Diline gurrrbannn, paşammm… Sende hocam, sende. İnşallah his ettiğin, gözlemlediğin gibi olur

Ama ben duyulardan çok gerçeklere bakarım, verilere, tecrübelere…
Al iste yazıyor çarşaf, çarşaf…
Paris’te AKP mühürlü oy pusulası…
Birdenbire, çok erken başladı bugün…
İlaç vaktinden bir saat önce dayanılmaz acılar, geçerse…
Analiz ile devam!

Anız tarlası vatan…
13 Haziran 2018

Anadolu’da tahıl biçildikten sonra kalan anızı yakarlar…
Sonbaharda rastlarsanız, Anadolu yanıyor gibi gözükür…
*
Çiftçi o sene anızını yakmıştı…
Ertesi gün tarlasını dolaşmaya gitti, elindeki sopayla külleri deşeleyerek iyice yanıp yanmadığına baktı…
Gözü bir yanmış kuşa takıldı, kanatlarını açmış, renkli tüyleri kömüre dönüşmüş, öylece kalmıştı…
Sopasının ucu ile ittirdi, yanmış kuşun altında altı tane yavrusu vardı, onlar da anneleri gibi yanmışlardı…
Üzüldü köylü…
O anne kuş isteseydi dumanlar geldiğinde, alevler yaklaştığında uçup gidebilirdi… Ama uçup gitmemişti…
Çünkü yavruları vardı, muhtemelen kanatlarını onların üzerine örterek onları alevlerden koruyabileceğini sandı…
Ve hep birlikte yandılar…
*
İşte anız tarlası vatan…
Yangın var…
Dumanlar kentleri basıyor… Havada yanık kokusu… Uzakta ya da yakında kimi hanelere ateş düşmüş… Yıkımın, kıyımın, hukuksuzluğun, zulmün, maddi-manevi işkencelerin tutuşturduğu yüreklerden gelen çatırtı sesleri…
Bekliyor ki kaçsınlar…
*
Doktorlar, mühendisler, mimarlar, avukatlar, hukukçular, akademisyenler, esnaf, işadamları, bilim insanları, aydınlar, yetişkinler, kadınlar, erkekler, istiyorsun ki kenara çekilip gitsinler…
Öğretmenler canlarını kurtarıp uçsunlar…
Anneler-babalar çocuklarını yangına terk etsinler…
*
(Cerrahpaşa’ya bir bak…)
*
Yakıyorsun ortalığı…
Genizleri yakan duman, havayı yalayan alevler, canı yananların çığlıkları, vicdanlara düşen amansız ateş…
İstiyorsun ki kaçan kaçsın…
Kalan yansın…
*
Ama bilmiyorsun…
Kanatlarını gelecek kuşaklara açıp yananlar bu toprakları “vatan” yaptılar…
Hiç şüphen olmasın…
Eğer nesiller yanacaksa…
Gerekirse yine yanacaklar…

https://www.sozcu.com.tr/2018/yazarlar/bekir-coskun/aniz-tarlasi-vatan-2464516/

Diyarbakır’da konuşuyor Muharrem İnce! İstanbul’dan alkış tutuyor gelin görümce!
13 Haziran 2018

