2018
29 Aralık 2018

Türkiye’de bulunan askerlik çağındaki Suriyelilerin sayısı Türk Silahlı Kuvvetleri’nin mevcudundan bile fazlayken, bizim çocuklarımızı Afrin’e sürdüler, 55 şehit verdik.
Asrın liderimiz “ÖSO tıpkı Kuvayi Milliye gibidir” dedi.
Akp milletvekilleri bile “feto borsası”nı itiraf etti, parayı bastıran zengin fetocular yırtıyor.
Türkiye’de sırf bu yıl 363 kadın öldürülmüşken, bu kadınları öldüren erkekler şakır şakır serbest bırakılırken… Tabanca zoruyla tecavüz eden eniştesini öldüren kadıncağıza müebbet hapis verildi.
TRT’ye çıkarılan İstanbul Üniversitesi deniz bilimleri fakültesi öğretim üyesi, “Nuh tufanı sırasında Nuh’un cep telefonu vardı, gemisi nükleer enerjiyle çalışıyordu, insansız hava aracı kullanıyordu” dedi.
Sayıştay raporuna göre TCDD’nin bir yılda 2.5 milyar lira zarar ettiği,
Akp dönemindeki toplam zararın 12 milyar liraya ulaştığı anlaşıldı.
Toki bakanı sadaka verir gibi cebine para sıkıştırınca, “ben dilenci değilim, kanser ilaçlarını bulamıyoruz, eliniz cebinize değil vicdanınıza gitsin” diyen kanser hastası Dilek vefat etti.
İstanbul’daki Kanuni Sultan Süleyman Hastanesi’ne sadece beş ay içinde 15 yaşından küçük 115 hamile çocuk getirildiği ortaya çıktı.
Bu haber biraz kurcalanınca… Türkiye’de son 18 ayda 21 bin 957 kız çocuğunun “hamile” olarak hastanelerde kayıt altına alındığı ortaya çıktı. Resmi olarak her gün, reşit olmamış 40 çocuğun hamile bırakıldığı anlaşıldı.
Türk Tabipler Birliği’ne “terörist” deyip, komple hapse tıkmaya çalıştılar.
Türkiye Barolar Birliği’nin Türkiye’sini silmeye kalkıştılar.
Amerikan elçiliğinin önündeki caddenin adını Zeytindalı Caddesi olarak değiştirdik… Yalaka gazetelerimiz “Osmanlı tokadı vurduk” diye manşet yaptı. ABD mahvoldu yani!
Afrin şehidimizin evine haciz gönderildi.
Matah icraatmış gibi “e-devlet soyağacı” icat edildi, sayın ahalimiz sanki bilmiyormuş gibi internete girip dedesinin adına baktı, izdihamdan sistem kilitlendi.
Akp yandaşı sosyal doku vakfı’nın başkanı “birbirini tanımayan bir kadınla bir erkek asansöre binerse, halvet olur” dedi.
Asrın liderimiz “insansız tank” yapacağımızı müjdeledi.
Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi öğretim üyesi, “1924 yılında camiler kapatıldı, Çanakkale ve Bursa’da genelev olarak kullanılan camiler var” dedi.
Dinci televizyon kanalının tetikçi spikeri “sivil öldürmeye Etiler’den Nişantaşı’ndan Cihangir’den başlarız, Tbmm’den başlarız” dedi.
Akp türkücüsü Yavuz Bingöl “ben manav Mehmet efendi değilim, bilinçli seçmenim” dedi.
Asrın liderimiz kadınlar günü’nde kadına yönelik şiddeti durdurmak için konuştu, “televizyon yayınları bu işi zıvanadan çıkarıyor, medyaya sesleniyorum, yayınlarınızı kesintiye uğratın” dedi.
Akp yandaşı ilahiyatçı “ketçap şehvet yapar” dedi.
Dubai’den gelen özel uçak İran’da düştü, 11 pırıl pırıl genç kızımız hayatını kaybetti, kindar nesil öylesine iğrenç yorumlar yazdı ki, kızların sosyal medya hesapları aileleri tarafından kapatıldı.
