Çok şükür Allah’ıma çok şükür, yoğun bakımda ama yaşı itibarıyla

Gittim…
Hastanelerde duramam, birkaç dakika…
İnanın ömür geçti bu yerlerde, dayanamıyorum görmeye bile.

Girdim yoğun bakıma, hemşire dedi burada…
Gittim yanına, hemşirede yanımda. Seslendim Oma…
Duymadı, hemşire dedi yaklaş, bir daha…
Elimin tersi ile yanağını okşadım, dedim Omiii…
Açtı gözlerini döndü bana, bir tebessüm, YEMIN EDIYORUM YEMIN…
Ölene kadar unutmayacağım, konuşmaya çalıştım yok daha narkoz etkisi…
Bir iki dakika durdum yanında, uyusun, dinlensin. Her şey iyi geçmiş, çok sevindim.

Anne tarafım, Allah daha uzun, sağlıklı ve mutlu ömürler versin…
Gerçekten uzun ömürlü insanlar, baba tarafım tersi…
50 pil bitti, 60 ayaklar mezarda en geç yetmiş mevta…
Doksan dokuz köşeden ama akraba…
Yüz küsur yaşına kadar yaşadı, Allah rahmet eylesin. Torunu…
Yeminle babaannesini “yaladı yuttu” öyle derin bir sevgiydi onun ki…
O da rahmetli oldu, Allah tüm ölmüşlerin günahlarını af etsin, herkesin ama herkesin mekânını cennet etsin. Hiç unutamam ikisini, yengemin kardeşi, büyük dayımın eşi…
Yeminle hatırlıyorum, giderdik Metin ile köye kalmaya. Şile…
Deniz tepenin hemen ardında, sapanla avlanmaya, fındık kırmaya…
😊
Yok manita peşinde koşmuyorduk henüz, kızlardan korkuyor, utanıyor kaçıyorduk…
Çoban çeşmesinin karşısındaydı fındıklık, mezarlık hemen yanında…
Topla toplayabildiğin kadar doğru çeşme başına…
Akşam olunca giderdik dedesinin evine, yani onlara. Ev iki katlı, aşağısı ahır, mandalar, artık yok…
Uzun yıllardan beri yok…
Eski ahşap kokusu, hayvan kokusu falan karışırdı birbirine, YEMINLE…
Manda yoğurdu, vallahi billahi bir – iki parmak kalınlığında kaymak…
Gözümün önüne gelir bazen büyük, büyük büyük anne, torunu dizinin dibinde…
Hep dibinde…
İnsan olmak, insan olabilmek güzel güzel bir şey.

İstatistiklere baktım

Ah Blanka, ah…
Vaz geç kadın, vaz geç benden. Hırvat güzeli vaz geç…
Ne zamandan beri yoktun piyasada, nereden çıktın?
😉

Gamma çivisi

Tülin ablam, beraber büyüdük…
Dünyalar güzeli bir kadındı, beraber büyüdük…
Televizyon başında az muzlu – Nutella tüketmedik…
Neredeyse her hafta sonu önce sinema sonra pizzacı…
😊
Allah gani gani rahmet eylesin.

Ölüm döşeğindeydi, yok ölecek demedi doktorlar. Gitmiştik annemle ziyarete…
Yüzünde bir nur, bir aydınlık, pırıl pırıl…
Çıktık yanından dedim anneme ölecek!!!

Annem inanmadı ve kısa bir süre sonra vefat etti…
Babamda…
Gördüm aynisi o gün bugündür annem korkar benden…
Oma’nın ve evladın yanından geliyorum…
İyi çok şükür ikisi de iyi, Oma…
Yüzünde bir aydınlık ama diğerleri gibi değil, Allah korusun…
Ameliyatta olması lazım şimdi…
Şansızlık içinde “şanş” gamma çivisiyle ameliyat edebileceklermiş.
Çok kısa bir süre sonra yine ayağa kalkabilecekmiş bu sayede…
İnşallah.

Doktorun dediklerini unutamıyorum, dün akşamdan beri ettiğim küfrün hadi hesabi yok…
Metha…
Yeminle kendime diyecek bir sözüm yok, vicdanim hem rahat hem değil…
Rahat…
Çünkü elimden geleni ardıma koymuyorum…
Rahat değil çünkü böyle gördüm, böyle büyüdüm…
İhtiyarlar…
Sevdikleri içinde eriyecek…
O güzel mum aile içinde sönecek…
Gel desem gelmiyor, gitsem kovuyor…
Ne yapabilirim?

