Demokrasi kozmosu

İnsan…
Tek başına koca bir evren! Evet, evet insan kendi başına koca bir evren…
780, tekrar sindire sindire…
Yedi yüz seksen bin kilometre sinir sistemi ile…
Bir hatırlatma, dünyanın çapı 42 bin kilometre…
Üzerinde milyarlarca yaşayan mikro organizmaları ile…
O…
Yüz binlerce sayfa kalınlığında bir kitap doldurabilecek hal, duygu ve ruh halleriyle koca bir evrendir insan. Bir kozmos, tek başına, kendi halinde çok güçlü, bir bebekten farkı olmayan “zavallı” bir varlık.

Buna rağmen…
İnsan…
Doğarken, doğduktan sonra ve özellikle ihtiyarladığı zaman VE arada da…
Bir başkasına, başka bir evrene, evrenlere muhtaç. Bir kez daha arşivlerimi hatırlatırım…
Amygdala (Amigdala)
Ah O duygular, O algılar, O sanmalar yok mu, özellikle zannetmeler, yalan – yanlış duygular?
Ne çok yanıltırlar, aldatırlar!

Yazmışımdır zamanında…
Bir bebek, ana rahminde TAMAMEN mikro organizmalardan yoksun…
Doğum anında…
Rahimden geçip, vajinadan çıkarken annenin sahip olduğu tüm yararlı ve yarasız mikro organizmalarla > aşılanır <, temizken, saf veya duruyken “kirlenir”…
Hayata hazırlanır!

Bu açıdan bakıldığında…
Kur’an olsun, İncil olsun ikisi de hâklidir. Bebe…
Hem günahsızdır hem günahkâr…
Hayata, yaşama hazır!?

Daha demin…
Valide kızını anlatıyor bana…
Bana, kardeşi anlatıyor. Mesleğini…
Yolda…
Çok şaşırmış anlattıklarına, hep derim ya…
Çok az insan bilir, tanır beni, yaptığımı, etkinliklerimi. Daha ilk defa ağzımdan duydu bugün söylediklerimi. Ana bu ana, beni dünyaya getiren insan, bilmez, tanımaz beni(!)
Huyumu, suyumu evet ama…
Ya Önder’i?

Aldığım, almak zorunda kaldığım eğitimleri…
Bilmez…
Ömür denilen O garabet ve çöl ortasında bir serap gibi beliren, umut veren, güç veren O vaha ve yemyeşil, sulak vadileri. Karşıma çıkan…
O evrenleri, beni etkileyen, iten, tiksindiren insanlardan haberi yoktur…
Annedir anne ama anne bile bilmez çoğu zaman dünyaya getirdiğini!

193 ülke içinde…
Kendi varlığına önem veren her ülkenin vardır stratejik planlama kurumları…
Uluslararası konjonktürü izleyen…
Veri toplayan ve değerlendiren kurumları. Devlet…
Devletse…
Kısa, orta ve uzun vadeli kendi hedefleriyle bu verileri kıyaslar beli başlı sonuçlar çıkararak…
İhtimaller ve alınması gereken tedbirleri belirler.

Yurtdışı veri tabanını geçelim, belki başka bir zaman anlatırım…
Kardeşim…
Bankacı. BIR ve çok kısa süren istisnanın dışında bankada…
“Makam ve mevki” sahibi.

Annemi şaşırtan…
O…
Her halde bankalarda çalışan veznedarlar veya müşteri yetkilileri gibi bir şey zannetti…
BIZIM işimizi, dedim ya bilişimciyim AMA bildiğiniz tiplerden değilim kardeşimde öyle…
Onun alanı insan kaynakları AMA ve (…)
Benim işim içinde hukuk başta olmak üzere, bilgi güvenliği Almanca Datenschutz…
İletişim ve bilişimin en geniş anlamda güvenliği önde geliyordu…
VE…
Strateji!

Kısa, orta ve uzun vadeli planlama, olasılıkları düşünüp…
Gerekli sonuçları çıkarmak, şu olursa şöyle, bu olursa böyle önlemler alırsak, durumu değerlendirmesi > somut < veri analizi. Özellikle kuram yani teorinin pratik ile birleşmesi…
Bankalar, sigortalar, belli başlı sanayi kuruluşları, sivil toplum kuruluşları STK ve bilumum daha kurum ve kuruluşların “değerlendirmeleri”, verileri bu stratejik kurumların görüş ve kanaatlerini oluşturur.

Yedi milyar insan…
Doğal kaynaklar tükenmek üzere…
Yokkkkkkk…
Öyle manyak manyak şeylere inanmam, Masonlar bilmem neler…
Dünya hakimiyetini ele geçirme…
Komplo teorileri, F. Güllen gibi, Kasımpaşalı ayı yandaş ve yoldaşı gibi kimi gerçekdışı şeye inanmam.

