Uyuşturucu meselesi

Ben uyuşturucu kullanıyorum, ağrılarımı uyuşturuyor…
Kafa yapmıyor, beyni uyuşturmuyor. Suni bir madde, THC denilen ve uyuşturucunun etkili maddesi olan ama kafayı alıp götüren maddesi yok içinde. Bunun yüzden araba da kullanabiliyor, günlük hayatımı iyi kötü sürdürebiliyorum.

Yok…
Evvelsi başladı, mümkün mertebe az izlemeye çalışıyorum Tayyipistan haberlerini, keza gazete okumamaya çalışıyorum. Bugün yine alayım dedim, duramadım, dayanamadım…
Bildik > hikayeler <, masallar. Köşe yazarları kalemlerini teslim etmişler ki normal…
Kızmıyorum onlara, önce can sonra canan…
Halk…
Kendi derdinde. Halk ve halk denilenin en az yüzde otuzu…
En fazla yüzde kırk dokuzu uyuşturucunun etkisinde…
THC hammaddesinden etkili, çok daha tesirli cehalet ve din kıskacında…
Hani hep iddia ederim ya INSAN, INSANDAN BESLENIR…
“Din halkın afyonudur” sözü Mark(x) ile tanındı, rivayet o dur ki bu cümle Bruno Bauer’e aittir…
DIE EWIGGESTRIGEN
Almanca bir özdeyiştir, çok anlamlı bir anlatımdır, geçmişin müptelaları, ebedi dünküler…
Bir türlü çağa adım atamayanlar(!)

Okudum Soner Beyi, daha ilk cümlelerinde aklımdan geçen…
Ebedi solcu, insanlığın kolay kolay erişemeyeceği bir olgunluk, bir anlayış…
Hakça paylaşma, kardeşçe bir yaşam, eşit, eşitler arasında gerçekten eşit olan bir birey…
Okudum Sayın Dündar’ı, Doğru’yu…
Anlatıyor Almanı, düşünürler, şair ve mucitlerle dolu bir toplumu…
Anlatıyor Türk’ü Sayın Dündar, hırsızı, arsızı, dolandırıcıyı…
Atammm…
Ne oldu senin inandığın insanlar ne oldu onlara, neredeler?

Bak kardeşim ben ne ebedi dünküyüm ne ebedi solcu…
Ne olabilirim birisinin g.tünün kıllı veya BIRILERININ KI BUNA Gazi Mustafa Kemal Atatürk’te dahil…
ASKERI…
Ben benim, bir insan. Yerine göre Allah’ıma kul…
Sevdiklerime, milletime, vatanıma, toprağıma…
İnandıklarıma, ilkelerime ve büyük insan Atatürk ilkelerine ve düşüncelerine, hayallerine çünkü mantığıma, benliğime, kişiliğime, yaşam tarzıma ve anlayışıma uygun…
Olurum gerekirse köle…
Ama…
Dikkat ederim beynimin uyuşmamasına, iyi – kötü akıl denilenin çalışmasına.

Bilgiye…
İlime, bilme…
Öğretiye ki ister dini ister kul merceğinde olsun…
Mantığa, akla ters düşmesin.

Konuşuyorlar…
Kim?
Her önüne gelen, bilsin, bilmesin…
Konuşuyor…
Kardeşim…
Aziz vatandaşım sen kaybetmişsin, baştan kaybettin…
Ne talep ettin, taleplerinin yerine getirilmesini denetledin…
Ne kamusal alana sahip çıktın…
Terk ettin…
Kamusal alanı sana, bana, vatan ve millete düşman, paraya tapana terk ettin!

Bak daha dün…
Dün…
Alman nTV’de yayınladılar, Alman Neo Naziler…
Almanya’nın bir kenti, önemi yok zaten isminin, solcu gençler…
Mücadele içindeler…
Neo Nazilere karşı, halk sinmiş, korkmuş VE HATTA Nazileri destekler konumda…
Mülteci düşmanlığı…
Bir avuç solcu sağcılara karşı, BANA ÇOK TANIDIK GELDI…
Sokakları terk etti, Almanlar sokaklardan çekildi senin gibi…
Değneksiz kalan köy misali…
Sokaklar ite, köpeğe, türbanlı – peçeli orospulara, sarıklı, şalvarlı pezevenklere kaldı…
Almanya’da, Naziler, ülkende bunlar…
Çünkü…
Sen kamusal alanı terk ettin, kendi kabuğuna, çekirdeğine çekildin!