Çiftlikbank’ın tosun’u sayın ahalimizden 400 milyon dolar tokatladı, Uruguay’a kaçtı.
Aydın Doğan tasfiye edildi, medyasını yandaş işadamını satmak zorunda kaldı, krediyi devlet bankası verdi.
Atatürklü tişörtle Tbmm’ye girmek yasaklandı.
Tbmm’de sergilenen Çanakkale konulu tiyatroda kadın sanatçıların sahneye çıkması engellendi, erkek erkeğe oynandı.
Atatürk Kültür Merkezi yıkıldı, asrın liderimiz “çatlayın patlayın yıktık” dedi.
Afrin’de 55 şehidimiz varken, çalgıcıları özel uçağa doldurup sınır karakoluna götürdüler, kahkahalar eşliğinde klarnet çaldılar, yandaş medya “dev koro moral verdi, Afrin’de renkli anlar” manşetleri attı.
Nükleer santral anlaşması imzalandı… Putin, bize satacağı elektriğin nükleer santralını kendi topraklarına kuracağına bizim topraklarımıza kuracak, bütün riski bize yıktı, sayın ahalimiz alkışladı.
Herkesi fetocu diye gammazlayan, YÖK tarafından korunan kafadan kontak araştırma görevlisi, tabancayla Osmangazi Üniversitesi’ni bastı, dört akademisyeni kurşuna dizdi.
Sakarya’da iki aylık yavru köpek, dört patisi birden kesilmiş ve kuyruğu koparılmış halde bulundu, kurtarılamadı.
İmam hatip öğrencileri arasında “deizm”in yayıldığı ortaya çıktı.
Şeker fabrikalarımızı sattılar.
“Erken seçim talebinde bulunmak vatana ihanettir, erken seçim ekonomiye darbedir” diyen asrın liderimiz, erken seçim ilan etti.
Suriyeli işadamı Akp’den Bursa milletvekili adayı oldu.
Asrın liderimiz “ahdim olsun ki, faizler düşecek, enflasyon düşecek, cari açık düşecek” dedi.
Asrın damadımız “cumhurbaşkanımız ay’a kadar dört şeritli yol yapacağım dese vallahi inanırız diyorlar” dedi.
Adıyaman Havalimanı 1998’de açıldı ama, asrın liderimiz “aaah kardeşlerim aahh, Adıyaman’da havalimanı var mıydı, biz yaptık” dedi.
Asrın liderimiz “ben 75 öğrencili sınıflarda okuduğum zaman tek partili dönemdi” dedi. Böylece asrın liderimizin henüz doğmadan önce, İsmet İnönü döneminde ilkokula gittiği anlaşıldı!
Asrın liderimiz “biz gelmeden önce MR mı vardı, tomografi mi vardı” dedi, “ambulansları köpekler çekiyordu” dedi, “15 sene önce evlerde fırın mı bulunuyordu, buzdolabı mı bulunuyordu” dedi.
Oxford Üniversitesi dünya çapında “yalan haber” araştırması yaptı, dünyanın en ahlaksız medyasının bizim medyamız olduğu tespit edildi.
Asrın liderimiz “anayasaya göre ben hepsinin paşasıyım” dedi.
Asrın liderimiz millet kıraathaneleri açacağını, bedava kek ikram edileceğini müjdeledi.
Asrın liderimiz “yeni bir projem var, alacaksınız çoluğunuzu çocuğunuzu, gideceksiniz millet bahçesine, orada onlarla beraber yatıp yuvarlanacaksınız” dedi.
Asrın liderimizin kapalı kapılar arkasında konuşurken “sandık kurulunda hakimiyeti elde edersek, başlamadan işi bitiririz” dediği ortaya çıktı. Cep telefonuyla çekilmiş görüntüleri yayınlandı.
Rejim değişti.
Sayın ahalimizin verdiği oylarda, egemenlik saraya devredildi.
Başbakanlık lağvedildi.
Binali Yıldırım’a “şeref madalyası” verildi.
Tbmm başkanı yapıldı.
