Şimdiye kadar hep ekonomik kurtlar sofrasını anlattım size

Hiç siyaset sofrasını değil…
Tabii ki bu sofrada da ekonomi sofrasında olduğu gibi sadece kurtlar oturmuyor…
Kuzu, koyun, sığırlar…
Ve bilumumum başka hayvanatın yani sıra, en başta çakallar, tilkiler, sırtlanlar ve s.kiciler…
Pardon…
Etoburlar, gözü doymazlar yer alır.

Hala hayattaysam, hala varsam, yok etmediler, yok edemedilerse…
Bunu tabii ki öncellikle Allah’ın takdirine…
Sonra kendi bilgime ve irademe…
Haliyle ailemin, sevdiklerimin bana verdiği inanılmaz desteğe borçluyum.

Bana inanmıyorsanız…
ALLAH, PEYGAMBER AŞKI IÇIN
Sorun bildiğiniz, tanıdığınız sosyologlara, psikologlara…
Ne biriyim ne öteki, sadece bir insanım bir bilişimci…
Ama hayat ama kader ama Allah’ın takdiri ve bana vermiş olduğu, yarattığı gerçekten olağanüstü fırsatlar sayesinde ve kendi öğrenme azmimle edindim bilgi ve tecrübe!

Önümüzdeki günlerde fırsatım olamayabilir, çok yoğunum…
Yazamaya bilirim…
Evden dükkâna gelirken geldi aklıma, hep derim Atatürk bilge bir insan, deneyimli VE…
NUTUK ile verdi elimize bir pusula, nasıl mücadele edilir diye…
Beni bilen bilir, en başta valide…
Ve tabii kadın, kadınım dediklerim, bilirler beni, bilirler…
Sadece kendi insanımdan, coğrafyamdan edinmem deneyim…
İnsanlıktır benim öğretmenim!

Y-CHP’ye bir strateji önerisi…
Askeri…
Asimetrik savaş taktiğine karşı psikoloji…
Toplumsal yani sosyolojik > felç < stratejisi…
Deli edecek hem g.t kıllarını hem g.tü hem de bahçesini!

Tarihten bir örnektir…
Dediğim gibi evden dükkana giderken aklıma geldi…
Yok imansız değilim…
AMAAA…
Gerekirse olabilirim!
NOKTA

Okuma özürlüsün bilirim…
Bari dinle…
Atatürk’ün Söylevi, Nutuk yani!


dinle

Öncelikle bir bilimsel deneyle başlayalım, dikkatli okumanızı öneririm…
Bilim merak etmiş, demiş insan can sıkıntısıyla ne yapar, neler yapabilir?
Bunun için ses geçirmez ama aydınlık bir odaya yalnız bir sandalye koymuş ve insanları davet etmişler.

SADECE ON BEŞ DAKIKA

Hiçbir şeyle meşgul olmadan o sandalyede oturmalarını istemişler…
Öncesinde uyararak ellerine vermişler bir cihaz, bir düğme ve demişler ki…
Bu düğmeye basarsan cereyan çarpacak!!!

Güçlü bir akım, canın >>> çok <<< acıyacak…
Deneklerin HEPSI, tümü ya tümü, istisnasız her biri sadece bir kez değil birçok kez düğmeye bastı!

Can sıkıntısıyla, bu öyle bir psikolojik baskıdır ki insani “delirtebilir”
On beş dakika ya, tekrar rakamla 15 dakika insanlar kendilerini meşgul edemediler, bastılar düğmeye (sınırlı tabii, saliselerle, kimsenin canına kast yok burada) 220 volt cereyan çarpasına razı oldular ki “hala yaşadıklarını” anlasınlar(!)

Gelelim başka bir örneğe, tarihten çok büyük bir zafere…
Bir ulusun, bir imparatorluğun YOK OLMASI SÖZ KONUSU!!!

