Offf

18:44 / 16:44

Dolar 5,65
Euro 6,38
Çeyrek altın 391,47
Borsa 99835

“Dünya lideri”…
Trump efendiyi uyarıyor(!)

Okudun mu Almanca yayınladığım linki?
Göt veren bunlar ya, sadece birer göt veren!!!

Sanma saldırıdır diye…
KANMA…
Trump ile Euro’nun ne ilgisi var?
Cevap ver bana!

Birkaç dakika içinde…
>>> TÜM değerler birer kuruş arttı <<<
Borsa hariç!

Hatırla…
Yazmıştım, bunlar yani Trump olsun Kahpe olsun öngörülemez…
Piyasalar, öğretiler altüst!

Amannn…
Bana ne?
Ne haliniz varsa görün!

18:56 / 16:56

Dolar 5,68
Euro 6,41
Çeyrek altın 393,25
Borsa 99835

O…
Konuşuyor, laf ebesi…
Amasya’da konuşuyor!

Kamera açılarına dikkat edin…
Oldukça yassı ki çok görünsün g.t kılları diye. BUNA DIKKAT EDIN…
Dar ve yassı açılar

### >>> Çok önemli <<< ###

‘Beka’ sorunu derken…
18 Mart 2019

Türkiye’de iktidardaki AKP hükümeti ile onu destekleyen MHP, muhtar ve belediye başkanlarının seçileceği 31 Mart seçimlerini “beka meselesi” yaptı ya…
Cumhur İttifakı siyasetçileri ile yandaş medya el ele verip, “beka” adı altında iktidara muhalif kim varsa ya doğrudan “terörist” ya da “terör destekçisi” ilan etti.
Bu da yetmedi: Şimdi sırada muhalif siyasetçileri, akademisyenleri, gazetecileri, hatta cinsiyet eşitliği için 8 Mart’ta barışçı gösteri yapan kadınları bile “din düşmanı” ilan etmek var.
Türkiye’de iktidardakiler “beka sorunu” diyerek muhalefeti bastırmaya çalışadursun…
Asıl beka sorunu dışarıda yaşanıyor.
Son bir ay içinde Türkiye açısından gerçekten “beka sorunu” olabilecek üç ayrı gelişme yaşandı.
★★★
– En tehlikelisi Belçika’dan geldi; Belçika’da bir mahkeme PKK’nın “terör örgütü olmadığı” yönünde bir karar almıştı. Bu kararın temyiz mahkemesinde “düzeltilmesi” umuluyordu. Ancak olmadı. Brüksel’deki temyiz mahkemesi de “PKK terör örgütü değildir” kararı vererek yargılanan PKK’lı teröristlerin “suçsuz” olduklarına hükmetti. Mahkemenin “Suçsuz” olduklarına karar verdiği PKK’lılar arasında Zübeyir Aydar, Remzi Kartal gibi elebaşları da var.
– Türkiye’ye gerçekten “beka” sorunu olabilecek ikinci gelişme Suriye’de yaşandı: ABD Savunma Bakanlığı, kongreye yaptığı bildirimde Irak’taki milyonlarca dolarlık askeri araç, silah ve mühimmatı Suriye’ye taşıyacağını açıkladı. Bildirimde, yüzden fazla askeri araç, binlerce silah ve mühimmatın, PKK terör örgütünün Suriye uzantısı PYD-YPG’nin ana omurgasını oluşturduğu Suriye Demokratik Güçleri’ni “takviye etmek amacıyla kullanılacağı” bilgisi de yer aldı.
– ABD, PKK teröristlerinin Suriye ayağını silahlandırırken, Türkiye’nin Suriye’deki “stratejik ortağı” Rusya da elbet boş durmadı. Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov açıkca “Türkiye ile PYD-YPG konusunda anlaşamadık” derken, Rus ordusu da “Membiç’te Suriye demokraktik Güçleri ile koordinasyon halinde hareket ediyoruz. İş birliğimiz var” açıklaması yaptı.
AKP hükümetinin tüm bu gelişmelere tepkisi ya hiç yok ya da birkaç kuru açıklamadan ibaret.
Daha bitmedi…
İktidar partisi ve yandaşları, seçim öncesinde ekonomik kriz konuşulmasın diye “beka” diye bağırıp muhalif parti ve kesimleri “terörist” ilan ettikçe, Türkiye’nin ekonomik kayıpları da artıyor.
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun işi büyütüp, Almanya’dan tatil için Türkiye’ye geleceklerin de “eğer terör örgütünün eylemleriyle bir ilişkileri belirlenirse gözaltına alınacaklarına” ilişkin açıklaması, Alman vatandaşlarının Türkiye tatillerini iptal etmelerinin önünü açtı. Daha şimdiden 3 milyarlık bir turizm gelir kaybından bahsediliyor.
★★★
Öte yandan…
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Fırat’ın doğusunda “güvenli bölge” oluşturup, TOKİ evleri kurma hayali yerinde sayarken, İran Şam’da inşaatlara başladı bile.
İran devlet haber ajansı, İranlı inşaat şirketlerinin Suriye’nin başkenti Şam’ın kenar mahallelerinde 200 bin konut inşa edeceğini duyurdu.
Türkiye yerinde sayarken, Rus, İran ve Çin şirketleri, Suriye’nin enerji altyapısını kurmak için ön çalışmalara başlamış durumda.
İşin bir de siyasi kayıp yönü var; Cumhur İttifakı’nın siyasetçileri ve yandaş kalemlerinin “beka” gerekçesiyle muhalefetin üzerine yürümesi, Batı’da alınan tüm kararların, yayınlanan tüm insan hakları raporlarının ana konusu haline gelmiş durumda.
Türk yetkililerinin “Tanımıyoruz”, “kınıyoruz”, “çöpe atıyoruz” dedikleri Avrupa Parlamentosu’nun Türkiye kararı ile ABD’nin insan hakları raporunun ortak noktası, iktidarın Türkiye’de muhalefeti susturmak için yargıyı kullandığı tespiti.
Bu tespitin Türkiye’nin AB sürecinin zarar görmesi gibi siyasi sonuçları buzdağının sadece görünen kısmı. Görünmeyen kısımda ise Batılı iş adamlarının “hükümete bağımlı Türk yargısı” algısı nedeniyle Türkiye’ye yapacakları yatırımlardan vazgeçmeleri yer alıyor.
Kısacası, “beka” diye muhalefete “terörist” muamelesi yapan iktidarın Türkiye’ye maliyeti korkunç.
Muhtar seçeceğimiz bir seçim için tüm bunlara değer mi?
Siz yanıtlayın…

