Dolar 5,69
Euro 6,49
Kendimi Kahpedoğan gibi his etmeye başladım
Söz verip, verip yerine getiremiyorum…
Dün ne oldu?
Araba…
Çocuğun arabasını tamir edebilmiş olmam beni çok rahatlattı, keyfimde yerindeydi diyebilirim…
Elin ekmek tutamaması…
DERDIM, çilem. Sinir oluyorum kendime…
Hayatın yükü benim omuzlarımda olması gerekirken …!!!
Ağrıma gidiyor ya…
Yediremiyorum kendime. Allah razı olsun en ufak bir ima, bir söz yok…
Buna rağmen çok rahatsızım. Oma…
Allah gani gani rahmet eylesin, kaç zaman oldu vefat etti hala faturalar geliyor…
Keza çift masraf, her yönden…
Fulda…
Belirsizliğini koruyor. Evlat…
Kendi başına bir orduya bedel, yüklü bir masraf kapısı…
Ve Önder ne yapıyor?
T.şak kebabı!
Ya vallahi billahi delireceğim…
Sinir oluyorum kendime.
Haklılar…
Yerden göğe haklılar…
“Sen açken seninle yemeğe gidilmez!”
Demekle. Niyet dün akşam başladığımı bitirmekti…
İşkembe çorbasından, Adanasına…
Lahmacundan içli köftesine…
Önder…
Hastanelik olacaktı neredeyse…
Dün gece uyku girmedi gözüme…
Birdenbire ya birdenbire, ne ağrılar…
Düz duvarları tırmandırdılar!
Dün başladığımı kısadan keseceğim…
Hani dar çerçevede dar pencere…
Ondan sonra birkaç gün izin verdim kendime…
OMA…
Toparlamam lazım yoksa ipin ucunu kaçıracağım, gelir az gider çok…
Faturalar, sigortalar…
Artık neyi nereden toparlayabilirsem, mecburum…
Toparlamam lazım, TOPARLANMALIYIM…
İpin ucu kaçmak üzere!
Gelelim dar pencereye…
Dün örneğin iki isim verdim, yazdım kaç zaman öncesinde dünyanın en önemli düşünce kuruluşlarının isimlerini. Siyasetçi…
SADECE bir kukla, perde önünde…
Sen…
Siyaset ile ilgilenip gözle görülene pür dikkat kesilirken perde arkasında kuklaların ipleri kimlerin elinde farkında bile değilsin!
Devamı gün içeresinde dar çerçeve içinde dar bir pencerede!
Bir bilmece, çözebilene
Bakma 400 bin üzerinde olduklarına…
Sadece 355 bini konuşabiliyor bu dili…
Evet, koskoca dünyada sadece 355 bin insan konuşup okuyabiliyor bu > sami dilini (Semitische Sprachen) <
Temeli mağrip lehçesi, Arap lehçelerinden biri…
AMA değiştirilmiş hali…
Hani demiyorum öğren Arap’ça…
Aman haaa…
Ama kafayı çalıştırırsan eğer direnişte dirilişine yardımcı olabilir bence…
Vur…
Kendi silahlarıyla Arap özentilerini…
Hala anlamdıysan nereden bahis ettiğimi…
Oraya…
Yüzün üstünde TÜRK sürgün edilmişti…
İçlerinden biri…
Yunus Nadi!
Eğer bu son veri ile de çözemezsen bilmeceyi, sana ne demek istediğimi
Arkadaş ben sana daha ne diyebilirim ki?
Çocuğun arabasını tamir ettim
Sürdü biraz, çok fazla ama olsun sonunda başardım ya…
Elektrik, elektronik bir sorunu vardı, ne zamandan beri çalışmıyor ya…
En azından 600 Euro’dan kurtuldum, en azından…
El ekmek tutmasa bile böyle şeylerle aile bütçesine önemli katkım oluyor…
Anlıyor musun şimdi beni…
Ruhum demekle ne demek istediğimi?
