Emin Çölaşan’a açık mektup; Mülteci – Yerli ve Milli – İşsizlik

Sayın Çölaşan,

İlgili yazınızı okurken kendi hayatimiz, bizzat şahit olduklarım tek tek gözümün önüne geldi.
İkinci nesil bir gurbetçiyim, ömrüm buralarda, Almanya’da geçti desem yalan olmaz. Çok şükür halimize, bize, kardeşim ve bana ki böyle birer anne – babaya sahibiz.

Bizlere bunları yaşatmamak için ellerinden geleni artlarına koymadılar AMA bu demek değil ki, hadi kardeşim sonradan gelme, aramızda 12 sene var. Ama ben neler gördüm neler…
Vahşi kapitalizm kavramını biliyorsunuzdur, siz Türkiye’yi, daha doğrusu Tayyipistanı anlatıyorsunuz ama Birde buralarda neler olduğunu bilseniz!?

2019 yılını yazıyoruz değil mi, yok gitmeyeceğim çocukluk yıllarıma geri…
Şahit olduklarıma…
Çok olmadı, ancak birkaç ay; ALMANYA yasa çıkarmak zorunda kaldı…
Yasa…
Bura, ora değil kanunlar, kanun, yasalar yasa hele bir uyma…
Yıkarlar dünyayı başına…
İşçi mi getiriyorsun yurtdışından (Almanya dışından) isçi mi çalıştırıyorsun örneğin Polonyalı…
Özellikle inşaatlarda…
MECBURSUN onlara >>> insanca konaklama imkânları sağlamaya <<<
Bu…
Sadece örneklerden biri…
Yemin ediyorum yemin, anlatsam size çocukluk hatıralarımı, gördüklerimi, beynimin kıvrımlarına kazınanları, EMINIM…
Gözyaşlarınızı tutamazdınız!

Bu şartlar altında yaşadı ilk nesil Türkler buralarda…
VE HALA ne şartlar altında yaşıyor kimi insan buralarda.

Yani sorun sadece Tayyipistanda değil, birçok ülkede benzer sorunlar mevcut. Sorun…
Devlet dediğin devlet, toplum dediğin toplum, birey dediğin INSAN MI…
Kanunlar her yerde var…
Sorun denetim yapılıyor, gerekli cezalar ve > hak < zamanında yerini buluyor mu?

Bilgilerinize Efendim…
En derin saygılarım, başarılarınızın devamı dileklerimle

Önder Gürbüz

Almanya
http://wordpress.gurbuz.net

Maili henüz yollamadım, ÖNEMLI BIR NOT ekleyeceğim yazıma yollamadan. Bir, iki yazım hatası da gördüm onları da düzeltmem lazım.

ALMAN hukuk sistemi çökmek üzere…
Geçenlerde açıklandı…
Yoğunluk o kadar çokmuş ki hukukçu yok hukukçu…
Avukatı, hâkimi…
Devlet planlama AMA mülteci yığınlarını, savaşları, işsizlikleri öngörmezsin ki!