https://www.sozcu.com.tr/2019/yazarlar/zeynep-gurcanli/beka-sorunu-derken-3948699/

★★★

oku

★★★

Bekir Bey’i de MUTLAKA oku


+

★★★


+

★★★

Bayağı okunacak bir malzeme…
Artık bana bir, iki müsaade!

Ne desen ne söylesen nafile. Türkiye hep kaybediyor, onunla birlikte biz. Doğrudur, birilerinin cepleri doluyor AMA parayı altın ile kıyasla

Altın dünyevi değil…
Evrenden gelme, bu yüzden nadir, bu yüzden değerli…
Para…
Herkesin, her ailenin, her insanın belli bir bütçesi vardır…
VARSA…
Dağıtırsın, Türkiye’ninki de belli. Olmayanı dağıtamasın ki…
Olmayınca ne yapacaksın?
Yaratacaksın, en kolayı ondan bundan topla, yandaş – yoldaşa dağıt…
Veya sat – sav, olmadı borç al dağıt…
Hepsini yaptılar, HEPSINI…
Türkiye ASLA kazanmadı, halk gittikçe fakirleşti…
Tanzim satışlarıdır sonucu…
AMA…
Bunu anlamak için düşünmek lazım, görmek lazım…
Gerçekleri!

Bu sözler bana mı?

Banaysa, teveccühün…
Kalbinin güzelliği…
Adama geçen haftadan bahis ediyorum, halbuki Pazartesi yaşandı. Kafa gitti…
2,5 gram…
Gitti! Yine de teşekkür ederim. Paradan…
Çok daha değerli şeyler var bu dünyada.

