DÖKTÜRMÜŞLER
—
4 Türk, ancak 1 Alman ediyor!
27 Aralık 2018
Göz boyama var. Görünene bakıp gerçeği ıskalama. Asgari ücret kağıt üstünde arttı, gerçekte ise düştü. Şuna benziyor: Uzakta vadide önde bir ceylan yavrusu kaçıyor. Arkasında da azgın bir kurt sürüsü, can derdine düşmüş ceylan yavrusunu kovalamakta. Çiftçi baba ile 14 yaşındaki oğlu vadinin karşı yamacında uzaktan bu tabloyu izliyorlar.
Çocuk babasına:
“Baba bak, ceylan yavrusu rehber olmuş. Kurtlara yol gösteriyor” dedi. Baba oğlunun saçlarını okşadı.
“Göründüğü gibi olmayabilir.”
Diye fısıldadı.
Oğul ile baba, daha net görmek için yakına gittiler. Kurtlar, ceylan yavrusunu parçalamış yiyorlardı.
Çocuk gerçeği gördü.
Evet baba!
Yavru ceylan, rehber değil.
Aç kurtların avıymış.
Asgari ücret:
Ceylan yavrusu.
Kriz ve durgunluk:
Azgın aç kurt.
Asgari ücretliyi parçalıyor.
En doğru bilgi, kıyaslanabilir bilgidir. Türkiye’de her yıl açıklanan asgari ücret tutarını dolara çevirip bakınca azalıyor:
Aylık asgari ücret:
2016’da:
442 dolar ediyordu.
2017’de:
398 dolara indi.
2018’de:
425 dolara çıktı.
2019 için:
381 dolara geriledi.
44 dolar gerileme oldu.
Asgari ücretli fakirdi, sefil oldu. Asgari ücret artmıyor. Azalıyor. Uzaktan ceylan yavrusu kurtlara rehberlik yapıyormuş gibi gösterildi.
★★★
Kıyaslamayı yıllık yapalım.
Yine bakalım.
Almanya’da asgari ücret:
20 bin 980 dolar.
Fransa’da:
20 bin 272 dolar.
Türkiye’de:
4 bin 576 dolar.
Türkiye’nin 4 asgari ücretlisinin aylığı, yaklaşık olarak ancak 1 Alman ya da 1 Fransız asgari ücretlinin gelirine eşit.
Bu acı tabloda:
4 Türk bir araya geliyor.
Ancak 1 Alman ediyor.
4 Türk ancak 1 Fransız.
Bu ne perişan millilik!
Bu ne sefil yerlilik!
Topluma 17 yıldır “O kadar hızlı büyüyoruz, kalkınıyoruz, eser üstüne eser katıp, o kadar zenginleşiyoruz ki Almanya bizi kıskanıyor, Fransa başarımız altında eziliyor” diyorlardı.
Zenginleştikse…
Emeğin payı nerede…
Kalkınmadan, büyümeden asgari ücretliye, işçiye pay düşmedi. Asgari ücretlinin, çalışanın hakkını bu iktidar mutlu azınlık yaratıp, çoğunluğun hakkını, mutlu azınlığa yedirdi.
★★★
Sermaye kofça şişirildi.
Emek arsızca sömürüldü.
Devleti sermayenin ve yeni zenginlerin tedarikçisi yapıp dünyanın en berbat, verimsiz, hazırı satıp yiyen ve borcu borçla kapatan kapitalist düzenini Türkiye’de kurdular. Şişen sermaye ileri bir atılım yapamadı, “konkordato tufanına” dönüşüp patladı. Karşılığı seçim sandığında gelecektir. Anketlere göre halkın yüzde 53’ü iktidarı ekonomide daralma ve durgunluk yarattı, hayatı ise pahalılığa soktu diye suçlu buluyor.
KALEMİN GÖR DEDİĞİ
TUHAF ÖZELLEŞTİRME!