Neredeyse her şey, en azından çok şey Önder paşanın elinden öper…
Önder paşa s.çtı taşa, taş yarıldı baştanbaşa…
😊
Biraz dinleneyim, çocuklar gelsin…
Yemekleri, Jack…
Ondan sonra yok on bir değil DEVAM!
Geldim AMA çok az vaktim var, bunları sakin kafayla akşama MUTLAKA izle. Üçüncüde!!!
300 binin üzerinde Almanın >>> kan ve kafatası bazında <<<
Sigortasız, “hiçbir” güvencesi olmadan yaşadığını biliyor muydunuz?
Bu çağda…
Dünyanın en zengin ülkelerinden birinde.
Geçenlerde evlat ile enteresan bir tartışmaz oldu…
Tabii benim bildiklerimi bilmiyor bir…
İkincisi tecrübe sahibi değil(!)
Annesi gözü yaşlı, ağlayarak girdi bu sabah odama…
Korktum…
Bir şeyler oldu sandım, “özlüyorum” diye ağlıyor. Verdi telefonu elime…
Annedir, kadın…
Normal karşılamak lazım. Gittiği gün babaannesiyle konuşuyoruz…
Dedim talan etti bizi, güldü…
“Sende öyleydin ama sen küçük paralar ile de mutlu oluyordun!”
Herif…
Yankesici!
😊
Dedim oğlum sağın yükselmesini garipsemiyorum, hatta anlayışla karşılıyorum…
İtiraz etti aman ne itiraz…
Görmek…
Bilmek, gerçekleri çok önemli!
Allah razı olsun O doktorlardan…
TÜM yardımsever insanlardan…
Art niyetsiz el uzatanlardan!
Bu > herife < dikkat edin demedim mi?
Abdulkadir Selvi
İki lider kritik kararı nasıl aldı? Perde arkasında ne yaşandı?
SİYASETİN gündemini yine Bahçeli belirledi.
10 Ekim 2016 tarihinde Bahçeli’nin başkanlık sistemini önermesiyle başlayan “ittifak” sürecinde dün yeni bir noktaya gelindi. AK Parti ile ‘Cumhur İttifakı’nı gerçekleştirip Türkiye’yi erken seçime götüren MHP Lideri, dün siyasetin mecrasını değiştiren yeni bir hamle yaptı.
Yerel seçimlerde AK Parti ile seçim ittifakı yapılmayacağını açıkladı. Bahçeli’nin açıklamasının ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan kürsüye çıktı ve “Herkes kendi yoluna” dedi. İttifaklı günlerin ardından iki lider ilk kez karşı karşıya geldi.
Yaşanan bu krizin ardından gözler şimdi Cumhur İttifakı’na çevrildi. MHP Lideri Bahçeli ve Cumhurbaşkanı Erdoğan, sıcağı sıcağına Cumhur İttifakı’nın devam edeceğini açıklama gereği duydular. Çünkü milletvekili sayısı Meclis’te iki partinin işbirliğini zorunlu kılıyor. Ama bu yaşananlardan sonra ittifak nasıl devam edecek?
Cumhur İttifakı yürütülmesi kadar yönetilmesi de gereken bir ittifak. Şimdiye kadar iki parti arasında yaşanan krizler arka kapı diplomasisi ile çözülüyordu. İki parti kaynaklarından edindiğim izlenime göre bir süredir arka kapı diplomasisi kesilmiş. İki liderin görüşmesi ve heyetlerin ittifak için bir araya gelmesini kast etmiyorum.
İPLER NE ZAMAN GERİLDİ?