Neler ile uğraşmak zorunda kalıyorum

Hallo Michael,

Zur Kenntnisnahme deinerseits

wahrscheinlich hat man dir schon von letzter Woche berichtet.
Du weist ich habe > erhebliche gesundheitliche Probleme < Unteranderem auch an meinen Fersen. An beiden. Es gibt Tage wo ich kein festes Schuhwerk anziehen kann, WUNDLEGUNG bis auf die Knochen. Glaub mir ich kann mich nicht mehr daran erinnern, meine Eltern berichteten das man die kochen sehen konnte. Es kommt immer auf den Tag an, wie es mir geht. Ich kann es beweisen bzw. auf wusch ärztlich bezeugen.

Diese >>> Winterschlappen sind rutschfest <<<

NATÜRLICH versuche ich mich weitestgehend an die Regeln zu halten, leider geht das nicht immer.

Mit freundlichen grüßen
Önder Gürbüz

Bir siktiri hak etti ya; YÜZLEŞME, esas kendisiyle yüzleşmesi gereken KIM SÖYLE!?

Uzaktan gazel okumak kolay…
Elini taşın altına koy, görmediğin bilmediğin bir yerde…
Elini çıyanlar mı kapar, yılan mı sokar bilemesin…
Uzaktan nara atmak çok kolay.

Anlatmışımdır Camii “maceramı”
Diyanete bağlı Merkez Camii, Wiesbaden’de…
Sürüsüne bereket, var bir sürü tahrikat Camisi, dedim diyanete bağlıdır, çocuklar…
Gençler…
Neler gördüm, neler yaşadım neler (…)
Sesimi çıkarmadan…
Aldım başımı gittim!

Önceden de biliyordum AMA esas “sözde Müslümanı” orada ve benzer yerlerde tanıdım…
UTANMAZ…
Rezil bunlar, dindar öyle mi ya…
Allah’a…
Peygamber Efendimizi yüreği ile bağlı olanlar, dinlerini bilenler…
Kitabi okumuş olanlar dindar, bunlar sadece zibidi?

KENDIM…
Bu milletin bir mensubuyum, UTANÇ VESILESI…
Bir kişi, bir kişinin hatırına her şeyden geçer her şeyi unutabilirim…
Mevla’m…
Yazar kitaplarında, yazar her üç Hak kitabında, örnekleri ile…
Allah bağışlayıcı, af edici ben kimim ki?

O…
Bir kişinin de hatırına yazar çizerim, EMINIM, bilirim…
O bir kişi ve imanı ve inancı ve ibadeti ile ve samimiyeti her türlü zahmete değer…
O…
Müslüman, o bir dindar insan…
Ya…
Ben dayanamıyor, katlanamıyorum bu zibidilere…
Türbanlı şırfıntılara…
Bir yabancı nasıl katlansın?

Ver yüzü…
Astarı, gelir gerisi!!!

Bu demek değil ki masum insanları katlet…
Cinayet…
Ama her sakalının baban olmadığı gibi, her okuduğuna inanma…
Hele bu herife…
Çok dikkatli yaklaş, ölç, biç, tart sözlerini!

Nasıl ki…
O gün, konsolosluktaki O gün öğrendim insanımızı…
Dinci…
Öğreti bana ayırmasını dindar ile zibidi arasındaki farkı…
NEDEN ÖLDÜRMEDIM KENDIMI HALA…
Bunca sorunlar yumağı?

Allah korkusu, sevdiklerimi bir daha göremeyeceğim korkusu…
Ta küçüklüğümden beri bana öğrettikleri…
Gecenlerde kulüpte…
Terlik meselesi, bu akşam bakalım ne olacak?
YEMINLE, doğru bak. Adam soruyor iyi ki kendini şimdiye kadar öldürmedin. Sakın silahı burada alına dayama!?

Aklıma gelmedi değil, düşünmedim değil…
AMA…
ALLAH!!!

