Siyah bir gece elbisesi

Yok ya…
Dikizci, röntgenci miyim ben?

Benim olmayana…
Bana ait…
Bana ben olmayana yan gözle bile bakmam, iç geçirmem.

Kamera…
Giriş kapısına çevrili, gözle görülebilecek şekilde. Arkadayım ya…
Hanıma gerekli hallerde yârdim edebileyim diye…
Aslında prova ve soyunma odası bir ötede, bazen hanim iğneliyor girişte…
Severim bakımlı kadını, insanı…
Severim kendine değer vereni. Sarışına siyah çok yakışır…
Esmere kırmızı gibi, kadın zaten her haliyle kadınım diyor, elbise ise çok yakışmış…
Allah…
Kimi insani öve öve yaratırmış, buda onlardan biri…
Severim…
Güzele bakmayı, zaten sevapmış güzele bakmak…
Allah…
Sahibine bağışlasın. Evet bir dişi, dışı güzel…
İçini ise bir Allah, bir onunla yaşayan bilir!

Ambalajı neyleyim…
İçindeki güzel olmadıktan sonra!?

Aradaki bariz fark

Bu yüzden severim batılıyı…
Evet…
Köklü bir gelenek. İnan sende bilsen benim gibi geçmişi…
Anlarsın…
Batılı neden hesap sormasını biliyor, bildi!

Büyük mücadelelerle elde ettiler demokrasiyi…
Çok büyük…
Her biri birer özveri timsali…
Bizim gibi bugünden yarına demokrasi ile tanışmadılar…
Allah razı olsun senden Gazi Mustafa Kemal Atatürk…
Ve bu uğurda tüm kanını, canını veren insanlarımızdan.

Her şey özgür bir yaşam…
Evlatların istikbali, torunların hürriyeti için…
Akan kan, dökülen ter, mücadele bu yüzden…
Galipte piçin biri dayatmasın diye ileri demokrasi dediklerini.

Evet…
Trump zor durumda gözüküyor…
Öngörüler bu yönde …
Acı tecrübeler ile öğrendiler…
Çok acı…
Hesap sormazsan eğer gelir s.çar tepene, gözünün içine baka baka s.kerler seni!

Allah dediler…
Allah…
Allah namında becerdiler seni…
Ama…
En kötüsü evlatlarımızın istikbalini çaldılar…
Yozlaştırdılar insanlarımızı…
Geleceğimizi, sözde ampul yakarak karartılar!

Bekleyip göreceğiz…
Göreceğiz hezimetin boyutlarını…
Belki de hani dünkü gibi “bilirkişi, kapasitelerin” yanılgısını…
Bekleyip göreceğiz göreceğimizi!

😊

Gülben Ergen – Uçacaksın

Hande Yener – Yalanın Batsın

Gülben Ergen – Teşekkür Ederim

Ben…
Böyleyim. Kadınım dediğim!

Bu da başka bir pezevenk, EVET işbirlikçi vatan – millet satan

Makama…
YOKKK…
Mevki işgalcisine değil, örneğin Türkiye Cumhuriyeti Devleti…
Cumhurbaşkanlığı makamına son derece saygılıyım veya…
Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu parti olan Cumhuriyet Halk Partisi…
Başkanlık makamına, O koltuğa saygılıyımdır…
İnsan olan insana!

Ulan adi, evet O da bir adi…
Sen…
AKP başkanına laf yetiştireceğine, önerdiğimiz 13 maddeyi uygula diye serzenişte bulunacağına…
Eyyy bunak herif…
Yüreğin, gücün, bilgin yetiyorsa…
Makam işgalcisi O pezevenk gibi, yönetimi kendi eline alsana!

Birde salondakiler alkışlıyorlar…
Salon Atatürkçüsü demekte haklılar!

Not:
Bakalım Trump tokadı yiyecek mi?

Apartman p.çleri, annemin dediği gibi

😊
Ne anlarım ağaçtan, çiçekten, böcekten?
Öf ne odun kestim ne odun kestim…
Sadece dal…
Dalları bile bana 3-4 sene yeter, sıcağa zaten gelemiyorum…
Keyfim için, önünde konyağımı yudumlayabilmek, kitap okumak için.

İlaçlarım…
Dinlenmeliyim biraz felaket yoruldum…
Yok ya ben kesmiyorum, makine kesiyor ama o bile yoruyor işte!

