Hayrettin Karaman, profesörmüş profesör(!)

Sıfatını siktiğiminim çocuğu…
O unvanı kimin sayesinde aldığını unutma emi…
Unutan bir orospu çocuğu daha…
Birçokları gibi!

Herifin yüzüne bak, hizaya gel…
ANLA!

Bunlar…
Hangi orospuların amından fırlamış, hangi orospuların?

Beklentilerde ölçülü olmak
25 Eki 2019, Cuma

Bundan önceki yazıda AK Parti iktidarına yönelik maddi beklentileri ele almış bunların ne ölçüde karşılanabildiğini ortaya koymaya çalışmıştık.
Bu yazıda manevi, dini, ahlaki beklentilere bakmak istiyoruz.
Samimi olarak dinini yaşamak için beklentileri ve talepleri olan kesime daha sözün başında insaflı ve ölçülü olmaları gerektiğini hatırlatmaya ihtiyaç duyuyorum.
Biz Hz. Ebu Bekir, Ömer, Osman, Ali (Allah onlardan razı olsun), Selçuklu, Osmanlı… devirlerinde değiliz. Ümmet coğrafyası parçalanmış, ümmeti birbirine düşürerek zayıflatan sömürgeciler maddi ve manevi varlığımızı büyük ölçüde tüketmişler. Ülkemizin üzerinden dev bir silindir geçmiş, her şeyi çağdaşlaştırma adıyla Batılılaştırma manasında dümdüz etmiş. Kendi düzenimize, kültür ve medeniyetimize dönüşü zorlaştırmak üzere uluslararası antlaşmalara imza atılmış, bağlayıcı ve bir kısmı değiştirilemez kanunlar vazedilmiş, insanımız değişmiş, Müslüman aileden gelen birçok kişi din ile alakasını ya tamamen kesmiş veya çok zayıflatmış, yönünü maddeye ve Batı’ya çevirmiş, dinine daha bağlı görünen kesimde de (müstesnalar kaideyi bozmaz) bazı zaafalar oluşmuş ve daha önemlisi teorik olmasa da fiilen ılımlı (şeriatsız) Müslümanlar haline gelmişler…
Bu tespitimiz doğru ise bizi daha iyiye götürmek için siyasete giren ve iktidara gelen insanımızın işte bu tasvir etmeye çalıştığım kesimlerin tamamından oy almaya ihtiyacı vardır. İlk adımda Hz. Ömer devrini isteyenler (diyelim ki, kendileri o devir Müslümanları gibidirler) eğer oy veriyorlarsa onların oyları, Erdoğan ve benzerlerini (benzeri varsa) iktidara getirmeye de iktidarda tutmaya da yetmiyor.
Bu durum karşısında hikmet ölçüleri içinde düşünen iyi niyetli insanımızın beklentilerini ölçülü tutmaları gerekiyor.
Evet, adalet, dînî ve millî eğitim, kültür, aile, ahlak ve âdâb konularında bana göre de haklı şikayetler var; ama bunların kısa zamanda belli bir kesimin istek ve anlayışına göre kökten değişmesi ise muhaldir.
Bu manada bir değişimi devletten beklemek de doğru değildir; çünkü devlet bütün kesimlerin devletidir.
Peki devletten ve iktidardan ne beklenebilir?
Herkese ve her kesime yolunda yürüyebilmeleri için gerekli hak ve hürriyeti vermesi beklenebilir.
Devlet bunu yaparsa gerisi her bir kesimin sivil toplum parçaları olarak yapacakları faaliyetlere, gayretlere, fedakârlıklara kalır. Kim daha çok, düzenli, planlı, programlı, hakikat bilgisine dayalı, ayakları yere basan faaliyet gösterirse gelecekte üstün söz sahibi de o olur.
Bundan önceki birçok iktidar döneminde İslâmî kesimin ayaklarında maddi ve manevi hareketlerini engelleyen bağlar, bukağılar, prangalar vardı. Bu iktidar bunları teker teker çözdü, şimdi iyi Müslümanlar olabilmek için maddi ve manevî neye ihtiyacımız var ise mevcuttur. İnsanların kendi aralarında anlaşarak -ceza alanı hariç- birçok alanda ve ilişkide şeriat kurallarını uygulamalarına da engel yoktur. Değişim için en önemli araç eğitim ve öğretim ise -ki, bence de öyledir- çocukların okul çağı öncesine ait okullardan üniversiteye kadar her kademede okul açmak, mevcut okullar içinden de amaca uygun olanlarını seçmek mümkündür.
Eğer İslâmî kesim, mevcut şartlar içindeki iktidara, “şu veya bu derecede ve manada ötekini” tut beni bırak, ötekinden al bana ver, ona yasak getir bana hürriyet… diyorsa ve bunu bekliyorsa ölçüyü kaçırmış demektir. İktidar, yukarıda tasvir ettiğim şartlar ne kadarına imkân veriyorsa ancak o kadarını yapabilir; daha fazlasının şimdilik aşılamaz engelleri vardır. Bu engelleri her bir Müslüman kendine düşeni eksiksiz yaptığı zaman ve eşyanın tabiatının gerektirdiği kadar da süreler tamamlandıkça yapabilecektir.

https://www.yenisafak.com/yazarlar/hayrettinkaraman/beklentilerde-olculu-olmak-2053148

Hmmm sevdiğim geldi, anlatmışımdır TAM BIR HANIMEFENDI

Ermeni…
“İstanbul kızı”
Allah’ım bir Türkçe, hal hareket…
Tam bir İstanbul hanımefendisi!

Yetmiş…
Belki seksenlerinde, doyum olmuyor sohbetine.

Evet ya, ne zamandan beri şöyle kör kütük, küfelik sarhoş olmadım. Bu duruma bağlı, yakışan kimi şey 😊 İhtiyarladım, moruklardım… çok fena!