Bak dün BMW…
Saat sekiz haberlerinde, yani reytingin en yüksek olduğu zaman…
Açıkla yaptı, yazmıştım Sözcü, gazete bozuntusu…
Açıklama yaptı BMW:

“BIZ ÇALIŞANLARIMIZDAN RICADA BULUNDUK, iş konusunda aranızda Türkçe konuşmayın”

ZATEN, kanunen YASAK böyle bir talep, YASAK!
Bak kardeşim, hayvan ile insan birbiriyle konuşamaz…
Hayvan, hayvan ile, insan insan ile anlaşır…
Hayvan gibi davranırsan hayvanca bir tepki görürsün…
HATAYI, önce bir kendinde ara. Hatasızsan, suçsuzsan gel bana…
Anam avradım olsun ki yârdim etmezsem sana canim bahasına…
Dünyanın en adi … işte oyu olayım!

HATA…
Hep mi bizde, HAYIR…
AMA çoğu zaman!

TEHLIKE…
Kendi hatalarını görememende…
Kendini…
Sütten çıkmış AK kaşık sanma!

Yüzleşme
19 Mart 2019

Ne diyorlar; “İslamofobi”…
“İslam korkusu” demek…
Meğer saldırganlar, Müslümanlara karşı ön yargı ve ayrımcılık sebebiyle korkup cinayet işliyormuş!
-“Saldırganların ruhsal dengesi bozuk!”
Batı, faşizmle yüzleşmek istemiyor.
Neymiş; Yeni Zelanda, böylesine patolojik vakayla ilk kez karşılaşıyormuş?
Müslümanlar ilk kez karşılaşmıyor ki; önce, kan akıtmaya giden yola bakın….
Çok uzağa gitmeyin komşu ülkeye bakın; Avustralya’da son dört yılda yedi olay meydana geldi! Önce, 5 Nisan 2015 günü yapılan İslam karşıtı mitinge göz yumuldu. Hemen arkası geldi… “The United Patriots Front” adlı faşist örgüt, Müslümanları tahrik etmek amacıyla açık alanlarda domuz kızartma partileri düzenledi. Müslümanları domuz şeklinde karikatür olarak çizdiler. Nerede cami inşaatı varsa protesto ettiler. Bira şişeleriyle başörtülü kadınlara saldırdılar. Sidney’de bir polis dört Müslüman kadına ateş etti; sonra “yanlışlık olmuş” denilip üzeri kapatıldı. Yapılan salon toplantılarında “Müslümanlar ile aynı sokaktaysam titreyerek geçiyorum” gibi kışkırtıcı konuşmalar yaptılar. Perth Kongre ve Sergi Merkezi’ndeki fuarı gezen başörtülü kız öğrenciler “kıyafetleriyle terör tehdidi” oluşturdukları gerekçesiyle binadan çıkarıldı.
Dün bu kışkırtmalara göz yumanlar, bugün Avustralyalı faşist Brenton Harrison Tarrant’ın Yeni Zelanda saldırısına kılıf arıyor!
ABD’de 48 saldırı
Batı’nın “demokrasi merkezlerinde” durum farklı değil…
Kanada’da Müslümanlara yönelik 16 saldırı oldu. Son saldırıyı anımsatayım:
Alexandre Bissonnette adlı faşist, 29 Ocak 2017 akşamı Quebec şehrindeki camiye saldırdı; altı Müslümanı öldürüp, on dokuz kişiyi yaraladı. Ne dediler; “nasıl olur da Quebec gibi suç oranı çok düşük yerde, böyle olay olur!” Ama… “Soldiers of Odin” adlı faşist örgütün “Müslüman mahallelerinde devriye gezme” taleplerinin bu tür olaylara neden olduğu konuşulmadı. Ve faşist Bissonnette, terörden yargılanmadı. Buna rağmen katil Bissonnette bu ay dosyayı temyize gönderdi…
Kanada’nın komşusu ABD’de 48 saldırı meydana geldi.
-Faşist Mark Anthony Stroman, “11 Eylül’ün intikamını alacağım” diye seri cinayet işledi; iki kişiyi öldürüp, birini kör bıraktı.
