AMA…
Yazınızın ilk bölümündeki görüşlerinize muhalefet şerhi koymak isterim…
Şöyle ki…
Asimilasyon diye bir kavram var genelde sosyolojide kullanılır ancak psikolojide de yeri vardır…
Etnisitesi ayrı bir gurubun bütünün içinde açılması, bazen zorbalıkla. Asimilasyon…
Örneğin Bulgaristan …
Ve yine psikolojide W. Wundt’un ortaya koyduğu bir kuram, yok aslında kuramdan öte bir gerçek…
Bilinç ile ilgili, bilinç ile bilinci biçimlendirilerek, biçimlenmesi. Kısacası yeni, farklı bir bilincin oluşması. Bu konunun uzmanları sırasıyla Ruslar, Çinliler ve Amerikalılardır efendim.
Bu açıdan ve bu bilgi ışığında…
Türki Cumhuriyetler konusunda söylediklerinizi tekrar değerlendireceğinizi umarım. Buna rağmen…
Özellikle Kıbrıs konusunda söyledikleriniz kısmen doğrudur…
ANCAK…
Kendisi himmete muhtaç dede, nerede kaldı gayrıya himmet ede?
Lafla ne peynir gemisi yürür ki bu AKP öncesi de böyleydi, AKP ile zirve yaptı…
Ne >>> ağabey<<< konumuna bürünnünülüne bilinir (öf be bu ne ya 😊 ) !
Ne demiş atalar?
Önce can sonra canan!
—
Şu bizim “Türk” dünyası
Sevgili okurlarım, coğrafi olarak Türkiye’den oldukça uzakta, Orta Asya’da kurulu bazı devletler var.
Biz bunlara “Türkî Cumhuriyetler” ya da “Türk devletleri” diyoruz.
Kazakistan, Azerbaycan, Türkmenistan, Kırgızistan, Özbekistan, Tacikistan vesaire…
Fakat gelin görün ki, Azerbaycan dışında bunların hiçbirinin ana dili Türkçe değil.
Bazıları yarım yamalak Türkçe biliyor olsa bile aralarında konuştukları dil genelde ya kendi dilleri, ya da çoğunlukla Rusça.
Aralarındaki resmi yazışmalar Türkçe değil, Rusça veya kendi dillerinde yapılıyor.
Hemen hepsi Rus kültürünün egemenliği altında yaşıyor.
Bazıları zengin, bazıları fakir.
Hemen hepsi despot yönetimler tarafından yönetiliyor.
Hiçbirinde demokrasi falan aramayın, bulamazsınız.
Rus kültürü onları silindir gibi ezip geçmiştir.
Aralarında en büyüğü ve en güçlüsü olan Kazakistan’a bakın…
Ahalisinin çoğunun ismi Rusçadır.
★★★
Eeee, o zaman nasıl oluyor da bunlara Türk devletleri deniliyor.
Kökenleri Türk, tamam yani…
Ama günümüzde bir teraziye vursak, acaba bunlar ne ölçüde “Türk”!
İşin ilginç yanı, bu hükümetlerin bir bölümü ne yazık ki Türkiye’nin dostu falan değil.
Ülkelerinde iş yapan Türk şirketlerine, ülkelerinde yaşayan Türk vatandaşlarına her türlü güçlüğü çıkarmaktan çekinmezler.
★★★
Bakınız, Akdeniz’in ortasında KKTC diye bir devlet var.
Tamamı Türk ve Müslümanlardan oluşan küçük bir devlet.
Hıristiyan dünyasının ambargosu altında inim inim inliyor.
O Türk devletini bizden başka tanıyan yok!
O halde nerede o bizim “Türk Cumhuriyetleri”?
Bırakın tanımayı falan bir yana, bugüne kadar onların ağzından KKTC ile ilgili bir tek cümle duymadık.
Diyelim ki KKTC’yi adam yerine koymuyorlar, iyi de Türkiye’nin bir hatırı yok mu o sözde Türk kardeşlerimizin indinde?
Bu söylediklerime Azerbaycan dahildir.
Bir millet iki devletmiş!
Hadi canım, sen de!
★★★
Son olarak birkaç gün önce Kırgızistan’da devlet başkanlarını bir araya getiren Türk Konseyi toplandı…
Türkiye’yi her zaman olduğu gibi Recep Bey temsil etti.
Yuvarlak masanın çevresine oturdular, herkes kendine göre nutuk attı.
Recep Bey konuşuyordu:
“Aramızdaki ticaretten, alım satımlardan doları çıkaralım.”
Peki ne yapalım?
“Kendi para birimlerimizi kullanalım!”
★★★
Recep Bey yönetimi yükselen döviz kurlarıyla baş edemeyince nutuk atmaya soyundu:
“Dünyada zaten doların önemi kalmadı. Bütün ülkeler doları ve Euro’yu bir kenara bıraksın, dış ticaretimizi kendi para birimlerimiz üzerinden yapalım!”
Olmayacak duaya amin dediklerini kendileri de biliyor…
Bu gibi sözler tamamen iç siyasete, Türk Milleti’nin gözünü boyamaya yöneliktir.
Varsayalım iş adamısınız…
Tacikistan, Özbekistan gibi bir ülkeyle ticaret yapacaksınız.
Allah aşkına söyleyin, hangi iş adamı onların para birimiyle ticaret yapmaya razı olur, bu mümkün müdür?
★★★
Bu gibi uçuk ve gerçekleşmesi asla mümkün olmayan sözleri izleyen dünya ticaret piyasası herhalde bıyık altından gülüyordur.
Dövizin yükselişini nutuk atarak durdurmak mümkün değildir.
Nitekim durmuyor.
Efendim dış güçler Türkiye üzerinde oyun oynuyormuş, onların Allah’ı yokmuş, dolar zaten dünyada eski önemini yitirmiş falan filan…
Olmuyor işte…
Böyle sözlerle ekonomi düzelmiyor.
Her gün yeni zamlar geliyor, enflasyon zıplamayı sürdürüyor.
★★★
Tüm akaryakıt ve petrol ürünlerini dolarla satın alıyoruz ve milyarlarca dolar ödüyoruz.
Onları bize satan ülkelere sorsanıza!..
“Abicim biz size bundan sonra dolar yerine Türk Lirası ödeyelim mi?”
Bakalım nasıl bir yanıt alacaksınız!
Denemesi bedava!
Sevgili okurlarım, şu ekonomik ortamda insanlarımız perişan durumda sürünürken Recep Bey sarayında 30 Ağustos daveti verdi.
Şimdi okuyacağınız yemek listesini Ertuğrul Özkök’ün dünkü yazısından aldım.
Sizler evlerinizde kuru fasulyeye talim ederken Saray’ın ikram mönüsüne bakın:
Susamlı levrek simidi… Chia tohumu eşliğinde ejder meyveli smoothie… Liçi eşliğinde efuli… Stareks eşliğinde aloevera …Orman meyveli spesiyal… Pataşur içinde Çerkez tavuğu… Zencefilli somonlu şuşi… Tartalet içinde humus… Aydın usulü kuzu çöp şiş…
★★★
Bu Saray yemeklerinin ne olduğunu çoğunuz gibi ben de anlamadım.
Ama yemişler…
Günün birinde bizler de inşallah o yemeklerin tadına bakma fırsatı buluruz…
Saray sofrasına çöküp yiyenlere afiyet olsun, bu listeyi okuyunca ağzı sulananların kısmeti bol olsun!
https://www.sozcu.com.tr/2018/yazarlar/emin-colasan/su-bizim-turk-dunyasi-2608383/?