Çok güzel yazmış, ağzına sağlık Soner Bey, yazan ellerin dert görmesin

Ancak…
Anlamaya beyin lazım, bilgi lazım, bilgiden oluşan fikir lazım…
Koyuna çoban lazım, it lazım bekçi olarak…
Vuracaksın sopayı gerisine veya sırtına yürüyecek, çok gelir, ağır gelir bu yazı koyuna!

ANCAK…
Öyle anlaşılıyor ki AKP seçmeninin hepsi koyun değil…
Yüzde onu kadar HAYIR demiş, kardeşiz kardeş, kardeş kardeşi bıçaklamış dönmüş kucaklaşmış…
Gerçekler farklılık arz edebilir ama aklın, mantığın yolu birdir.

——————

“1-0” yetmez

Cumhurbaşkanı Erdoğan, referandum sonucunu CNN International’a değerlendirdi:
“1-0 ya da 5-0 kazanmışsın bir önemi yok, önemli olan maçı kazanmaktır!”
Evet, bir genel seçim sonucu için bu değerlendirme yapılabilir.
Evet, bir yerel seçim sonucu için bu değerlendirme yapılabilir.
Ama…
Anayasa referandumuyla ilgili böyle bir değerlendirme gerçekçi olmaz!
Çok basit örnek vereyim:
TBMM’de Meclis başkanı kaç oyla seçilir:
Son turda bir oy fazla alan aday meclis başkanı olur.
Yani, “1-0” yeterlidir!
TBMM’de yasa/kanun kaç oyla çıkar:
Milletvekillerinin oy çokluğuyla gerçekleşir.
Yani, “1-0” kafidir!
Peki… TBMM’de Anayasa değişikliğinde kaç milletvekili oyu gerekir?
Hatırlayınız:
Anayasa değişikliği için AKP milletvekili sayısı yetmedi. Devlet Bahçeli ile ittifak yaptılar.
Yine de, iki partinin milletvekili sayısı, Anayasa değişikliğinin TBMM’de yapılmasına yetmediğinden referanduma gittiler.
Evet, Anayasa değişikliği için Meclis’in 2/3 oy çoğunluğu şartı var; AKP-MHP 330 milletvekili oyuyla ancak referanduma götürebildiler. Anayasa değişikliğinin Meclis’te olması için 367 milletvekili oyu gerekliydi.
Anayasa değişikliği için TBMM’de neden kahir ekseriyet aranıyor?
Çünkü Anayasa…
Ülkenin yönetim biçimidir.
Büyük uzlaşı gerekir.
Anayasa yapmak ile, yasa/kanun yapmak arasındaki fark vardır.
Bu sebeple…
TBMM’de gerekli çoğunluğu bulamadığı için istediğini yapamayan Erdoğan, referandumdan aldığı yüzde 51 ile, bu Anayasa değişikliğini meşrulaştıramaz.
Yani…
“1-0” yetmez; en az “3-0” olmalıdır!
HİÇ ANLAMADILAR
Erdoğan “maç skorunu” bırakıp; kimler tarafından nasıl kandırıldığına kafa yormalıdır.
Daha referandum gecesi “yüzde 51”in meşruiyeti sorgulanmaya başlandı.
CNN International, Anayasal meşruiyeti soruyor.
AGİT, Anayasal meşruiyeti sorguluyor.
Batı medyasının attığı manşetlerinden hiç bahsetmeyeyim.
Göreceğiz… Erdoğan’ı daha çok sıkıştıracaklar! Bunu Erdoğan’a karşı oldukları için yapmayacaklar; 2002’den beri AKP’den beklediklerini almak için yapacaklar:
Çok etnikli parçalanmış bir Türkiye istiyorlar.
Sonraki durak, federalizm/federasyon olacaktır.
Oyun belli…. Süreç belli…
Demek, AKP’li arkadaşları yeteri kadar uyaramadık.
