Asalak

Asalaklaradır sözlerim…
Kadın…
Özellikle kadının eğitimi çok önemli.
Hatırla, Allah aşkına…
Hiç mi anneciğine bir şey sordun da cevap veremediği olmadı mı?
Anne, anneyse bilmediğni eminim yalan yanlış evladına öğretmeyecektir. Kadının eğitimi çok ama çok önemli. Kadın…
Ve potansiyeli yabana atılmamalı. Ve yine kadın…
Kadınlığının bilincinde emin adımlarla hayattan payına düşeni yaşamalı, birçok konuda erkekten aşağı olmadığını kanıtlamalı ki birçok fırsatta bunu defalarca kanıtladı. Meral Hanım güzel bir örnektir. Yolunda muvaffakiyet dilerim. Merkez bir parti. Dün tanınmış bir solcu partinin kurucu üyeleri arasında. Soru üzerine buna benzer bir yanıt verdi…
„hala solcuyum AMA burada vatan sözkonusu. Ortak değerimiz VATAN“
Asalaklar dahil herkese anlatmalı…
Evet, ne olursan ol, hangi siyasi görüşte olursan ol önce insan, sonra vatan!

Eyyy AKP’li VE MHP’li

Bak sana g.t kıllı diye hitap etmiyorum. Söyle…
Senin evladın yok mu?

Bugün otostop yapan üç genci aldım arabaya. Pırıl pırıl gençlerdi, ahmak ıslatan bir yağmur. Tiplerinden efendilik akıyordu.
Yolda sordum; liseli misiniz?
„Evet, Ağabey. Lise son“
Ne yapmayı düşünüyorsunuz diye sorunca…
Durmak yok yola devam, yani üniversite (!)
Kafam karıştı, o kadar değişiklikten sonra…
Netice yine sınav, yine yerleştirme…
Yine yetenek ve isteğe bağlı olmayan bir „eğitim“ hayrını gör!
Soruyorum sizlere…
Yirmi küsur senede hangi soruna kalıcı ve doyurucu bir çözüm bulabildi bu zibidiler?
Kıbrıs, eğitim, DEPREM, işsizlik…
Vesaire vesaire…
Onların en „önemli“ sorunu…
Baş örtülü bacım…
Kalıcı ve doyurucu çözüm bulundu mu?

Ruh

Atatürk ve arkadaşları bu cumhuriyeti kurarken…
Kanı…
Tere, teri emeğe…
Emeği göz nuruna, vicdana, vicdanı bilgi ve bilimle yoğurdu. Harç böyle oluştu…
Bu cumhuriyetin temelinde…
Kan, ter, göz nuru, emek, bilgi ve bilim var eyyy Kasımpaşa ayısı…
Yıkamayacaksınız, güneşi balçık ile bulayamayacaksınız.
Bu cumhuriyetin ruhunda…
Özünde dürüstlük var, insanlık var…
İnsanları ne kadar kirletmeye, kendinize benzetmeye çalışsanızda nafile!
Köyümüzün marangozu…
Efendimsiz, tebessümsuz…
Teşekkürsüz bir tanecik cümle bile kurmuyor, kuramıyor. Birçok insan tanıdım yine bu sene, tanıma şerefine eriştim!
Taksici mesela…
Umutlandım, ümidimi muhafaza ediyorum. Gençler…
Zıpkın gibi, zekii, kızlar, her biri bilgili küçük birer hanımefendi!!!

### Dikkat ### Dikkat ###

Bilmiyordum!!!
Şimdi öğrendim…
Yeni bir İnternet dolandırıcılığı.
Ayrıntılarını Almanya’ya dönünce yazarım. ŞİMDİLİK
Hüviyet bilgilerinizi…
Yani…
Elinizde nüfus cüzdanınız, yüzünüz ile sakın fotoğraflayıp kimseye yollamayın. Hiç bir şekilde. Cüzdanınızda fotoğrafınız, ardında fotoğrafınızla BÜYÜK dolandırıcılık yapılabiliyor VE sizin, paranızı geri almanız için HİÇ BİR ŞANSINIZ YOK!

İnanmıyorum ya inanmıyorum, zorla mı?

S. Freud…
Kadın ne ister sorusuna yanıt bulamadan öldü. Her insan AMA özellikle kadın denilen varlık…
Öncellikle sevgi ve mutlak güven ister. Bunları ona verebileceğine inandığı insan ile yuva kurar. Bazen aradığını bulur, bazen bulamaz.
Dün hanım gün boyu ağlamış…
„ta oradan yetişiyorsun“ dedi bana bu sabah. Patlamaya hazır barut fıçısı gibiyim. Yok, oldum olası böyleydim. Yanlız adam, mutsuz eşek, yarım g.t, cimri gibi birçok sıfat taktılar bana ömrüm boyunca.
Halbuki…
Ambalaja aldanmayacaksın. İstemeyerek kırdım kalbini, umarım yarım elma, gönül almaya muvaffak olmuşumdur. Neyse…
Bir elli sene daha yaşasam…
Elimden geçtiği kadar yine kadın geçse, belki daha fazlası…
Bu varlığı anlamayacağım.

