…
YETMIYOR, tamam özürlüyüm, engelli bir insan AMA benim de hayatımı mümkün oldu kadar normal yaşamaya HAKKIM var. Tamam benim hayat akışım normalden çok uzak…
O başka, yoğun…
Dedi Bad – Schwalbach’ta O uzman doktorlardan bir tane var, git ona…
O dozajı yükseltebilir…
Gerekli hallerde üç tane alıyorum, mesela bu akşam, pıka pıka almam lazım yoksa hiçbir faaliyete bulunamıyorum. Gerçi devlette ne yapsın, nereye, nerelere yetişsin?

Artık oldu her şey para…
AMA…
İnsan kardeşim insan paraya kurban edilmemeli…
Birimiz hepimiz için, hepimiz birimiz için…
Dinen bile bu böyle ki fark etmez hangi inanca mensup olduğun…
Öyle değil mi?

Gene

Gene bir bebe kayıp…
Ülkede ne kadın ne bebe güvende…
Adi ve hırsız dinciler sayesinde…
Döviz düşecekmiş öyle diyor kendisi, hadi bakalım dünya lideri görelim seni!

Bak kardeşim O profesörü hatırlatırım…
Amerika Birleşik Devletleri, devlet…
Asla ve kata bir şirket olamaz, şirket gibi yönetilemez…
Hep derim…
Kaçınılmaz son; iflas…
Bunun gibi bu çağda, bu zamanda ülke kabile değil ki, bir bakkal dükkânı…
Yapılan yanlışlar bini geçti…
Cumhurbaşkanı yönetim sistemiymiş, bakanları kendisi gibi…
Faizin faizi nedir bilir misin?
Bak dövize, ödeyemezsin!

Ne diyor pezevenk?
Sosyal devlet…
Sosyal devlet demek, para demek…
Ya üretim veya borç demek…
Ne biri ne öteki açlıktan gebereceksin!

Kafayı yiyeceğim dolar 4,82 Euro 5,65

Ulan OROSPU çocukları neredesiniz?
Kim yönetiyor bu memleketi?
Nerede Milliyetçi Hareketin piçleri, nerede Y-CHP???
K.K. siktir et, HOCAAA lafta kalma, bilmem neremin hocası…
Hele sen KADIN, sen neredesin?
İyi…
Kadın sen yok musun sen, nerede bu ülkenin muhalefeti???

Devam edecek evde, önce bir orospu karı köftesi yapmam lazım. Karnım çok aç!