### Çok önemli ###

Ölüm Hak, miras helal demiş atalar…
AMAAAAAAAAAAAAAA…
Arkadaş öleceksen eğer…
Ölmeden önce yapman gerekenleri hal edip öyle öl emi!!!

NOKTA

Öf ya, öfff…
Sabahtan beri canım çıktı…
Yaaa zaten elem, keder birde üstüne bu…
Kadının hayatı muamma, derbeder…
Dosya kayıp, çok önemliydi, senelerden beri duruyordu durduğu yerde…
Haniii…
Hayatımızı dijitalleştirmiştim ya, yazdım 50 küsur sene Gürbüz Ailesi yurtdışında…
EK BIR BILGI…
Alman yeni uyandı, dijitalleşmenin GÖTÜRÜLERI…
Dün daha dün haberlerde yer almaya başladı…
Millet nihayet ayakta (başladı yani)
“Bizim” K nokta K’ya benziyor, çekiyor ya pezevenge günaydın…
Ona kim diyecek günaydın acaba…
Anca anladı KADININ ÖNEMINI, ANCA…
Oma…
O da aileden, kadıncağız bizim dışımızda RESMEN almışım 2014 senesinde elinden imzalı kâğıt
Üç kişiye vermiş evin anahtarlarını. Hiçbiri geri vermedi…
Ki bunlar hatırladıkları, belki evveliyatı da vardı…
ANLADINIZ MI?
Ölmeden önce kendi işini MUTLAKA KENDIN HAL ET…
Ben…
Ettim!

Bir >>> bütünün, yarısı olmak <<<

Bakmayın günlerden beri sesim soluğum çıkmadığına…
Bütünün yarısı bensem diğeri sensin!

O pezevengi…
Zihniyetini, yaptıklarını, yapmaya çalıştıklarını bir saniye gözden kaçırmıyorum…
Umudum gençler…
KADINLAR…
Dün…
O kadar önemli bir şey yaşandı ki kaçta kaçınız bunun farkında?

Ben bile…
Kaptırsam kendimi…
Uçacağım, algı…
Çok önemli, algının gerçeklerle bağdaşıp bağdaşmadığı kimin umurunda?

Sen kimsin ulan piç?

Esad, Suriye’nin başında olmamalıymış(!)
Buna…
Sadece Suriye halkı karar verebilir, sen kimsin ulan hayvan?
Türkiye istemiyormuş…
O…
Türkiye mi???

Putin ziyareti…
EVET…
Atom enerjisi çok önemli, yeri Akkuyu mu o tartışılır!

Kadın…
Hayatımızın bir gerçeği, aslında bir bütünü diyebiliriz. Onlar bizim değil, biz onların yarısıyız…
Tamam…
Dinen bizim kaburgamızdan oluştular, ulan arkadaş kadın denilen varlık şeytanın sol bacağı…
Bizi bütünüyle ele aldılar!

Yine neler okudum, neler gördü bu gözler…
Al işte hatunsuz…
Tuvalete gidemiyoruz!

Kim, kimin yarısı?
Neresi önemli?
Onlar bizsiz, biz onlarsız yapabiliyor muyuz?
Sen gel bu soruma cevap ver!

Şaka bir tarafa…
Dün Alman resmi kanallarından, RESMI…
ZDF kanalında Putin ziyareti…
Şöyle yorumlandı, üstün körü tercümesi:

“İki imparatorluk (eski falan denmiyor dikkatinizi çekerim) iki > eski < düşman…
İşbirliği içinde”

Yorumunu size bırakıyorum

oku

Kafayı dağıtmak için KADIN ile uğraşıyorum

Evet…
Bu bir gerçek…
Kadın benim için sadece yatağımın, kalbimin bir süsü değildir…
Kolumda bir biblo…
Hani…
İnsan bulabilirse dengini dünyanın en güzeli…
Sana dost, sana yâr, sana el, kol, ayak ve sen SON tahlilde sana destek…
Güveneceğin…
Sonsuz bir güven ile sarılıp sıcaklığını his edebileceğin bir can.

Mezarcı geldi…
Gülün yansıra Oma’nın en sevdiği nilüferdi…
Yok nereden bulacağım ki?
Hele en kısa süre içeresinde, kadıncağız bugün “hazır edilecek”
O sürekli üşüyen insan, tir titreyen can buzdolabında!!!

