Büyük şehir

Köy hayatını çok severim…
Sesiz ve sakin, kurdu – kuşu, tavuğu – horozu…
Kısacası insanı ve hayvanı, o mis gibi havası…
Ancak bazen…
Nadiren gençliğim gelir aklıma, geçmiş zaman, araba yarışları…
Tabii yasa dışı…
Kızlar…
O ılık ilkbahar geceleri, sabaha karşı, tüm pençeler açık…
Ne dert ne tasa…
Gecenin alaca karanlığından yanıp yanıp sönen ışıklar…
O barlar, gece kulüpleri…
Büyük şehrin havası, o sahte gülüşler, o yalan dünya…
Pırıl pırıl…
Kat kat binalar, gökdelenler…
Eski Önder…
Ne zaman öldüm ben ve şimdi…
Bu aynada gördüğüm kim?

Sevdiceğim…
Bana hayat öpücüğü veren, senin deden…
Dede…
Ninesini arar, ziyanı yok olsa da elde bastonlar…
Tut elimi, tut kadın tut…
Gel ninesi, gel eski günleri yâd edelim pil iyice bitmeden…
Gel gülüm, gel papatyam bana inan ve güven…
Gel pil bitmeden, gözlerdeki fer sönmeden!

Hayat dediğin bir an…
Göz açıp kapatıncaya biten…
Gel gülüm, gel papatyam bana inan ve güven!