Yazmıyor, anlatmıyorum… Her şey olduğu gibi tam gaz devam. Anlatırsam SADECE en büyük derdimi, sağlık dertlerini, şu an sırtım ve sağ kalça – bacak, kol. Boş ver, Allah büyük. Önemli olan hala ayakta olabilmem… Birde toptan kafayı yemem. Ama bir gerçek ortada, sinirler iyice gitti. Belki tarih itibarıyla VEYA artık her şey çok gelir. Belki ikisi birden

Almanlar…
Günlerden beri konuydu, en az bir haftadan beri…
Tayyipistan – Mülteciler…
Sonunda Ankara’ya gittiler. Akılları gidiyor…
İyi de suç bizim olsa bile günahımız ne?

Milyonları hangi ülke kaldırabilir?

Neyse, gecelim…
Fransa…
Bir şeyler oluyor oralarda, 50 polis intihar etti bugüne kadar…
Ve yine bugün bir öğretmen, daha doğrusu okul müdürü…
Eğitimde çok büyük problemler, sosyal yasamda, koşullarda…
DÜNYA…
Deliriyor. Hastanın hasta ile uğraşması…
ZOR…
Çok zor!

Allah…
HEPIMIZIN yardımcısı olsun, hepimizin…
Özellikle çocuklarımızın.

NEDEN 0 – 3 yaş arası diyorum, hiç kendine, kendinize sordunuz mu?

Bilim…
İnsan ya insan, bilim insanları bile neredeyse hiçbir konuda hemfikir değil…
Peki, bizler bu durumda daha kime inanacağız, kimlere inanabiliriz?

Siyasetçi…
Siyasetçilere inanmak mümkün mü?
Neyse…
Kime inanabiliriz, kime güveneceğiz?
Allah…
Allah hepimize göz vermiş, akil vermiş…
Demiş…
İnsan, al sana bin bir çeşit besin, bin bir çeşit düşünce…
Kullan gözlerini, zorla beynini…
Seç, beğen…
Al!

Kimisi diyor ki bilim adamı, bilim insani diyor ben demiyorum…
Çocuk…
4,5 – 5 yaşlarında başlar yalan söylemeye…
Diğerleri…
Aman efendim, ne üçü beşi…
İki, iki yaşından itibaren başlıyor yalan söylemeye(!)

Hayda…
Ya arkadaş hangisi?
Kardeşim…
Hiç mi gözlemlemedin, dikkat etmedin kendi çocuğuna, sana en yakın olana…
Ayağının altında dolaşan diğerlerine, hiç mi?

İnan…
Okumak güzel, öğrenmek…
Ama her şey…
Armut piş, ağzıma düş olmaz ki?

Yalan neydi, ne gerektirirdi?
Belli bir zekâ, inandırıcılık, düşünme yetisi…
Tabii ki herkes profesyonel yalancı değil…
Yalancının mumu yatsıya kadar.

Süper zekâ değilse…
Ana, baba profesyonel yalancı…
Bu çocuk iki yaşında, iki ya iki…
Iki yaşında nasıl yalan söyleyebilir, EVET…
Kandırmaya başlayabilir AMA yalan asla!

Daha yeni yeni konuşmaya başlıyor…
Kelime dağarcığı son derece kısıtlı, uydur da…
Usturuplu uydur!

Senin psikolojik eğitimini yerim…
Allah akil vermiş, fikir vermiş…
Kaç tane çocuk büyüdü elimde VE inan gözüm hep üstlerinde…
Tabii ki bir anne kadar olamam, göremem her şeyi…
Ama çocuk bence daha geç başlıyor yalan söylemeye, beyin geliştikçe!

Yanlışsam ikna et beni…
Dördü, beşi de seninle hemfikirim…
Ama iki…
ASLA!

😊

Biliyorsun değil mi?
Ben boşuna insanlardan uzak durmuyorum, inan boşuna durmuyorum…
Hele Türklerden, Türkiyelilerden…
Evde o herife ne küfürler ettim!

Hele hele kimi „okumuşu“ var ki, sözde akademisyeni…
Üstüne üstlük kendilerini bir bok sanıyorlar…
Kaç tanesini ÖZELLIKLE milletin içinde bozdum, özellikle…
Tevazu!

İnan, Allah belamı versin kimsenin tavuğuna kış bile demem…
Ayağıma basmadıkları sürece…
Veya sizlere dil uzatmaz, manyak manyak konuşmazlarsa…
Ki onu bile yapmaya cüret eden oldu…
Milletten, malından – mülkünden, ÖZELINDEN…
Bana ne???

Bak ya, bak sen şuna… YALAN söyleyen, kandıran ben miydim? NEDEN yalan söyledin??? 😊 vaktim olursa, bak söz vermedim, zaman bulursam insanlar neden yalan söyleme ihtiyacı his eder, bilimsel veriler ışığında anlatırım sana, size

Gitmem lazım, yeterince tembellik ettim…
Biliyorsun ya, maksat Önder’e işkence…
Jack gibisin ya…
Aklıma geldi daha küçüktü, hani yola, kaldırıma…
İlle beni kızdıracak, uğraştıracak!

Ama ben Önderim unutma…
Anlatırsam…
GARANTI veriyorum sana, bilmediğin duymadığın birçok şeyi öğreneceksin!