Hep diyorum değil mi, işbirlikçi! İşlerim yine ters gitti, Allah beterinden korusun. Geldim AMA gidiyorum yine. Bir kahve

Ülke tarihinin en büyük rant oyunu muhalefetin gündemine girmedi

Cumhuriyet Gazetesinde, “Emsalsiz ihanet: Ülke tarihinin en büyük rant oyunlarının boyutunu açıklıyoruz” ve “Ülke tarihinin en büyük rant oyunu: Doymamışlar” başlıklarıyla iki gün üst üste yayınlanan haberlerin konusu, kamu kuruluşlarıyla işbirliği içerisinde İstanbul’da gerçekleştirilen 76 “inşaat projesinde” yapılan imar yolsuzlukları. Haber, Toplu Konut İdaresi Başkanlığı (TOKİ) uzmanlarınca hazırlandığı belirtilen bir dosyada yer aldığı ifade edilen son derece çarpıcı tespitlere dayanıyor. Haberde yer alan bilgiler, “bürokrasiyi azaltmak”, “kamu idaresini hızlı iş yapar hale getirmek” adına, devlet yapısında yaratılan tahribatı çok net bir şekilde ortaya koyuyor. “İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve bazı bakanlıkların İstanbul’a ‘ihanet ederek’ kenti parsel parsel ranta açtıkları ortaya çıktı” cümlesiyle başlayan haberde; hangi projede, yasalara ve plana aykırı olarak ne kadar fazla inşaat hakkı kullanıldığı, fazladan kullanılan imar hakkının maddi değeri ayrıntılı olarak listelenmiş.
Bu yazıda amacım, söz konusu yazıları okuyarak kolayca ulaşabileceğiniz bu bilgileri tekrar etmek değil. Müteahhitlerin cebine ekstradan 240 milyar lira aktarılmasına neden olduğu belirtilen, söz konusu fazla inşaat hakkı kullanma olayının, dağ başında değil, İstanbul’un ortasında nasıl olup da gerçekleşebildiği…
Bunun için öncelikle kamu mülkiyetindeki bir arsa üzerinde inşaat yapmanın nasıl mümkün olduğu/olabildiği konusunda kısa da olsa bilgi verecek, devamında ise bu arsa üzerinde inşaat yaparken atılması gerekli adımları, hangi aşamalarda hangi kamusal denetimlerin söz konusu olduğunu ya da olması gerektiğini sizlerle paylaşacağım.
YAPSATÇILIK
Kamu mülkiyetindeki arsalar üzerinde, satılmak üzere konut, alışveriş merkezi vb. ticari yapı yapmanın iki yolu var. Birincisi söz konusu arsayı satın almak ya da özelleştirmeler yoluyla elde etmek, plan değişikliği yaparak konut, AVM, vb. kullanım biçimine dönüştürmek, ikincisi ise plan değişikliğinin esas olarak arsa kamu elindeyken yapıldığı, “hasılat paylaşımı” olarak adlandırılan ve AKP iktidarı süresince, kamu arazilerinin özelleştirilmesine yönelik bir araç olarak oldukça yaygın bir şekilde kullanılan devlet arsası üzerinde yapsatçılık.
Cumhuriyet Gazetesinin haberi, bir dönem Başbakanlık Yüksek Devlet Denetleme Kurulu raporlarına, KİT Komisyonu çalışmalarına da yansıyan ve bütünüyle ayrı bir araştırmayı hak eden konunun bu aşamasıyla değil, bu aşamadan sonra gerçekleştirilen kısmıyla, yani söz konusu projelerin inşa edilme süreçleriyle ilgili.

