Toz patlaması…
Hiç yaşadınız mi?
Toz patlaması olabilir!???
Yarına!
Gazi Mustafa Kemal Atatürk ∙ Ne mutlu Türküm diyene, diyebilene
Fahreddin Paşa…
Medine müdafaası…
Doğruya doğru, yanlışa yanlış!
Not:
Eğer bu hamle…
ABD kaynaklı değilse ne olayım…
Birilerinin suyu çok fazla ısındı!
Ne diyordum hep, ben değil, ben sadece papağan…
Tarih diyor ki…
Bedeviye güvenme, Arapa…
Din kardeşin olsa bile güvenme!!!
Veee…
İstisnalar kardeşim, Arap kardeşim kaideyi bozmaz!
Ya Oma ya keçi ya kalın kafalı koç veya kara Mediha benim sonum olacak…
Ya ben ne yaptım size ne istiyorsunuz benden???
Bıktım ya bıktım…
Para isteme benden, buz gibi soğurum senden!
El ekmek tutmuyor ki görseydiniz bu sabahki halimi…
Bir sigorta, hadi dedim fazladan ne olur ne olmaz, veririm seneliğini, kafam rahat…
Valideye veriyorum parasını, yatırıyor hesabına…
Bana ne ya bana ne???
Torunu
Benim oğlan, kandırmış babaannesini, ağlanmış, sızlanmış koparmış parayı kadının elinden…
Kardeşle yolladıydım Türkiye’ye, gitti geldi döndü geriye…
Cuppp diye, balıklama evladın cebine…
Bana ne ya bana ne???
Kalkmış yine para istiyor benden…
😊
Yeminle, bak yeminle 52 yaşındayım…
HAYATIMDA almamışımdır maaşımı elime, benim neyime?
Bizim maliye bakanı, büyük şef, cumhurun başı valide…
Ben bir garip köse, çalış, çalış ver eline!
AMAAA…
Ancak böyle “adam olduk”, böyle kalkındık, böyle gurbet elde harcanmadan varlığımızı sürdürebildik!
Hep el, ele, omuz omuza, sırt sırta…
Elbirliği ile!!!
Ben mi?
Ben…
Fuzuli işler müdürüyüm, dışişleri bakanı, taksici…
Herkesin emir eri!
Had…
Ve hudut bilmeli insan…
Ahlak, vicdan denilen bu yüzden vardır, oluşmuştur…
24 sene dondurulmuş bir embriyo…
Olmaz arkadaş, OLMAZ!
Ne diyorum hep?
İnsan denilen, birey, yetiştiği çevrenin bir ürünüdür…
Çocuk denilecek yaştaydım insan ve psikolojisiyle ilgilenmeye başladığımda, insanı biraz tanımamla birlikte sosyolojisiyle ilgilenmeye başladım. Kıyasladım…
İnsan ve hayvan sosyolojilerini, öğrendim. Kurama hâkim olmayan pratikte, yani tatbikte veya uygulamada diyelim afallar!
Hayatım ve hayat denilenin bana >>> dayattıkları, öğrenmek zorunda bıraktıklarıyla <<< birlikte kimi acı – tatlı tecrübe oluştu. Deneyimler…
Kuram ile pekişti!
Çoğu kez şaşırmışımdır, önceleri anlamasam bile aradaki bağlantıları, bir gün geldi kafama dank etti.
Hani hep derim ya…
Benim jeton çok köşeli!
Yeminle…
Çoğu zaman düşer, ehh köşeli oluşundan dolayı geç düşer ama illa düşer genelde…
Din mesela, hani Kuran, İncil veya Tevrat roman okunur gibi okunmaz diyorum ya, bir sure, sayfalar sonrasında bir başka sure veya ayet ile birleşince anlam oluşturur ya ona benzer. Nasıl ki din hayatımda önemliyse, bir o kadar önemli musikidir, sanattır, bilimdir…
Ve hep…
Merkezinde veya çevresinde insan…
O bilinmeyen, anlaşılamayan kimi zaman canavar bazen kuzu gibi olan, insan.
Benim gibi niceleri kafa yormuştur bu canlıya VE şüphesiz daha yoracaktır…
Mesela Kloroform…
1831’de kesif edildi, özellikle >>> ### doğumu ### <<< SIFIR ağrıyla gerçekleştirebilecekken ki bu maddenin nam yapması Kraliçe Victoria’nın 1853 dünyaya getirdiği > sağlıklı < bebek ile gerçekleşti.
Kadınlar…
Ağrısız, acısız bebek dünyaya getirebilecekken
Kim karşı çıktı biliyor musunuz acısız doğuma?
Kilise!!!
Hamiliysen…
İnanmıyorsan…
Sor doktoruna!
Kadın…
Sen acı çekmeye mahkumsun…
Gel de anla!
Özellikle bu konuda sayfalar dolusu, kitaplar dolusu yazılabilir, yazabilirim…
AMA…
Değiştiremesin insanoğlunu ve kafasını.
Hayvanların yetiştirdi söylenen insanlar…
İnsan kılığında hayvanlar…
Bilim araştırdı, bilim ve ilim ispatladı…
Remus ve Romulus, dişi bir kurt tarafından büyütüldüğü ve sonrasında Roma’yı kurduğu rivayet edilen iki insan. Her halde dünya tarihinde hayvan tarafından yetiştirildiği sanılan en tanınmış iki insan(!?)