İşin görünen yüzünde MHP’nin af teklifi ve ‘Andımız’ yer alıyor. Ama bir süredir iki cephede de bir hoşnutsuzluk ve mutsuzluk hissediliyordu. Belli bir enerji birikmiş. Ancak iki partinin kulislerine baktığımda çok uzun süre devam eden bir sürtüşme söz konusu değil. Hatta geçen haftaki AK Parti MYK toplantısında MHP ile yapılan ittifak görüşmeleri hakkında bir sunum yapılıyor. Yerel seçim ittifakı için bir formül bulunamadığı belirtiliyor. Yerel seçim yasasından kaynaklı zorluklardan söz ediliyor. Buna rağmen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Siz bir daha görüşün. Arkadaşlarla irtibatı sürdürün. Bir formül bulmaya çalışın. Gerekirse biz liderler olarak yeniden görüşürüz” diyor. “Aman Cumhur İttifakı’na zarar gelmesine izin vermeyin” diye uyarıyor. Erdoğan bu değerlendirmeyi Bahçeli ile görüşmesinden sonra yapıyor. Geçen haftaki Erdoğan-Bahçeli görüşmesinde bir anlaşmaya varılması bekleniyordu. Olmadı. Ama ipler kopmamıştı. Af teklifinin Meclis’e sunulmasıyla iki parti ilişkilerindeki bir soğumadan söz ediliyor. Bu noktaya gelinmesi ise son dört günde yaşananların sonucu.
TWEET’LER İŞİN TUZU BİBERİ OLDU
Bahçeli’nin AK Parti’nin değerli isimlerinden biri olan Bekir Bozdağ’ı tehdit eden tweet’leri partide büyük bir rahatsızlık meydana getiriyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan MHP tarafından bir izahın geleceğini düşünerek krizi tırmandırmıyor. Ancak Bahçeli’nin Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın af konusundaki sözleri üzerine attığı tweet’ler AK Parti’de infiale yol açıyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın canı sıkılıyor. İplerin kopma süreci başlıyor. Erdoğan’ın yakın çevresinde “Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın hukukunun korunması lazım. Liderinin hukukunu koruyamayan bir parti konumuna düşmeyelim” değerlendirmeleri yapılıyor. Bahçeli’nin eleştiri ve tehditlerine karşı suskun kalınmaması ve cevap verilmesi kararı alınıyor. Erdoğan’ın talimatı üzerine parti sözcüsü Ömer Çelik kameraların karşısına geçiyor. O sırada AK Parti kulislerine Bahçeli’nin MHP grubunda önemli açıklamalar yapacağı yönündeki kulis bilgileri ulaşıyor. Daha önceki kriz anlarında arka kapı diplomasisini harekete geçiren iki parti bu kez medya üzerinden konuşmayı tercih ediyor. Ömer Çelik’in “Cumhurbaşkanı Erdoğan kırmızı çizgimizdir” açıklamasına MHP’den “Bahçeli de bizim kırmızı çizgimiz” yanıtı geliyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti grubuna Bahçeli’nin konuşmasını canı sıkkın bir şekilde izledikten sonra giriyor. Her kelimesini tek tek not ettirdiği ve siyasi sonuçlarını göze aldığı konuşmasını yapıyor. Cumhur ittifakının devam edeceği açıklansa da bir kez testi çatlamış oldu. Erdoğan, Cumhur İttifakı’nı sürdürmeye kararlı ama ittifaksızlığı da göze almış durumda.
http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/abdulkadir-selvi/iki-lider-kritik-karari-nasil-aldi-perde-arkasinda-ne-yasandi-40996454
### Yurtdışı muhaliflerin dikkatine, Almanya Dışişleri Bakanlığı UYARDI ###
Dar çerçeve içinde dar bir pencere
Hatırlıyor musun?
Sana…
Bebeleri anlatmıştım bir gün. Feleğin, kahpe feleğin şamarını daha bebe yaşında yiyen çocuklar…
Henüz birkaç aylık her biri…
Uyuşturucu…
Acıları o kadar büyük ki bebeler uyuşturucu kullanmak zorunda?!!!
