Nefis, nefis diye diye
Abi bir orospu karı et sote yapmışım…
Pişmedi henüz, yüzmekten geldik kadınlar koma…
Yemek bana kaldı…
Sadece suyundan tattırdım…
Annem: “nefis, nefis bırak içini çeksin (…)”
Geçenlerde…
Yine orospu karı, şipşak makarnası…
Dada elini, ayağını beşte parmağını yedi.
😊
Öf karnım çok acıktı!
Rakamlarla Türkiye’de kadın olmak
Sadece oku diyorum, OKU
Vatan sevgisi…
7 Nisan 2018
Çok insan dövdüler “Vatanı sevmiyor” diye…
*
Mesele, vatanın en çok neresini sever insan…
Kumarcı; kumarhanelerini…
Akşamcı; meyhanelerini…
Müdür; masasının durduğu yeri…
Maçta taraftarın sevdiği vatan parçası; 45 dakikada bir hafta ile değişir…
*
Hırsız…
Vatanın zifiri karanlığını sever…
*
İki gece önce, vatanın en çok turuncu koltuklarını seven milletvekilleri oyladı ve ormanların satılması komisyondan geçti…
Vatanın en çok patronun kıçının dibini seven gazete ve televizyon yöneticileri yüzünden kimse yeterince duymadı ama tam bir talan yasası:
Tüm ormanlar satılıyor…
Tüm koylar imara açılıyor…
Tüm kıyılarda yapılaşmaya izin veriliyor…
Ormandaki dikili ağaçlar dahi satılabileceği için, ağaç alıyorsun, orman senin oluyor…
Artık ormanların içinde fabrika, tesis kurulabiliyor…
Kısacası; satacak bir şey kalmadığı için, ormanlar, koylar, kıyılar, para karşılığında talancılara açılıyor…
Şimdi sor bakalım:
“Vatanın neresini seviyorsun?..”
*
Biz vatanın çekirgelerini bile sevdik…
Denizini sevdik…
Karlı dağlarını, sisli yaylalarını sevdik…
Kumru seslerini, sazlıkların ıslığını, ağaçların gölgesini, toprağının kokusunu sevdik…
Kırlangıçlarını, bak bahar geldi çiçeklerini sevdik…
*
Ama ana kuzusu askerler sınırlarda kaya parçaları için can verirken…
İki karış çorak Suriye toprağına girildi diye, kırnata-dümbelek eşliğinde devlet erkanı göbek atarken…
Sen dön bu yandan; yeşil ormanlarını, cennet koylarını, altın kıyılarını, yağmacılara sat…
Vatanı senden kurtarmak lazım…
Neresini seviyorsun vatanın?..
https://www.sozcu.com.tr/2018/yazarlar/bekir-coskun/vatan-sevgisi-2335204/
Üniversitede katliam
7 Nisan 2018
15 yıl önce, 2003.
Üniversitelerimizi imamlaştırmak için düğmeye basılmıştı, asrın liderimiz itiraz eden rektörleri “edep dışına çıkmakla” suçlamıştı. Bunun üzerine “edepsiz rektörler” peşpeşe açıklama yapmıştı.
*
ODTÜ rektörü “başbakanın bu lafı Adnan Menderes’in kara cübbeliler lafı gibi tarihe kara leke olarak geçecek” dedi.
İTÜ rektörü “tarih boyunca kimsenin emrine girmedik, girmeyeceğiz” dedi.
Dokuz Eylül Üniversitesi rektörü “Atatürkçü düşünce için hepimiz Kubilay olmaya hazırız” dedi.
Ankara Üniversitesi rektörü “cumhuriyetin temel ilkelerini savunmak bizim görevimizdir, eğer bu edepsizlikse, edepsizliğe devam edeceğiz” dedi.
Uludağ Üniversitesi rektörü “eskisinden daha çok konuşmaya kararlıyız” dedi.
Karadeniz Teknik Üniversitesi rektörü “parolamız gayet açık, Atatürk ilke ve devrimlerine bağlılık” dedi.
Kırıkkale Üniversitesi rektörü “bizler başkaları gibi demokrasiyi araç olarak değil, amaç olarak görüyoruz” dedi.
Trakya Üniversitesi rektörü “Atatürkçülükte tarafız” dedi.
Marmara Üniversitesi rektörü “çomak rektörlere değil, ülkenin geleceğine sokuluyor” dedi.
Yüzüncü Yıl Üniversitesi rektörü “başbakanın sözlerini aynen iade ediyoruz” dedi.
İstanbul Üniversitesi rektörü “bizi tehdit ederek, ürkütüp, yıldıramazlar” dedi.
Pamukkale Üniversitesi rektörü “siyaseti üniversiteye sokuyorlar” dedi.
