Türkiye Gençlik Birliği ve Atatürkçü Düşünce Derneği

Ben yokken evlat ADD’ye üye olmuş, bugün söyledi babaannesi…
Benim edindiğim izlemimin aynısını o da edinmiş, babaannesine söylemiş…
ADD’ye gidip – gelmeme sebebim, üyeyim, ufacık maddi bir destek…
O KADAR!

Tevazu efendim…
Yani alçakgönüllülük insana çok yakışır, böbürlenmemek gerekir…
Hele, hele entel – dantel geçinmeye başladın mi bende ne kadar sigorta varsa atar!

Babasının oğlu…
Aynı duygular ile ayrılmış oradan…
Bir insanın entelektüel olması başka bir şey, entel – dantel geçinmesi…
İnsanları aşağılayarak, hor görmesi başka bir şey…
Yapmam, kızarım, küfür ederim, söverim ama sürekli öğretmeye de çalışırım…
Bilmemek değil, öğrenmemek ayıp olan. Kızdığım, küfür ettiğim olgu…
İnsanların “bildiğinden” şaşmaması!

TGB…
Çok önemli, çok ama çok…
Atatürk’ün evlatları, henüz hayat çoğunu aşılamamış, köreltmemiş…
Allah sizi korusun çocuklar, Allah bozulmanıza mâni olsun…
Hor görmeyin, küçük düşürmeyin yaşıtlarınızı…
Bir kardeş gibi, bir ağabey bir abla gibi doğruyu öğretmeye çalışın…
Gönül kazanın gönül…
İnsanların itimadını, güvenini…
Doğru olandan sakın ola ki şaşmayın!

TGB

ADD

Yapmacık…
Göstermelik olan, kökü olmadan, temeli…
Sonradan görme gibi…
Sırıtacaktır çocuklar, sırıtıyor, anında deşifre oluyorsunuz…
Mahcup olursunuz, küçük düşersiniz…
Koyma pınar, pınar olmazmış dibinden kaynamadıktan sonra!

Personal Defence Weapon

Birkaç kez konu etmişimdir silahları…
Silah sistemlerini, silah başka, silah sistemleri bambaşka bir şey…
Evlatlar ölüyor oralarda!

Güvenlik kuvvetlerimiz, polislerimiz…
Evet, dünde öyleydi, bugünde böyle, gelecekte de bir şeylerin değişeceğini sanmam.

Salt devletler silahlanmıyor, toplumlarda silahlanmakta, bireyler…
VE ki Personal Defence Weapon denilen her geçen gün farklı bir önem kazanmakta…
Hani var ya bir Elon Mask, elektrikli araba…
Sanayici, en son ürünü alev makinesi (Flammenwerfer) kişisel kullanım için(!!!)

Trabzon silah fabrikasına bir mektup yazıyorum. Hani kısmetse ruhsatlı alacağım…
Zigana F63 tam otomatik tabanca…
Kimi önerilerde bulunmak istiyorum, teknik öneriler, makineyi daha güvenli, daha kullanışlı kılacak şeyler. Özellikle nişangâhını. Bakalım…
Bilmiyorum, belki dikkate alırlar. Bir iki teknik çizim yapmam gerekiyor…
Kabul ederlerse, beğenirlerse!???

Sildim mi, geri dönüşümü >>> mümkün olmayacak şekilde <<< silerim

Bu…
Hem bilişim için geçerlidir hem hayatıma giren insanlar açısından…
Bu yüzden bilmeliyim, anlamalıyım, EMIN OLMALIYIM, emin…
Milyonlar, “paha biçilmez” nitelikte bilgiler, değerler bana emaneti.

Nasıl üzüldüm anlatamam, mahcubum, mahcup…
Dalgınlıkla…
Dün kadını beklerken Türkiye’de çektim tüm fotoğrafları…
Teyzeminkiler dahil, İstanbullu nasıl rezil ettiklerinin kanıtları, Anadolu tarafında kalan “son” yeşillerin nasıl imha edildiğini belgeleyen fotoğraflar…
Geri dönüşümü olmayacak şekilde sildim…
Kaldıramıyorum bu yoğunluğu, bu kadar üst üste gelen derdi…
Kafam hallaç pamuğu gibi, darmadağınım, tek kelime ile berbat…
Yorgun!!!

Bir kadının hikayesi

Bu anlatacaklarım gerçek bir hayattan alıntılardır. Bir kadının hikâyesi, yeri geldikçe kendimi de katacağım bu hikâyeye çünkü hem kendi hayatımın bir parçası oldu hem son demlerini yaşayan bu insan açısından, bu safhada kendim önemli bir rol oynuyorum.

Bana sorsanız…
Fransız mi İngiliz mi diye…
Her zaman için Fransız derim hem mutfağı açısından hem kadın denen varlık yüzünden…
İnsanlıkları, kültürleri, görgüleri, eğitimleri, yazarları, sanatçıları bir farklıdır Fransızların. Unutulmamalıdır ki bademlerin göstermelik bile olsa sahip çıktıkları Osmanlı, Fransızları, Fransızlar…
Osmanlıları etkilemiştir. Bugün bile kullandığımız Türkçemiz içeresinde birçok Fransızca kelime mevcuttur.

Bu yazı, anlatacaklarım…
Uzun mu olacak kısamı hiçbir fikrim yok…
Taslak olarak yazmak – anlatmak istediklerim aklımda AMA hayat şartlarım, sağlığım buna izin verir mi bilmem. Aslında…
Bu ömür, babaannem misali başından sonuna anlatılacak bir hayat hikayesi, roman olacak cinsten.
Belki inanmayacaksınız bana…
Herkes diyor, herkes…
Yazsam roman olur diye, benim hayatıma roman yetmez, birkaç ciltte…
Ansiklopedi şeklinde kaleme alınması gerekir. Pişmiş tavuğun başına gelenlerin öznesiyim, bu terimi kullanmam hem dil bilgisi açısından hem felsefi bakış acısından olmak üzere ikisi içinde geçerlidir!

Birinci dünya savaşı esnasında doğmuş bir kadının hikayesidir…
Baba sevgisini tatmış ancak özbeöz anne tarafından dışlanmış, hor görülmüş, istenmemiş, def edilmiş bir insanın. Ölümsüz bir aşk yaşamış bir genç kadının, bir İngiliz ve bir Alman kadın arasında geçen hazin bir münasebet ve acı bir sonun hikayesidir. Kazak…
Evet, kazak bir çeyreğin hikayesi, yok, kendimi kast etmiyorum. Anlatacağım insanın eşi. Bir hâkim.
İngiliz’den ayrıldıktan sonra, “zorunlu” bir evliliğin hikayesi. Nazi Almanya’sında bir hayatta kalma mücadelesinin öyküsü.

Devam edecek…