Anasının kızı

Annem anlatıyor bu sabah…
Bende hatırlıyorum o olayı, hayal mayal.

Kesin dönüş yapmıştık…
Kardeş üç, üç buçuk yaşlarında.

Annem…
Kadın biblo hastası, bebekler, danteller, örtüler…
Evin her tarafı ya, her tarafı…
Mutfakta…
Çatal, bıçak çekmecesinde bile, arada takılır parmaklarıma örtülere…
Din, iman küfür ederim…
Yazı masamın üzerindeki laptoplarımın altına da dantelli örtüler örmeye kalkınca…
DUR KADIN dedim, buraya kadar!

Bir biblo vardı, gerçek porselen…
Benim fotoğrafımın tam karşısına koymuş…
Kardeş…
“At ağabeyimi yiyecek, at ağabeyimi yiyecek” diye diye…
Sonunda kırmış bibloyu.

O misal…
Dayday almış eline bir sopa saklanmış bahçeye…
Sansar gelirse diye(!)

Allah’ım…
Etrafımı sarmış yarım akıllılar, manyaklar…
Söyle…
Ben nerelere kaçayım Allah’ım, ben nerelere kaçayım?

Not:
Kadın milleti kardeşim, uğraşılmaz bunlarla…
Gerçi…
Kadındır, ruhu…
Evi yuva yapan, ruha ruh katan…
Bırak kardeşim, bırak yapsınlar…
Uğraşılmaz bu kadın milletinle!