-Faşist Oscar Morel, New York Furkan Camii İmamı Maulama Akonjee ile müezzin Thara Uddin’i öldürdü…
-Faşist Jeffrey Caylor, “Müslümanları sevmediğini” söyleyerek Iraklı sanatçı Hassan Alawsi’yi öldürdü…
-Faşist Jeremy Joseph Christian, başörtülü olduğu için iki Müslüman kadını bıçaklayarak öldürdü…
-Faşist Frank Silva Roque, Sikh inancına uygun olarak sakal bırakıp, başını bağlayan Balbir Singh Sodhi’yi, Müslüman sanarak öldürdü! (Buna benzer ayrı ayrı olaylarda yedi Hintli Sikh, Müslüman sanılarak öldürüldü!)
Kansas’ta bomba yüklü kamyonla saldırdılar, şans eseri ölen olmadı.
ABD’de Müslümanlara yönelik terör saldırıları sayfalara sığmaz.
Her seferinde ne dediler:
-“Bu vandalizmdir…”
-“Bu nefret suçudur…”
-“Bu saldırganların psikolojisi bozuktur…”
Faşistler, terör suçundan yargı önüne çıkarılmadı.
Ölümlerden önce yapılan kışkırtmalar konusunda kimse tek söz etmedi.
İngiltere’de 28 saldırı
Faşist Peter Mangs, İsveç Malmö’de seri cinayetleri sonucu iki kişiyi öldürüp on üç kişiyi yaraladı. “Göçmen karşıtı ruh hastası” dediler…
Bir yıl sonra…
Kendini, Müslümanların Avrupa’ya göç etmelerini engellemeye adamış bir şövalye olarak nitelendiren Norveçli faşist Anders Behring Breivik, iki saldırıda toplam 77 kişiyi öldürüp 319 kişiyi yaraladı. “Göçmen karşıtı ruh hastası” dediler…
Faşist Anton Lundin Pettersson, maske takıp kılıçla okul basıp dört kişiyi öldürdü. “Göçmen karşıtı ruh hastası” dediler…
İsviçre Zürih’te “ülkemizden defolun “diye bağırıp İslam Merkezi’ne ateş açan faili meçhul biri/birileri, iki kişiyi öldürüp üç kişiyi yaraladı. Hâlâ aranıyorlar! Saldırıdan önce medyada “Müslüman nüfus hızla artıyor” gibi sahte haberler ile saldırının arasındaki ilişki hakkında bir söz edilmedi…
Almanya’da Solingen’deki Türk katliamı unutabilir mi; çoluk-çocuk beş kişiyi öldürüp on dört kişiyi yaraladılar. Onca laf söylediler, ne değişti; aynı faşist grup üyesi David Sonboly Münih’te on kişiyi öldürüp otuz altı kişiyi yaraladı. Neymiş, “göçmen karşıtıymış!”
Böyle böyle Almanya’da 11 faşist saldırı meydana geldi.
-İngiltere’de 28 faşist saldırı meydana geldi.
-Fransa’da 15 faşist saldırı meydana geldi.
-İspanya’da 5 faşist saldırı meydana geldi.
-İsveç’te 5 faşist saldırı meydana geldi.
İtalya, Hollanda, Yunanistan, Belçika vs. liste uzun…
-Danimarka’da 3 faşist saldırı oldu. Bir Türk, üç faşist tarafından beyzbol sopasıyla dövülerek öldürüldü. Evet, yazmakla bitmez. Ancak.
Faşizm gerçeğiyle yüzleşmek istemiyor Batı…
Diyorlar ki:
“Bize, ‘faşistler suç işliyor‘ dedirtemezsiniz!”
Asıl tehlike bu…

https://www.sozcu.com.tr/2019/yazarlar/soner-yalcin/yuzlesme-2-3964960/?utm_source=yazarlar&utm_campaign=diger_yazilar&utm_medium=diger

Bu görüşünü paylaşmamakla birlikte OKU ki anlayışın tarih bilgisinin önemini

Dedim ya YETER artık bu terbiyesizlik, şerefsizlik YETER. Din istismarına YETER!!!