Pön (Punische Kriege) savaşları diye tarihe geçti…
Kartaca (Karthago) Roma’ya karşı…
Hani bir Hannibal vardı, ordusu ve > filleriyle < Alp dağlarını geçti, Romalıların hiç beklemediği, hesaplayamadığı bir strateji. Roma…
Düştü düşecek. Roma senatosu panikte…
SON çare, çaresizlik içinde kıvranan bir senato…
Quintus Fabius Maximus Verrucosus
İsimli bir komutana emanet eder orduyu…
BURAYA DIKKAT
Cannae muharebesi…
ULAN BU NE???
Komutan Hannibal’in karşısına dikileceğine…
Ufak tefek muharebelerle, gerilla stratejisi, vur – kaç falan…
Bir ileri beş geri…
Bir kaçıyor, diğeri kovalıyor…
Karşısındaki orduyu oyalamakta…
Senato küplere biniyor bu ne diye…
KORKAK falan AMA hiçbiri anlamıyor ki stratejiyi…
Hannibal ve ordusu alışmış savaşmaya, düzenli ordu, nizam diye…
Yıpranıyorlar ve ister inan ister inanma askerlerin başlıyor canı sıkılmaya…
Kendilerini savaştan başka her şeyle oyalamaya başlıyorlar ve Hannibal bunu önleyemiyor…
Psikolojik üstünlük geçiyor Maxuimus’un eline…
Sonuç…
Hannibal’in yenilgisi, ROM’a kurtuluyor!

Demem o ki…
Salak salak, abuk zubuk şeylerle vakit geçireceğinize…
Vatan ve milleti oyalayacağınıza…
ÖLÜ ADAM kılığına girin, ölün demiyorum…
Hedef olacak, malzeme konusu olacak hiçbir şey yapmayın ne olumlu ne olumsuz…
PÜR DIKKAT ve HAZIRLIKLI olun…
Gerektiğinde vurun AMA hedefi on ikiden…
Göreceksiniz bak, çok sürmez önce kendilerini yemeye başlayacaklar…
Gerisi…
SEN onların başlarını yok yemeyeceksin…
IPE TESLIM EDECEKSIN!

Kançıklığın böylesi!!!

Hukuku hiçe sayanla…
Hukuk mücadelesi(!)

Ya Y-CHP ve ileri gelenleri…
Aklınızı peynir ekmekle mi yediniz yoksa AKP gibi göstermelik peşinde misiniz?
Karşındaki kahpelere baksana…
Dalga geçiyorlar milletle…
Varsa başka çaresi söyle, dinsizin hakkından imansız gele, bu böyle biline!

Ben kaşınmıyorum AMA sen kaşınıyorsun

Yeminle…
İçimden öyle geçiyor, eşeği diyorum yollayayım Türkiye’ye suya…
Gitsin şöyle salana salana…
Bende seni dinlene dinlene, şöyle evire çevire…
Tadını çıkara çıkara…
Bir güzel ıslatayım diyorum, eşek sudan gelinceye!

Uğraşma kızım benimle uğraşma…
Delirtme beni kadın delirtme!

Allahhh, pişman etmesin, yüzümü kara çıkarmasın

Adım…
Benim için çok önemli, tertemiz ve lekesiz…
Allah inandırsın, yeminle doğru…
Daha hafta sonu öğrendim, kâğıtları düzenledim, taradım…
En son gelen emeklilik bilgisini daha dijitalleştirmemiştim, ANAAA…
Ula, benim brüt maşım 944 liraymış ya!?
Normalinde net, 2000 üzeri. Malulen olunca net 840…
Harca, harca bitmez yani(!)

Euro tabi, Euro. Üzülüp duruyordum, malulen emekliliğin kesintisi çok olur, yani gideri çok geliri az…
Evlat okutuyorum neticede…
Bu neden önemli?
Çünkü Alman kanunlarına göre kredi ancak 900 Euro gelirden sonra…
Allah muhtaç etmesin ama bu bile bir güvence mi?
Güvence!!!

Dün gece uyuyamadım…
Korkudan, heyecandan, dua üzerine dua…
Bu sabah saat sekiz buçukta…
Davetliydim…
Kurtlar sofrasına!!!

Allah’ım yüzümü kara çıkarma…
Hayatımda çok oturmuşumdur bu gibi sofralara…
En son…
Alman Merkez Bankasında…
Frankfurt’ta, düşün ben bir çeyrek masada ben dahil dokuz kişi…
Her biri diğerinden bilmiş, gerçekten bilgili, deneyimli…
Neden sekize bir, birincisi görev çok önemli, neticede Alman Merkez Bankası…
İkincisi psikolojik baskı, dayanıklılığımı, sinirlerimi test edecekler…
Yer miyim?
Kendim çok gördüm çok uyguladım bu gibi yöntemleri.

