“Senin tepen hep atık”

Öyle diyor demin hanım, “bunu söylesen ne olur söylemesen ne olur?”
Aslında…
Yok DARP(hane) başka bahara…
Moralim yok, canım istemiyor.

Benim aptal kardeşim, Allah…
Yüce Mevla’m kalbine göre versin. Geçenlerde bir şey olmuştu, annemle konuşuyoruz aramızda…
Kulak misafiri olmuş, varmış biraz kenarında hemen teklif etti…
Yemin billah zor inandırdım. Allah’a çok şükür yuvarlanıp gidiyoruz ama son zamanlarda hiç beklenmedik şeyler oldu, fatura üzerine fatura. Biraz sıktı beni…
En ufak beklenmedik şey beni çok etkiliyor, sinir kalmadı artık…
Halbuki hayatın olağan akışı…
KENDIME TEPEM atıyor, KENDIME, halime…
Elin ekmek tutmamasına, erkeklikten istifa…
Ama…
İstifa ettim demekle de olmuyor işte!

Kendi himmete muhtaç dede nerede kaldı gayrıya himmet ede!!!

Yalan yok, yeminle…
Gidip de dönmemek, dönüp te görmemek…
Bu gibi özdeyişlerle büyüdüm. Çocuk yaştan beri kulaktan dolma…
Eden çıkarken, sair günler dahil veya özellikle sair günlerde evin ahalisi evi mümkün olduğu kadar derli toplu bırakarak çıkar kapıdan. Besmeleyle çıkılır, besmele ile girilir eve, dükkâna.

Benim kaza mesela…
Sabah çıktık evden üç kişi…
Geriye döndü bir çeyrek o da evine bile bir daha gidemedi.

Neden mi anlattım şimdi bunları?
Dün programları zaplarken bir program dikkatimi çekti…
Bir haciz olayı…
Adam aniden ve hiç beklenmeden ölüyor. Ev sahibine dört aylık kira borcu varmış. Mirasçıları yok…
Kadın mahkemeye başvuruyor, hâkim haciz memuru eşliğinde eve girin diyor…
Haciz memurunun yüzündeki samimi şaşkınlığı görmeliydiniz…
“Çok nadir şahit oluruz böyle şeylere” diyor…
Yere süt dök yala…
O kadar temiz, derli – toplu ortalık. Son derece zevkli ve uyumlu döşenmiş. Hakkın rahmetine kavuşan
Sanata, sanat eserlerine meraklıymış, kültürlü insan…
Gidip de dönmemek, dönüp te görmemek varmış…
İntiba!!!

Yok eskiden de böyleydi bu dünya…
Tanıdık veya tanımadık…
Acıma acınacak hale gelirsin, evine alırsın ya malına ya parana göz diker…
Veya karını, kocanı ayartır…
Kabul etmek lazım bu dünya böyle bir dünya…
Nasıl ki ben kendimi, halimi kabul edemiyorsam, bu dünyayı da kabul etmek istemiyorum(!)

Iyi geceler papatya!

Değerli yalnızlık yoktur değerli dostluklar vardır

Keşke bir civciv olsaydı, keşke…
Gidip anasından, babasından isteseydim…
İster inan ister inanma…
Daha geçenlerde dedim evlada; oğlum üniversitede kuracağın dostluklar, gerçek dostluksa çok değerli, verimli olabilir. İki tarafa da!

Dedim ya ister inan ister inanma, ben bir cümle, bir söz için kalktım buradan Çekoslovakya’ya BASKINA gittim. Dünyanın öbür ucu olsaydı yine giderdim. Bir kelime için, bir. Ben böyleyim…
Kadere bak, alın yazısına…
Nereden nereye…
Çocuk 78 günlüğüne gelmiş Almanya’ya. Doktor çıkacak kısmetse…
Oturduk uzun uzun sohbet ettik onunla, dedim seçeceğin uzmanlık dalına çok dikkat et…
Severek yapacaksın bir, uzun yıllar ekmek yiyecek bir dal olmalı, herkesin hürya daldığına dalma iki…
Bak ki vatana, millete faydalı olasın…
İnsanlara doktorum diye tepeden bakma…
Üç…
Staj için gelmiş, iki üniversite “gezmiş”, bir sonra ki Heidelberg…
Anladığım kadarıyla orta hali insanlar, bizim gibi. İnanılacak gibi değil, çocuktan bir – iki hafta için 600 € depozito istiyorlarmış, kaparo. Çocuk kalmış Mainz’de sokakta. Hata bir gece Tren istasyonunda gecelemiş. Facebook’tan birisi bunu görmüş evlada haber vermiş. Öyle tanışmışlar…
Bir odası var oğlanın, atmışlar bir yatak yere…
Tabii önce evde kalan arkadaşlarının rızasını almak koşuluyla…
Sormuş annesine, kira alayım mi diye, alma demiş…
Bana da sordu, dedim kalacağı bir, iki hafta. Yapmışın bir iyilik, BANA SORMADAN* Tanrı misafiri say…
Sakın alma.