Çorlu’da tren devrildi, 25 insanımız hayatını kaybetti, raylar çamaşır ipi gibi havada duruyordu, altında toprak yoktu, çünkü kontrol eden yoktu, rayları kontrol etmesi gerekenleri işten çıkarmışlardı.
Asrın liderimizin şoförü olan, Yeliz lakabıyla tanınan milletvekilimiz “matematiği benim dedem icat etti, dedemi Romalılar öldürdü” dedi.
Yandaş gazeteci durup dururken Kemal Sunal’a saldırdı, “Kemal Sunal bu ülkeye zihinsel anlamda yapılmış en büyük kötülüktür, filmleri resmen insanın zekasına hakarettir” dedi.
Suriye’den ithal ettiğimiz patateslerin, meğer bizim patatesler olduğu, geçen seneden stoklayıp bu sene kakaladıkları ortaya çıktı.
Ekmek zamlarını kamuoyuna duyurmak yasaklandı.
Dolar 7.5 liraya fırladı.
Asrın liderimiz “onların doları varsa, bizim Allahımız var” dedi.
Atatürk Samsun’a çıkmıştı.
Asrın liderimiz Samsung’a çıktı.
“Onların iPhone’u varsa, öbür tarafta Samsung var” dedi.
Asrın liderimiz Ahlat’a saray yaptıracağını, 10 dönüm üzerine kurulacağını, 1071 metrekare oturum alanı olacağını müjdeledi.
“Kuvayi milliye” ilan edilen Özgür Suriye Ordusu, Türkiye tarafından ödenen maaşlarını Türk Lirası olarak almak istemediklerini, dolar karşısında mağdur olduklarını, Suriye Poundu olarak istediklerini açıkladılar… Yani aslında “cukkayı milliye” oldukları ortaya çıktı.
Türk Telekom’u verdiğimiz Araplar, kablolarına kadar sattı, 15 milyar dolar hortumladı, 4.7 milyar dolar borç taktı, pırrr…
Brezilya’dan ithal edilen sığırlarda şarbon çıktı.
Asrın liderimizin sarayındaki 30 Ağustos resepsiyonunda “chia tohumu eşliğinde ejder meyveli smoothie, starex meyvesi eşliğinde aloevera” ikram edildi.
Hapiste zannedilen hayırsever Rıza bey, New York’ta Nobu restoranda suşi yerken fotoğraflandı.
Asrın liderimize Boeing 747-8 model, iki katlı, asansörlü, yedi yatak odalı uçak geldi, “Katar’ın hediyesi” denildi.
Faiz uçtu, dünyanın yüksek faizini veren üçüncü ülkesi olduk.
İşsiz baba, okulun istediği pantolonu oğluna alamayınca, kendini astı.
Çığ gibi büyüyen konkordato haberleri ekonomi sayfalarına sığmıyor, karşılıksız çek tutarı 25 milyar liraya ulaştı.
Asrın liderimiz “bizde kriz mriz yok, sakın inanmayın” dedi.
Akp gençlik kolları başkanı Atatürk’e nefret kusarak “kimse Türk, Atatürk demesin, orijinali Yunan” demişti, bu sözler “düşünce özgürlüğü” kabul edildi, beraat etti.
Tıpkı Euro 2008, Euro 2012, Euro 2016, Euro 2020 gibi… Euro 2024’ü de alamadık.
Asrın liderimiz seçimi kazanınca “100 gün içinde Türkiye çağ atlayacak” demişti, 100 gün doldu.
Sayıştay raporuna göre, asrın liderimizin sarayında, sadece mutfağa bir yılda 2 milyon 600 bin lira harcandığı ortaya çıktı.
Emeklilikte yaşa takılanlar haklarını istedi, asrın liderimiz “vatansever milletime soruyorum, ekonomik kurtuluş savaşı verdiğimiz böyle bir dönemde bu yükü ülkemizin sırtına yüklemeye hakkımız var mı?” dedi.
Asrın liderimiz “apartmanların bodrum katlarında namaz kılıyorduk, cami yoktu” dedi.
