“Sen bendende ödleksin”

Böyle diyor hanım benim için, bir yerde haklı…
Hani uyku mahmuru ışıklar yanıp sönmeye başlayınca, sensörlü sensörlü…
Olmaması gereken yerde gölge görürsen, aynada aksi…
Sen ne düşünür, içinde ne gibi duygular oluşur?

Korkanın anası ağlamamış arkadaş, dikkatli, temkinli olanın!

DIKKAT
Bu konudaki düşüncelerimi yazmışımdır evvelsi…
>>> Organ Bağışı <<< Konuya yaklaşımım değişmedi, insan yedek parça “farikası” değildir buna rağmen konu bir vicdan meselesi!

Dün Oma’yı doktora götürdüm, kan aldırmaya… Haberleri dikkatle izleyenler bilecektir…
Hollanda, kanunen > her vatandaşını < organ bağışlamaya zorluyor. Dünyayı terse cevirdiler…
Artık bağışlamak istemiyorum diye itiraz etmek zorundasın(!)

Yine geçenlerde konuyla ilgili uzunca bir röportaj izlemiştim, fırsat bu fırsat dedim ve doktora sordum:

Oma’nın organları bağışlansa işe yarar mı?

Akıl sağlığı yüzde yüz yerindeyken sormamıştım, bu yüzden bağış falan söz konusu olamaz. Merak ettiğim için sördüm. Doktorun cevabı beni çok şaşırttı…

“Organ bağışına çok ihtiyacımız var. Bu tür bir kanunun bizde de gelmesi kuvvetle muhtemel. Oma’nın kalbi, O işe yarayacaktır!”
Yüz yaşında olmasına rağmen mi???
(Dedim ya çok şaşırdım)
“Evet, önemli olan kalbin yağ bağlamamış olması!”

Yani…
Ben istesem bile bağış yapamam. Birincisi kalp ameliyatlı, çok sakat yerinden, Aort çıkışı…
İkincisi yağ bağlamış vaziyette…
Üçüncüsü kılcal damarlar, şah damarım gibi tıkanmış vaziyette. Anlayacağınız inme ve kalp krizi yolda.

BUNA RAGMEN
Lütfen herkes bir kez daha düşünsün, organ bağışı hayat kurtarabilir. Benim için söz konusu olamaz…
Yine hanım diyor, istiyor…
“Benim vücudum değil mi, benim organlarım. Sen niye karışıyorsun?”
Dedim izin vermem, kalırsam arkaya izin vermem. Bu da benim kararım…
Neden mi?
Bilmiyorum!
Vücudun bütünlüğü mü desem, içimde bir duygu…
Arkada kalan açısından. Düşünüyorum rahmetlileri…
Herkes kendi kararını kendisi versin!