İşsizlik belası
27 Mart 2019

Sevgili okurlarım, Türkiye yabancı işsizler için gerçek bir cennet (!) haline geldi. Bizim insanlarımız işsizlikten bunalırken yabancılar ucuz fiyata da olsa iş buluyor.
Bunların çoğu “Ne iş olsa yaparım abi. Ne sigorta isterim ne başka bir şey” diyen garibanlardan oluşuyor. (Zaten sigorta istese adama gülerler.)
Günümüzün iktidarı bunlara kapıları açtı…
Ve milyonlarca yabancı uyruklu kişi sınırlardan içeriye dolup iş piyasasına el koydu.
Türkiye’de adına “Göç idaresi” denilen bir kurum var.
Bunun Ankara şubesi geçtiğimiz haftalarda bizim Ankara bürosunun hemen yanında açıldı…
Ve bizler de olup biteni utanarak, yüzümüz kızararak izlemeye başladık. Akıl almaz manzaralara tanıklık ediyoruz.
★★★
Suriye başta olmak üzere bir sürü ülkeden kopup gelen zavallı insanları o kurumun kapısında her gün izlemek durumunda kalıyoruz.
Afganistan, Türkmenistan, Azerbaycan, Gürcistan, Bangladeş, Pakistan, İran, Irak, Yemen, Somali, Nijerya, Kongo gibi Afrika ülkeleri…
Onlar dibine kadar sömürülüyor.
Diğer illerde de durum herhalde aynıdır, size Ankara’dan örnekler vereyim…
– Bir bölümü çevrede dilencilik yapıyor.
– Sığınmacılar için özellikle İstanbul’da özel piyasalar oluşmuş durumda. Şebekenin İstanbul’daki adamı Ankara’ya telefon edip eleman istiyor.
“Dört kişi istiyoruz. Taksiye koyup gönderin.”
Ankara’dan İstanbul’a taksi ücreti piyasası 1.300 lira olarak belirlenmiş. Taksici onları alıp İstanbul için verilen adrese götürüyor. Para kendisine orada, şebeke tarafından ödeniyor ve bu konuda hiç aksama olmuyor!
★★★
Haftada en az bir veya iki gün İstanbul seferi yapan taksici anlatıyor:
“Araca bazen dört, bazen beş kişi alıyoruz. Adamlar öylesine sefil ve zavallı ki, sekiz kişi bindirsek itiraz edecek halleri yok. İstanbul’da onlara verilen adrese götürüp teslim ediyoruz, paramızı alıp dönüyoruz. Abi adamları teslim ettiğimiz yerleri görseniz, oraya köpeği bağlasan durmaz. Çoğu merdiven altı tekstil atölyeleri veya inşaatlar.
Giderken tarzanca konuşup anlaşmaya çalışıyoruz, bunlara ayda bin lira veriliyormuş. Hepsi bu paraya razı çünkü açlıktan nefesleri kokuyor ve komisyoncuları var. Ceplerinde bir kuruş yok. Çoğu zaman biz onlara yolda simit falan alıp karınlarını doyuruyoruz. İnsanlık dışı bir olay…”
★★★
Birkaçı hariç ülkemizin bütün il ve ilçeleri bu zavallı tiplerle doldu. İçlerinde ne ararsanız çıkıyor…
Hırsız, yankesici, gaspçı, tecavüzcü, fahişe, dilenci…
Türkiye’nin sosyal yapısı fena halde bozuldu.
Yabancıların kaç kişi olduğu bile bilinmiyor…
Milyonlarca!
Peki bu durumun sorumlusu kimdir?
Suriye olayına balıklama dalan, sığınmacılar için bugüne kadar en az 40 milyar dolar harcayan ve umduğunu asla bulamayan bugünkü iktidardır.
Dün gazetelerde okuduk, Binali Bey “İstanbul’da 700 bin Suriyeli var” diyor.
İstanbul’da 700 bin varsa, Türkiye genelindeki rakamı siz düşünün!
★★★
Türkiye’nin belli bölgeleri artık tam bir Suriyeli istilası altında.
O kadar ki, bazı il ve ilçelerimizde bunların sayısı neredeyse Türk nüfusu geçti!
Adana, Mersin, Hatay, Kahramanmaraş, Gaziantep…
Hepsi olmasa bile çoğu kentlerin varoşlarında yaşıyor.
Bizim insanımız zaten adına işsizlik belası denilen hadise ile boğuşurken, başımıza bir de bunlar çıktı.
Ölmüş eşek fiyatına sigortasız, ayda en çok bin liraya çalıştırılan ve bu olanaktan (!) yararlanmak için bile bir sürü üçkağıtçı komisyoncunun kucağına düşen, sayıları tam olarak bilinmeyen milyonlarca sığınmacı…
Ve dikkat ediniz, istisnasız hepsi de İslam ülkelerinden kaçıp gelenler!..
★★★
Seçim kampanyası yaşıyoruz…İktidar ortakları her gün çeşitli yerlerde mitingler düzenleyip bir sürü vaatlerde bulunuyor.
Ama hiç değinemedikleri bir konu var.
İşsizlik!
Resmi rakamlara göre şu anda Türkiye’de işsiz sayısı:
3 milyon 537 bin kişi.
Bunların içinde üniversite mezunları var, kalifiye insanlar var, ne iş olursa yaparım abicim diyenler var.
Açılan 40 kişilik iş için 12 bin kişi başvuruyor, kayıt yaptırmak için saatlerce kuyrukta bekliyor.
★★★
Evet, işsizlik sorunu için hiçbiri ağzını açıp konuşamıyor…Ve işin ilginç yanı şu:
Bizim milletimizden bir kişi bile kahve toplantıları dahil, bunların karşısına çıkıp “Bu işsizliği nasıl yarattınız, acaba utanıyor musunuz, palavrayı bırakın da çözümünüz nedir” diyemiyor.
Hesap soramıyor.
Bir yanda milyonlarca Türk insanı işsiz geziyor, öbür yanda ülkemiz milyonlarca yabancı sığınmacının iş pazarı olmuş durumda. Sadece İstanbul’da 700 bin Suriyeli!..
Akıl alacak gibi değildir…
Ve bu yüz kızartıcı durumu yaratanlardan hesap sorulmuyor, sorulamıyor.
Onlar da, işlerine gelmediği için bu konuya hiç değinmiyor!
Çok merak ediyorum, bu işsizler ordusunun ve onların yakınlarının oyları Pazar günü acaba nereye, hangi partilere akacak!

https://www.sozcu.com.tr/2019/yazarlar/emin-colasan/issizlik-belasi-4142683/?utm_source=yazarlar&utm_campaign=diger_yazilar&utm_medium=diger