Allah

Yarım saat oldu olmadı…
Gittim Oma’ya kar küremeye, dayım hastaneden telefon açtı anneme…
Yeni geldim, eğer yalanım varsa, Allah…
Sizleri inandırsın, Allah…
Akşama çıkmayayım, Allah beni afacan ölümlerine getirsin…
İbreti âlem için lime lime etsin…
Hem yazıyorum hem gözlerimden yaş akıyor biliyor musunuz?
Ağlamıyorum, sadece gayri ihtiyari yaşlar akıyor…
Avukat yıkım kararını durdurmuş, dolayısıyla elektrikleri de yine bağlayacaklar eşek gibi!

Daha dur bakalım…
Orası Tayyipistan, hak, hukuk bir zübügün iki dudağı arasında(!)

Buradaysam Türkiye’den, Türkiye’deysem buradan

Anlattım ya, hep derim, döner dolaşır patlar Önerin başında…
Köyün tam ortasında, merkezinde, odağında…
“Bizim” ve akrabanın evi yan yana, toplamda…
700 – 800 metrekare(!)

Yıkım kararı ardından, dün…
Kesmişler evin elektriklerini. Teyzemin iki gözü iki çeşme…
Büyük dayım, Mithat hastanede…
Ciddi bir şey herhalde, oradan sevk ediyorlar Marmara hastanesine…
“AKP ile uğraşan birisi var herhalde ailenizde” demiş “yetkili”
“O zaman yapıyorlar böyle şeyleri” diye devam etmiş.

Tabii kim gelecek akla?
Önder!
“Adın çıkacağına canın çıksın” diye dememiş atalar boşuna.

Benim derdim AKP falan, Kahpedoğan değildir arkadaşlar…
Benim derdim insan…
Benim derdim mesuliyet, sorumluluk, yaptığının hakkını vermek…
Baba toprağından ettikleri yetmedi, anayurdundan da edecekler beni…
Bizi!

Ama benim adım Önder…
Buradaysam Türkiye’den, Türkiye’deysem buradan gelse bile felaket haberleri…
Pes etmem, etmek nedir bilmem.

On sekizinci YY. sonlarında…
19. YY. başlarından basıyor Yunan ve Türk çeteleri köyleri…
Tek tek evleri…
Talan falan, tecavüz, yakıyorlar evleri…
Milletin başına gelen bizimde başımıza gelmiş, yakmışlar evimizi…
Bu yüzden derim hep yüz yıllık falan, mal canın yoncası…
Altın…
Beşibiryerdeler, tek tek diziliyor ipe…
Dedem ve kardeşleri…
Köylerde, konu komşu, “herkes” bağlıyor değerleri çoluğun – çocuğun bellerine…
Dedem hep dermiş, anlatırmış O günleri…
“Ağırlığı taşıyamıyorduk, hep düşüyorduk” diye anneme, dayılarıma, teyzeme…
Daha çok küçüklermiş anlayacağınız…
Evet, pes etmem…
Taktıysam bir kadını kafama, şansı yoktur istiyorsam Onu, O benim olacak…
Altından girer, üstünden çıkar bir tüy gibi dokunurum kalbine, ruhuna…
Keza bir sorun karşısında…
Eninde sonunda bir çözüm üretirim, mesleğimin getirisi…
Sığınırım Allah’ıma…
Samimi, yürekten dua…
Ve Allah yardımcım olur, biliyorum, biliyorum ya, eminim…
O bana, sevdiklerime yârdim edecektir.

Çocukluğumdan beri duyarım…
Bir gömü…
Te O zamanlardan kalma. Öyle diyorlar bugüne kadar…
Kimse bulamadı, yıkmalı evi – barkı…
Ya arazi Mafyası veya devletin kendisi…
Ya gömü ya ki ben buna daha çok inanıyorum…
Görseniz, bilseniz benim gibi Anadolu yakasını, yeşili…
Galata çevresi gibi…
Gizli saklı projeler, milyon Dolarlar…
Taktılar, birileri takti kafaya, sahip olacaklar…
Gerekirse yalan ve dolanla, yüzsüzlük, arsızlıkla ana yadigârı topraklara!

Kerhaneciler

İster gelenek de ister töre…
Neticede görgü ve terbiye!

Osmanlıyı Türk’ten saysan bile…
Diline ve geleneklerine sahip çıkmayan, ihanet içindedir özüne.

Atatürk ve arkadaşları, yüz binlerce gönüllü attı kendini ateşe…
Türk ulusu, bu millet, küllerinden yeniden doğdu, onurlu ve şerefli bir üyesi olarak aldı hak ettiği yeri milletler cemiyeti içeresinde.

Unutamam Napolyon Bonapart’ın sözlerini: “Para, para, para!”
Ve
“… Coğrafya, milletlerin kaderini belirler…”

Pazarlıyorlar, satıyorlar milleti…
Kerhanede karı satar gibi…
Bu milletin evlatları…
Kanı…
Anaların, yavukluların gözyaşı…
Helaldir bu topraklara, helaldir millete…
Yeter ki ihanet etme özüne…
Vatan bildiğimize.

