Anlıyor musun bebeğim, güzel gülümmm?
Memnun değil…
Yüreğim seninle…
Aklim seninle…
Ben…
Seninle!
Sen ağlama bebeğim ama şarkı çok güzel 😊
Şahtım, şahbaz olacaktım
Kadın ölüyordu, yeminle ölüyordu. Zor döndürdüler hayata…
Bundan yıllar öncesi, Türkiye’de, otobüsten düştü, nasıl mi?
Şoförün dikkatsizliği…
Almanya getirttik özel uçakla, sigorta, Tayyipistanda…
Ameliyat için platin beklemesi gerekti!!!
Kalça kemiği en olmayacak yerden kırıldı, ameliyat esnasında, bilmiyorum tıbbi nedenlerini…
Öyle dediler, öyle kabul etmek zorunda kaldım, öyle yazıyorum…
“Beton, kemiğe değmiş”
Ölüyordu ya, ölüyordu!
Kış, kıyamet…
Bizim buralar felaket…
Merdivenlerde bir kaydım, kafa üstü gidiyordum…
Verilmiş sadakam varmış.
Ilber Hoca…
Takdir ettiğim, sevdiğim bir insandır, bir bilim adamı…
Eğitimde ezber bir kez daha gündeme getirildi, elbette ezber ama eğitirken öğretmeli genç dimağlara,
Ezberlerken, belli aralıklarla tekrarı, unutmamak için ezberleneni, sorgulamasını…
Bloklar halinde öğretilenin aslında bir bütün olduğunu ve bunların nasıl bir araya getirilmesi gerektiğini, çağrışımı ÖGRETMELI!
Yazmıştım evvelsi, hatırlatmakta fayda var…
Karlı – buzlu havalarda penguenler gibi yürümeli…
Getirin bacakları bir araya, sımsıkı, şimdi ayaklarınızı açın sağa ve sola…
BACAKLARI AÇMANDAN, birbirinden ayırmadan yürümeye başlayın, ufak ufak adımlarla…
Göreceksiniz…
En olmadık yerde canınızı kurtaracaktır!
Leute wacht auf, es reicht!
Eine Volkspartei kann nicht nur einem Schulz…
Und noch schlimmer einer Nahles überlassen werden!!!
Kızmayacağım, kızdıramazsın artık demedim mi?
Google…
Google Trends…
Var mı ötesi?
Hala anlamadıysanız; 30 $
Para…
Benim için bir araçtır, amaç değil!
Asla…
Kulu, kölesi olmadım. Kimseden çekinmedim, korkmadım…
Boynum…
Önce Allah sonra kul kanunları karşısında kıldan ince…
Eğmedim başımı, girmedim kimsenin g.tüne…
Yalamadım orasını burasını para, mevki, makam için…
Doğru bildiğimi her zaman söyledim, söyleyeceğim!
Gösterge, çizgili kısım nereye doğru gösteriyor?
Demedim mi dünya çapında AMA önemli olan Türkiye(!)
Dedim mi, demedim mi?
Uğraşma benimle kadın uğraşma…
Bırak bitsin, gitsin böyle, sen benim yüreğimde…
Ben senin kalbinde!
Türk Tabipler Birliği; İzmirlim sen çok yaşa
Eline, kalemine, sana, yüreğine sağlık İzmirlim, sen çok yaşa!
En içten saygılarımla
Önder Gürbüz
—
Türk Tabipler Birliği
1 Şubat 2018
Mesleğin doğuştan çekiciliği var.
Çocuğa sor, büyüyünce ne olacaksın?
“Doktor olacağım” der.
*
En gözde damat adayıdır.
Hemen herkes, kızını doktorla evlendirmek ister.
Kadınlarımız arasında “beni ne doktorlar istedi” diye başlayan atasözü bile vardır.
*
Şarkıdır.
Afrodizyaktır.
“Doktor civanım, seni istiyor canım.”
*
Küçük ilanların büyük vaatleridir.
“Doktordan satılık otomobil.”
“Doktordan satılık işyeri.”
Kullanılmışsa bile, doktorun kullanmış olması “kalite” göstergesidir.
“Doktora kiralık” ilanı da öyle.
Evini vereceksen doktora ver.
