Ben yalansam, sen gerçek misin?

Masumiyet…
Hani bebek uyur ya yatağında mışıl mışıl…
Ona bakanı, aurası sarıp sarmalar ya insanı…
O görünmez ama his edilebilen alanı…
His eder ya insan en derininde masumiyetin huzurunu…
Hani genç bir kız…
Masumiyetini kaybetmeden bir evvelsi, titreşimi…
His eder ya erkek, bakışlardaki o heyecanı, o korkuyu…
Masumiyeti kaybetmenin bir öncesi.

Mevla’m yaratmış bir aslı bir astı…
Kutupları…
Düşüncelerin, duyguların, dürtülerin ve eylemlerin zıttını…
Ben yalansam, sen gerçek misin?

Sen doğru ol, razıyım, olayım ben eğri…
Yeter ki kaybetmeyelim masumiyetimizi…
Kirledi bu dünya, çok kirlendi…
İnsanın bencili, menfaatperesti…
Bu dünyayı çok kirletti!

Sapıttı insan, Almanya’da ki dünyanın her yerinde oluyor, olabiliyor böylesi…
Dört yaşında bir bebeğe, masumiyete hayvan tecavüz etti…
Söyle kardeş söyle, ben yalansam sen gerçek misin?
Her birimiz kaybettik masumiyetimizi…
Yalan oldu gerçek, eğri oldu doğru, kutuplar eridi…
Karıştı birbirine, insan denilen yaratık hiç bu kadar kirlenmiş miydi?