“Vatanımız istiklal savaşı veriyor, ben de varım” diyen, umreye gidip kafasında takkeyle poz veren “milli” futbolcu Arda, kendi eşi hamileyken, bara gidip elalemin eşine sarkıntılık etti, kadının kocasına kafa attı, tabancayla hastaneyi bastı, kafama sık filan dedi.
“Bu fakir bu görevde olduğu sürece o teröristi alamazsın” filan deniyordu, Trump çıktı “vermezseniz oyarım” dedi, rahip Brunson’ı tıpış tıpış bıraktılar.
Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı’yı İstanbul’daki Suudi konsolosluğunda parça parça parçalayıp yok ettiler, kasap timi ve Suudi konsolosu elini kolunu sallaya sallaya gitti.
Danıştay’ın kararına rağmen Andımızı okullarda okutmuyorlar.
29 Ekim Cumhuriyet Bayramı resepsiyonu tarihte ilk kez başkentimizde yapılmadı, İstanbul’da yapıldı.
Üçüncü havalimanını törenle açtılar, Atatürk havalimanı yılbaşında buraya taşınacak dediler, taşıyamadılar, şimdi Mart filan diyorlar.
Akp’nin rektörü “İslami olarak cumhurbaşkanımıza itaat etmek farzdır, karşı çıkmak haramdır” dedi.
Atatürk’ü hutbelerden çıkaran Akp’nin diyanet işleri başkanı “keşke Yunan galip gelseydi” diyen tımarhanelik fesliyi ziyaret etti.
Yurtdışındaki biliminsanlarımızı geri getirmek için “tersine beyin göçü” projesinin açıklandığı gün, Boğaziçi ve Bilgi üniversitesi profesörlerinin evini polisle basıp gözaltına aldılar.
Enflasyonu düzgün hesaplayan Tüik yöneticilerini görevden aldılar, dünya ekonomi tarihinde ilk kez fiyatlar artarken enflasyon düştü.
İstanbul’da balerin heykeline tecavüz etmeye kalkıştılar, beceremeyince kırdılar.
Uzay bilimleri dekanı “kadın adaylara oy vermeyeceğini” açıkladı.
Suriye’den pamuk ithal ettik.
Sadece şehit çocuklarına tanınan eğitim ayrıcalığı, Suriyelilere de tanındı.
Asrın liderimiz “Çankaya, Beşiktaş, Kadıköy, Şişli gibi yerlerdeki seçmen profili Türkiye pastasının kaymağını yiyen kesimden oluşuyor, Türkiye yansa bunların umurunda değildir” dedi.
Havuzcu müteahhitin yaptığı hattı “sinyalizasyon” tamamlanmadan açtılar, iki tren kafaya kafaya çarpıştı, 9 insanımız daha hayatını kaybetti. Ulaştırma bakanı “sinyalizasyon olmazsa olmaz değil” dedi.
Emin Çölaşan ve Necati Doğru’yla Sözcü’nün internet yöneticileri Mustafa Çetin ve Yücel Arı’ya “fetoculuktan” iddianame yazdılar.
Varlığıyla onur duyduğumuz Metin Akpınar’la Müjdat Gezen’i evlerinden polisle aldırıp, hapse tıkmaya kalkıştılar.
Namuslu habercilik yapan Fox Haber’i kapattılar.
Dünya televizyonculuk tarihinin seyirci rekorunu kıran, her bağımsız ankette Türkiye’nin en güvenilir kişisi seçilen, yılbaşında meslekteki 50’nci yılını kutlayacak olan değerli ağabeyim Uğur Dündar’ın Halk Arenası’nı kapattılar.

Patagonya’dan Sibirya’ya, Tanganika’dan Alaska’ya, dünyada 2019 yılına bundan daha mutsuz giren bir başka ülke var mı?

https://www.sozcu.com.tr/2018/yazarlar/yilmaz-ozdil/2018-2908148/

2 koltuğun vuruşması!
2 Ocak 2019

Yeni yıla siyaset, “2 koltuğun vuruşması” ile girdi. Meclis Başkanı koltuğu, İstanbul Belediye Başkanı koltuğu ile “aynı kişi üzerinden” birbiriyle çarpışmaya sokuldu.