Harran Üniversitesi rektörü “üniversitelerin çok ciddi sorunları var, önce onları çözün” dedi.
Çukurova Üniversitesi rektörü “başbakanın bu sözleri yüzyıllarca zihinlerden silinmeyecek bir ifadedir” dedi.
Çanakkale Üniversitesi rektörü “edepsiz lafı gerçekten çok yakışıksız” dedi.
Adnan Menderes Üniversitesi rektörü “sıcak tehlike karşısında sessiz kalmayacağımız bilinmeli” dedi.
Süleyman Demirel Üniversitesi rektörü “üniversiteler siyasi gücün kontrolüne bırakılamaz, bırakılmamalı” dedi.
*
Varlığıyla onur duyduğumuz bu “edepsiz” rektörlerin hepsi tek tek görevinden alındı, mahkemelerde süründürüldü, bazıları hapse atıldı.
*
15 yıl sonra, netice?
*
Osmangazi Üniversitesi’nde beğenmediği akademisyenleri fetocu diye gammazlayıp hapse attıran, bir senedir YÖK’e şikayet edilmesine rağmen korunup kollanan kafadan kontak araştırma görevlisi, tabancayla üniversiteyi bastı, dört akademisyeni kurşuna dizdi.
*
Sayın basınımız “üniversitede katliam” manşetleri attı.
*
Peki silahlar patlayana kadar üniversitede katliam yok muydu?
*
Mesela… Yukarıda tek tek saydığım saygın biliminsanlarını imha edip, onların yerine “ben bu ülkede cahil, okumamış, tahsilsiz kesimin ferasetine güveniyorum, okuma oranı arttıkça beni hafakanlar basıyor” diyen arkadaşları monte etmek, katliam değil miydi?
*
“Atatürk ilke ve devrimlerine bağlıyız, cumhuriyetin temel ilkelerini savunmak bizim görevimizdir” diyen rektörleri hapse atıp… Onların yerine “akademisyenler için kep değil sarık daha uygundur” diyen, Arap kıyafetiyle kafasında sarıkla gezen yobazı rektör yapmak, katliam değil miydi?
*
“Hazreti Nuh’un cep telefonu vardı” demek, üniversitede katliam değil de nedir kardeşim?
*
“1924’te camiler kapatıldı, Çanakkale ve Bursa’da genelev olarak kullanılan camiler var” diyebilmek, seri cinayet değil midir?
*
Kafasında fesle dolaşan tımarhanelik herif tarihi katlederken, üniversitelerin tarih bölümlerinden çıt çıkıyor mu?
*
“Dualarla cıvatalarını gevşetip uzay mekiğini düşürdük” diyenler muteber adam sayılırken, astronomi ve uzay bilimleri profesörü Rennan Pekünlü, feto organizasyonuyla hapse atılmadı mı?
*
İsmi Abdülhamid olarak değiştirilen GATA’nın profesörü, şizofreni hastalığının cin çarpması yüzünden meydana geldiğini izah ederken, tedavi için dini şifacılarla üfürükçülerin faydalı olabileceğini söylerken… Geliştirdiği ilaçla şizofreni tedavisinde çığır açan GATA profesörü Tayfun Uzbay, feto organizasyonuyla hapse atılmadı mı?
*
Profesör Türkan Saylan, Profesör Mehmet Haberal, Profesör Fatih Hilmioğlu, Profesör Erol Manisalı, Profesör Kemal Gürüz, Profesör Yalçın Küçük, Profesör Uçkun Geray, Profesör Kemal Alemdaroğlu, Profesör Mustafa Yurtkuran, Profesör Ferit Bernay, Profesör Yücel Aşkın… Dünya üniversite tarihi böylesine büyük katliam gördü mü?
*
Adalet Bakanlığı’nın verilerine göre, 70 bin üniversite öğrencisi hapiste şu anda… Tutuksuz yargılanan üniversite öğrencilerini eklersen korkunç rakam 100 bini aşıyor. Fetocuların silahları patlayana kadar üniversitede katliam yok mu sanıyorsun sahiden?
*
“Elbiselerinizi çıkarmadan sevişin” diyen profesörünüz yok mu? “Deve sidiği şifalıdır” diyen akademisyeniniz yok mu? “Yabancı kadınla tokalaşmak ateş tutmaktan daha korkunç” diyen rektörünüz yok mu? TÜBİTAK bilim fuarında “Tillo evliyalarının kerametleri projesi” sergilenmedi mi? Daha nasıl katliam olsun üniversitede?
*
Fetoculara “ne istediniz de vermedik” diyen siz değil miydiniz? “2004’ten önce kaç üniversiteniz vardı, bizim sayemizde 2004’ten sonra kaç üniversiteniz oldu” diyen siz değil miydiniz?