Birde…
Var bir mesele daha, KORKUM…
Çünkü BILIYORUM, binincindeyim, farkındayım…
İnsan…
Yaptığından en az bir daha iyisini yapabilir…
HER ZAMAN…
Suçu karşımdakinde değil önce kendimde ararım, yine tesadüflere inanmam…
Var tabii tesadüf denilen “rastlantı”
AMA birden fazla tesadüf olmaz arka arkaya!

Acaba eksik bir tarafımı mi gördü bu kadın?
Öyleyse neden doğrudan yüzüme söylemeyip ima yoluna gidiyor?
Sonra…
Allah korusun şikâyet etse, düşsem mahkemelere…
Hâkim bana mı inanacak doktora mı?
Yeminle…
Ben doğru bildiğimi, doğru olduğuna inandığımı yapıyorum, YEMINLE…
Ya…
Bizi kovuyor yanında insan barındırır mi?

Dün…
Cankurtaranda, döndü doktora ve dedi, beni gösteriyor parmaklarıyla…
“Er hat ALLES im Griff!”
Alles’i vurguladı, üstüne basa basa…
Genelde öyledir, tutuğumu koparırım…
Yoktur kendimi büyük görme kompleksim, çokbilmişliğim, yok saplantılarım…
Teşhisi koydu kadın…
Kassandra semptomu…
Öyle değil mi ruhu sapığım?

Geçelim…
Hastaneden dükkâna dönerken hanimi aradım, dedim sor çocuğa bir şeye ihtiyacı var mı?
Benim alık oğlum, aptal herif. Hem derim, GURURLA söylerim…
Hem okuyor hem çalışıyor. Bize yük olmak istemiyor…
Öküze boynuzları ağar gelir mi, insana Allah verdiyse, öyle yarattıysa kamburu?
Evlat bu evlat…
Bakmayacağın, YETIŞTIREMEYECEGIN çocuğu ne b.k yemeye getirirsin dünyaya?
Çok şükür yuvarlanıp gidiyoruz, çok şükür…
Gerçekten de çok geçmedi aradı herif, ben girdim gireceğim tam deliğe…
Dedim sonra ara…
Çıktım delikten ben aradım, oğlum bir şeylere ihtiyacın var mı?
Önce “yok” dedi üsteleyince başladı saymaya…
Hay sormaz olaydım, iflas bayrağını çektim.

😊

Ehliyetini kaptırdı eşek oğlu eşek…
Cezalı, bir iki aya kalmaz alacak ama ben kapamıştım evvelsi…
Üniversiteye “üç, beş adım”
Ama alışveriş sorun, YOK…
Önder Rheinlandpfalze karşı değil bu, O ayrı…
Yiyor, çıttır çıttır “babasının paracıklarını”
😊
Yesin p.zevenk, yok ki ondan başkası!

Dedim ya çalışıyor…
Yazmış fatura…
Birincisi hesabi yanlış yapmış, ikincisi atmamış imza…
Koskoca herif oldu, koskoca soksam koynuna…
Bir kadın olacağım dede AMA bak yaptığı hatalara.

Neyse yavaş yavaş hazırlanmam lazım…
Herkese güzel hafta sonları dilerim, ben kaçtım.

Anestezi veya gülü seven dikenine katlanır

Alaylı mı mektepli mi, hayat neler öğretti?
Kuram kadar tatbikide önemli…
“Telefon ettim sordum götürdün mü diye? … demedim mi ben sana ya yatmali yurda veya kadin gelmeli eve …. Tamam ben ilgilenirim!!!”

Beynimden aşağı kaynar sular indi!!!

Bu cümle resmen şu demek…
Ben…
Sana güvenmiyorum, bana yalan söylüyorsun!!!

Söyle…
Sen olsan benim yerimde ne yaparsın, söyle AMA elini vicdanına koy ve söyle…
Gel desen gelmez, gitsen kovar seni. Hem de iki defa “Götürürsen beni kendimi öldürürüm” dedi…
Söyle benim yerimde olsan ne yaparsın?
Kan bağım yok, bir menfaat beklentisi…
Tanırız kendisini, SADECE bir tanıdık. Çocuk gibi!

Verirsen yiyecek, vermezsen, ilgilenemezsen ölecek. Dedim ya çocuk gibi…
Yaramaz…
Ve >>> çok <<< kırıcı olabilecek bir çocuk. İnsan onuru, gururu…
Benim için önemli, düştü pantolonu, donu aşağıya, koskoca bir insan koskoca,

Yok gücüm yok kaldıramıyorum, tutamıyorum yetmiyor kuvvetim. Nereden bakarsan bak en az 50 kilo, BANA ömür boyu en fazla 20 kilo kaldırma yasağı, kopacak ameliyat yeri, sökülecek artık dikiş mi yapıştırma mi ne bileyim nasıl yaptılar, kopacak Aorta bu yüzden 24 yaşımdan beri Azrail ensemde.