+

HAYIR efendim, Anadolu – Avrupa çatışması değildi bu…
En azından benim anladığım kadarıyla, İzmirlimin yazar özgürlüğü ile hayal âlemini zorlamış olabileceğini de düşünüyorum. Paylaşmıyorum görüşünü AMA bu yazdıklarının değerini düşürmez ki!
Bazen, NADIREN bende yaparım, bir bir katarım…
Normaldir bu!

Biliyoruz ki…
Bu saldırının ardında Osmanlı toprak paylaşımı olduğu kadar KI ondan da önemliydi…
RUSU…
Durdurmaktı amaçları.

>>> Bir kurşunun icadı <<<

Rusların sıcak denizlere inmesini engelledi. Belki bir gün anlatırım hikayesini. EVET, bilgi. EVET, tarihi bilgi ve bu bilgilerin birbiriyle ilintiye konulabilmesi, güncellenerek ortamda kullanılması!

Çanakkale
19 Mart 2019

Çanakkale Savaşı, zannedildiği gibi 1915’te başlayıp 1916’da kazanılmadı. Aslında üç yıl önce 1913’te kazanıldı.

Çünkü…

Mustafa Kemal, Trablusgarp’tan yeni dönmüştü, askeri ataşe olarak Sofya’ya gitmeden önce Çanakkale Boğazı’na atandı.

Kader adeta onu buraya getirmişti… O günlerde henüz kendisi de farkında değildi ama, üç yıl sonra tarihin akışını değiştireceği Çanakkale’yi üç yıl önceden inceleme fırsatı yakalamıştı.

Üç bin yıl önce Truva Savaşı’nın yaşandığı yerleri karış karış dolaştı.
Kitap merakı sayesinde klasik literatüre hakimdi.
İlyada’yı okumuştu.
Homeros’un mitolojik destanındaki yer tariflerini keşfetmeye çalıştı.
Karadan ve denizden saldırı noktalarının o günkü konumlarıyla bugünkü şartlarını harita üzerinde karşılaştırdı, krokiler çizdi.

Milattan önce 334 yılında Asya seferine çıkan Büyük İskender, 35 bin kişilik ordusunu Çanakkale Boğazı’ndan geçirmişti.
O geçiş güzergahını adım adım inceledi.
Boğazı tekneyle geçti, Büyük İskender’in Anadolu topraklarına ayak bastığı yerden karaya çıktı, neden o noktanın seçilmiş olabileceğine dair coğrafi notlar tuttu.

Herodot okumuştu.
Yıllar yıllar sonra “300 Spartalı” filmine konu olacak Termofil Savaşı’ndan haberdardı.
Tıpkı Homeros’un izini sürdüğü gibi, Herodot’un anlattığı yer tariflerini de keşfetmeye çalıştı.
Milattan önce 480 yılında Yunan topraklarını istila etmek için gelen Pers kralı Kserkes’in 50 bin kişilik devasa ordusuyla Anadolu tarafından Avrupa tarafına geçtiği noktayı inceledi, notlar tuttu.

Yine böyle bir Mart günü, Truva antik kentine geldi.
Saatlerce gezdi, düşündü, krokiler çizdi.
Achilles’in mezarı olarak bilinen tümülüsü ziyaret etti.

(Tıpkı Mustafa Kemal gibi, Fatih Sultan Mehmet de Homeros’un İlyada’sından etkilenmişti. Kalkıp Truva’ya gitmişti. Yanından ayırmadığı vakanivüsü Kritovulos’ın notlarından biliyoruz, Truva’nın kalıntılarını gezmişti, Achilles’in Hektor’un mezarları hakkında bilgi almıştı, kahramanlıklarını saygıyla anmıştı. Truva’nın coğrafi konumunu, denizle-karayla ilişkisinin stratejik yararlarını irdelemişti. Papa II. Pius’a yazdığı mektuptan anlıyoruz ki, İstanbul’un fethini Truva’nın rövanşı olarak görüyordu.)