Somut, İngilizlerin Fact dedikleri…
Gerçeklerdir beni ilgilendiren. Bundan sonrasına DIKKAT lütfen…
Düzenli aralıklarla gerçekleştirilen “Stratejik toplantılar”
Sadece bankalarda değil, örneğin sigortalarda da…
Yöntem belirlemede yardımcı olur. Varlık…
Dikkat insan demedim, varlık madden ve manen değerlendirilir. Dedik ya yedi milyar insan…
İhtiyaç fazlası var(!)

Belki inanmayacaksınız bana, yatırılır masaya…
Hastalıklar, salgınlar…
Öylesine çıkarılacak, keyfi savaşlar…
Yapılır hesap kitap, şurada bu kadar ölür, burada bu kadar…
Maddi kayıplar, kazanımlarla kıyaslanır…
Kıyas kabul etmez varlıklar içeresinde insan sadece bir faktördür…
İhtiyaç fazlası olan…
Gelecek nesiller için yapılır hesaplar, insani kayıplar dişe dokunmayan.

Yenilenebilen enerji gibi…
Tükenmez insani kaynaklar, tak fişi bitir işi…
Baba olmak zaten “çok” kolay, ehh annelik biraz daha zahmetli…
Saldım çayıra, Mevla’m kayıra(!)
Üç çocuk meselesine bezer sanki…

Medeniyeti…
Hatırlı okuyucularım belki anımsar, medeniyeti söyle tarif etmiştimdi…
Medeniyet, hesap kitap işi!

Bir garip çeyreğim, rahmetli babaannem gelir aklıma…
Gezenti…
😊
Gezmesini çok severdi. Bir gün yine izindeyiz, hatırlamıyorum nereye, babam dedi:
“Arabada yer yok!”
Baldızına söz vermişti, babaannem anında ki yusyuvarlaktı rahmetli…
“Kuş kadar canımı bir arabaya sığdıramadın” dedi, hiç unutmam bu sözünü…
Ona benzer bende bir çeyrek…
Israil başta olmak üzere, Bulgaristan çok tehlikeli…
Gençliğimde bir iki tecrübem olmuştu Bulgarlarla, Iran…
Bir şekilde yazdıklarımla, düşüncelerimle ilgili!???

Ser veririm, sır vermem. Bunları yazarım ki beni enayi yerine koymasınlar…
Ne oluyoruz anlamadım?

Salt duygu ve düşüncelerimdir yazdıklarım…
Neyse, konumuzla devam…
Demokraside kendi içinde koca bir evren…
Çok yönlü olan…
Gerçi genelde insanlık, özelde Türkiye ilk defa demokrasinin ilerisiyle tanıştı ama…
Rahmetli Süleyman Demirel gelir akla:
“Demokrasilerde çareler tükenmez!”

Demokrasi kozmosunda…
Demokrasinin ilerisi, tanımı tek kelime ile:
Tarifsizdir…
Mucidi Recep Tayyip p.zevengi gibi…
Bu demokrasi şeklinin hesapla, kitapla ilgisi alakası yoktur…
Tesadüfler belirler…
Bir günden öte güne > yaşanmaz < başa gelir…
Ne olduk değil ne olacağız sorusunun cevabı tesadüfidir…
Bu açıdan ileri demokrasilerde çareler tükenir.

Bugün 25.09…
Barzani ne olacak? PKK – PYD, IŞID…
Yok Allah bilir demeyin, Tayyip hiç bilmez AMA…
AB(D) bilir.

Dünya lideri dedirtir kendisine…
Tövbeler, tövbesi, sözde Müslüman, “Allah’ın yeryüzündeki sıfatı”
Liderlik vasfı ancak kenefe temizlikçi, bir bedevi kabilesine çakal olacak kadar…
Bak Rus’a…
Bak ve utan, gittin Putin’in g.tünü yaladın. Vurgulayarak…
Üstüne basa basa…
AB(D)…
Petrolü neredeyse bedava sürdü dünya piyasasına…
Suudi itler başta, tasma AB(D) elinde, Tayyip gibi kuyruk salar kemik atıldıkça…
Gıkını çıkarmadan yaptılar denileni, RUS hala ayakta…
Ve askeri olarak eski gücüne kavuşmak üzere…
Liderlik böyle bir şeydir…
Dik durmak…
Kendi, vatan ve milletin onurunu zedeletmemektir!

Demokrasi kozmosunda…
İleri demokrasinin yeri ve önemi…
Evrende bir toz tanesi!