Ya velilerinin hali…
O anne, anne olup buna nasıl dayanır, dayanabilir mi?
Ne derler biliyorsun…
Allah…
İnsan sırtına kambur, kafasında boynuz taksa…
İnsan yine dayanır(!)
Alışır…
Alışkanlıklarının esiridir…
Nokta…
Halimi merak edip, sorma!
Aklıma bebeler gelir, o anneler ve utanırım kendimden…
“Erkek” diye ortalıkta dolaşıyorum ya…
Nasıldı, ne demiştin?
😊
Özel ihtiyaçları olan insan(!)
Kadın bunları mi öğretiyor, öğrettiler size okulda?
Balistik nedir bilir misin?
Hayatın > tüm < renklerini…
Kendini kolu, kanadı kırılmış kuşa benzetmiştin…
Ben…
Sana uçmayı tekrar öğretmedim mi…
Sevgiyi, saygıyı…
Güveni?
Balistik…
Kısaca atış bilimidir, merminin barut gazının etkisiyle namludan çıkıp hedefe kadar aldığı yörüngenin (güzergâh, rota), devinimini (oynaşma, kıpırdama) inceleyen bilim dalına verilen isimdir. Ateşli silahlarda dört alt dala ayrılır. Birde ayrıca roket balistiği diye bir dal vardır ama bu kendi başına bir bilim dalıdır. Neden anlattım şimdi bunları sana?
Anlaman için…
Sende ki öyle umuyorum kimi çağrışımları uyandırması için. Yok…
Açık açık yazmayacağım, armut piş ağzıma düş(!)
Düşünmeni istiyorum, düşünmeni…
Son zamanlarda gördüğün atışlar…
.22 kalibrede gerçek ateşli silahlardandır…
DIKKAT
Saniyede 210 metre yol alır…
Dedim ya dikkat et diye, buraları önemli, bir .45’lik saniyede 275 metre yol alır…
9mm’lik bir merminin hızı ise saniyede 300 ile 580 metre arasındadır!
Merminin sallanması, izlediği yol, hedef ile birleştiği anda aldığı vaziyet, deforme olması gibi konulara girmeyeceğim. Konuyu gündelik yaşantımıza, siyasete bağlayacağım…
Hani bir keresinde 25 metreden söz etmişimdi…
Benim için büyük bir mesafe, gözler köstebek gibi…
Başka bir ifadeyle, anlaman için, oturduğum apartman 6 katlı, toplam yüksekliği 22 metre…
Silah…
Yine geçmişten bir benzetme kadın gibi, uyacak adama, eline…
Yaşantısına…
Kurşun misali, etkili. Bakma balistiğine, dedim ya kurşun gibi devimi…
Karı milleti, kurşundan korkmayan aptalın teki…
Ancakkk…
Usta bir elde silahta, kurşunda…
O elin hakimiyeti altında!
Kulübün silahları…
Henüz ruhsatım yok…
Eh kanunlara uymak, doğru yoldan gitmek varken neden gideyim yamuk yumuk, sağa sola?
Mesafe ayarı, atıcının kendi hali…
Ayar yerleri…
At, avrat, silah ödünç verilmez, kimseye emanet edilmez der ya atalar…
Ayar bozulur, ayar…
Bu yüzdendir bu özlü söz, bu özdeyiş. Uzun lafın kısası, ayarlayamıyorsun silahı…
“Kamu malı”
Bırakalım şimdi yer çekimini, merminin ağırlığını, rüzgârı, balistiği bir tarafa…
Kapalı mekân, sadece 25 metre…
Ehhh…
Nokta 22 kalibreyle talim yapıyoruz, daha ucuz…
Saniyede 210 metre…
Dikkat ettiyseniz…
Kiiii…
Böyle eğitildim, böyle öğrendim…
Ulan ihtiyar bir ite yeni daha ne öğretebilirsin ki?