*
“Hayatta en hakiki mürşit ilimdir” vizyonuyla “ulemaya soralım” arasındaki tercihin kaçınılmaz sonucudur bu… İmamlaştırdığın üniversitelerden ne bekliyordun katliamdan başka?
https://www.sozcu.com.tr/2018/yazarlar/yilmaz-ozdil/universitede-katliam-2-2335268/?utm_source=yazarlar&utm_campaign=diger_yazilar&utm_medium=diger
Deizm
8 Nisan 2018
Cahil cühela yobazlara bakıp, bunlar müslümansa ben değilim diyen gençlerin sayısı hızla artıyor. Toplumu imamlaştırma dayatması yüzünden, tam tersine, dinden soğuyanlar çoğalıyor. Hatta, imam hatip öğrencileri arasında bile “deizm”in yayıldığı saptanıyor.
*
Herkes merak ediyor, nedir deizm?
*
Terör örgütüyle masaya oturduğumuzu söyleyenler şerefsizdir, de.
Sonra tabii görüşüyoruz görüşme talimatını veren benim, de.
Biz Amerika’nın düşündüğü Büyük Ortadoğu Projesi’nin eşbaşkanıyız, de.
Sonra Amerika’nın projesi diyenler bunu ispat etmezlerse alçaktırlar namussuzdurlar, de.
Kardeşim Esad, de.
Sonra katil Eset, de.
Ben şahsen bedelli askerliğe izin vermem referandum yaparım, de.
Sonra 30 bin lirayı veren askerliğini yapmış sayılacak, de.
Anadilde eğitimin önünü açarsanız ülke bölünür, de.
Sonra farklı dilde eğitimin önünü açıyoruz, de.
Ben Gürcüyüm ailemiz Gürcü ailesidir, de.
Sonra benim için Gürcü diyenler bile oldu, de.
Bana milliyetçi diyenler varsa evet milliyetçiyim, de.
Sonra her türlü milliyetçiliği ayaklar altına aldık, de.
Üçüncü köprü cinayettir İstanbul için ölümcül sonuçlar doğurur, de.
Sonra Cumhuriyet mitinglerinde Cumhuriyetçiyiz diye yürüyenler var ya üçüncü köprüye işte hep onlar karşı çıktı, de.
Muhterem hocaefendi, de.
Sonra terörist sülük, de.
Ergenekon’un savcısıyım, de.
Sonra şahsım aldatıldı, de.
Kürt sorunu vardır benim de sorunumdur, de.
Sonra ne Kürt sorunu yauv bu ülkede Kürt sorunu yoktur, de.
Analar ağlamasın, de.
Sonra ne mutlu şehit ailelerine, de.
Süleyman Şah türbesi Türkiye’nin dışardaki tek vatan toprağıdır başına herhangi bir şey gelmesi durumunda atacağımız adım bellidir hassasiyetimiz bellidir dalgalanan bayrağı korumak için tereddüt etmeyiz türbenin kuşatıldığı iddialarının hepsi uydurmadır, de.
Sonra sevk ve idaresini bizzat takip ettiğim nakl-i kubur operasyonunu her türlü takdirin fevkinde gerçekleştiren hükümetimizi tebrik ediyorum, de.
Türkçeyle felsefe yapılamaz diyorlar ırkçılıktır, de.
Sonra Türkçeyle felsefe yapamazsınız, de.
Hamdolsun başardık AB’ye gidiyoruz hedef tam üyelikti alındı bizim hükümetimize nasip oldu, de.
Sonra eyyy AB sen kimsin, de.
Başkanlık sisteminin ortaya çıkışı özentinin sonucudur Amerikan emperyalizminin tavsiyesidir, de.
Sonra başkanlık sistemi bizim için yeni değildir gelenekseldir bizim genlerimizde başkanlık sistemi var, de.
Devlet Bahçeli hakkında mehape’yi küçülten zat uçma özürlü ırkçı alçak adi namert ağzından salyalar akıyor ikiyüzlü, de.
Sonra sayın Bahçeli’ye devlet adamlığı nedeniyle şahsım adına teşekkür ediyorum, de.
Van münüts çocukları nasıl öldürdüğünüzü biliyoruz siz insan öldürmeyi iyi bilirsiniz, de.
Sonra Gazze’ye giderken bana mı sordunuz İsrail’e ihtiyacımız var, de.
Bu ülke demokratik parlamenter sisteme inanmış bir ülkedir hiçbir zaman demokratik parlamenter sistemden uzaklaşmayacağız, de.
Sonra artık parlamenter demokrasi yok, de.
Lozan antlaşması devletimizin tapusudur inanç cesaret ve fedakarlık zaferidir, de.
