Zeynep Gürcanlı SADECE oku derim, oku ve düşün

Hazine buldum, HAZINE…
Öf, öf, öf…
Hacklemedim, gıdıklarım, pardon takıldım kerevizin birine…
Uffffffffffffffffff…
Ne bilgiler ne belgeler!

Suriye’de hukuk kıskacı
31 Aralık 2018

Her yılbaşı, eski yılın da bir muhasebesini gerektirir.
2019’a girerken, dış politika alanında yapılacak muhasebenin de Türkiye’nin en büyük sıkıntısı Suriye üzerinden olması kaçınılmaz.
7 yıllık iç savaşın başında Türkiye’nin ilk hamlesi ABD ile birlikte, Suriye’deki cihatçıları örgütleyip, Esad’ı düşürmek olmuştu. Bu yürümedi.
Son iki yılda, cihatçılar başarılı olamayınca Mehmetçik de Suriye bataklığına sokuldu. Ama bu da yetmemiş olacak ki ABD, Esad/Rusya ikilisine karşı yenilgiyi kabul etti, askerlerini geri çekmeye başladı.
Türkiye ise Mehmetçik tarafından kontrol edilen Cerablus ve Afrin’de para verip kendisine bağladığı cihatçı gruplar ile İdlib’de ise Rusya korkusuyla AKP hükümetinin ipine “şimdilik” sarılmış görünen El Nusra terör örgütü bozması teröristlerle baş başa kaldı.
Peki yeni yılda neler olabilir?
Suriye gibi bir bataklıkta, sürekli değişen ittifaklar söz konusu olduğundan kesin konuşmak imkansız.
Ancak işe Türkiye açısından bakınca şu sonuçları görmek mümkün:
– RUSYA “HUKUK TARTIŞMASI” BAŞLATIYOR: Yeni yılda Türkiye’nin Suriye konusunda en çok başını ağrıtacak unsurun ilk işaretleri geçen hafta Moskova’dan geldi. Rusya, Suriye’deki Türk askeri varlığı konusunda bir “hukuk tartışması” başlatmaya hazırlanıyor. Rus Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov’un “Türkiye ile yapılan İdlib mutakabakatını Şam yönetimi onayladı. Dolayısıyla İdlib bölgesindeki Türk askeri hukuki açıdan yasal” mesajı bu açıdan kritik.
Diplomaside, söylenen kadar söylenmeyenler de önemlidir. Lavrov, “Şam’ın onayı” ile Türk askerinin İdlib’de “meşru” olduğunu söylerken, aynı anda Afrin ve Mare-Cerablus hattında bulunmasının “hukuki meşruiyetini” de tartışmaya açmış oldu. (İlginçtir, Almanlar Moskova’dan bile önce hareket edip, Meclis’e sunulan bir Suriye raporunda Türkiye’den resmen ‘işgalci‘ sıfatıyla bahsettiler.)
Peki Türkiye, İdlib dışında asker bulundurduğu bu bölgeleri ne yapacak? Rusya’nın artacağı açıkca görünen baskısına rağmen bu bölgeleri kontrol etmeye devam mı edecek? Yoksa AKP hükümetinin halen kavgalı olduğu Esad yönetimine mi devredecek? Zor sorular…
– KİM “TERÖRİST”, KİM DEĞİL?: ABD’nin Suriye’den ayrılacağını açıklamasıyla birlikte, Türkiye’den içinde MİT Müsteşarı ve Milli Savunma Bakanı’nın da olduğu üst düzey bir heyet soluğu Moskova’da aldı. Yandaş basının “kritik toplantı” diye yayın yaptığı görüşme, sadece 1.5 saat sürdü. Ve işin ilginci, Rusya Devlet Başkanı Putin, Türk heyetini kabul etmedi. Oysa Putin, bundan beş ay önce yine aynı kişilerden oluşan heyetle ayrıca görüşmüştü.
Moskova’daki toplantıdan sonra yapılan açıklamalarda hep “terörizme karşı ortak mücadele” vurgusu vardı. Ancak sorun şu ki Suriye’de kimin terörist, kimin muhalif olduğu Ankara ile Rusya arasındaki en büyük anlaşmazlık konusu.
Mesela PKK terör örgütünün uzantısı PYD/YPG, Rusya tarafından terörist olarak görülmüyor. O kadar ki Moskova, MİT Müsteşarlı, Milli Savunma Bakanlı Türk heyetinden sadece saatler önce PYD-YPG heyetini de ağırladı.