Gittim, saate bakmadım, bir buçuk iki gibiydi…
Kepenkler kapalı, uyanmıyor erken, ne zaman gitsem kahvaltı ettirmeye horul horul uyuyor…
Ve bu durum her “geçen gün” daha vahim bir durum almaktaydı, derler ya ihtiyarlar için…
Uyuya uyuya ölürler diye, onun gibi. Eskiden dokuz gibi uyanıkken, oldu on bir…
Son zamanlarda 12 – 1 gibi…
Bende yemek zamanını ona göre ayarladım. Kepenkler kapalı ya, korktum, aldım anahtarları yanıma. Önce zile bastım ses seda yok, açtım kapıyı, seslendim…
Oma…
Âlemin evi seslenmeden hırsız gibi girilir mi?
Buradayım diye bir ses geldi, her yerde kepenkler kapalı, ışıklar sönük…
Yatıyor boylu boyuna günlük odada yerde…
Gazeteler, masa örtüsü, gözlük ne var ne yoksa yerlerde…
Koştum yanına…
Ne oldu Oma, nasılsın? Ses veriyor ya, bilinç yerinde, biraz rahatladım….
Kaldırmayı denedim, tutum elinden, Oma yârdim et kaldıramıyorum seni…
„Ah ah kolum“ tutamıyorsun bir yerinden, benim gibi her yeri acıyor…
Geçtim arkasına, omuz altından hadi Oma…
Bu seferde “Ahhhhhhhhhhhhhhhh bacağım!”
Ne yapacağımı şaşırdım!
Yine arkadan, yavaş yavaş çekerek dayadım koltuğa.

Kepenkleri açtım, ışıkları yaktım…
Oda savaş alanı gibi…
Öncesinde anlamadım, ondanda en ufak bir ses yok…
Beni tuvalete götür dedi, dört beş adim, holde, hemen giriş kapısının yanında tuvalet…
Bir tane daha var üst katta…
Tamam dedim kaldırdım dikkatli dikkatli, çok ağır, yok kuvvetim, ayağının üstüne basamıyor…
Bir iki adim attık olanlar oldu, büyük abdest…
Öf ya ne yaptın Oma?
Dedim ya ayağa kaldırırken indi pantolon, don aşağıya…
Ona mı üzüleyim, yaptığına mı?
Utanıyorum…
Koskoca insan, muhtaç…
Bebeden beter…
BAKIN BURASI ÖNEMLI, tüm bunları anlatmamın sebebi…
Sevmenin gücü…
Bak kardeşim hep derim kin, nefret önemli birer dürtü…
Onun üstü…
Sevgi!!!

Kendi kendime şaşırdım, YEMINLE kendi kendime…
İğrenmedim, O an ne kendimi düşündüm, yirmi kilo ne iğrendim…
Holde oturttum dayadım onu kalorifer peteğine, koştum telefona, ilk yardım, ASB…
On dakikaya kalmadı geldiler…
Bende bu ara pisliği temizledim, adamlar … üstünde mi gezsinler?

NORMALINDE…
Kesinlikle yapamayacağımı düşündüğüm bir şeyi yaptım…
Kalbim yanıyor cayır cayır, acıyor…
Nefes nefeseyim, adamlar geldi dört kişi, ikisi Oma’ya, ikisi bana…
Kısa keseceğim, gitmem gereken yerler vardı, KALDI..
Aksama kadar hastanedeydim, arada dükkân kapandıktan sonra gittim hanimi aldım. Git gel yirmi dakika. Anca aksam gelebildik eve. Bugün yazmaya devam edecektim…
NEREDE??????????????????
Gideceğim şimdi yanına, saat 11 gibi ameliyat. Ölür kalır, masada…
Allah korusun!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!
Bakma bazen beni delirtse de hepimiz seviyoruz kadını…
ZOR…
Zor bir insan ama tanıdıktan sonra sevdiriyor insana kendini.

Kahvem yârim kaldı, gidiyorum…
Ne olacak ne zaman dönerim bilmiyorum, ben kaçtım.

