Bu nasıl bir alçaklık, bu ne kalleşlik?

Herif aklımdan çıkmıyor, birde öğretim üyesi. Onun yetiştirdiklerinden ne bekler…
Ne bekleyebilirsin?
Yalan olmuş yemin…
Bu kadar mı arsızsınız, bu kadar açgözlü…
Toprak doyursun gözünüzü!

Sizler değil misiniz aydın?
Karanlıkta ışık…
Fırtınalı havalarda, engin denizde, deli dalgalarda fener…
Boğulana can simidi, bu ne rezillik?

Ya sen, ben, o güvenemeyeceksek okumuşa…
Mektepliye, mürekkep yalamışa.
Mahkumsak cahile…
Halimiz nice?

Neden ya neden…
Nedenini anlat bana, bu nasıl bir alçaklık, bu ne kalleşlik göz içine baka baka…
Yalan…
Derdiniz ne…
Gareziniz kime?

Bu kadar mı tatlı makam, mevki…
Ya garip gureba ne oldu boynu bükük özsüzü, yetimi…
Bu mu insanlığınız bu mu vatanseverliğiniz sığınırsınız bir ayının ardına, yetmedi mi rezilliği…
İtibarımız dünyada gittikçe eridi…
Yok ya sözde okumuş, cahil el ele verince…
Para denilen tutkal, menfaat denilen yapışkan, aradan su sızmaz…
Halk denilen perişan!

Sana mı kaldı alık, Allah’ın salağı…
Harcarsın vakit, zaman, cebinden, dil dökersin bir dakika okuyana…
Onlar değil esas hayvan olan sensin, sen…
Hayvanin teki, hayvanin ileri gideni!