Enis Berberoğlu, dünya duydu

Mustafa ile…
Kahpenin, hani vardı ya bir kahpenin doğuruldu, Vahdetinin torunu, Arap’ın sol t.şağı ve uşağı…
İşte Ona, bu sözde belgesel ile Can Dündar denilen soytarı, Ona yaranmak, bir taraflarını yalamak istedi. Olmadı…
Görmedi çünkü, algılamadı bu yaratık işine yaradığın sürece yüzüne güler, işi bitti mi seninle ezer geçer. Daha öncesinde de bir yazımda sorguladım; neymiş efendim, devlet güvenliği…
Pardon?
Kimin güvenliği?
Türkiye Cumhuriyetinin mi yoksa o zibidinin mi?

Yayınlandı ya Cumhuriyette…
Yönetimin rezilliği, çıktı ya foyası meydana kinci ve dinci p.zevengin…
Ehhh…
Enis Beyde tuzu biberi…
Siz kiminle dans ettiğinizi, kiminle uğraştığınızın farkında mısınız?
Takdim edeyim isterseniz…
Karşınızda…
Bugüne kadar dünyanın görmediği, şahit olmadığı…
Hiçbir ananın doğurmadı, doğurmayı başaramadığı…
Erkeğin orospusu, insanın kahpesi…
Recep Tayyip Erdoğan(!)

Sen artık ne yapsan faydası yok, yok Recep’im kaytanım, Tayyip’im Arslan’ım, Erdoğan’ım kaptanım…
Gemi karaya oturdu!

Ben mi?
Ben gayet iyi biliyorum kimin ile uğraştığımı…
Bir kuru can, çıksın diye bakan…
Bundan yirmi sekiz sene önce ölen ama gömülemeyen…
Ölmüşü kardeşim, ölmüşü bir kez daha öldüremezsin!