Temizdir en azından, eminsindir.
*
Meslek seçerken…
Kız verirken…
Kocaya varırken…
Otomobil alırken……
Ev kiralarken…
Doktor iyi.
Fikrini söylerse…
Şerefsiz doktor!
*
Asrın liderimiz mesela, safra kesesi ameliyatı yapabilir mi?
Böbrek nakli?
Pansuman bile yapamaz.
Bebeğin hastalansa, tedavi etmesi için Binali beye götürür müsün?
Var mı aramızda böyle bir gerizekalı?
*
Ama, çok sıradan bademcik ameliyatını yapabilen bir hekim, gayet güzel başbakanlık yapabilir.
Refik Saydam, hekimdi.
Sadi Irmak, hekimdi.
TBMM başkanı Mustafa Kalemli, hekimdi.
*
O halde… Reçeteye aspirin yazma yetkisi bile olmayan tiplerin hükümette en önemli makamlara gelmesini tehlikeli bulmuyorsun da, canını emanet ettiğin hekimlerin hükümetle alakalı fikir beyan etmesini mi sakıncalı buluyorsun?
*
Komada geliyorsun, bacağını kesiyor, damar çıkarıp, kalbine bağlıyor, gebermekten kurtuluyorsun. Geceyarısı ateşi kırka vuran evladını Azrail’in elinden alıyor. Kardeşinin hızara kaptırdığı parmağını yerine dikiyor. Beyin kanaması geçiren anneni hayata döndürüyor. Babanın katarakttan görmeyen gözünü gördürüyor. Eşinin kanserini erken yakalıyor. Sonra da sen çıkıp “hekimler devlet işlerinden benim anladığım kadar anlamaz, konuşmasınlar” diyorsun öyle mi?
*
Türk Tabipler Birliği başkanı olan profesör, İstanbul Üniversitesi rektörlüğü seçiminde en yüksek oyu aldı. Ezici çoğunlukla seçilen bu profesörün rektör olmasını engellediler. “Nuh’un cep telefonu vardı, gemisi nükleerdi, insansız hava aracı uçuruyordu” diyen arkadaşı, aynı İstanbul Üniversitesi’ne öğretim üyesi yaptılar.
Hükümetimizin Türk Tabipler Birliği konusunda mantıklı karar verdiğini düşünüyorsan, Nuh’un telefon numarasını versene bana?
*
Kafasında fesle dolaşan “tımarhanelik” herif, yandaş televizyonlara çıkıp devlet yönetimine dair her türlü fikrini söyleyebilecek, cumhurbaşkanı sarayında bilim adamı olarak ağırlanacak… Memleketin en önemli “psikiyatri” profesörlerinden biri olan Türk Tabipler Birliği başkanı fikrini söyleyemeyecek öyle mi?
*
Fikrini beğenmeyebilirsin.
Ben de senin fikrini beğenmiyorum.
Beğenmek zorunda mıyız?
*
Fikirse mesele… “Barutun kokusu düştü burnuma, dört bir yanı istiyorum dibinden patlatayım, adamlar gibi dağlara düşeyim, tutmak istiyorum Kürdistanımı, ya ölüm ya kurtuluş, artık savaş zamanıdır” diyen Şivan Perver’e “barış güvercini” muamelesi yapacaksınız, Akp mitinginde kürsüye çıkartacaksınız, düet yaptıracaksınız, çok duygulanıp ağlayacaksınız. Sonra da Türk Tabipler Birliği’ne “terörist seviciler” diyeceksiniz öyle mi?
*
“Yaşatmaya ant içmiş bir mesleğin mensupları olarak, hekimler olarak uyarıyoruz, her çatışma, her savaş, fiziksel ruhsal sosyal ve çevresel sağlık açısından onarılmaz sorunlara yol açar, büyük insani dramları beraberinde getirir” diyorlar.
Uyarmasınlar mı?
*
Onarılmaz sorunlara, insani dramlara yol açan bu çatışma ortamına “hatalı teşhisler” yüzünden sürüklenmedik mi?
Hekimlerimiz devlet işlerinden anlamadığı için mi oluyor bu işler?
*
Madem herkes hekimlerden daha iyi biliyor.