3194 sayılı İmar Kanunu’na göre, imar ve uygulama (parselasyon) plan bulunan bir alanda/parselde inşaat yapabilmek için öncelikle, imar planı üzerindeki bilgilerin, söz konusu parsel özeline yönelik olarak yer aldığı “imar durumu belgesinin” ve binanın nereden ve nasıl kotlandırılacağını gösteren “yol kotunun” alınması gerekiyor. İkinci aşamada, söz konusu imar çapı ve yol kotunda yer alan bilgilere uygun olarak binanın mimari projesinin çizilmesi, üçüncü aşamada, inşaata fiilen başlanabilmesi için gerekli olan İnşaat Ruhsatının alınması, dördüncü ve son aşamada ise, yapının ilgili mevzuata, Yapı Ruhsatı ve eki belgelere (proje, vb) uygun olarak inşa edilmiş/tamamlanmış olduğunu belgeleyen/belgelemesi gereken Yapı Kullanma İzni (İskan izni) belgesinin alınması gerekiyor.
İKİLİ BİR YAPI
5216 sayılı Büyükşehir Belediye Kanunu, söz konusu işlemlerle ilgili olarak ikili bir yapı oluşturmuş durumda. Yasanın 7. maddesine göre, yukarıda saydığımız 4 aşamadaki işlerin tamamının, yazıya konu olan projelerin sınırları içerisinde yer aldığı ilçe belediyelerinin yetki ve sorumluluğunda gerçekleştirilmesi öngörülürken, “Büyükşehir belediyesinin imar denetim yetkisi” başlıklı 11. maddesine göre, Büyükşehir Belediyelerinin, ilçe belediyelerinin imar uygulamalarını denetleme yetkisi bulunuyor. (*)
Yazının sonunda linkini verdiğim, Cumhuriyet Gazetesinin haberi içerisinde yer verilmiş olan proje listesine bakılarak, imar planına ve mevzuata aykırı şekilde, fazla inşaat alanı kullandığı belirtilen projelerin, hangi ilçe belediyelerinin sınırları içerisinde yer aldığını belirlemek mümkün. Genel olarak bakıldığında, “bu konu özelinde parti farkının söz konusu olmadığını gösteren”, CHP’li ve AKP’li belediye başkanlarının yönetimindeki belediyelerin birlikte yer aldığı bir liste söz konusu.
Sonuç olarak, projeyi gerçekleştiren şirketlere haksız kazanç sağlanırken, şu an itibarıyla yasallığı tartışmalı duruma düşmüş olan konut ve işyerlerini satın alan sıradan vatandaşları mağdur eden/edecek, başta ilgili belediyeler olmak üzere kamu kurumlarının saygınlığını tartışılır hale getiren çok ciddi bir iddia söz konusu.
Olayı daha da korkutucu kılan husus, Cumhuriyet Gazetesinde yayınlanmış olan söz konusu iddianın, hele ki yeni bir yerel seçime gidilirken partilerin adaylarının kim olacağının konuşulduğu bir ortamda, ne saygınlıkları tartışılır hale gelen ilgili kurumların yöneticilerinin ne de iktidarıyla, muhalefetiyle siyaset kurumunun gündemine dahi girmemiş olması. (**)

Ahmet Müfit
Odatv.com

(*) Eğer yapının yapıldığı yer Büyükşehir Belediyesi sınırları içerisindeyse ve istisnai bir durum olarak bu yetkiler, Büyükşehir Belediyesi ya da Çevre Şehircilik Bakanlığı tarafından kullanılmıyorsa.
(**) İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından yayınlanan, ilgili haber metninde de yer verilmiş olan kısa bir açıklama dışında.
Kaynaklar:
(1) http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/ekonomi/1121907/Emsalsiz_ihanet__Ulke_tarihinin_en_buyuk_rant_oyunlarinin_boyutunu_acikliyoruz.html, (2) http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/cevre/1123028/Ulke_tarihinin_en_buyuk_rant_oyunu__Doymamislar.html (3) http://www.mevzuat.gov.tr/MevzuatMetin/1.5.3194.pdf (4) http://www.mevzuat.gov.tr/MevzuatMetin/1.5.5216.pdf

https://odatv.com/ulke-tarihinin-en-buyuk-rant-oyunu-muhalefetin-gundemine-girmedi-04111824.html

Anla yani anla, HOBIM, özelim, meşgalem!!!

Bilişim ile bile ilgilenemiyorum…
O kadar yoğunum ki…
Dağ gibi…
Ahırdan çıkan ahşaplar, çocuklar para verip alacak yakacak oduna…
Olsun bir faydam istiyorum, OLSUN…
Kendim 3 metreküp, en azından 1-2 çocukların…
Her şey önderin elinden öpüyor!

Tüm bu hengamede, gözden kaçmaz…
İlgiliyim…
SIYASET!

Son çare(!)

Borçları ödeyebilmek için millet böbreklerini bağışlamaya başladı…
18 bin dolara “bağışlıyorlar”
Biliyorsunuz satmak…
YASAK!

Ya diğer zibidiye ne demeli?
Yunanistan ve İtalya…
“Otoriteler” kesin gözüyle bakıyordu…
AVRUPA…
Muafiyet dışında(!)

Backdoor denir buna…
Arka kapı, aralık bırak…
Çin zaten çok şaşırtmıştı beni, Iran petrolünün iyi bir müşterisi…
Dedim ya, bizim aksimize…
Devlet geleneği!