Çok önemli not:
Dedim ya hayat neler öğretiyor insana…
Bu yaşta ameliyat ve anestezi
ŞAŞIRDIM kaldım…
İnsanlarda hafızasına önemli derecede zarar verebilirmiş…
Zaten akli gidip geliyor, dedim doktora aman ne yap yap bunu önle…
KADIN…
Zaten ele avuca sığmıyor, kafayı iyice üşütürse ben ne yaparım?
Aldım başıma “bela”
Atsam atamıyorum, satsam satamıyorum.

Öffffffffffff bunu hatırladın mi?

Ah ulan gençlik, ahhhh…
Daha o kadar çok çiçek vardı ki koklanması gereken…
Hayat…
Çok çabuk harcadın beni, çok çabuk…
Bozuk para gibi!

😊

Neler geliyor gözümün önüne, neler…
Unuttuğum şeyler…
Neler vermezdim otuz, otuz beş sene öncesine dönebilsem…
Düşünüyorum da…
İmkânım olsaydı hayatımda değişiklik yapar mıydım?
HAYIR!!!
Aynen yaşadıklarımı yine yaşasam, yaşayabilsem.

Hakan Bayrakçı, Sonar araştırma şirketinin başı. Ölü adam meselesini

Keşke izliyor olsanız…
CNN Türk’te, anlatıyor Y-CHP ve AKP’yi…
Belki aranızda hatırlayanlar vardır, oluyor bir süre önce yazmıştım ölü adam meselesini…
AKP’ye malzeme verme…
Neyse…
Yeni geldim, yemin ediyorum anlatsam inanmayacaksınız…
Hep derim, kadın benim hızıma ayak uyduramazsın, kurallarıma…
Bana katlanamazsın, hayatıma!

Bugün…
Bir toplantıdan diğerine, dır, dır, dır…
Vır, vır, vır…
Elde var sıfır!

Aradı…
Hani çok özel bir yerde görevli…
“Beni dün niye geri aramadın?”
Anında çaktım meseleyi, bakma benim aptal sıfatıma, neticede kaçın kurasıyız?
Dün yoldaydım konuştuğumuzda, var bizim buralarda bir delik…
Cep öldü, arabayla bir – iki dakika…
Kesilmişti görüşmemiz. Ağzımı arayacak, neden, neden ile otomatik?
Mesleğinin gereğidir merak ama bu tiplerden o kadar çok vardı ki hayatımda…
Uyduruverdim bir tarafımdan mantıklı bir – iki gerekçe…
Dedim kısmetse…
Alacağım resmen Türkiye’den, burada da olsa iyi olurdu. Tayyip yasakladı Glock’u…
Zigana F63’ü. Tanımıyormuş, baktı internetten eş zamanlı, beğendi görünce. Dedim dikkat etmedin herhalde veya izlemedin videoyu, silah yukarı çekiyor. Konuştuk biraz daha silah üzerine, dedim alamazsam Glock’u alırım Sig – Sauer p226, bildiğim silah…
Dedi…
“Hiç p229’u denedin mi?”
Ya kardeşim ben sen miyim?
Eskiden beri tanıdığım bir makine, diğerlerini ne tanırım ne bilir AMA gördüğüm, okuduğum p229 bu kesin. Mesele kızağı çekecek karar gücüm olacak mı?
Zamanı gelsin denemeliyim, neyse…
Yok Tayyipistan piyasada Glock, hele on sekizi…
Buralarda var mı bir şeyler?
Merak ettiği konu, ağzımı aramasının nedeni…
Var da diyemem, yok da diyemem, bekleyip göreceğiz!

Dediğim gibi sabahtan beri yollardayım, orda – burada…
Benim ki part time değil, full time gülüm…
Fullll…

Anla beni…
😊
Geldim bir gibi dükkâna, bitmiş haldeyim…
Dedim bir “güzellik” uykusuna yatmadan Oma’ya uğrayayım, yemek falan yedireyim…
Anlatması çok uzun sürecek…
Çok yorgunum, merak etme diye yazıyorum…
Oma hastanede, yarına ameliyat edilecek…
Anlayacağın her şey gene alt üst oldu, yârin sabahtan, uyanırsam gece anlatırım gerisini.

AMA…
BAK BURASI ÇOK ÖNEMLI…
Bir ayak yine hapiste, hem de doktor eliyle!!!

Dedim ya anlatırım ya bu gece veya sabah…
11 gibi alınacak ameliyata. İyi geceler papatyam…
Allah rahatlık versin.

Gençlik yıllarından kalma…

Gerçekten bittim kadın, gerçekten bittim…
Dayanılacak gibi bir rezillik değil. Çekilmeliyim kenara…
Hepten çekilmeliyim. Anlatırsam…
Anlayacaksın NEDEN!!!