Sonra birileri bize Lozan’ı zafer diye yutturmaya çalıştılar zafer mi bu, de.
İstanbul’u ihya ettik ihya etmeye devam edeceğiz, de.
Sonra biz bu şehre ihanet ettik hâlâ da ihanet ediyoruz ucube inşaatlar yaptık çok yanlışlar yaptık ben de bundan sorumluyum, de.
İçki içen alkoliktir, de.
Sonra içki içenler bize oy veriyorsa alkolikler arasına girmemiş oluyor, de.
İşsizliği bitirdik, de.
Sonra işsizlik şu anda yüzde 11’in üzerinde bu ülke bu hale düşmeli miydi, de.
Büyümede dünya rekoru kırdık, de.
Sonra bize lazım olan üretimdir bu halde kalkınabilir miyiz, de.
*
De’izm budur.
*
Öyle de’nirken aniden böyle de’nmesi sonucunda, toplumun allak bullak olması, zihinlerdeki contaların yanması, şuur şakülünün kayması, o uçtan öbür uca savrulurken gözünün önünde yaşananları idrak edemez hale gelmesi, bu vahim tabloyu ideoloji olarak benimseyip, artık her de’nileni alkışlamasıdır deizm.
https://www.sozcu.com.tr/2018/yazarlar/yilmaz-ozdil/deizm-2337348/
Bilim, her verilebilen cevap, her “çözüm” ardından en az bir – iki yeni soru getirir
Görecelik…
Hangi göz ile bakıyor bir insan baktığına…
Göz, gözü ile mi kalbin gözüyle mi?
Ve yine…
Göz dediğin eğitimli mi, biliyor mu neye baktığına, bakacağına…
Şöylede sormuş olabilirdik bu soruyu…
Göz eğer görüyorsa, farkındaysa baktığının…
Hangi göz ile görüyor…
Mesela bir doktor gözü ile mi bakıyor örneğin insan vücuduna veya bir mühendis gözüyle mi görüyor gördüklerini?
Hani bıçak meselesi…
Bıçak kasabın elinde farklı bir işlev yerine getirirken bir cerrahın elinde bambaşka bir görev üsteniyor.
İnsan ve anatomisi…
İnsan ve ruhu bir mühendis gözüyle Leonardo’nun anatomi çizimlerine baktığımda gördüklerim VE ANLADIKLARIM çok farklı. Bizim Ali…
Şahtı şahbaz oldu benim gibi…
Ters bir hareket, çocuk kıpırdayamıyor. Anlayacağınız…
Durum onu gösteriyor, kabak yine Önderin başına patladı!
Yeminle çok bıktım…
Kaçacak yer arıyorum AMA kaçacak yer bulsam bile sevdiklerim hep benimle…
Senin gibi manyak psikoloğum, git bir meslektaşına…
Bak kaçıncıdır diyorum sana…
Git, git kadın git!
Bak kendine…
Evlat var, ihtiyacı var sana…
Ben uzakta olsam da sen benden uzakta…
Yürekler bir kadın, düşünceler, hayaller…
Git baktır kendine, ilgilen kendinle, bak sağlığına…
Hem vücuden hem ruhen benim ruhu sapığım…
Kalbimin güzel kraliçesi, git baktır kendine. Birde seninle uğraşmayayım.
Öptüm kirazları, öptüm benim sapık ama güzel ruhumu.
Gülüm, güzel kuşum delirme. Beni de üzme
Breh, breh, breh
Tayyipistan sıkı takipte…
İlginç olan…
Engellemiyorlar da!
Dede gönderdi, dedi OKU. Dinde var çocuklar Allah’ta
Ne ararsan önce kendinde ara…
Sevdiklerinde…
Göz ile görmek başka, yürekle görmek VE his edebilmek, etmek başka…
Almancan yoksa, izleyemediysen…
Kadın diyor insani insan yapan empati…
> sadece insan < empati duyar diyor…
YANLIŞ
Bilim ispatladı, insana en yakın canlı, onlarda empati duyabiliyor…
İnsan kadar olmasa bile, o kadar gelişmemiş…
Canlı…
His ediyor. Hiç unutamıyorum O dişiyi, o resim hafızamda…
Bir köpek, bir ANNE , ölmüş olan yavrusunun başında, yüzünde acı…
Veya bana öyle geldi.
Öğreti gençler…
Doğruysa, güzelse, faydalıysa…
İnsana, çevresine, hayvana veya tabiata…
Ne fark eder kimden geldiği ister İlahi ister insan…
Önemli olan…
Güzel olması, faydalı olması değil mi?
—
Dede daha upload yapıyormuş, linki gönderdi
Annemarie Schimmel