Evde bir şey kalmamış. Zeytin, peynir, çavdar ekmeği, yumurta alacağım. Sulta¬nahmet’te evden çıktım, yürüyerek Mısır Çarşısı’na gideceğim. Hür-rem Sultan Hamamı’nın önünden geçip Meydan’ı arkamda bırakıp yürür¬ken, dikkatimi çekti, iki yanında boydan boya Tayyip Erdoğan’ın büyük boy posterinin asılı olduğu seçim otobüsü yoktu.
Her seçimde koyarlardı.
Öylece gece gündüz!
40 gün dururdu otobüs.
İlk kez oluyor.
Bu seçim koymadılar.
Büyükşehir Belediyesi, Erdoğan’a kırgın olabilir mi, yoksa yeniden seçilip iyice güçlenirse; “Başba¬kanlığı yok edip gücü kendinde topladığı gibi büyükşehir bele¬diye başkanlıklarını da kaldırır” diye mi korktu¬lar? AKP’de “sıklet mer¬kezi çatışması” olduğu kesin, Ankara, İstanbul, Bursa, Balıkesir belediye başkanları çok güçlen¬mişti, “yorgun metal bunlar” diye ağlatıp istifa ettirdi o güçlü adamları. Belediyelerde palazlanmış parti içi sıklet merkezi, bu seçimde “Erdoğan oyu¬nun, partinin alacağı oyun altında kalmasını istiyor olabilir” diye düşündüm bir an.
“Yok artık!”
Dedim, içimden.
Meydan’a bir seçim propaganda otobüsünün konmamasından “böyle ileri şüpheler” çıkardı¬ğım için kendime kızdım!
* * *
Köşesinde Kuru Kahveci Mehmet Efendi’nin bulun¬duğu eski tarihi sokaktan zeytin, peynir, yumurta, çavdar ekmeğini aldım, Mısır Çarşısı’nın Yeni Cami ile Eminönü vapur iskelelerine bakan büyük kapısının önüne geldim.
Aaa…
Ne göreyim!
Hiçbir seçimde olmazdı.
Her seçimde bu noktada sadece AKP’nin üstünde Tayyip Erdoğan posteri olan ve büyük boy mo¬bil ekran monte edilmiş damperli seçim kamyonu dururdu. Şimdi tam bu noktada üstünde mobil ekranlı,“Tayyip posterli İveco marka damperli kamyon” yine var fakat aynı zamanda tam onun¬la burun buruna gelmiş “Muharrem posterli, mobil ekranlı Merce¬des marka damperli kamyon” daha duruyor.
Tayyip posterli damper!
Muharrem posterli damper!
Burun buruna!
Eminönü’nde ilk kez oluyor!
* * *
Pazartesi gü¬nüydü.
Saat 16.55’i gösteriyordu.
Tayyip posterli damperli kamyo¬nun mobil ekranı karamış, çalışmıyordu, Muhar¬rem posterli damperli kamyonun mobil ekranı Diyarbakır Meydanı’ndan canlı bağlantı yayınlıyor¬du. Diyarbakır Meyda¬nı’ndaki alkışa Eminönü Meydanı’ndan birinin başı bağlı, diğerinin başı açık iki genç kadın da yan yana durmuş, Muharrem’i alkışlayarak katılıyordu. Bu arada elinde 5-10 adet Türk Bayrağı satıcısı; “Di¬yarbakır’da konuşuyor Muharrem İnce, İstan¬bul’dan alkış tutuyor gelin görümce” diye bağırıyordu. Bana inanmı¬yorsanız, kamera kayıtları orada bakabilirsiniz.
* * *
Tahminimi söyleyeyim.
Tayyip Erdoğan!
Kentleri kaybediyor.
Ankara, İstanbul, İzmir, Trakya’nın bütün kentleri, Hatay, Antalya, Mersin, Adana, Bursa, Balıkesir ve hatta İzmit ve Sakarya ile Kayseri, Konya’da bile güçlü bir “Muharrem Öğretmen rüzgarı pat¬ladı” esiyor.
Muharrem Öğretmen!
Saray’ı sallıyor!
“Söylemedin” demeyin.

https://www.sozcu.com.tr/2018/yazarlar/necati-dogru/diyarbakirda-konusuyor-muharrem-ince-istanbuldan-alkis-tutuyor-gelin-gorumce-2464522/


İzmirlim yazmış…
Bu kadarda olmaz diyeceğim AMA…
Orası Tayyipistan(!)