Karar Resmi Gazete’de yayınlandı. Sakarya’da devletin malı olan Tank Palet Fabrikası özelleşti. BMC’nin sahibi Ethem Sancak’a satıldı. BMC’nin ortakları arasında Katar sermayesi de var. Özelleştirilen fabrika, 50 yıllık üretim tecrübesine sahip. Fırtına obüslerini, gece ve gündüz görüş dürbünlerini, çok dayanıklı tank ve tırtıllı araç paletlerini üretiyor, Leopar 1 ve Leopar 2 tanklarının yenilenmesini yapabiliyor. 1 milyon 804 bin metrekare arazisi var. Verimliliği tescilli, hem Türk ordusuna ve hem diğer ülke ordularına satış yapabiliyor. Yani iç ve dış pazar müşterisi de hazır. Böyle donanımlı bir fabrika 500 milyon dolarlık bir destekle Altay tanklarını da yapabilir hale gelirdi. Fakat getirilmedi, bu fabrika orduya Altay tankı yapıp satma ihalesini kazanan özel sektör BMC şirketinin sahibine satıldı. Tuhaf bir entegrasyon!
https://www.sozcu.com.tr/2018/yazarlar/necati-dogru/4-turk-ancak-1-alman-ediyor-2876715/?utm_source=yazarlar&utm_campaign=diger_yazilar&utm_medium=diger
Sarsılmaz inancım
27 Aralık 2018
Kimi belediye başkanları ilçelerine-şehirlerine sığmıyor!
İstanbul- Beylikdüzü Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu gibi…
Hafta başında kargoyla kitap geldi:
“Sivas Milli Mücadele’nin 108 Günü.”
Ekrem İmamoğlu, milli mücadelenin dönüm noktası Sivas’ta kaldığı 108 gün boyunca Mustafa Kemal’in neler yaptığını merak edip değerli bir kitap hazırlanmasına öncülük etmişti.
4 Eylül 1919’da başlayan Sivas Kongresi’nde sekiz gün neler olduğunu biliyoruz. Peki, Mustafa Kemal diğer yüz günde Sivas’ta neler yaptı? Örneğin…
Sohbet konularından biri, Albayrak gazetesinde yayınlanan “Bizi Ne İle Ve Nasıl Avlamak İstiyorlar?” başlıklı haberdi:
“Güvenilir kaynaklardan aldığımız habere göre, İngiliz Muhipler Cemiyeti Reisi Dahiliye Nazırı’nın 150 bin, Konya Valisi Cemal Bey’in 200 bin ve Ankara Valisi Muhittin Paşa’nın daha ziyade bir para aldığı belirlenmektedir. Bu bağlamda Polis Genel Müdürü Nureddin Bey’in de mühim miktarda hediye aldığı güvenilir kaynaklardan haber verilmektedir…” (25 Eylül 1919)
İngilizlerin “beslediği” sadece Osmanlı bürokratları değildi.
Mustafa Kemal’i Sivas’ta ilk ziyaret eden gazetecilerden -1917 Rus Devrimi’ne de tanıklık eden- Louis Edgar Browne, The Star, Chicago Daily News ve Evening Star gazetelerine şu bilgiyi geçti:
“İngilizler, Osmanlı’ya karşı ayaklanan Kürtlere 20 bin silah verdi!”
Ardından “ama” deyip ekledi:
“Kürt aşiretleri İngilizlerden aldıkları silahlarla artık İngilizlere karşı savaşıyor.” (22 Ekim ve 2 Kasım 1919)
Kürtlerin dönüşümünü kim sağladı: Mustafa Kemal…
Kürt önde gelenlerine sık sık mektup yazdı; onlarla bir araya geldi…
YÜZÜNCÜ YIL
Gelecek yıla dört gün kaldı…
Önümüzdeki yılın ülkemiz için önemi büyük: Başta 19 Mayıs 1919 olmak üzere milli mücadelenin başlamasının yüzüncü yılı!
Geçenlerde…
Kaynak Yayınları Genel Yayın Yönetmeni Tunca Arslan telefon etti:
“İki kitap gönderiyorum…”
– “Atatürk’ün Kaleminden Kürtler.”
– “Atatürk’ün Kaleminden Suriye ve Irak.”