Tabii gidip görmem, tanışmam lazımdı…
Kimin nesi, neyin fesi!?
Evlat yolcu, tatile gidecek. Yazık…
Çocuk velilerinin Türkiye’deki telefonunu vermiş, adresini falan…
İnsanlık ölmedi!

Hangi para, pul…
Bir dostluğun bedeli olabilir?
Belki güzel, değerli bir dostluğun başlangıcı olabilir(!)

* Bir sonraki yazımda ne demek istediğimi anlayacaksınız.

El öpme davası

Kendi kendime ettiğim küfrün hadi hesabi yok gene!

Kimseden yardım dilemem…
Dilenmem…
Bilgimin yettiği, elimden geldiğince kendi işimi kendim yaparım…
Sabah dört gibiydi uyandım, aman ne ağrılar…
Düz duvarları tırmanacağım o kadar yani. Normalinde yedi, sekiz gibi alırım ilaçları…
Beşi zor ettim.

Garaj deyip geçme…
KENDIME YAPIYORUM, ömürlük…
Kısmen tamirhane…
Anlayacağın en azından 300 – 500 metre ağ kablosu, elektrik nereden baksan gene en azından on beş, yirmi metre. Sözde bugün badana yapacaktım, sonrasında yerlere plastik boya…
Yani en geç yarın akşama bitecekti, sonra dolaplar. Masalar…
Makinalar, cihazlar…
Bilgisayar ve elektronik ile ilgili mesleki “kütüphane”
Masalar açılıp kapanacak cinsten olacak. Gerekli halde…
Garajı garaj olarak kullanabilmem için. Mesela izin falan, arabayı kapa gitsin…
AMA NEREDE???

Kardeşten geliyorum, kahvaltıdaydık bahçede…
Hani yapmıştım ya ona sandalyeli çiçeklik…
Gören yatıyormuş yerlere…
Sözümü dinlemiş, sarkan yeşillik ve arkasında rengarenk çiçekler…
Gerçekten dikkat çekiyor ve güzel olmuş, milletin hem komiğine gidiyor sandalye – süzgeç kombinasyonu hem hoşuna(!)

Her iş Önderin elinden öpüyor…
Önderde ise ne hal var ne güç – kuvvet!

Türkiye…
Bir dünya iş de beni orada bekliyor, gitmem lazım gidemiyorum…
Kendimi toparlayamıyorum ki…
Kendi kendime ettiğim küfrün haddi hesabi yok, yok…
Yok kardeşim yok!

Gutenberg projesi…
Kim olduğu hakkında yorum yapmama gerek yok değil mi?
Kendi ifadelerine göre…
57 bin kitap, ücretsiz ve yasal!

incele


Unuttum bak…
Alman neden Alman?
Yaslar, kanunlar, kurallar…
Proje sahiplerine karşı hukuki süreç, telif hakları yüzünden…
Onlarda…
Alman IP’lerini kapattı, ANCAK açacaklarını da açıkladılar…
Almanya’dan kütüphaneye giriş VPN üzerinden

Online VPN
Online VPN ingilizce

Yok, kafa darmaduman…
Hem yasal hem telif hakki nasıl olur diye düşünebilirsiniz…
Bak güzel kardeşim proje sahipleri ABD’de…
AB ve özellikle Almanya başka…
Almanların bir özdeyişi vardır “andere länder andere sitten”
Her insanın, her toplumun her ülkenin algısı, kanunları başka…
Bak Tayyipistana…
Onların DIN, onların kanun anlayışına bizler adapte olabiliyor muyuz?
Ki…
Aynı toprakların evlatlarıyız, HALBUKI…
Aklin yolu birdir!