Ya bu hayat dediğin ne biçim bir şey?
Kimine kavun kimine kelek…
Hanımla gittik bu sabah evine, geçenlerde kuzeni ile, eski >>> aile albümünü <<< benden istedi…
En doğal hakki…
Al dedim götür, almadı…
“Konu komşu görürse” dedi…
Dedim AL!!! Sorumluluğu ben üzerime alıyorum, s.kerim laf söyleyenin bir tarafını…
Almadı, çekindi…
İnsan…
Can da olsan, mesuliyetini bile alsan…
ÖLÜMDEN ÖTE…
Yine insan, korkan, aciz bir varlık. Benim korktuğum gibi…
Emanete nasıl ihanet ederim?

Mahkemeden celp geçekmiş, bildiri…
Ondan sonra istediğim gibi hareket edebilirmişim, öyle dedi mezarcı kız…
AMA…
Fotoğraf bunlar ya fotoğraf, HATIRA…
Yok işte, iğne bile olsa değerli…
Oma’dan izin almıştım, dükkânı kapadım ya…
Bodrum dolu benim eşya, gerçi ispatlayabilirim AMA mal peşinde değilim ki…
Can gitti…
Can!

Allah var yukarıda, çok kızıyordum, küfür bile ettim, çok bıktırmıştı…
Ama yürek sevdi…
Ve giden gidiyor, gelmiyor bir daha geriye!

Oturma odasında…
Plastikten nilüfer…
Rengarenk, onları koyacağız tabut içine!

Bak Fransa, daha doğrusu Paris tepemi attırma

Kilitleyiveririm seni, göremezsin bir daha beni…
Yapma hemi, delirtme beni…
Canim zaten burnumda, isyan etmenin eşiğinde fıttırtma çeyreği.

Bak istatistikler ki hilesiz, 43’ü gösteriyor, fırsat olsa da yazabilsem yazmak istediklerimi!


Bekliyorum 19:30’u…
Gideceğim hırsımı nişan tahtasından alacağım!

Eyvah eyvah hatun, görüyor musun?
Yine bir sürü yazım hatası, inan…
Gerçekten çok yordu!

Riya

Kimse kimse için iyi de diyemez kötü de…
Girmedikten sonra içine, yaşamadıktan sonra onunla…
Bileceksin kardeşim bileceksin ve illa anlayacaksın.

Doktordan geliyorum…
Reçetelerimi aldım, sabahki insan uçmuş yerine bir başkası gelmiş…
YOK…
Eskisi gibi yine de değil!

İki gidiş arasında, İsviçreliler gitti ona…
Anlatmıştım ya…
Allah cümlemize böyle ölüm nasip etsin, uyuyarak terk etti bu dünyayı Oma…
Tabiiii…
Doktor mu doktor, yaş var mı? Var! Ameliyat oldu mu? Oldu…
Belki boğuldu???
Akciğerlerin su toplaması, bende sürekli bir tehdit…
Kim sorumlu?
Önder(!)

Yine anlatmıştım, hastane doktoru demişti…
“Hiçbir sebep yokken vefat etti!”
Ben dedim inanmadı doktor, ille başkası söyleyecek…
Ayni şeyi onlara da söyledi hastane doktoru, ayni şeyleri, benim ona dediklerimi.

Çok şeye katlanabiliyorum, tahammül ediyorum, etmeye çalışıyorum…
Ama kabullenemediğim şey iki yüzlülük…
Önemli olanı anlamamak…
Sözüme güvensizlik…
Ya onun bile bir önemi yok, sen bunca yıl içinde hiç mi tanımadın beni?
Bunca yaptıklarından sonra ya kal ayni veya hiç yapma yaptıklarını…
Hiçbir şey olmamış gibi(!)
En kısa zamanda değiştireceğim bu doktoru, en kısa zamanda.

Gittik mezarcıya, birçok kararı onlara verdirdim…
Kuzenine…
Ne de olsa 99 köşe bile olsa gerçek akraba, sadece iki daha doğrusu üç isteğim oldu…
Gerek olmasa bile yıkamalarını, tanrı önüne temiz çıksın…
Bir…
Mümkün olan en kısa zamanda defni…
İki…
Üç bende kalsın. Örf ve adetler, yöre yöre, ülke ülke değişiyor…
İki hafta kadar tutacaklardı kadını…
Onlara göre caiz olsa bile bana göre değil, insan gitmeli, girmeli gireceği yere.

Uzun lafın kısası, Oma başıma çok büyük işler açtı…
En çok üzüldüğüm nedir biliyor musunuz?
Ölümün bile ticaret olması!