Bi teşhis ben koyayım bari.
Eğer, cehalet seviyesinde Avrupa şampiyonu olan bir ülke, sırf düşüncelerini söyledi diye hekimlerini hapse tıkmaya çalışıyorsa, o ülke hasta’dır.
http://www.sozcu.com.tr/2018/yazarlar/yilmaz-ozdil/turk-tabipler-birligi-2198008/
Maksat … Dostlar alışverişte görsün
Hani hep diyorum ya göstermelik…
Hani Kasımpaşa ayısı, Kasımpaşa kabadayısı…
Hani bilmiyorlar ne ettiklerini…
Hep diyorum hep anlatmaya çalışıyorum ya hani(!)
Bugün yaşadıklarımız…
Profesör-ü Badem Efendinin, stratejik derinliği…
Hani ulan Kahpedoğan, başkanlık sistemi gelince terör bitecekti?
Yine şehit…
Gerçek şehit…
Çakması, sokaklara çıkıp evlat boğazlayan, evladın gırtlağını kesen g.t kılı değil…
İlan-ı aşk edercesine, ilan edilen, edileni değil g.t kıllı şehitleri değil…
Özbeöz bu vatanın evlatları şehit olan…
Devlet dediğin, kurum ve kuruluşlarıyla, gözü ve kulağıyla vatan toprağının her milimetre karesindedir. Nadiren, istisnai durumlarda ihtiyaç duyar, gerek görür ihbara.
Devlet hastanelerinin genelinde ama ila özelde, acillerde…
Durum vahim, durum bir facia…
Rapor etti g.tün sözde muhalifi, Doğan medyasının bir kurumu…
Acillerde vaziyet tehlikeli durumda, anında…
G.tün sağlık bakanı duruma el koydu(!?)
Bu mudur yani…
Bu mudur sorumluluk, bu mudur devlet dediğin, yönetim, denetim…
Bu mudur kardeşim bu mudur, ülkede sözde darbe oluyor, enişteden haber alıyorlar…
Bu mudur, bu mu?
Adanalım
Ayrılmış olsak bile…
Yürekler bir gülümmm. Ve yine Allah bu…
Kader, kısmet, nasip. Allah yazmadıktan sonra olmaz, yazdıysa da (…)
Bilirim Türk kadınını…
Allah nasip etti İtalya’nı, İspanyol’u, Fransız’ı, Almanı…
Bir ilksin, birçok konuda bir ilk Adanalı…
Ve yine kulaktan dolma bilirim Anadolu kadının yiğitliğini, mertliğini, sadakatini.
Allah…
Türk kadını dediğimde…
Bana hep ülkemizin kıyı kısımlarını nasip etti…
Yazgım böyleymiş inatçı keçi!
Senin deyiminle yanımdakini…
Oturttum yanıma, verdim bir eline şarjörü, diğerine bir avuç mermi…
Öncesinde gösterdim tabii…
Doldur dedim şarjörü, doldur…
Doldur kadın doldur…
Öncesinde, ilk üç – dört defa, ilkinde üç, sonrasında beş, altı kurşunu şarjöre yerleştirebildi…
Gücü yetmedi papatyammm, gücü yetmedi…
Israr ettim, ısrarcı oldum sonunda 17 mermiden on beşini yerleştirmeyi başardı…
El alışkanlığı. Doğrusunu söylemek gerekirse son iki mermide ben bile zorlanıyorum.
Hep merak ettim seni, hep aklımdaydın. Acaba O kaçta kaçını yerleştirebilecekti?
Dedim ya Allah bu, bilemezsin ne yazdığını…
Bıçak bensem…
Sizler kınımsınız. Türkün kadını her daim her şeye hazır olmalı!
Bir çatışma esnasında mesela…
Türk kadını bilecek kendini savunmasını, bilecek anlıyor musun bilecek…
Yaptığından EMIN olacak!
Kuru talim, öğrettim tutmasını, silahı sökmesini, temizlemesini…
EMNIYET SISTEMLERINI…
Doğru nişan almasını, yâri otomatik silah bile olsa…
Seri atışı(!)
Bunu senin için hazırladım…
Teori, kuram yani…
Allah ikimizde nasip etmesin pratiğini!