Ayna
13 Haziran 2018

Asrın liderimiz Mersin’de şehir hastanesi açılışında konuşuyordu. “Eyyy kardeşlerim eski Türkiye’nin eski sağlık sistemine evet mi diyorsunuz, hayır mı diyorsunuz?” diye sordu. “Eveeett” dediler. Tekrar sordu, o sisteme evet mi diyorsunuz, hayır mı diyorsunuz? Bu defa “hayırrr” diye bağırdılar. Asrın liderimiz rahatladı, “olay bu kadar basit” dedi. Sonra da işi sağlama bağlamak için tekrar sordu, o sağlık düzenine evet mi diyorsunuz, hayır mı diyorsunuz? Gene “eveeetttt” diye bağırdılar iyi mi! Asrın liderimiz “karıştırıyorsunuz” dedi, kafalar allak bullak olduğu için tekrar sormadı artık.
*
Bilal’in vakfı Türgev’de konuşuyordu. “Başörtülü kızlarımızı okul kapılarından sokmuyorlardı, nerede şimdi onlar?” dedi. Salondakiler hep bir ağızdan “burdaaa” diye bağırdı. Asrın liderimiz şoke oldu, “hayır hayır onu yapanlar nerede” diye tekrar sormak zorunda kaldı.
*
Partisinin il kongresinde konuşuyordu. Şırnak’ta çok az oy aldıklarını anlatırken, “yüzde 28 oranında evet elde edebildik” dedi. Salon komple ayağa kalkıp alkışlamaya başladı. Asrın liderimiz gözlerine inanamadı. “Yanlış anladınız, niye alkışlıyorsunuz” diye fırçaladı.
*
Sarayda muhtarlara konuşuyordu. Fetocuları kastederek “hani şimdi nerdesiniz?” diye sordu. Muhtarlarımız ellerini havaya kaldırarak “burdaaa” diye bağırdı. Asrın liderimiz ne desin… “Siz burdasınız da onlar nerede” diye düzeltmek zorunda kaldı.
*
Meclis’te Akp grup toplantısında konuşuyordu. Bir harita gösterdi, “işte 2002 öncesindeki bölünmüş yolların haritası” dedi. Akp milletvekilleri koro halinde alkışlamaya başladı. Asrın liderimiz sinirlendi, “niye alkışlıyorsunuz yav, daha alkışlanacak haritayı göstermedim” dedi. Sustular. 2002’den sonrasını gösteren haritayı gösterdi. Akp milletvekilleri onu da koro halinde alkışladı.
*
Tokat mitinginde konuşuyordu. “CHP genel başkanı başörtüsü sorununu ben çözerim diyor, inanıyor musunuz?” diye sordu. Miting alanı “eveeeeettt” diye bağırdı. Asrın liderimiz bu defa soruyu tersten sordu, “inanmıyorsunuz değil mi?” dedi. “Eveeeeettt” diye bağırdılar.
*
“Bunlar asgari ücrete zam yapacaklarmış, asgari ücreti iki bin lira yapacaklarmış” dedi. Meydanı dolduran kalabalık “yuuhhhh” diye yuhaladı. Hemen ardından 600 lira aşağısını söyledi, “biz 1400 lira yapacağız” dedi, “eyooo” diye alkışladılar.
*
Niğde mitinginde konuşuyordu. Güya Muharrem İnce’yi eleştiriyordu, “bu çırak anlar mı bu işlerden?” diye sordu. “Eveetttt” diye bağırdılar. Asrın liderimiz pek öfkelendi, “ne alakası var, anlamaz” dedi. Her ihtimale karşılık bir daha sormadı.
*
En son…
Kocaeli mitinginde konuşuyordu. “Almanların bir dergisi var, kapağa dört tane resim koymuş, biri benim, dünyayı şekillendiren liderler demiş, elhamdülillah” dedi. Halbuki… Der Spiegel dergisi, Trump’ın Putin’in Çin devlet başkanının ve asrın liderimizin fotoğraflarının altına “otokratlar” başlığını atmıştı. Gurur duyulacak bir paye değildi, tam tersine “dünyada demokrasiyi katledenler” olarak sunulmuştu. (Otokrasi, oy sandıklı monarşidir, sözlük karşılığı, hükümdar…) Asrın liderimiz Almanca bilmiyor, hakareti iltifat zannedip övündü, belli ki danışmanları da tırt… Ahalinin zaten dergiden mergiden haberi yok, elhamdülillah’ı duyunca “eyyooo” diye alkışladılar.
*
(Der Spiegel, ayna demek.
Bizim memlekete tee oradan ayna tuttu hakikaten.)
*
Tahminim o ki…
24 Haziran akşamı asrın liderimiz balkona çıkıp “buraya kadarmış, allahaısmarladık” diyecek, “eyyyooo” diye alkışlayacaklar.

https://www.sozcu.com.tr/2018/yazarlar/yilmaz-ozdil/ayna-2-2464601/