Dün 8 evladı daha şehit verdik…
Emanet edeceğiz kara toprağa…
Artlarında bıraktıkları ana ve baba…
Sevgili…
Yavruları, acılarıyla kalacaklar baş başa…
Kapalı kapılar ardında!

Tüm bunlar yaşanırken misak-ı milliye sınırları içeresinde…
Bir kez daha ihanet etti Y-CHP…
Cumhuriyet Halk Partisine, özüne…
İlkelerine…
İhanet içinde örf ve adete, geleneğe, töreye…
İşbirlikçiyi getirdi seçim ile, oy ile bir kez daha başına…
Ters döndürdüler Atayı, dünden bugüne şehidi son istirahgahların da…
Milliyetçi HEZEYAN Partisini hiç sorma…
Akçe Kazanma Partisi işbaşında…
Göt kıllarının götü ise hiç durmadan gazel okumada!

Alea iacta est

Sezar’ın söylediği rivayet olunan bir söz…
Zarlar atıldığında, kısa bir süreliğine havada, “boşlukta” bulunuyor ya…
Hani…
İstesen de can bile atsan zarları etkilemeyi, çıkabilecek muhtemel sonucu…
İş, işten geçti…
Bizde de vardır benzer bir özdeyiş, bu Latincesi…
Ok…
Yaydan çıktı!

REZILLER…
UTANMAZLAR…
Atatürk’ün manevi evladının, evlatları bunu yaparsa…
Ademi…
Bademi, AKP’lisi neler yapmaz?
Tek kelime ile ahlaksızlar!

HEPSINI OKUYUN LÜTFEN
Atatürk’ün vasiyetini de Hukukun üstünlüğünü de!

Hukukun üstünlüğü

Ha insan ha hayvan

ÖNCE CAN…
Neler demiyorlar ki benim için, özellikle kendimden bildiklerim…
Cimriymişim…
Ey anam ey, ye benim gibi “çocuk yaşta kahpe feleğin darbesini”, kaybet canından kıymetli olanları…
Yitir sağlığını, iş gücünü…
Görürüm ben senin g.tünü!

Bir belgesel yayında şu anda…
Almanya’da doğal yaşamı koruyan insanlar, çoğu gönüllü…
Ne isterler bilmem ki, zehirlerler, vururlar kurdu, kuşu…
Benim tize…
Giderayak, evden çıktık çıkacağız dedi bana:
“Hep insanlara olmaz, hayvanları da düşün”
Açtı elini…
Bekliyor para(!)

Nefret ederim birisi bana yapmam gerekeni söyledi mi…
2,5 gram bile olsa bilirim yapmam gerekeni…
İnatçıyımdır da Arnavut’u bile çıkarırım cebimden bu konuda…
Tersime gelme yani, yapacağım varsa bile yapmam…
Benim bildiğim ibadette, iyilikte gizli yapılır…
Ne çare?
Bilmiyorum nereye gideceğimi, kime danışacağımı, bilmiyorum kardeşim bilmiyorum…
O kadar çok ki…
Halliye sormak durumunda kalıyorum, beyan etmiş oluyorum niyetimi…
Canından can bile olsa, ana yarısı bile olsa söyleme, yap yapacağını…
ANCAK…
İmkânlar sınırlı olunca, verilmesi – gidilmesi gereken çok olunca mecburen kimine öncelik tanıma zorunda kalıyorsun, acilliyet yani…
Ha insan ha hayvan, imkânlarım dahilinde yaparım yapacağımı…
Çok kızdım, tarif edemem nasıl kızdığımı çünkü başka insanlarda vardı o an yanımızda…
Fakir – fukaranın da hakkını vermeye çalışırım, kedinin de köpeğinde…
Allah sana veriyorsa…
Sende vereceksin!!!

Gittim baktım cebime, hanımda olan para dahil tamtamına 200 Tayyip Lirası var cepte…
Döviz var, yok değil. Bozdurmadım bir gün öncesi yeter diye…
Köy yeri nereden bulacağım, bozduracağım şimdi para?
Benzine, çaya – kahveye, gerekirse bir tosta yeter dedim bozdurmadım.

Yeminle yapıyorum yapmam gerekeni, ÖGRETIYORUM evlatlara…
(Kendi çocuğuma, yeğenlerime, tanıdıklarıma)
Tembihliyorum hanıma…
Allah veriyorsa sana, sende vereceksin…
NOKTA

Çıkardım otuz Lira verdim, kaldı cepte 170 Lira…
Ya yolcuyum, yolculukta neler gelmez başa?
Söylesene evvelsi kediye – köpeğe alacağım mama…
Her seferinde veriyorum, her seferinde, unuttum gitti…
Dedim ya Almanya’dan gelen felaket haberleri…
Unuttum, insanım ya unutamaz mıyım?
Bir baktı yüzüme…
Onca İnsan içinde söylediği beni çok kırdı…
Sesimi çıkarmadım, büyüğüm dedim sustum…
Başkası böyle bir şey yapacak olsa (…)!!!

Allah var yukarıda…
Doğru bildiğimi yapıyorum, yapmaya çalışıyorum…
İnsan, hayvan ayırmıyorum…
Sende ayırma…
Elinin uzandığı, imkânların dahilinde…
Yardım et, gizlidir ibadet, insana da hayvana da!