Ihr habt was vergessen Leute

Und ein Dieb!

Ein Verkäufer, notorischer Lügner und Betrüger, Vaterlandsverräter…
Ein fanatisch – extremistisch besessener irrer…
Der die Lehren des Islams für Eigennutz missbraucht!

Religionspsychologe M. Utsch benennt so etwas als:
„eine Besessenheit religiöser Extremzustände!“

oku

Kendimi öldürmek için elimden gelen her şeyi yapıyorum AMA

İlaçlar…
Koca bir torba. Onlarca…
Kimya deposuna döndüm, resmen eczane…
En son kolesterol ilacı, hani kan “donmuş” öylesine yağlı…
Tarifsiz bir mide bulantısı, ağrıları bir şekilde çekiyorsun ama mide bulantısı berbat…
İlaçları düzenli aldığımdan beri aslında iyiyim AMA bu mide bulantısı…
Yaa…
“Karı gibi” ağlanmaktan bıktım, yaşamıyorum, Allah aklı aldı canımı almıyor…
Allah sevdiği kuluna eşeğini kaybettirir sonrasında buldururmuş ya…
Sadece arıyorum…
Kendimi bir türlü toparlayamıyorum. Ya uyuyorum ya arıyorum…
Başta İki buçuk gram akıl kalmıştı, galiba o da gitti.

Ameliyat öncesi günlerimi arar oldum…
Bacaklar tutmuyor…
Dün Dada ile biraz gezmeye, yürümeye gidelim dedim, kendimi dükkâna zor attım…
Yeğenim olduğu için değil, gerçekten çok saf ve temiz bir çocuk…
Kalbi, som altın…
Allah onu da tüm evlatları da korusun, korkuyorum…
Bu kadar iyilik, saflık ileride ona çok acı çektirecek. Belki inanmayacaksınız ama…
Bir damlacık boyu ile siyaset konuştu. Dünkü seçimleri…
Ben değil, yeminle ben açmadım konuları. O açıyor, soruyor, öğreniyor…
Bana ders veriyordu(!) Çimleri biçmişlerdi yol boyu…
Saman olma yolunda, kurumuş. Topladı bir kucak dolusu tavşanlarına…
Ablasını çok seviyormuş, küçük anne gibi ona bakıyormuş AMA onu anne gibi dövüyormuş da…
😊
Çok seviyormuş onu, onu kızdırmayı, çok ama çok…
Ah keşke yine çocuk olabilsem, keşke…
Veya…
Hiç dünyaya gelmemiş olsam!

Benim için

Hiçbir zaman…
Din bilimi, bilim dini dışlayan…
Birbirinden farklı iki olgu olmadı. Aksine birbirini tamamlayan, bütünleyen, bir olan…
Bir bütün olarak gördüm din ve bilimi…
Ayırdım birbirinden ruh ve bedeni, dünyevi olanı ruhaniden.

Merak ederim kılları…
Çok süreceğini sanmam, ilk şoku atlatsın Almanlar, AFD’nin zaferini…
Analizini yapacaklardır yalamaların, kaçı seçime gitti, kaçı g.tü dinledi…
Aslında…
AFD’ye de kızamıyorum. Gelecek hayvan ki gerçekten çoğunun hayvandan farkı yok…
Kasımpaşalı ayı gibi…
Höt, zöt. Misafir edildiği ülkenin kadınına, namusuna, ırzına, iffetine göz dikecek…
Onu bunu yapacak ki çoğu yüz kızartıcı suç niteliğinde…
Dağdan inecek bağdakini kovacak, bağdakilerde, yerlisi sesini çıkarmadan izleyecek…
Nerde görülmüş bu bet- bereket, nerede?
Etki ve tepki kanunları devreye girecek…
Elbette tepki verecek…
Elbette kurunun yanında yaşta yanacak!

Liebe Mitbürgerinnen, in allen ehren

Meine Worte mögen sexistisch klingen…
Aber…
Ich denke sie wissen alle was ich mit diesen Worten eigentlich meine…
Ich richte meine Worte an die SPD und ihre Führung, ziert euch nicht wie Weib…
Will sagen Jungfrau…
Übernehmt Verantwortung…
Jetzt ist nicht die Zeit in der Opposition zu wirken, die alternativlosen sind im Bundestag…
Gefahr…
Ist im Vollzug. Die deutsche Demokratie wird infrage gestellt…
Es ist, nein es muss mit alle erdenklichen rechtsstaatlichen, allen demokratischen Mitteln und Kräften gegen diese hirnlose Masse angegangen werden.