Bu sabah üçe, bir…
Çok yaralanmışımdır bu gibi sofralarda, oluk oluk kanatmışlardır oramı buramı AMA…
Hiçbiri, hiç kimse parçalayamadı beni…
Anlayacağınız sağ ve salim kalkmışımdır bu gibi sofralardan.

Almanların bir terimi vardır, bir deyimi:
“Verhandlungssicher!”
Almancada ve Türkçede!!!

Kanunlar önünde boynum kıldan ince…
Anlatmışımdır, kodu bilen anlamıştır…
Hayat – memat meselesi, gerçekten çok önemli…
Ekmek parası kardeşim ekmek parası, helalinden, ticari…
İnsanlar bana güvendi!

Ancakkk…
Öyle bir yaptırımlar uyguladılar ki…
Osmanlı kapitülasyonlar benzeri…
Ne yapayım ne yapabilirim?
Yerden göğe haklılar…
Elim mahkûm…
Söz verdim. Dedim arkasında ben varım!!!

Dedim ya güvendiler…
Yarın 14:30 da yerinde!

Allah’ım yüzümü kara çıkarma, beni utandırma, mahcup etme ele güne…
Elim mahkûm elim…
Karar mercii başka bir tarafta hem öyle hem böyle…
Yoksa çoktan bir taraflarını bilmem ne ederdim!

Anlayacağınız…
Önder tam gaz görevde…
Tüm bunlar benden ses soluk çıkmazsa, merakta kalmayın diye!

Not: bak unuttum yine…
Yeminle doğru, Allah inandırsın doğru. Başımdakiler ile öylesine haşir neşirim ki…
Kendime, bana ait şeylere vakit ayıramıyor, ilgilenemiyorum kendimle…
Parayı bu yüzden anlattım…
Tek istediğim ölmek, ölmek kardeşim ölmek. Bitsin bu bitmez çile!

### Bademlere ### benden çok ciddi bir tavsiye ###

Benim fikrim değil…
Sadece okuduğum ve beğendiğimi, faydalı olabileceğini düşündüğüm bir öneri…
Hani pembe otobüsler, taksileri hayata geçireceğinize…
Bakin bir kez daha Hindistan’a ve Mısır’a!

Bir yazılım, çünkü onlar yaptı, üretti ve hizmete sundu…
Özellikle Hindistan’daki yazılımı çok beğendim…
Cep için, kadın için çocuk için…
Kendini tehlikede his eden basıyor düğmeye ve üç kilometre çapında bulunan tüm polislere sinyal gönderiliyor, konum gösteriliyor haritada…
Bu Hindistan’daki uygulama…
Bu ise Mısır’dan örnek; ki lazım hem Ayşe, Fatma…
Hem Ali, Veli, Ahmet, Mehmet. Yani kadınlara yârdim etmek isteyen erkek…
İkisi de kayıt oluyor yazılıma, kadın tehlikedeyse basıyor düğmeye ve en yakınında bulunan ve tanımadığı bir kadına yârdim etmeye hazır kahraman…
Koşuyor kadının yardımına!

Dikkatinize
Alman polisi bu gibi konularda şunu öneriyor:
Medeni cesaret önemli ve gerekli…
Ancak önce can sonra canan. Kadının yardımına koşun koşmasına…
Saldırganı oyalamaya, dikkatini üzerinize çekmeden evvel polisi çağrın yardıma!

“Sen bendende ödleksin”

Böyle diyor hanım benim için, bir yerde haklı…
Hani uyku mahmuru ışıklar yanıp sönmeye başlayınca, sensörlü sensörlü…
Olmaması gereken yerde gölge görürsen, aynada aksi…
Sen ne düşünür, içinde ne gibi duygular oluşur?

Korkanın anası ağlamamış arkadaş, dikkatli, temkinli olanın!

DIKKAT
Bu konudaki düşüncelerimi yazmışımdır evvelsi…
>>> Organ Bağışı <<< Konuya yaklaşımım değişmedi, insan yedek parça “farikası” değildir buna rağmen konu bir vicdan meselesi!

