Hep dediğimdir, hep…
Batı siyasetçisi…
Tövbeler tövbesi Allah’tan çok kendi kamuoyundan korkar…
Trump KIM, bir Trump kendi başına ne?
Bakalım Amerikan derin devleti, Pentagon aynı görüşte mi?
Yok ya…
Yeminle, TÜM yazar – çizerlerde…
HEPSINDE…
Gözlemlediğim aynı sorun, vatandaş misali…
Dünya…
Tayyipistandan, bir orospunun çocuğundan ibaret değil…
İzmirlim mesela…
Yazmıştı Z – Kuşağını, demiştim EKSIK…
Benim avantajım, oturduğum yerden tüm dünyaya bakarım…
Örneğin EN ÖNEMLI eksiklerinden biriydi:
Z – Kuşağı…
Dünya vatandaşı!!!
Belki bir gün yine ele alırım bu konuyu, koyarım bir yerlerde yine NOKTAYI
—
“Cumhur”un tek yolu…
29 Temmuz 2019
31 Mart yerel seçimlerinin ardından çanlar, Cumhur İttifakı için çalıyor…
AKP, 2002 yılından bu yana devam eden iktidarında en sıkıntılı günlerini yaşıyor.
İlk kez, artık Recep Tayyip Erdoğan ülkenin yönü konusunda tek söz sahibi değil. MHP lideri Devlet Bahçeli’nin önceliklerini de gözetmek zorunda.
Bu durum dış politikaya da yansımış durumda.
Gidişat, Cumhur İttifakı’nı Suriye’nin kuzeyine yönelik geniş kapsamlı bir askeri operasyona zorluyor gibi.
İttifakın her iki tarafı da bu operasyona farklı nedenlerle ihtiyaç duymakta.
AKP, hazirandaki ikinci İstanbul seçimlerinde PKK terör örgütünün elebaşı Öcalan’ın mektubunu bile propaganda vesilesi haline getirmekten kaçınmamıştı.
O dönemde Öcalan mektubunun içeriğinin, bizzat Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından televizyon ekranlarında canlı yayında açıklanmasına, Öcalan’ın kendisini gibi teröre bulaşmış kardeşi Osman Öcalan’ın TRT ekranlarına çıkarılmasına Devlet Bahçeli’nin sessizliği, milliyetçi tabanda büyük rahatsızlık yaratmıştı.
Şimdi Fırat’ın doğusundaki PKK uzantısı YPG-PYD’nin kontrolündeki bölgeye yönelik bir operasyon, MHP açısından milliyetçi seçmendeki homurtuların bastırılması anlamına gelecek.
Hem muhaliflere hem ekonomiye çare…
AKP açısından ise Fırat’ın doğusuna yönelik olası bir operasyonu pek çok alanda “fırsata” çevirmek mümkün…
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, Ali Babacan’ın AKP’den istifası sonrasında sarfettiği “Ümmeti’i parçalamaya hakkınız yok” sözü son derece hesaplı. Suriye’nin kuzeyine yeni bir operasyon demek, “birlik” ihtiyacı demek. Erdoğan, Suriye üzerinden kurulacak bu birliktelik ile Gül-Babacan ikilisinin siyasi hareketini daha başlayamadan boşa çıkarma fırsatı yakalayabilecek.
İkinci konu ise Türkiye’nin içinde bulunduğu ekonomik kriz ile ilgili… Krizden bunalan vatandaşa Suriye’ye yönelik bir askeri operasyonun maliyetleri “gerekçe” olarak sunulabilecek. Bunun işaretlerini hem Erdoğan, hem de Bahçeli daha şimdiden “mermiye, bombaya harcanan paralar” konusuna sık sık değinerek yapmaya başladılar bile.
Ve son olarak, olası operasyonun 31 Mart seçimleri ile birlikte CHP ile HDP arasında somutlaşmaya başlayan yakınlaşmanın önünü kesmesi de muhtemel sonuçlardan biri olabilir.
İdlib’ten çekilmek, Menbiç’e girmek ve S-400’ler…
Fırat’ın doğusuna yönelik olası operasyonun bir ayağı da doğrudan dış politikayla ilgili…
S-400’leri Türkiye’ye gönderen Rusya, aynı dönemde Suriye’deki son başağrısı İdlib’e yönelik hareketlenmeye başlandı. İdlib’te Rus bombardımanında onlarca sivil hayatını kaybetti. Ancak ilginçtir, bölgenin “güvenliğinden sorumlu” Türkiye’deki iktidardan hiç ses soluk çıkmadı.
AKP iktidarı, bir dönem “zafer” temalı hamasi nutuklarla Mehmetçiği soktuğu İdlib’ten sessiz sedasız çekilme yoluna girdi.
İktidarın, Suriye’nin batısındaki İdlib’ten çekilip burayı Esad yönetimine bırakmanın eleştirilerini, eş zamanlı olarak Fırat’ın doğusuna yapılacak bir operasyonla çok daha kolay göğüsleyebileceğini hesaplamak zor değil.
Elbette bir de işin S-400 boyutu var…
Cumhurbaşkanı Erdoğan gazete ve TV’lerin genel yayın yönetmenleri ile yaptığı toplantıda S-400’lerin tamamen aktive olması konusunda “Nisan 2020” tarihini telafuz ederek, Washington ile “pazarlığı” başlattı.
ABD yönetimi de bu pazarlığa olumlu bakıyor olmalı ki, “S-400’lerin aktive edilmemesi karşılığında CAATSA’dan vazgeçme, hatta F-35 programına Türkiye’yi geri alma” sinyalleri vermeye başladı. (F-35’in ana üreticisi Locheed Martin’in Türkiye’deki parça üretiminin 2020’ye kadar süreceğini açıklaması bunun en somut işareti.)
ABD Başkanı Donald Trump, S-400’lerin aktive edilmemesi karşılığında Türkiye’ye açıktan hem Patriot satışı, hem de serbest ticaret anlaşması vaadetti. Acaba Trump, bunlara ek olarak kapalı kapılar ardında bir de Fırat’ın doğusuna “sınırlı” bir operasyon için yeşil ışık yakmış olamaz mı? Osaka’daki Trump-Erdoğan görüşmesi sonrasında ABD’nin Suriye özel temsilcisi James Jeffrey’nin Ankara’ya, CENTCOM komutanı Orgeneral McKenzie’nin ise PYD-YPG’ye gönderilmesi tesadüf olamaz elbette.
Fırat’ın doğusuna yönelik operasyon, tüm bu unsurlar alt alta dizildiğinde Türkiye’nin olduğu kadar, Cumhur İttifakı’nın “bekası” açısından da kritik önemde…
https://www.sozcu.com.tr/2019/yazarlar/zeynep-gurcanli/cumhurun-tek-yolu-5253972/