Offfffffffff…
Masamda kâğıtlar, onlar bana ben onlara bakar!
KALK ÖNDER KALK…
Iş başına!

Nefret ediyorum kâğıt, kuyut işlerinden nefret…
Sakal tıraşı gibi…
Kaçabildiğim kadar kaçıyorum AMA cüzdan diyor…
Önder…
Iş başına!

Ulan Lotto ben senin ananı avradını, ANANI AVRADINI!

Fulya Öztürk, acırım kızım sana. Sesine tahammül edemesem bile

Affedersin, söz gelimi…
Ne kadına hele genç bir kadına söylenecek LAF değil ama…
It gibi koşturuyorlar seni, it gibi…
Kadın başına, tamam habercisin, meslegin ancak hem sana hem ailene gerçekten acıyorum…
Allah kolaylık versin, Allah korusun…
Sınır boyunda…
Söylediklerinin >>> hiçe bir değeri yok <<< benim için…
Ne olur gerçekçi olun, aldatıp kandırmayın…
Yok YPG çekildi, çekilmedi…
Amerika gitti bilmem neeee…
YETER…
Yeter ya yeter, CIDDI habercilik yapın, IT gibi oradan oraya koşturup laf üretmeyin!

Hoppala işte bu hesapta yoktu, beklentim tam tersiydi. Borsa 99838 x

Belki…
Buradaki gelişmelerle ilgili, OLUYOR BIR ŞEYLER…
Saat 11:27 dolar 5,7309
Ulaşabilirsem çocuklara…
Öğrenmekte fayda var AMA bu saate zor.

Gerçekten dostum yok, var ama örneğin kardeş bildiğim…
Bunlar başka, bir zamanlar karşı karşıyaydık, ayrı saflarda…
KIME güvenebilirsin bu dünyada???

Yıllarca bir yastığa baş koyduğun, yıllarca…
Lokma paylaştığın, derdi, tasayı, sevinci…
Kardeş, ana – baba…
Kime güvenebilirsin kime, herkes Önder gibi olağanüstü salak değil ki!

Duuular 5,7349 Alamanya saati 10:47

Beş derce dışarısı, canım tarana istedi, bol soğanlı, kıymalı…
Kızarmış kıkırdaklı…
### DIKKAT ###
Bir şeyler oluyor gene…
Buralarda, günlerden beri…
Ne?
Bilmiyorum ama yakıt fena yükseldi, çıkar kokusu yakında.

İnşallah sen bari dinliyorsundur beni, inatçı keçi
Aslında almalıyım elime bir sopa…
İkinize birden…
Az mi yersin çok mu yersin ya…
Kurt kocadı, oldu maskara!

IBB, İmamın oğlu VE yeşil alan

Satışlara tam gaz devam…
100 milyon ile çıkmış ihaleye, alan olmamış…
İade…
IBB’ye, UNUTMA imamın oğlu UNUTMA…
Gün gelecek ve bu kul senden hesap soracak.

Göstermelik namaz kılarsın ya, fotoğraf çektire çektire…
Para ve iman kimde bilinmeye…
Kandırırsın, aldatırsın tek gözü kör olanı AMA Önderi kandırman için birkaç fırın ekmek daha gerekli!

BILMEM MI…
Hayatta kalma mücadelesini?
Senin gibi Sözcü Gazetesi ve benzerleri…
Reklam gelirleri…
YOK…
Ne tuzu kurusu?
Belki bu dünyada en çok ayakta sallananlarda biriyim, söz gelimi değil gerçekten öyle…
Püf desen yıkılacak şekilde…
AMA…
Ne satarım hayata kalmak uğruna kendimi…
Ne sevdiklerimi!

İlkelerimi…
Ve Rus açıklıyor, inanmadık…
Fransız uyarıyor tehdit…
Dolar 5,75 Tayyipistanda, henüz piyasa açılmadı ya…
Bakalım akşama…
İti, ite kırdırma Osmanlı geleneği AMA Osmanlı bile satmadı…
Yandaşı, yoldaşı.

SEN…
ADI PEZEVENK, senin DÜNYADA satmadığın kalmadı!


+


+

Gün gelecek ağzıma s.çacaklar, bu bir gerçek…
YOK vitamin B, yok dost…
Yok elimden tutan veya ardımda duran, INAN…
“Neyine güveniyorsun yârim göt?”
Teyzemin bana sorduğu soru…
Allah’ıma!

Ağlarsa anam ağlar…
Gerisi YALAN!

Milli Eğitim Bakanı Selçuk

Yanıldım sanmıştım, yanılmadığım için sevindim. Sözlerinizi sarf ederken yüzünüzün hali…
Samimiyetinizin bir göstergesi…
Teşekkür ederim.

Bademler, ADI PEZEVENK…
Bırak diyaneti, yandaş – yoldaşı…
GÖSTERMELIKLERI, O türbanlı şırfıntının bilmem nelerini…
Bırak BAKAN çalışsın!

Eğitim, HAYATI!

82 milyon 3 bin 882 kişi

82 milyon 3 bin 882 kere yanlış yapma ihtimali demek. Ben doğruyum demiyorum kardeşim…
Bu iddiada değilim AMA…
😊 nasıl desem senden biraz farklıyım işte.

Dünkü tavşan – ördek örneği…
ASLINDA…
Bilmen gereken her şeyi anlatmıştım sana. BENI OKUMA…
Eğer düşünmeyeceksen sonrasında…
Odaklanma…
Dikkatini bir sağa yoğunlaştır bir sola…
GÖR…
Bir, birini bir diğerini.

Bugün benden bir şey bekleme, yoldayım…
Iş peşinde YOKSA iflas edecek bu çeyrek!