Dün Oma’yı doktora götürdüm, kan aldırmaya… Haberleri dikkatle izleyenler bilecektir…
Hollanda, kanunen > her vatandaşını < organ bağışlamaya zorluyor. Dünyayı terse cevirdiler…
Artık bağışlamak istemiyorum diye itiraz etmek zorundasın(!)

Yine geçenlerde konuyla ilgili uzunca bir röportaj izlemiştim, fırsat bu fırsat dedim ve doktora sordum:

Oma’nın organları bağışlansa işe yarar mı?

Akıl sağlığı yüzde yüz yerindeyken sormamıştım, bu yüzden bağış falan söz konusu olamaz. Merak ettiğim için sördüm. Doktorun cevabı beni çok şaşırttı…

“Organ bağışına çok ihtiyacımız var. Bu tür bir kanunun bizde de gelmesi kuvvetle muhtemel. Oma’nın kalbi, O işe yarayacaktır!”
Yüz yaşında olmasına rağmen mi???
(Dedim ya çok şaşırdım)
“Evet, önemli olan kalbin yağ bağlamamış olması!”

Yani…
Ben istesem bile bağış yapamam. Birincisi kalp ameliyatlı, çok sakat yerinden, Aort çıkışı…
İkincisi yağ bağlamış vaziyette…
Üçüncüsü kılcal damarlar, şah damarım gibi tıkanmış vaziyette. Anlayacağınız inme ve kalp krizi yolda.

BUNA RAGMEN
Lütfen herkes bir kez daha düşünsün, organ bağışı hayat kurtarabilir. Benim için söz konusu olamaz…
Yine hanım diyor, istiyor…
“Benim vücudum değil mi, benim organlarım. Sen niye karışıyorsun?”
Dedim izin vermem, kalırsam arkaya izin vermem. Bu da benim kararım…
Neden mi?
Bilmiyorum!
Vücudun bütünlüğü mü desem, içimde bir duygu…
Arkada kalan açısından. Düşünüyorum rahmetlileri…
Herkes kendi kararını kendisi versin!

Gasptır bu, gasp

Çetesi ve çete başı, bahçesi…
Halkın iradesini gasp etti!

Seçim ittifak “kanunu” incelediniz mi?
Bugüne kadar çaldıkları yetmedi, ama açık ama gizli…
Oy çaldıkları, dolandırdıkları, vatan ve milleti pazarladıkları yetmedi…
Artık şuursuzca, cüret ile oy devşirmeye, pervasız bir gasp eylemine girişti…
Evet, sözde halkın cumhuru, AKP ve BOP eş başkanı bu kanun ile galiba son adımını attı!?

Hatırlı okuyucularım anımsayacaktır…
Bunlar…
Ne yapıp edip iktiranda kalmak zorundalar…
Mecburlar ya mecbur…
Çünkü vatana ihanetin cezası ölümdür!

Ancak kan temizleyecek…
Kaybedemezler, kaybetseler bile kazanmış gibi yapmak zorunda kalacaklar…
VE…
Kardeşi, kardeşe kırdırmaktan çekinmeyecekler!

Ya kadın derdin ne?

Uğraşma benimle…
Uğraşma papatyam, uğraşma karam…
Uğraşma Karagözlü, karakaşlı yâr uğraşma benimle, didişme…
Kızdırmaya uğraşma, bırak bitsin böyle…
Uğraşma elin “garibiyle”
Görmeyeyim, duymayayım diyorum, giriyorsun ta gözümün içine.

Zalim dilber…
Allah sonra hesap sorar!

Allah biliyor ya

Bir azizden, ermişten…
Bir günahsızdan başka her şeyim…
Hele yanlışlarım…
Buradan aya köprü olur.

Ama bunu hak etmedim!

Neden beni bunula itam ediyorsunuz anlamadım…
Kimi insan günahlarının kefaretini bu dünyada öder…
Çalmadım – çırpmadım, kimseyi dolandırmadım. Tamam girdiğim kanlar…
Ödedim, çok ağır ödüyorum bedelini…
Ve öyle görünüyor ki daha da ödemeye devam edeceğim.

Cennete kardeşim, cehennemde bu dünyada olmalı…
Başka türlü izah edemiyorum kendime, baktıkça halime, etrafıma…
Buna rağmen şükür düşmez dudaklarımdan, çünkü biliyorum, gördüm…
Beterin beteri var!