EVLAT…
Mainz’e gidiyoruz…
YOKKK…
Kötü bir şey yapmadı, insanlığının gereği…
AMA…
INŞALLAH doğu kararı vermiştir, gidiyorum tanışmaya, yok ya keşke hatun olsa…
Hemen balıklama…
Gider Allah’ın emri, Peygamberin kavliyle isterdim sonrasında BEBEEE…
Al torunları kucağına…
YOK durum başka…
Akşama!

Yaptıkları yapacaklarının teminatı

Kendilerini o kadar büyük, o kadar muktedir görüyorlar ki…
Bir Kasımpaşa piçi ve en azından onun kadar piç olan takıntıları…
Evet…
Birer veledi zina, birer kahpenin fırlatmaları…
Hak ve hukuku kendi sapkın düşünceleri ve “bilgileri” sayesinde bir düzeni…
Aslında medeni dünyaya göre uyarlanmış, zaman içinde bozulmuş ve çürümüş bir düzeni değiştirebileceklerini sanıyorlar.

Göreceğiz yarına, piyasaların ilk açılmasıyla…
Hangi gözle bakıyor DÜNYA onlara!

Ne iktidar(sızlıklarını) ne yeni sistemi…
Tanımadım, tanımayacağım…
Yok hükmündedir benim için yerli ve milli piçler…
Yok hükmündedir benim için, bu böyle biline…
DÜNYA bunu böyle kabul ede…
Sende kimsin lan deme…
Birincisi beni bilen bilir, ikincisi bir meşale…
Atatürk ve arkadaşlarının yaktığı bir meşale elimde…
O meşale, elden ele geze!

Ve ben…
O meşaleyi yıllardan beri gezdiriyorum elimde…
Feyiz alan, esinlenen, O ışıktan faydalanan çevremde…
Bu böyle biline!

Türk hukuk sistemi…
Binlerce kelime değişti, değiştirildi…
Kısmen atadan kalma, sonradan uyarlanma…
Ve İmamın düzenlemesi Fıkıh-ı zamane(!)
Türkiyeliye uyduruldu…
Evet, tam üstüne bastın çocuk doğru kelime…
Uydurma…
Yaptıkları yapacaklarının teminatı, ben kaçtım…
Hal kalırsa, olmadı yarına…
DARP(hane)!

İzlediniz mi bilmem?

İzlediyseniz…
Mollaların bile halkın tepkisinden çekindiğini anlamış olmanız gerekirdi…
Unutulmamalıdır ki zamana ayak uydurmayan, uyduramayan çağın çarkları arasında ezilir…
Veya Suudileri…
Birilerinin kime, neye özendiğini…
Ve yine…
En önemlisi bir “liderin” çağın gereklerini görüp, anlayıp gereklerini yerine getirmesini…
Bakma lider kelimesini tırnak arasına aldığıma, bizim ki ile kıyaslanınca gerçek bir lider derim ben ona.

Korku imparatorluğu…
Üç gazete, 1 televizyon 12 dernek kapatıldı…
18632 kişi işinden oldu…
Köfte hor konuşurken GÖT KILLARINA kendinden üçüncü şahıs olarak bahis etmekte!

Padişah özentisi, vekili…
Muhtemeldir hilafetin ilanı, Osmanlı artıklarının geri getirilmesi…
Evet, Katar Şeyhi eğitime önem verdi…
Sanata…
Halkı için, istikballeri için attı gereken temelleri…
Ya “bizim ki?”

Bak eğitimin haline…
Bak ülkeye…
Seviniyorlar turist geldi, geliyor diye…
Ulan enayi dümbeleği…
Hayaldi gerçek oldu, yerli ve milli…
Yavşaklar bire beş koydu…
Avrupalı bir veriyor beş alıyor, bir Euro’ya beş Tayyip Lirası…
Ve sen geri zekâlı seviniyorsun öyle mi?

ErdoKrasi, ErdoMani…
Atatürkçülüğü Katletme Partisi…
Daha çokkk s.kecek seni!

Kendime not unutmayayım diye…
Akşama helikopter ve Darp(hane)!

Önder kaçtı gene…
Doğru garaja, bitmez çile!!!