Türk heyeti -yapılan açıklamalardan belli- eli boş dönerken, PYD-YPG heyetinin Moskova temaslarının ardından Menbiç’te Esad yönetimi ile PYD-YPG arasında işbirliği başladı; Türk Ordusu’nun girmeye hazırlandığı Menbiç’e, Esad’ın ordusu giriverdi.
“Kim terörist” konusunda bir başka tartışma da Türkiye’nin desteklediği Özgür Suriye Ordusu üzerinden çıkacak gibi görünüyor 2019 yılında…
Esad yönetimi ÖSO’yu açıkca “terörist” olarak nitelendiriyor. Rusya ise -biraz da Türkiye’yi ABD’den ve NATO’dan uzaklaştırmanın hatırına- ÖSO konusunda hiç konuşmamayı tercih ediyordu. Şimdi Amerikalılar gidince, Esad’ın tüm Suriye’de hakim olmasını isteyen Moskova’nın ÖSO konusunda da topa girmesi mümkün. Bu da AKP hükümetinin başını çok ağrıtacak potansiyel bir gelişme.
– SURİYE’DE “MEŞRU HÜKÜMET KİM” TARTIŞMASI: Rusya ve İran açısından bu sorunun yanıtı belli: Esad yönetimini Suriye’nin meşru hükümeti olarak görüyorlar. Bu ikiliye, Suriye’de hem ihale kapmaya çalışıp, hem de cihatçıların kampında savaşan Çin vatandaşı cihatçılardan kurtulmayı amaçlayan Çin’i de ekleyin. -Çin, Şam yönetimi ile enerji başta olmak üzere, altyapı konusunda birbiri ardına anlaşmalar imzalıyor.-
İç savaşın başında açıkca Esad’a karşı Türkiye ile tavır alan ABD ise 7 yılın sonunda Suriye’den askerlerini çekerek -resmen olmasa da- zımnen Esad’ın meşruiyetini kabul etmiş oldu. ABD açısından Esad konusunda Mısır’daki Sisi örneği izlenecek gibi: Önce Suriye’de bir seçim yapılır, bundan Esad galip çıkar, ABD başta olmak üzere tüm Batı kampı Esad yönetimini “meşru hükümet” olarak tanır.
Başlangıçta Türkiye ile birlikte cihatçıları örgütleyip, Esad’a karşı para saçan Araplar da şimdilerde Şam yönetiminin yanında saf tutmuş durumdalar. Birleşik Arap Emirlikleri, Şam’daki büyükelçiliğini yıllar sonra geçen hafta resmen açtı. AKP hükümetinin pek iyi ilişkiler içinde olduğu Sudan’ın katliamla suçlanan Cumhurbaşkanı El Beşir ise bizzat Şam’a gidip Esad tarafından ağırlandı. Suudi Arabistan da Arap Birliği’nin kapılarını Esad’a açtı. (Suudi Arabistan’da yapılan sürpriz kabine değişikliği de önemli: Suudilerin Esad’la savaştığı dönemde Şam yönetimine en sert ifadeleri kullanan Dışişleri Bakanı Adil El Jubeir gitti, yerine İbrahim Assaf getirildi. Assaf’ın bir dönem Suudi Veliaht Prensi Muhammed Bin Salman’ın emriyle Ritz Carlton Oteli’nde “zorunlu konaklamaya” tabi tutulanlardan biri olduğunu da buraya not düşmekte fayda var.)
Yani kala kala Esad karşıtı olarak bir AKP hükümeti ve bir de şimdilik sessiz duran Katar kaldı. -Suudilerle arayı düzeltmeye çalışan Katar’ın da Arap kampına kendini atması an meselesi.-
Kısacası Türkiye içinde halen yürürlükte olan mevcut anayasayı pek ciddiye almıyor görünen AKP hükümeti açısından -TBMM Başkanı Binali Yıldırım’ın tarafsız olması gerekirken, İstanbul’a AKP adayı olması ve Meclis Başkanlığı’ndan istifa etmemesi bunun en somut örneği-, Suriye özelinde uluslararası alanda ciddi bir hukuki kıskaç gündemde.
2019 yılı hepimize en çok umut getirsin…

https://www.sozcu.com.tr/2018/yazarlar/zeynep-gurcanli/suriyede-hukuk-kiskaci-2925067/