“Yüzde 51” referandum oyunun Türkiye’de büyük kaosa hizmet edeceğini yazdık, dinletemedik.
Bu kargaşadan Batı’nın yararlanacağını yazdık, dikkate alınmadık.
Artık…
Sadece Anayasa’nın değil; AKP iktidarının ve Cumhurbaşkanı’nın meşruiyeti de sorgulanacak.
Şimdiden görüntü şu değil mi:
Başbakan koltuğunda oturan başbakan değil! Topal ördek! 3 Kasım 2019 seçimine kadar -23 Nisan çocukları gibi- sadece koltukta temsili oturacak!
Bu tarihe kadar hükümet ne yapacak? Hükümet şimdiden kadük oldu/eskidi.
Bu mudur; 6 aydır harcanan ülke enerjisinin sonucu! Heyhat…
Aklı başında bir AKP’li, Anayasa değişikliğine/ referanduma neden ihtiyaç duyulduğunu açıklayabilir mi? Yapamadıklarını referandum sürecinde gördük. Öyle ya…
3 Kasım 2019’da Erdoğan’ın seçilip seçilmemesi bile garanti değilken, bu değişikliği kim dayattı? Bahçeli neden “U” dönüşü yaptı?
Sonuçta… Yatırımcıdan tüketiciye kadar 3 Kasım 2019’u bekleyen/kilitlenen bir Türkiye yarattılar. Buradan istikrar değil, kargaşa çıkar!
Demek… Bunu öngörecek fikri donanımları yoktu. “Erdoğan kandırıldı” diye yazdığımı bile hiç kavrayamadılar…
Kime inandılar?
CEM KÜÇÜK VD.
Özellikle son dönemde…
Erdoğan ve AKP, formel/resmi bilgiler yerine, neden enformel/gayri resmi sözlere itibar eder hale geldi?
Gerçeklikten koptular.
Bir dönem düşünsel dayanakları liberaller ve FETÖ’nün “Altın Nesil”iydi.
Bu ilişkileri kopunca, tek fikir dayanakları; üç kuruş için sürekli herkese saldıran, gemlenemez cahil sürüsü oldu.
Bu seviyesiz müptezeller iktidardan iltifat gördükçe şımardı. Ama asıl mesele bu değildi, tehlikeli olan şuydu:
Yeterli donanımları olmadığı için hakikatle bağ kuramayıp, salt dedikoduya dayanarak iktidarın kafasını karıştırdılar. İlgiyi-dikkati gereksiz söylentilere çekerek, asıl konuyu saptırdılar.
Israrla ülkeyi, nefret çukuruna çektiler.
Tek amaçları, sürekli gerginlik ve kaos çıkarmaktan ibaretti.
Peki ama niye? Çünkü…
FETÖ’nün yarattığı “insan tipi” bunlar!
FETÖ öğretisiyle/kültürüyle yetiştiler; bilinçlerinin temelini/DNA’sını buradan edindiler.
Bu nedenle -FETÖ’nün işine yarayacak şekilde- sistemli çalışmaktadırlar.
Gazetecilikleri sadece maskedir/ kılıftır!
Sol kültürde bunlara “objektif ajan” denir.
Erdoğan’ın ve AKP’nin bir türlü anlamadığı budur!
Kuşkusuz, sınırsız methiye ve destek hoşlarına gidiyor. Fakat diğer yanda…
Kandırılmalarına bu akıl dışılıkların sebep olduğunu görmüyorlar mı?
Çevrelerinde bir tek “akil insan” kalmamasının/düşünsel anlamda yalnızlaşmalarının nedeni de, bu kifayetsiz zorbaların saldırganlığı değil mi?
Sahiden…
AKP, kör mü oldu?
Tuzağa niye düşer?
Kafalarını karıştıran bu FETÖ ekolüne hala nasıl prim verir?

SONER YALÇIN
http://www.sozcu.com.tr/2017/yazarlar/soner-yalcin/1-0-yetmez-1805124/