Dünyada ilk.
Meclis Başkanı, oturduğu hazır koltuğun taşıdığı bütün özgül ağırlığı, koltuğun sahip olduğu yasal gücü eline alarak, gözyaşları içinde, İstanbul Belediye Başkanlığı koltuğunun üzerine yürüme teklifini kabul etti.
Koltuk vuruşturma!
İlke dinlemiyor.
Anayasa tanımıyor!
Binali Yıldırım, “Anayasayı ayaklar altına almayı” da göze alarak “Meclis Başkanlığı’ndan istifasını” vermeden İstanbul Belediye Başkanlığı koltuğu “meydan savaşına” girişti.
Girişmedi.
“Haydi” dendi.
Girişti.
★★★
İngiliz Yazarı Oscar Wilde, kendi ülkesinin başbakanları ile kraliçesini eleştirirken; “dünyanın en kıymetli koltuğuna bile insan poposuyla oturuyor” diye yazmıştı. Ve “asıl bakılması gereken koltuğa oturanın arkasında kimin olduğudur” diye altını özellikle çizmişti.
Biliyorsunuzdur!
Oscar Wilde, dünyanın çok okunan yazarlarından biridir ve “koltuğa oturma analizi” evrenseldir.
Her topluma uyar.
Daha 6 ay öncesine kadar Türkiye’nin parlamenter sistemi; “zirvede çift kişiye ve iki koltuğa” izin veriyordu. Koltuklardan biri Cumhurbaşkanının, diğeri Başbakanın oluyordu. İkisi de aynı partiden yol ve dava arkadaşıydılar. Binali Yıldırım, başbakanlık koltuğundan kalkmadan, koltuğun yasal gücünü de kullanarak “kendi koltuğuna karşı vuruşmaya” girişti. Seçim meydanlarında kendi koltuğuna karşı vuruşan dünyadaki ilk örnek oldu. Sonunda Türkiye’de 1950’den buyana süregelen “parlamenter sistemden” vazgeçilip tepedeki “iki koltuğun”yetkilerinin “tek adama verildiği” bugünkü sisteme geçildi.
★★★
Henüz 6 ay geçti.
Yine aynı hamle!
İstanbul Belediye Başkanlığı koltuğunu ele geçirmek için bu kez Meclis Başkanlığı koltuğunun da gücüyle yine “2 koltuk vuruşturma” yolu seçildi. Böylece İstanbul seçmenine; “Binali Yıldırım’a bak Tayyip Erdoğan’ı gör…” mesajı veriliyor. Bütün koltukların gücü; cumhurbaşkanlığı koltuğu, başbakanlık koltuğu, başkomutanlık koltuğu, parti başkanlığı koltuğundan sonra İstanbul Belediye Başkanlığı koltuğu da tek kişide toplanıyor.
İstanbul seçmeni kör mü?
Bu gidişi görmez mi?
KALEMİN GÖR DEDİĞİ
FETÖ’NÜN SİYASİ AYAĞI KİMİN VÜCUDUNDA?
MHP lideri Devlet Bahçeli, geçenlerde bilineni tekrarladı ve “FETÖ’nün sekiz ayağı var” dedi:
Askeri ayağı, Emniyet ayağı, yargı ayağı, diye sıraladı fakat “sekizinci ayak olan siyasi ayağın üzerine gidilmediğini” söyledi. Bunu muhalefet partileri hep söylüyor. Bahçeli’nin de söylemesi önemli bir uyarı. Bu ayak çok mu derinde? Bu ayak, çok önemli birilerinin mi vücuduna gidip vidalanıyor ki, bir türlü ortaya çıkarılmadı. Bahçeli’nin “Hulusi Akar’a hediye ettiği altın suyuna batmış tabanca” kayıptı, silah hemen bulundu. Fakat siyasi ayak bir türlü çıkarılamadı.

https://www.sozcu.com.tr/2019/yazarlar/necati-dogru/2-koltugun-vurusmasi-2950253/