Tabii bana zimmetliydi, bana, gözüme, silahı tutuşuma ayarlı…
On ikiyi hedef alır, ok ikiyi genelde vururdum…
Dedim ya dikkat ettiyseniz son zamanlarda yayınladıklarım hep yukarıdan nişana…
Aklımda…
Biliyorum ama el alışkanlığı, sürat, gerçek çatışmada ne düşünmeye ne yavaş yavaş rahat rahat ateş etmeye vaktin yok, yok kardeşim yok…
Gebertirler adamı, vurulursun bir tarafından…
Oturamazsın bir daha k.ç üstü…
Çok seri ateş ediyormuşum, böyle alıştım…
5’e…
Nisan alacaksın ki on ikiyi vurasın. Hani siyah var, dört tarafı sarı…
İşte sarıya nisan alacaksın, beşe…
Mermi, on ikide!
Şimdilik buraya koyalım bir nokta…
Arkası yarına, yokkk şaka…
Sonra…
Nasıl ki bir bilişimci olarak teknolojik gelişmeleri yakından takip etmek durumundayım…
Siyasetten…
Takip ederim kimi kişileri…
Bunlardan biri Stephen Kevin Bannon…
Bugün yayınladığım izlencede de (İtalya) yer alıyor…
Hani Trump’i, Trump yapan adam…
Graham Fuller gibi, hani Erdoğan’ı, Kahpedoğan yapan gibi…
Türkün dünyadaki imajı belli, yani görüntüsü…
Kahpedoğanın tamamen yerlerde, sormuştum kimin menfaatine diye…
Olabilir mi kardeşim?
Olabilir, bir imaj tazeleme ve neticesinde dünya basını Kahpedoğanı “övmekte”
Hep yeriyorlar hem övüyorlar…
Neyse.
Dünyadaki en etkili, en “söz sahibi” istihbarat örgütleri hangileri diye sorsam cevabınız muhtemelen şöyle olacaktır:
ABD (CIA, NSA vs.)…
Rus (GRU)…
Israil (MOSSAD)…
İngiliz (secret Intelligence Service/MI6) ve Fransız (DGSE)
Çin kardeşim Çin (MSS)…
Müslüman dünyasında ise Pakistan istihbaratının (ISI) en etkili kuruluş olduğu söylenmektedir…
Peki…
Türk nerede, Türkiye daha doğrusu Tayyipistan ne yapıyorlar?
Sayın Özdil’den biliyoruz ki…
Porno izliyor.
Bak kardeşim doğruya doğru…
Bu dünyada yukarıda belirtmiş olduğum kuruluşların haberi olmadan “kuş uçmaz, uçamaz”
Bu dünyada gelişen tüm olayların en azından yüzde altmışı için geçerlidir…
Yani yarısından fazlası MUTLAKA bir devletin bilgisi ve onayı dahilinde gelişir…
Öyle ki terörizm dahil farklı bir alanda, farklı yönetmeler ile bir mücadelenin, bir savaşın eseridir.
Ne diyor pezevenk andımız konusunda?
“…Etrafımda hukukçu dolu… ben karar veremeyeceksem… ne işim var bu makamda?… Sorsan bilmez… Viyana sözleşmesi…” falan filan…
Işıne geldiğinde sözleşmelere, anlaşmalara, kanunlara uyacaksın…
Gelmediğinde, kafana göre…
Kim bulmuş bu bolluğu?
Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu?
DIKKAT
Bir bilmem ne ağızlı da okyanusun ötesinde…
DEDIM YA DIKKAT DIYE…
Ve evet bu da bir gerçek…
İletişim sorunu, kurum ve kuruluşlar arasında yetki karmaşası, para ulan para…
Ayrılan bütçe…
Kıskançlık ki yok mahalle karısı edebiyatı yapmıyorum gerçekten bu gibi örgütlenmeler arasında genelde para ve etki, etkileşim açısından amansız bir rekabet var…
Dolayısıyla…
Devlet, toplum menfaati bazen yâri yolda kalabiliyor.
