…
…
…
Halk adına konuşurlar ve sadece onlar yine halk adına, halkın sorunlarına çözüm bulabilirler. “Ben”, yani sadece popülist halkı temsil ettiği iddiasındadır ve onlar gibi düşünmeyenler halktan değildir. Elitlere karşı halk(!)
Popülizmin bir çeşidi daha vardır ki özellikle Trump ve Erdoğan bu çeşidin birincil temsilcileri arasındandır…
Aşırıya kaçmak, mevcut durumu olabildiğince abartarak, çoğu zaman gerçekler ile bağlarını kesmek namına, hedef aldıklarını kötülemek ve kınamak…
Erdoğan mitinglerini bu bağlamda hatırlatırım. Hani, çamur at izi kalsın misali. Tabii ki siyasetin doğasında yatar, karşındakinin zayıf taraflarını vurgulamak, hadi kınamak diyelim, halka kendisiyle diğeri arasındaki farkı yine halk diliyle, halka anlatmak.
AMA…
Bunlar aşırıya kaçmak bahasına bunu yapıyorlar. Demokratik kozmosa yakışmayan bir durumdur, bırak demokrasiyi, insan olana kendini övmek namına karşısındakini bu şekilde, affedersiniz, eski bir deyimdir…
İtin bir tarafına sokup çıkarması, yakışır mı insan olana?
“Yukarıda” elitler, “aşağıda”, halk(!)
Ve popülist, tekrarlamak bahasına bile olsa, halkın sesi, halkın temsilcisi, halktan biridir(!)
Populus, Latinceden gelen bir kelime olup, halk demek. O halde bir popülist, halk siyaseti yapan birisi sonucuna varmak mümkündür ANCAK çağdaş popülizmin bir “artısı” bulunmaktadır…
Sözde…
Tehlike içinde bulunan toplum. Marine Le Pen deyimi ile:
“Bizim halkımız yeni bir siyaset şekli istemektedir. Fransızlar tarafından, Fransızlar için, Fransızlar ile”
…
…
…