Müslümanlıkta ve inan diğer Hak dinlerinde ZORLAMA yoktur, güç “şey” YOKTUR

Allah…
Kuluna NEDEN eziyet etsin?

Ve incele bak, bırak Müslümanlığı bir tarafa…
Musevilikte…
En baba en katı en fanatiklerinde bile kadın…
“Sadece” bir kadın, insan…
Dönüp bakalım Hristiyanlığa…
Bak burada durum değişiyor, offf…
En katısı ile bizimkiler arasında neredeyse YOK bir anlayış farkı!

Halbuki…
Rahmetli ne kadar güzel anlattı bana Peygamber Efendimizi!!!

İnsan mı hayvan mı bilmiyorum…
Dinleri yorumlayan, kadını baskıya uğratan, baskı altına alan…
Hz. Mevlana, Mesnevi’sinde
„Kadın Hak nurudur, sevgili değil… Sanki yaratıcıdır, yaratılmış değil.”
Diyebilmiştir.

Nitekim ayet ve hadislerde kadının annelik yönü öne çıkarılmış ve kadının annelik yönüne ayrıca bir değer verilmiştir:
“… Annesi onu zahmetle karnında taşıdı ve zahmetle doğurdu…”(Ahkaf, 46/15)
ayeti ve
“Cennet anaların ayakları altındadır (dibindedir).” (Nesâî, Cihad, 6)
hadisi birer örnek olarak verilebilir.

Diğer taraftan Peygamber Efendimiz (asm) kendisine gelip en çok kime hürmet ve şefkat besleneceğini soran bir sahabeye “Annene!..” diye cevap vermiş; sahabenin “Daha sonra kime?” diye iki defa daha tekrarlamasına Peygamber Efendimiz iki defasında da aynı cevabı vermiş. Dördüncü seferde ise “Babana!..” diyerek annenin, dolayısıyla kadının da değerini vurgulamıştır. (bk. Buhâri, Edeb 2; Müslim, Birr, 1)
Mevlâna Hazretleri, Kur’an’ın ve Hz. Peygamber (asm)’den gelen rivayetlerin özünü kavramış bir şahsiyettir. Beyitte geçen tanımlama ile kadının, erkeğe oranla daha hassas, daha duygulu, daha merhametli, daha sabırlı ve daha şefkatli olduğunu vurgulamak istemiştir. Hatta erkeğe oranla daha farklı tecellilere mazhar olmaktadır. Kadının yaratılışındaki ilâhî tecelliler, erkeğe oranla daha fazla olduğu için, kadın, alelâde bir varlık değil, üstün bir varlıktır. Ruh ve mana yönünden erkekten daha güçlüdür. Çünkü kadın, hayatın devamlılığını sağlamada vazifeli, Allah’ın güzelliğinin ilâhî bir tecellisi, yaratıcı kudretinin bir yansıması ve ilâhî mukadderatın temel direğidir.
Özetle kadının cinsiyetinden çok kimliğine vurgu yapan Mevlâna, kadına insan olarak gerekli payeyi vermiş, kadının toplumdaki statüsüne dikkat çekmiş ve kadının saygı duyulması gereken bir varlık olduğunu vurgulamıştır.
Diğer taraftan Mevlana, kadının cinsel sömürü aracı olarak görülmesine, kadınlık onurunun şehevî arzulara peşkeş çekilmesine ve kadını insanlığından ziyade cinsel bir meta gibi değerlendiren yaklaşımlara reddiyede bulunmuştur. (bk. Doç. Dr. Kadir ÖZKÖSE, Mevlânâ Celâleddin-i Rûmî’nin Düşüncesinde Kadın C.Ü. İlahiyat Fakültesi Dergisi XI/1 – 2007, 51-67
)“