Şeker…
Hiç ciddiye almadığım bir şeydi. Bunca gerçekten çok ciddi rahatsızlık yanında, şekerin sözü mü olur?
Geçen Cuma, doktorda…
Kadının bir ağzıma … kaldı!!!
Kazadan sonra, tüm hastanelerden çıktıktan sonra…
Allah gani gani rahmet eylesin, Dr. Preißler, doktorların doktoru…
Bana…
Affedersiniz kadın dahil, kahve, içki…
Her şeyi AMA her şeyi yasak etmişti. Uçmayı bile, senelerce uçağa binemedim…
Onun benzeri, şimdiki doktorum…
YASAK!!!
Preißler’e de sormuştum, ben niye yaşıyorum daha?
Buna da sordum. Ya kadın etme eyleme. YOK…
Kadın Nuh diyor peygamber demiyor!
Allaha çok şükür, yuvarlanıp gidiyoruz. Namerde muhtaç olmadan…
Rahmetli eniştem gelir aklıma…
“Namerde muhtaç olacağıma, c.kümü keser yerim!”
O hesap. Dolaplarım giyecek dolu, özellikle takım elbise, gömlek, kravat…
Ameliyat sonrası sadece eşofman giyebiliyorum, nadiren, çok nadiren başka bir şey, o da ZORLA!
Geçenlerde dolapta bir kot pantolon çarptı gözüme, yepyeni, gıcır gıcır…
Oluyor bir belki iki ay falan. Giydim, dar geldi, önü kapanmıyor…
Hanım hemen zafer kazanmış gibi “şişko seni, koca göbek!”
Şuna bak ya vicdanız Sabuha…
Allah – Allah, kadına bak!
Kızdım…
Gittim anneme sordun, anne bu kotu hiç hatırlamıyorum ne zaman aldık?
Yalanım varsa akşama çıkmayayım…
Ameliyat öncesi, hiç giymemişim, belli ne daralma ne genişletme. 38 beden…
Yani 2012 öncesi…
Ben…
Kendime alışveriş etmem, sevmem çarşı – pazarı, ya annem veya hanım alır alınılması gerekeni…
Gittim eve, bıcı bıcı yapmaya, aklıma kot geldi, giydim oldu, önü de kapandı…
Hanım…
Şımarma!
Şaka bir yana…
Kanatlarım olsa uçacağım, cuma günü doktor dedi…
Halsizliğimde şeker yüzünden, kanda şeker ve yağ…
Yulaf yiyecekmiş, SADECE yulaf…
Beygir sandı beni herhalde, hanımda koyuyor önüme yeşili, otu…
Yakında ya kişneyeceğim veya mööö, mööö diye ortalıkta gezeceğim.
😊