İstatistiklerle Türkiye 1923 – 2016

Aslindaaa…
Çoktannn olmam gerekiyordu olmam gereken yerde!

Yok…
Hal yok, güç yok, kuvvet yok…
Perişanları oynuyorum, sefil Bilo değil…
Sefil Önder!!!

Dedim ya yarı bilimsel bir çalışma olacak, olmak zorunda. KONU ÇOK CIDDI:
Tayyipistan da kadın ve çocuk özellikle kız çocuğu olmak
Güç çok güç bir mesele.

Diyeceksiniz ki istatistiki verilerin ne ilgisi var bu meseleyle…
Var kardeşim var…
Tablonun tümüne bakarken, bir “esere” ayrıntıyı görmek, görebilmek…
Yine aynı “eserde” bir ayrıntıya dikkat ederken tablonun tümünü göz önünde bulundurabilmek(!)
Her babayiğidin harcı değildir…
Bunun için eğitildim, bunun için harcadı insanlar benim üzerimde emek…
Belki inanmayacaksınız bana, belki…
Yeminle bugüne kadar nasıl ki yalan yazmadım, söylemedim gelecek sözlerimin de eksiği var fazlası yok. Yokkk…
Düne değinmeyeceğim sadece kısa bir örnek…
Thomas diye bir adam, bir başkan ve başkan yardımcısı. Hepsi ayrı, ayrı ilgileniyor…
Thomas kulübün atış şampiyonlarından…
Yarışmalara giriyor eyaletler arası, temsilen kulübü eyalet içinde, eyaletler arası elitler içinde.

Adamlar şaşıp şaşıp duruyor, yeminle 10 metre mesafeden sadece 2 Euro büyüklüğünde siyah görüyorum, YEMINLE…
Geldi Thomas dün akşam yanıma, arkamda durdu izliyor beni…
Sonunda dayamamdı dedi yanımdakine…
“Kuck dir das an ein Scharfschütze, ein bullseye nach dem anderen”



Çıktım sigara içmeye, O da kullanıyor…
Bırakmam lazım bu mereti, tıknefesliğim birazda bundan…
Dedi: “Wenn du willst könnn wir das nächste mal eine vierziger Serie machen”
Yani kırk atış arka arkaya…
Dedim ya çocuk var zannediyorlar karşılarında, annemden silahla doğmadım ama yetiştirildim…
Dördüncü mü, beşinci mi gidişim ne (…)
Adamlar bir şeye hazırlayacaklar beni, yarışmalara katılmak gibi AMA unutuyorlar ki çok söyledim, her seferinde özürlüyüm, saniyem saniyeme uymuyor diye hep söyledim, söylüyorum.

Neden anlattım size bunları biliyor musunuz?
Gören…
Bir b.k sanıyor beni…
Değilim, kimse bilmiyor, anlamıyor, görmüyor halimi!

ÖNEMLI NOT:
Çalışmalarımı kullanmak isteyenler ÖZELLIKLE ADOBE yazılımını güncel tutmak, affedersiniz…
ZORUNDA…
Tayyipistan da kadın ve çocuk özellikle kız çocuğu olmak
Başlıklı makalede, izlenceler falan da olacak. Yazık olur tümünden faydalanamazsanız.
Bu linke tikladiginda görürsen bir mesaj anla…
Güncel değilsin, TÜIK verileri. Yüzlerce sayfa bir dokümanda. STRG veya CRTL artı F tuşuna bastığınızda içerik arayabiliyorsunuz. İsterseniz bulabileceğiniz bir yere önce bir indirin ve OFFLINE bir kez daha deneyin. Yine göstermezse, anlayın güncellemeniz lazım kendinizi.
Sorun kadınsa…
Bunun sosyolojik, ekonomik, kültürel ve eğitsel yanları var kardeşim…
Tarihi…
Bakacaksan, değerlendireceksen meseleyi en geniş kapsam ve anlamda!

indir

(75 MegaByte)
COK YORULDUM bunları yazarken, gitmem lazım. Gelince bir iki bilgi daha vereceğim. Tüm dokümanda arama nasıl yapılır diye.

Doğru ee, ee, ee yapmaya

Mümkün olan 300 puandan 279…
Yarına çok manyak bir gün olacak, oradan çık buraya gir…
Dır, dır, dır…
Ama ondan sonra bitti. Cumartesi anlatırım bu aksam yaptıklarımı…
Kendi kendimi sakatladım…
😊
Yok kendimi vurmadım ama kol gitti…
Anlayacağınız şahtım, iyice şahbaz oldum.

İyi geceler gülüm, dua et benim için…
İhtiyacım var!!!