Bir ilk olacak…
Hiç sevmediğim, tiksindiğim bir şeyi yapacağım…
Türk’se, Türkçe, Almansa Almanca, İngiliz ise İngilizce…
Fransızca konuşamıyorum, olmuyor, bir bloke ama iyi kötü anlıyorum denileni…
Bilgisayar dili…
Neredeyse her türlü, anadilim basic ve visula basic gerçi ama eski dil misali…
CPM…
Makine dili, 8088, 8086 ve kimi Pentium örnekleri…
Sevmem C’yi. Makine diliyse makine dili. Sevmem öyle yarım yamalak işleri!
Hem sözde makine dili programlayacaksın, öte taraftan bir tarafına zor geldiği veya anlamadığın için insan diline ve mantığına yakın “üst” dil, “üst” mantık kullanacaksın(!) Sormazlar mı insana:
Senin anan güzel mi?
Yarına Almanya’da seçim var…
G.t…
Buyurdu kıllarına, gitme, oy verme…
Demokrasi sandıktan ibaret değil ki, bir anlayış, bir yaşam tarzı ve biçimi…
Bir olgunluk göstergesi, azınlığı ile çoğunluğu ile uzlaşma temelinde > birlikte < yaşama azmidir demokrasi!
Ayyy…
Ne ayıp, insanın kendini övmesi…
ÖVMÜYORUM…
Keloğlan misali, pişmiş tavuğun başına gelmeyen benim başıma geldi…
Bir tiyatro sahnesi.
Ömür dediğin Karagöz, Hacivat gibi…
Çok şükür Allah’ıma, çok şükür, bu kul yaşananlardan çoğu zaman ders çıkarmasını bildi…
Gogtummm gerçi, dün > ilk < defa, dünyanın dört bir tarafından yedi yüzün üstünde insan sitemi ziyaret etti. Dedim ya gereksiz yere sevmem öne çıkmayı. Lüzumlu hallerde >>> her zaman <<< sevdiklerimin önünde veya arkasında ama gereksiz yere göze batma…
Sadece derttir başa!
AFD…
Alternative für Deutschland?!
Wenn das die alternative ist, diese hirnlose Masse, dann sollte Deutschland besser alternativlos bleiben. Ich bin kein Merkel oder CDU/CSU Anhänger. Noch kann ich mich derzeit mit irgendeiner politischen „Figur“ bzw. Partei identifizieren, weder inhaltlich noch zukunftsorientiert aber Sätze wie:
„… restloses entfernen…“ erschrecken mich…
Zweifelsohne bedarf es einer Erklärung. Sätze, Äußerungen > bewusst < zu gebrauchen die so oder so verstanden werden können, die sich juristisch in einer Grauzone befinden sind nicht zuträglich für eine demokratische Gesellschaft.
Dann…
Finde ich es doch > aufrichtiger < sich gleich der Braunen-Masse zugehörig zu erklären. Nicht der Schein, dass Sein ist für mich maßgeblich!
Yıllardır gözlemlenen bir gerçek, yaşam şartları oldum olası zordu…
Birey, toplum, toplumların oluşturduğu devletler…
Dünyaya hâkim olan siyasal ve ekonomik hegemonya karışında ezilmekte…
Hedefte, ufukta görünen sanayi devrimi sürüm 4.0…
Bir zamanlar bende bu devrim çarkının bir dişlisiydim, insan sömürüsü…
Her yenilik…
İyilik, güzellik değildir. Kapsam ve boyutlarını kavrayamaz insan…
Telesekreter, sekreterleri…
Çok değil, yakında, on – on beş sene kadar sonra Robo-Taksi, taksicileri ekmeğinden edecek…
His edilir şekilde, Internet…
Doktorları etkilemekte.
Die Digitalisierung ist ein großes Thema in Deutschland…
Kannst DU, können sie denn Umfang und die Folgen einer Digitalisierung in ihrer…
>>> vollen Bandbreite <<< abschätzen?
Ich kann, ja ich behaupte, dass ich das kann ABER auch nur bis zu einem Punkt…
Ab dann wird es auch für mich, obwohl ich vom Fach bin, unübersichtliche…
DENN…
Der Faktor Mensch ist…
Und kann nicht berechnet, abgeschätzt werden!
Artikel eins des Deutschen Grundgesetzes:
(1) Die Würde des Menschen ist unantastbar. Sie zu achten und zu schützen ist Verpflichtung aller staatlichen Gewalt.
(2) Das Deutsche Volk bekennt sich darum zu unverletzlichen und unveräußerlichen Menschenrechten als Grundlage jeder menschlichen Gemeinschaft, des Friedens und der Gerechtigkeit in der Welt.
(3) Die nachfolgenden Grundrechte binden Gesetzgebung, vollziehende Gewalt und Rechtsprechung als unmittelbar geltendes Recht.
Warum haben die „Gründungsväter“ als das Maß aller Dinge in Artikel eins diese einfachen Worte verfasst?
Die Antwort liegt auf der Hand; das Menschenverachtende National Sozialistische System(!)
Bis zum „erbrechen“ wurde es mir und meinen Mitschülern beigebracht…
>>> Eingehämmert <<<
NICHT OHNE GRUND wie sich zeigt!
Bizim vatandaş…
Ama özellikle kadınlarımız çekirdek çıtlatmayı çok sever…
Ayçiçeği, kabak çekirdeği. Çekirdek olsun da ne olursa olsun…
Çekirdek…
Öz!
Vincent van Gogh…
Sanat dünyasında, eserleri en yüksek fiyatlara erişen insanlardan biri…
Yaşarken…
Yiyecek ekmeği “zor” bulan, kendisiyle sürekli bir mücadele, sürekli bir çelişki yaşayan insan…
Kendini sorgulayan…
Ciddi şüphelere düşen…
Yaşarken, “başarısızlığının” bedelini veya dostunun onu terk etmesi…
Ki rivayetler çok kulağını kesmekle ödeyen zat(!)
Ayçiçekleri…
Bir, galiba üç, beş ve on beş…
Ayçiçeklerinin gölgesinde…
Kendi kendinden duyulan kuşku…
Ağır bir depresyon sonucu…
Şüphe, içini kemiren o “aşağılık duygusu”
Netice…
Kendi kendini kesip – biçme(!)
Impressio…
Latince ve bu sanat dalına adını veren bir kelime…
Monet; empresyonizm’in (izlenimcilik) temsilcilerinden…
Bayılıyorum onun resimlerine…
örnekler
Evet, izlenim(cilik)…
Benimde izlenimim, ayçiçeklerinin gölgesine…
Van Gogh gibi bu millet kendi kendini kesip biçmekte!
Not: Özellikle Türk kadını…
Mesuliyetinin farkına varmadan…
Özüne dönmeden…
Bu millet refaha erişmeyecek!
Türk’ün kadını…
Erkeği ile el ele, omuz omuza…
Arap kadınları gibi erkeğinin üç adım gerisinde değildir!!!!!!!!!!!
Son söz olarak:
Kadının fendi erkeği yendi!
Biliyorum, görüyorum çünkü. Arap ülkelerinden de okunuyorum…
Tüm Müslüman kadınlarına seslenmeyi, göreve çağırmayı boynumun borcu bilirim…
Hanımlar…
Ananlar, cennet sizlerin ayakları altında…
Yüce dinimizi…
Bizleri, istikbalimizi MOLOZLARIN eline bırakmayın…
Erkekliğin onda dokuzu kaçmak…
At binenin…
Hak bilenin, kılıç kuşananın!