### Bir başka GAZETECI ve kalemi ###

Al sana yeni Türkiye!
11 Temmuz 2018

Sevgili okurlarım, Tekirdağ’da meydana gelen tren kazasında 24 insanımız öldü, yüzlercesi yaralandı.
Bu kaza tam da “Rejim değişikliğinin bir gün öncesine” denk geldi…
Ve dolayısıyla gargaraya geldi.
Bu çok yönlü olayın üzerine yeterince gidilemedi. Sorumlular derseniz, onlar hemen bulundu!
Trenin iki makinisti.
O rayların o hale gelmesinin sorumluları ortalıkta yok ve hiçbir zaman bulunmayacak.
Dolayısıyla ihale iki gariban ve büyük olasılıkla suçsuz makiniste kalmış oldu.
Bu ülkede Suudi Kralı öldüğü zaman ulusal yas ilan edenlerin aklına her nedense, 24 kişinin can verdiği bu kaza sonrasında bir günlük yas ilan etmek gelmedi…
Çünkü beyler rejim değişikliği ile uğraşıyordu.
Bu işe ayıracak bir dakikaları bile yoktu!
* * *
Önceki gün sarayda yapılan görkemli törenler için dünyanın bütün ülkelerine davetiye gönderilmişti.
Her şey haftalar öncesinden planlandı.
Avustralya’dan ABD’ye, Fransa’dan Japonya’ya kadar devlet ve hükümet başkanları ya da başka üst düzey yetkililer çağrılı idi.
Katılanları ve katılmayanları pazartesi günü saray töreninde gördük.
Katılanlardan bazıları:
Gürcistan, Makedonya, Moldova, Bosna Hersek, Sırbistan, Katar, Sudan, Gine, Zambiya, Gine Bissau, Ekvator Ginesi, Somali, Moritanya, Gabon, Çad, Cibuti vesaire…
İçlerinde biri vardı ki, uluslararası büyük bir katil.
Sudan’da ve komşu ülkelerde binlerce insanın kanına giren Ömer El Beşir isimli eli kanlı bir cani.
Sudan cumhurbaşkanı!
Bu herifin o törende boy göstermiş olması bizim adımıza utanç verici bir durumdur.
* * *
Katılımcı pek çok ülkenin değil haritadaki yerlerini, isimlerini bile bilmiyoruz.
Bunlara davetiyeleri ile birlikte uçak biletleri ve hatta para gönderilip gönderilmediğini de bilmiyoruz!
Şimdi bir de çağrılı olduğu halde gelmeyenlere bakalım:
ABD, Japonya, Avustralya, Çin, İngiltere, Fransa, İtalya, Hollanda, Almanya, Belçika, İsveç, Norveç, Finlandiya, Yunanistan, İspanya, Portekiz…
Ankara’daki büyükelçileri bile yoktu.
İşin Türkçesi, bunlar gelmeyi reddetmişti.
* * *
Törende biri hariç hiçbir AB ülkesi yer almadı.
Katılan tek AB ülkesi Bulgaristan idi.
Dünyanın hiçbir önemli ülkesi (Rusya hariç) gelmedi.
Gelenleri genel hatlarıyla şöyle sıralamak mümkün:
Balkan ülkeleri, bazı Kafkas ülkeleri, bazı Arap ülkeleri ve Afrika’dan gelen çoğunluk.
Bu tablo Türkiye’nin yurtdışındaki saygınlığını (!) gösteren bir ölçekti.
* * *
Pazartesi günkü törenlerin her aşamasında bizim Diyanet Başkanı Ali Erbaş da vardı.
Saray töreninde kürsüye davet edildi…
Dua okuyacaktı…
Arapça başladı, Türkçe bitirdi…
Yeni cumhurbaşkanının başarısı için dualar etti…
Ve ne mutlu bize ki, şehitlerimizi de andı!
Genel ifadeler dışında onları üçe ayırdı:
Bedir şehitleri, Çanakkale şehitleri ve FETÖ darbesi şehitleri…
Başka?
Başka yok!
* * *
Biz ki Kurtuluş Savaşı boyunca binlerce kahraman şehidini toprağa vermiş bir ülkeyiz.
Onları andı mı?
Anmadı.
Güneydoğu’da PKK terörü mücadelesinde sekiz bin askerimizi ve polisimizi toprağa verdik.
Onlardan söz etti mi?
Etmedi.
Peki duasında bu vatanın kurucusu olan ilk cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk‘ ün adını andı mı?
Anmadı.
Belki sorsanız, şimdi başkanı olduğu Diyanet’i kuranın da Atatürk olduğunu bilmiyordur!
Şehitlerimizi üçe ayırdı, ötesini görmezden geldi!
Hoca hem ayıp etti, hem de şehitlerimiz arasında ayrımcılık yaparak çok büyük günah işledi.

https://www.sozcu.com.tr/2018/yazarlar/emin-colasan/al-sana-yeni-turkiye-2514530/

Uzun zaman oluyor yazalı, organ bağışı. Yazmıştım karşı olduğumu. Ben unutmam, zamanını beklerim. SÖZÜM SÖZDÜR benim!

Sorun…
Bildiklerimi sizlerle paylaşamam…
İddia ettiklerim, yazdığım, çizdiğim yeri gelirse ispatlamaya hazırım.

Bana böyle inanırsın, inanmazsın O başka. En ağıza alınmayacak küfürleri savunuyorum zihniyete, O pezevenge…
Kanun önünde boynum kıldan ince…
Ben…
Gerekirse bu küfürlerin bedelini ödemeye hazırım çünkü küfre karşı küfürdür benimki.

Her Allah’ın günü aklıma tecavüz edilirken yapabileceğim tek şey bu!

Amaaa…
Diğer konularda, veriler…
Bilimsel veya siyasi…
Bunların hukuken arasından su sızmaz olmaları elzemdir, önemlidir, mühimdir, yaşamsaldır…
İşte sorun burada…
Çoğu bilgi, şöyle demiş olalım…
Dolaylı yollardan edinildi!

Merck, Höchst, Böhringer, Bayer gibi şirketler müşterimdi…
Bırak organ bağışını, kan dahi bağışlamam…
Kan grubum B+, ola ki sevdiklerim, > doğrudan < kan / organ bağışı yapıp yârdim edebileceğim olur…
O başka…
Bu yüzden anlatamam, paylaşamam…
AMA…
Bu belgeseli MUTLAKA izle…
Belki anlarsın beni.

izle