Siyasetçinin…
>>> Bir devlet adamının <<< asli görevleri arasında bu ahengi sağlamak bence esas olarak alınmalı…
Neyse…
KIM ITIRAZ EDEBILIR BANA, şu sözleri sarf ettiğim takdirde?
Donald Trump ve yandaş, yoldaşları…
Devletin, gerçek devletin kendisi…
Establishment dedikleri…
VEEEE…
Derin devletin kendisi, evet, neredeyse her ülkede var böylesi…
Kimi zaman yanlış bir ideolojinin eseri, bazen kendi menfaatlerinin peşinde AMA yaptıklarının doğruluğuna tüm samimiyeti ile inanan kişiler. Hukuku çiğnemek bahasına bile olsa…
Buna inanmış insanlar!
Amerika Birleşik Devletleri’nde…
Gizliden gizliye bir iç çatışma yaşanmakta!
Bu olgu, bu gerçek neden bizim için önemli?
Bilmem dikkat ettiniz mi?
Bir çelişki, bir tezat göze çarpıyor…
Bariz bir şekilde, dikkat çekici…
Trump ve söylemi…
Ve gerçekleşenler arasında bariz bir fark var…
Örneğin Ortadoğu siyaseti buna çok güzel bir örnek…
Bir şekilde “engelleniyor”
Bir mekanizma giriyor devreye…
BUUU…
Üst düzey bir “çatışma” ya tabana yansıması…
G.t kıllarına?
Dün yaşanan bomba yollamalar…
Veya bak ülkemize…
Yüz bulan, “devleti” arkasında bilenlerin yaptıklarına…
Cüretlerine bakar mısınız?
Bu ne cesaret?
Dönelim bir kez daha Stephen Kevin Bannon’a…
Sözlerimi bitirmem lazım, işim başımdan aşmış…
Stephen Kevin Bannon…
Donald Trump ile ters düşmüştü değil mi?
Siz öyle sanın!
Avrupa’ya dikkat ediyor musunuz?
Gelişmelere?
Üç egemenlerinin hegemonyasına?
Avrupa kıtası…
Asya kıtası…
Ve Amerika, ulusalcılık, birlik öldü…
Yaşasın kafatasçılık, yaşasın “milliyetçilik”
İyi de…
Bu nasıl bir anlayıştır böyle?
Mesela tüm Avrupalı faşistler bir çatı altında toplanıyor(!)
Geçici bir süreç mi?
Güce kavuştuktan sonra ayrışırlar mı?
Hadi canım sende!!!
GÜç birliğini anlayan, bunu kavrayan…
Bir daha vaz geçemez gÜçten!
Bir parantez açmış olayım sözlerime devam etmeden…
Kıta dedim…
Mesela Asya, dikkat çekicidir örneğin Rus – Çin iş birliği. Avrupa’da yan çizen İngiliz kimin himayesinde?
ABD…
Diğerleri bir çatı altında kalmaya, birlikte yola devam etmeye çalışıyor…
Ya Tayyipistan?
Orospu karı gibi…
Bir Arap yarımadasında, bir Avrupa’da…
Sarılıyor Rusya’ya, bir Amerika’ya…
Ayakta durmaya çalışıyor…
ANLA!
Bu çerçevede anlattıklarımı, anlatmaya çalıştıklarımı…
Üstü kapalı kapalı…
Gazeteci cinayetini birde bu açıdan değerlendir bence.
Toparlayacak olursak…
Demem o ki…
On ikiyi vurmak istiyorsan, beşe nisan alacaksın…
Anlayana!
Bütçe
Şimdiye kadar neden mücadele etmedin NAMUSSUZ?
Sahi…
Sende O pezevenk gibi koltuk işgal etmekten başka ne iş yapar – ne işe yararsın?