Elli atıştan otuz sekizi hedefte…
O…
On iki atış, silah benim değil kulübün…
Gez, göz, el yani benim silahı tutuşuma göre ayarlı değil, bana özel…
Genel…
Yani ben kendimi silaha göre ayarlamak zorundayım…
Esas olan tersi!
Evet, hep yaparım bu kıyası…
Silah…
Kadın gibi her erkeğin, her egemenin her yiğidin kendine göre bir yoğurt yiyişi olduğu gibi…
Ben mesela basarım yoğurda sarımsağı…
Ezelden beri!
Ben, o on iki atışı yapıp kendimi silaha ayarlayana kadar yoruldum tabii…
Yine geçti Tayyip Büyük Millet Meclisinden torba yasası…
Ver Şabana gitmez yabana, koy torbaya samanı…
Beygir demem lazım ama kısrak yiyecek nasıla y…!
Dünkü o ses…
Göğsüm yanıyor cayır cayır, öksürmeye hiç gelmiyor…
Hanım diyor git hastaneye, hastane deme bana…
Hastane, doktor demeyin bana…
Camdan, o kadar kırılgan…
Yetti canıma!
Hazırlıktır benimkisi…
Eksersiz gerekli…
O gün gelir millet dökülürse sokaklara, yazmıştım bak Fransa’nın ardından Belçika…
Elime aldım mı silahı…
Gösteriş olsun diye, iş olsun diye almam…
Hesap sormak için, öldürmek için alırım!
Öldürmek…
Veya ölmek…
Sevdiklerin, vatanın, milletin için ölmeyeceksen…
Ne ve kimin için öleceksin?
Geçen hafta pazar günü…
Her zamanki gibi kardeş çağırdı kahvaltıya…
İyi ya zar zor gittik oturduk sofraya…
Kardeş yok ortalıkta, sordum denildi hazırlanıyor gidecek…
Allah, Allah!?
O bir Brötchen’i ben mi yedim yoksa o mu beni bilmiyorum…
Aklımdan nelerin geçtiğini bir bilseniz…
Karşılıklı oturuyoruz onunla, çocuklar, hanım yanda…
Kendimi zor tutum sarılmamak için gırtlağına.
Öyle bir insan değil, biliyorum…
Benimde vur elim yoktur. Birikir, birikir, birikir…
Ve patladım mi çok kötü olur…
Kendimi zor attım sokağa…
Giderken çağırdım hanımı, sesiz bir şekilde dedim git bak şuna…
Evlilik hayatı bu, her şey olur, her şey mümkün…
Haber ver bana!
Duramıyorum durduğum yerde…
Neyse geldi, yok bir şey…
Tabii ben inanmadım hanıma, yoksa neden bir inip de en azından bir günaydın demesin?
Hem çağırıyor hem kendi yok ortalıkta…
Pazartesi…
Biliyorum evde, Jack’i bahane ettim, gezdirmeyi…
Gittim eve…
Dedim ya vur elim yoktur ne kadın ne çocuk…
Ama çok bağırırım, sözlerim ağıdır…
Zaten bu yetiyor onlara…
Gerçekten yok bir şey, of be rahatladım…
Kızım sen anadan doğma salak mısın ya?
Anlattım aklımdan geçenleri, bak ya…
Bir hoşuna gitti…
Hep diyorum dört tarafım manyak dolu!
Sakın böyle bir şeyi bir daha yapma!!!!!!!!!!!!!!
İn aşağıya, bir göreyim seni ne b.k yiyeceksen ye…
Neyse.
Evet…
Egemen, elinde gücü bulunduran…
Çocuğunda aldım günahını, ha aile yönetmişsin ha başka bir şey…
Bu benim bakış açım…
İnsan ekseninde, insan tarafından insana…
Her şeyin bir yeri ve zamanı vardır, insanız…
Anlıktır kimi halimiz, tavrımız, hareketlerimiz…
Her şey > bir anda olup, biti verir <
Toparlayacak olursak…
Bak arkadaşım, kardeşim…
Ne olup bittiğini bilmiyoruz…
Yanılabileceğimiz gibi tahminlerimizde haklıda çıkabiliriz…
Yapıyorlar bir şeyler…
Ne yaptıkları belli değil…
>>> her şey gizli kapaklı <<<
Bakma açıklanan rakamlara ona buna…
Dövize bakman yeterli, yönetmiyor, yönetemiyorlar…
Yönetiliyoruz…
YOKKK, yok kardeşim yok…
Türkiyeli dahi yönetmiyor Türkiye Cumhuriyeti’ni…
Aslında çok geç bile kaldık, bak sözde muhalefete…
Hepsi kendi derdinde…
Yok orası senin, burası benim…
Kim yönlendirip yönetiyor bu memleketi???
Kim?
Kontrolsüz güç, denetimsiz…
Güç değildir, kaba kuvvete, şiddete dönüşebilir…
Ki…
Dönüştü, her türlü müdahaleye o kadar açığız ki!