Veya bizlerde ASENA, yine bir kurt tarafından büyütülen bir genç. Türk’ün…
Atası(!)
Türk demişken, unutmadan…
Türk…
Utanmasını bilmeyenden kork, yüzsüzden – arsızdan kork…
Bir avuç g.t ve bu g.tlerin kılları hadım etti seni, kısırlaştırdı seni, soyunu tüketecek…
Tarihini, gelmişini ve geleceğini silecek!
Neyse dönelim yine biz konumuza, evet hayvanlar arasında yetişen insanlar yetiştikleri ortamın, hayvanların, hadi böyle demiş olalım:
Hal ve hareketlerini, huyunu – suyunu alırlar!
İlginç olan…
Beni…
Oldukça şaşırtan bir durum, bir gerçek ise his ve duyu dünyalarının da değişmesi…
Fiziki özellikleri…
Ve bilim bunu bu ortamda yetişen insan psikolojisine bağlıyor…
DIKKAT
Acıya duyarlılıkları, insan arasında yetişen insandan kat be kat daha az…
Ateş kardeşim ateş, kor…
18 sonu 19. Yüzyıl başlarında, Fransa’da bir doktor hayvanlar arasında yetişip, büyüyen…
Sonradan bulunan bir genç üzerinde deneylerle bunu ispatladı, belgeledi…
Sonrasında 20. Yüzyıl başlarına kadar bunu bazı başka ülkelerde de “araştırdılar”…
En son Amerika’da böyle insafsızca deneyler yapıldı, hatta literatüre geçmiştir, bir psikologdu galiba oğlunu maymunla büyüttü. Hayvan insana uyacağına, insan hayvana yani maymuna uyum sağlamaya başlayınca karı – koca deneyi iptal ettiler.
Evet, sen…
İnsanlar arasında yetişen insan sen al koru – közü eline, ateşi çıplak elinle kavra…
Beynin…
Tüm gücüyle sinyal verecektir sana, tehlike, acı, büyük acı diye…
Ve yine insan ve duyuları, o kadar çok duyumuz köreldi ki…
Çağdaş insan, modern insan…
Ve hala hayvan kalan insan, hayvanlar arasında sadece bir hayvan olan insan.
Yaş ilerledikçe pedere benzemeye başladım…
Çok severdi rahmetli doğa ve hayvan belgesellerini, bende geçen gece izledim vahşi İskandinavya’yı…
Kartallar kardeşim kartallar balık avlıyor diye prim vermiş devlet avlansınlar diye…
Öldürdüler, öldürüyorlar…
İnsan…
Hemcinsini kabul etmiyor ki diğer canlıları kabul etsin…
Yeryüzü ve insan, sürekli bir kavga, sürekli bir katliam…
Yerin altına inince insan…
Geberince…
Hayvanı da kabul ediyor yanına, hemcinsini de!
Basma…
Basma insanoğlunun ayağına, menfaatlerine aykırı gitme…
Ne din kalıyor ne ilim ne bilim ne vicdan ne hoşgörü…
Gittikçe hayvanlaşıyor, hayvan olan!
…
Bayılıyorum şu Alman…
Anayasa Mahkemesine, tarafsızlığına, mantığına, istikrarlı, tutarlı ve bir zincirin halkaları misali alınan bir kararın sonradan alınan kararları etkilemesine VE…
Gerekçelerine!!!
Tıp…
Bir insanın okuyabileceği en güzel ve faydalı dallardan biridir. Yaşam söz konusudur, hayat kalitesinin arttırılması veya devamının sağlanması. Acıların dindirilmesi!
Haliyle…
Okumak isteyen çok, kalite çok önemli. Sık eleyip ince dokumak gerekli…
Numerus Clausus, Anadolu veya Galatasaray benzeri liselerden mevzun olurken alınan notlar…
Bir veya bir virgül ikiye kadar olmalı ki tıp okuyabilesin.
Tek şart…
Eşitlik ilkesine aykırı…
Her Alman vatandaşı istediğini öğrenip – okuyabilmeli…
Yasamayı görevlendirdi Alman…
Anayasa Mahkemesi…
Çözüm bul, eşitliği sağla…
Erkler ayrılığı, böyle işler demokrasi!
„Şu hayatta önemli olan tek şey, bir insanın “Ben yaşadım” diyebilmesidir. Onun dışında hiçbir şeyin önemi yoktur.“
Jean Paul Sartre
Ve ben…
Bunu gönül rahatlığı ile diyebiliyorum…
Hatırlı okuyucularım bilirler, çok öncesi defalarca bu sözü kullanmışımdır veya ima etmişimdir…
Kadınsa, kadın…
Maceraysa, macera…
Paraysa, para…
Fakirlikse, açlık ikisi birden…
Acının en büyüğü, evlat acısı…
Yine sevincin en büyüğü, en coşkulusu, iki evladın doğumu…
Bir yerlere gelebildim mi? Geldim…
Allah…
Verdikçe verdi mi? Verdi! Birden yerin yedi kat dibine indirdi mi?
İndirdi…
Gezmeyse, gezdim…
Sevgilerin, aşkların en güzelini yaşadım…
Evet…
Ben yaşadım, artık…
Ölmenin vaktidir!