Bugün…
İstanbul’un eski semtlerini gezdim…
Öyle aylak, aylak…
Valide yanımda…
Anlat bana…
Bırak kadının ne istediğini, kadın denilen varlık nasıl bir şey, ne yer ne içer, uzaylı mıdır, dünyalı mı, bu…
Nasıl, ne tür bir canlı???

Bundan uzun yıllar önce…
Kara Mediha’m bana bir vekalet vermişti. Umumî bir vekalet, onun adına aklınıza gelebilecek her şeyi yapabilirim. Noter…
Uyara, uyara bir hal kalmıştı. Sonrasında bende onu her fırsatta uyardım. Dün tapudan çıktıktan sonra vekalet konusu bir kez daha açılmadan kuyumcuya gitmiştik. Tarafımdan şakaydı…
Annem ciddiye aldı…
Öfffffffffffffffff…
Kıyamet koptu. O inatçı, ben inatçı. Aynı evin içinde altı ay birbirimizle konuşmadığımızı bilirim.
Bir parantez açalım…
Konu kızıydı…
Ya arkadaş dünyaya başıma dert geldi. Faydası YOK zararı çok. İşte…
Bir Dayday, Dada…
Onun dışında hep başıma dert, hep bela. Neyse küsüz!
Dünden beri konuşmuyoruz. Verdiği vekaleti verdim geriye. Allah yazdıysa bozsun. İki kuruş için…
Allah korusun, Allah yazdıysa bozsun. Borç…
Yiğidin kamçısıymış, öyle der atalar.
Bir ara evin kadınlarına borçlandım. Sanki keyfime, sanki sadece kendime…
Ulan arkadaş senelerden beri öde, öde, öde bitiremedim. Faizin, faizini yine faiziyle ödedim hala bitmedi.

Yıllardan beri ister durur. Yokkk…
Vallahi billahi küs olduğumuz için değil. Almanya’dan niyetli gelmiş, söz verdiğim için…
Sabah kalktım…
Giyindim, gittim odasına…
Ben kuyumcuya gidiyorum dedim.
Dememle birlikte kadın divandan bir fırladı, beş dakikada Beşiktaş misali…
Ya kadın…
Ne zaman giyindin hazırladın…
Sadece şaştım kaldım. Arkadaş…
Kadının ne istediği belli…
AMA…
kadın denilen varlığın ne zaman, hangi şartlar altında ne yapacağı hiç mi hiç belli değil, belli olmuyor.
Kadın…
Öngörülemez bir varlıktır vesselam!

Kadını anlamadığım gibi…
Kimi dini bölücülüğüde anlamayacağım. Neymiş…
Cennet ve yedi mertebesi…
Allah ve elçileri…
Onu anlarım, Onların muhtemelen farklı olduklarını AMA diğerleri için ayrımı anlamam, inanmıyorum böyle bir şey olduğuna, zorla mı? İnanmıyorum işte.
Cennetin yedi katı varsa…
Cehennemin neden yok? Varda ben mi bilmiyorum yoksa!?

Oto yıkama

Brazilyacısını bilmiyorum, okudum ve unuttum. Benim için önemli olan içeriği ve operasyonun, GERÇEK REZİLLİĞİN, operasyonal ismi.
Oto yıkama
Bilmiyorum Brezilya’yı takip ediyor musunuz?
Hırsızı bir kez başına getirdin mi…
Baş tacı ettin mi…
Kolay kolay kurtulamasın. Bizdeki gibi yolsuzluk hırsızlık ayyukta. Aradaki fark…
— Görünürde —
Bademler ayakkabı kutularıyla „yetinirken“ bunlar bavullar dolusu götürüyor ki gençler belki hatırlamaz, bademlerde, bavul taşımacılığı yaptı!
Brezilya’nın başkentinde bir benzincide yaşanıyormuş tüm rüşvet ve hırsızlık alışverişi. Bir düzine kadar YÜREKLİ savcı operasyona başladı ve kokuşmuşluğun ta en başa kadar uzandığını tespit etti.
Eyyy Türkiye Cumhuriyetinin hukukçuları harekete geçiniz. Cumhuriyet savcıları, adı üzerinde…
Cumhuriyetin savcıları neredesiniz?

Osmanlı ve özentileri

Osmanlı t.şağından düşmüş bir şırfıntı sosyal medya üzerinden „rezalet“ açıklaması yaparak hayvanı galeyana getiriyor.
Kendime sormadan edemiyorum, halk bunlarsa, milli irade bunlarsa, Müslüman bunlarsa, duruma göre ümmet yeri geldiğinde milliyetçi bunlarsa…
Bizler neyiz?

Kaşar

Evimde…
Biri Baykuş olmak üzere çatıda dünya kadar kuş. İki köpek, bir kedim vardı ki yavruladı, oldu beş kedi. Anlayacağınız bizler burada olmasak bile evde hayat var.

Türkiye’de hayat var mı, can var mı bilmiyorum. Bakıyorum da…
Affedersiniz..
O.ospunun, o.ospuluğun çeşitleri vardır. Ben iki türüne değinmek istiyorum. Eski…
Ve yeni kaşar. Sen istediğin kadar belediye başkanı değiştir. Bunlar…
Artık eski kaşar. Hem de ne kaşar. Kokuşmuşu ise…
Külliyesinde ikamet etmekte!