Bugün artık gayet net şekilde biliniyor ki, İngiliz genelkurmayı da aynı metodu uygulamıştı, Çanakkale Savaşı hazırlıkları sırasında bölgenin antik tarihi üzerine araştırmalar yapmışlardı, Truva dönemine ait antik çağ haritalarından faydalanmışlardı.

Truva Savaşı’nda lojistik üs olarak kullanılan Bozcaada, Gökçeada ve Limni adaları, Çanakkale Savaşı’nda da İngilizler tarafından lojistik üs olarak kullanıldı.

Truva Savaşı’nda Beşige koyu’na şaşırtma amaçlı sahte çıkarma yapılmıştı, İngilizler aynısını Çanakkale Savaşı’nda yaptı.

Truva Savaşı’ndaki efsane Truva Atı’nı bilmeyen yoktur…
Çanakkale Savaşı’nda Truva Atı hilesi bile kullanıldı.
Kurnaz İngiliz kurmayları, donanmanın kömür ihtiyacını karşılayan 105 metre uzunluğundaki River Clyde isimli kömür şilebini, modifiye ederek çıkarma gemisine dönüştürmüştü. Dışardan bakıldığında eski püskü kömür şilebi görüntüsüydeydi, güvertesinde askeri teçhizat veya herhangi bir kişi görünmüyordu, halbuki, ambarları hınca hınç asker doldurulmuştu. Dümeni kilitlenip yanlışlıkla savrulmuş gibi karaya oturacak, vurulmaya değer hedef olarak görülmeyecek, hava kararınca içindeki iki bin asker karaya çıkacak, ilk savunma hattımızı delecek, arkadan gelecek olanlara gedik açacaktı. Beceremediler.

Truva’yla Çanakkale’nin üç bin yıllık hesaplaşma olduğunun bir başka çok önemli göstergesi, Agamemnon’du.
Britanya donanmasının en güçlü savaş gemilerinden birinin adı, Agamemnon’du… Agamemnon, Truva’yı yıkmaya gelen Akha ordusunun başkomutanının adıydı!
Osmanlı’nın ölüm fermanı anlamına gelen Mondros Mütarekesi’nin, başka yer yokmuş gibi, Agamemnon zırhlısının güvertesinde imzalanması da, elbette tesadüf değildi.

Fatih Sultan Mehmet’in muhteşem isabetli tespiti gibi, İstanbul’un fethi, Truva Savaşı’nın rövanşıydı.
Üç bin yıl sonra Çanakkale’yi geçmeye çalışanlar, Truva’nın rövanşını kaybedenlerdi.
Çanakkale Savaşı, tıpkı Truva Savaşı gibi, doğu ile batı’nın, Avrupa’yla Anadolu’nun mücadelesiydi.

Ve işte 1915…
Üç yıl önce Truva’nın stratejik planlarını bizzat yerinde inceleyen, ölçüp biçen Mustafa Kemal, üç yıl sonra yeniden Çanakkale’deydi.
Ne yapacağını, neler yapması gerektiğini kafasında çoktan kurgulamıştı.

Anafartalar…
Savaşın kırılma noktasında yeralan iki köyümüzün ortak adıydı.
Küçük Anafarta köyü.
Büyük Anafarta köyü.
Anafarta kelimesi, yerel ağızda “rüzgara karşı, çok rüzgar alan yer” manasına geliyordu.

Anafartalar Kahramanı’nın emperyalizm rüzgarına karşı durduğu yer, coğrafyanın sözlük anlamına da cuk oturuyordu.

Özetle.
Çanakkale Zaferi dan dunla değil…
Analitik zekayla, entelektüel birikimle kazanıldı.

E şimdi bakıyoruz 18 Mart’ı anma müsamerelerine…
Truva, İskender, Heredot filan, hak getire.
Çanakkale’yi idrak edebilmeleri mümkün mü bu cehaletle?

https://www.sozcu.com.tr/2019/yazarlar/yilmaz-ozdil/canakkale-3-3965205/?utm_source=yazarlar&utm_campaign=diger_yazilar&utm_medium=diger