SÖZ…
Örneğin…
Ne ilgisi var bilişimin nöroloji ile…
Gibi, gibi!
Söz dedim ya SÖZ

Bilmem duydun, dikkatini çekti mi?
Hani Rus, Iran ve Tayyipstan bir araya geldi Suriye için anayasa…
Allah belamı versin yalanım varsa…
Türkiye Cumhuriyeti için bu aklımdan geçmişti, her kim kazanırsa kazansın seçimleri…
İktidar onlarda mı?
TAMAM…
Ama muhalefet, parlamentoda değil “en azından” ana muhalefet iktidarda OLACAK SÖZ SAHIBI…
Örneğin dişileri bakanı, sanki koalisyon misali mi?
EVET…
Yani, iktidar her hâlükârda en azından ana muhalefet partisiyle anlaşarak…
Adımlarını atmak ZORUNDA kalacak.

Çokkk kaba bir tarifi, ana hatlarıyla:

Bu gibi bir sistemin ne gibi avantajları var?
Bir:
Mümkün olan en geniş halk temsili…
Ana muhalefet ve iktidar…
Yani temsili demokraside halk iradesinin en geniş anlamda temsil edilişi.
İki:
Ben yaptım oldu…
Diyemez artık kimse, hiç kimse…
Orta yolu bulmak zorunda. İnan o uç veya bu uç değil…
Ortası en güzeli.
Üç:
Başarı veya başarısızlık durumunda…
Ağırlık tabii ki iktidar sahibinde, sorumluluk AMA iktidar ANLAŞMAK zorunda…
Bir nevi ZORUNLU azınlık hükümeti gibi…
İkisi de sorumlu, mevcut sistemde birbirlerine atıyorlar sucu…
Yok iktidar suçlu, yok muhalefet halatlı. Ne bu ya, çocuk oyuncağı mı?
Bugün bu durumlara düşmemizde muhalefetin hiç mi sucu yok?
Dört:
Old School…
Ki en önemli nedenlerden biri, konuşacak, tartışacak…
Anlaşacaksın!
NOKTA

Vesaire, vesaire…
Taslak aklımda. Dezavantajları yok mu sistemin, var tabii…
Kaleme almam lazım, kaleme!

Anlaman için önerdiğim sistemi…
Mevcut durumda muhalefetin ÖNERI hakki var…
Önerir, kabul edilir edilmez…
Muhalefet cani isterse, güçlü bir muhalefetse halka anlatır…
Halk…
Koyun değil de halksa, hesap soran, sorar…
Vakti geldiğinde. Ne biri ne ötekisi…
Bırak Türkiye’yi, birçok demokrasilerde mevcut mu…
Hadi kimi yerde halk gerçekten hesap soruyor ama genelleme yapabilir miyiz?
HAYIR!

Ama benim önerdiğim sistem içeresinde…
>>> orta yolu bulmak zorundalar, ZOOO-RUN-DA <<<

Inan bana, kapitalizm…
Komünizmi yendi AMA şimdi kendisi çok ciddi sallantı içeresinde…
İdeolojisi, ekonomik ve ekolojik öğretisi ile çok ciddi sarsıntı geçiriyor…
Ya Çin “SosyoKapitalizm” sistemi gibi bir sisteme geçmek zorunda kalacak dünya…
Veya demokraside ciddi ayarlamalar, güncellemeler yapmak zorunda kalacak.

Anahtar kelime çoğunluk değil çoğulculuk…
AMA temsili değil gerçekçi ve HIS EDILEBILIR bir düşünce ve yönetim şekli değişikliği ile!

EMIN olmak, bilmek ne güzel

Hani demiştim; Önder galiba vicdanin yerini “buldu” tahmin etmek daha doğru bir söz olurdu…
Ve bilim artık neredeyse emin…
Amydala (Amigdala) zaten biliniyordu, artık neredeyse eminler…
Duygusal hafıza, tepki merkezi…
VICDANIN yeri!

İnan…
O kadar çok şey var ki yazmak, paylaşmak istediklerim…
Yetişemiyorum…
Çeyreğim!

Birleşmiş Milletlerdendir bu bilgi…
Yani teyit “edildi gibi”
Bir tanıdık anlattı, yârim saat oldu olmadı…
Dedim ya BM görevlisi, Merkel*…
Almanya’da yaşayanlar bilir, son seneler işi iyice savsakladı…
>>> Bizimkisi gibi eline, yüzüne bulaştırdı <<<
Ardından bu gibi sözlerin söylenmemesi için sağlığını öne sürerek…
Güle güle diyecek(miş)

Vakti saati bilinmiyor…
Rivayettir, kulağıma gelen…
Ama üç vakte kadar.

Geldim ilaçlar…
Gidiyorum…
Yok kahve, hatun bakmıyor yüzüme…
Diyorum ya başımdakilerin hepsi manyak!

😊

Oku bak…
Bu gibilerin sonu hep böyle olacak!

oku

* Birleşmiş Milletlerde bu söylenti kol geziyormuş

Not, ufak bir not…
Hep dedim…
Hep diyorum…
Bir yerde başlarım…
Bambaşka bir yerde NOKTA KOYARIM…
Hesaplayamazsın beni, bilmezsin…
Değilse…
Kalbimde yerin!