Kitapları göndermesinin nedeni var kuşkusuz:
Türkiye’nin bugün önemli gündem konularından biri, ABD’nin Kuzey Suriye’den çıkma kararı!
Kimi Kürtlerin “ABD Gitme” mealinde bildiri hazırladığını duyduğumda, “keşke yüz yıl önce Atatürk’ün Kürtlere yazdıklarını okusalar” diye düşündüm.
Cemil Paşazade Kasım Beyi Sivas’a çağırdığı mektubunda şöyle yazdı Mustafa Kemal:
– “Kürtlerin devletten ayrılarak İngilizlerin himayesinde Kürdistan kurmalarını tasvip etmem. Kürtlerle Türkler birbirinden koparılmayı kabul etmez öz kardeşler. Bugün için vicdanı borcumuz, Kürtler Türkler bütün İslami unsurları tek vücut ve tek yürek olarak bağımsızlığımız savunmak ve vatanın parçalanmasını önlemektir. Bende bu kanaat sarsılmazdır…”
– Mutki aşireti reisi Hacı Musa’ya…
– Küfrevizade Şeyh Abdülbaki’ye…
– Nurşinli Şeyh Ziyaeddin’e…
– Garzan reislerinden Cemil Çeto’ya…
– Şırnaklı Abdurrahman, Dirşulu Ömer ve Muşarlı Resul gibi önde gelen Kürtlere 1919’da sürekli mektuplar yazdı.
Sadece Kürtlere yazmadı.
ABD’liler ile görüştü…
MÜŞTEREK VATAN
ABD Başkanı W. Wilson, Anadolu’da neler olup bittiğini öğrenmek amacıyla General James Harbord başkanlığında 46 kişilik heyet gönderdi.
Mustafa Kemal, Amerikalı heyet ile 20 Eylül 1919’da Sivas’ta yan yana geldi. Şöyle konuştu:
“Kürtleri İngilizler himayesi altında bağımsız Kürdistan kurma planına katmak üzere tahrik ettiler. İleri sürdükleri tez imparatorluğun nasıl olsa dağılmaya mahkûm olduğudur. Bu teşebbüsleri gerçekleştirmek için büyük paralar harcadılar, her türlü casusluğa başvurdular… Bu habis planın üç gayesi vardı:
– Kürt ayrılıkçılığını canlandırmak,
– Milli kuvvetleri imha etmek,
– Aynı memleketin evlatları arasında kan döktürmeye sebep olmak.”
Mustafa Kemal, Sivas’taki 93’üncü gününde Muş’taki Mirza Beyzade Musa Beye şu mektup göndererek, “İstanbul’da vicdan yerine düşman parası taşıyan bazı alçak şahısların, Kürtlük namına ayrılıkçı vaki olan beyanat ve haber yaymalarının” tekzip edilmesini rica etti.
Yani…
Yüz yıl önce kimi Kürtler, İngiliz emperyalizminden medet umdu!
Yüz yıl sonra kimi Kürtler, ABD emperyalizminden medet umuyor! Yazık.
Oysa.
Bu toprakların bağımsızlığı için Türk ile Kürt emperyalizme karşı ortak mücadele verdi.Atatürk’ün dediği gibi, “Kürt asil kavmi, Türk kardeşleriyle ayrılmaz bir yiğitlik kitlesi oluşturdu.”
Ortak menfaat, ortak gelecek, birlikte yaşam ilkesi, Şeyh Sait ayaklanması, askeri darbeler gibi sebepler yüzünden kesintiye uğradı. Hele küreselleşmeyle birlikte emperyalizm bu sorunu kaşımaya başladı. İşte… Suriye’de son örneğini yaşadık/ yaşıyoruz…
Kitap çalışmaları sayesinde yüz yıl önce olanları bilmek-anlamak geleceğimize ışık tutuyor.
Türkler ve Kürtlerin yüz yıllık emperyalist oyunu yine bozacaklarına inancım tamdır…
https://www.sozcu.com.tr/2018/yazarlar/soner-yalcin/sarsilmaz-inancim-2877093/?utm_source=yazarlar&utm_campaign=diger_yazilar&utm_medium=diger