Apel

Sehr geehrter Herr Schulz,

Ihren Mühen in Ehren aber nun ist es vollbracht, die Würfel sind gefallen…
Selbst wenn ich Millionen von stimmen hätte, würden Sie nicht eine einzige bekommen…
Das ist ähnlich wie mit Ihrem Kollegen in der Türkei, Herrn Kılıçdaroğlu…
Ihnen fehlt es an Überzeugungskraft, an Argumenten, Glaubwürdigkeit, Visionen und nicht zu Letzt…
An Führungskompetenz!

Hiermit möchte ich an Sie appellieren…
Treten Sie bitte zurück…
Machen Sie platz für Menschen deren Überzeugung, Wählern Hoffnung geben, diese animieren an sich und an das Land zu glauben, für ihr glauben einzutreten und zu „kämpfen“.
Treten sie zurück, in ehren, für das Land und seine Menschen.

Pavlov’u bitirmek şart oldu

Bilimsel, evet bilimsel verilere dayanan bir uyarı niteliğindeydi…
Bu makaleyi, gazetecilere, kimi yerlere yollamak niyeti ile “kaleme” almaya başlamıştım…
Zarlar düştü…
Seçmen kararını verdi; „asıl“ KAZANAN…
AFD…
Büyük bir tehlikedir beyinsizler sürüsü, vatanseverliği…
Kafatasçılığı ile karıştıranlar. Evet, şart oldu, iki el kanda bile olsa…
Bitirmem şart oldu. Mücadele…
Her zeminde, her alanda ve her yerde!

Yok…
Halim olsa, kendime güvenebilsem, sağlığıma her zaman yaptığım gibi kolları sıvayacağım…
Biliyorum, tecrübelerle sabit…
İstediğimde, yürekten gelen güç ile yapabiliyorum AMA…
Yok, yok ben bitmişim, yazmaktan, uyarmaktan başkacası gelmiyor elden!

Yapmayacağım kadın, yapmayacağım sana inat

Yayınlamayacağım O makaleleri…
Ben…

Ama…
BITTI!

Öpüyorum yüreğimle yüreğini.

Ruhum…
Manyak psikoloğum…
Güzel kuşum, bir tanem…
Kalbimin biricik kraliçesi ne kendine ne bana işkence etme…
Yapma gülüm, bitsin böyle.

Ne sen beni ne ben seni unutmayacağız. Yüreğim, yüreğin ile!

Wolf’un (Almanca kurt) hikayesi, Allah’ın kelâmı insana AMA

Birde ben “düşman” tarafından yazayım dedim…
Çünkü şaşmaz bir kural vardır, şaşmaz…
Tarafı…
Bertaraf olması yoktur bu işin, şaşmaz asla ve kata(!)

Bilmem okudunuz, hatırlıyor musunuz?
Sayın Y. Özdil yazmıştı, çok olmadı. Savaşta bile, can pazarında, düşmanlar arasında bir saygı, bir onur vardır. Şeref…
Önemli ve gereklidir!

Askerin görevi…
Öldürmek, yok etmek AMA…
Askerde sadece bir insan ne kadar eğitimli ne kadar görgülü…
Hele yürek sahibi…
O kadar bilinçli!

Atatürk ve arkadaşları…
Çanakkale savaşları, Conk bayırı…
Atatürk, savaş öncesi, savaş esnasında ve sonrasında…
Çarpışan yiğitler, gırtlak gırtlağa, hepsi vatan toprağında…
Kim unutabilir Atatürk’ün sarf ettiği sözleri?

İnsanlık, ahh insan olmak, olabilmek…
Can pazarında dahi saygı!?

Rivayetler, hurafeler…
Yenilmez, yutulmaz düşman. ASLA alt edemezsin, psikolojik bir savaştır amacı ürkütmek…
Korkutmak (bkz. IŞID’a, rivayete göre yenilmezdi!)
Yalan bile olsa, yeter ki düşman, insan, inansın da…
Gerisinin önemi yok!

Halbuki…
İnsanlık tarihi göstermiştir ki fetih edilmeyen kale, sonunda yenilmeyen rakip yok…
Bu…
Bilhassa kadınlar için de geçerlidir, yüreğine, ruhuna dokumasını bilene…
😊

Birinci dünya savaşı esnasında majesteleri Kaiser adına Wolf isimli savaş gemisi suya indirilir…
Mürettebatı, subayları azimli…
Yeminli, ambargo kırılacak, özellikle İngiliz donanmasına ağır hasar verilecek…
Cırt atıyor İngilizler etrafta…
Tebdili kıyafet misali, gemi kamuflajlı açılır engin sulara. Hedefi Avusturalya…
Yolda ve Avusturalya sularında sivil, askeri fark etmez düşman gemileri…
Korsan misali soyulup soğana çevrilecek, batırılacak, geri hatlardan gelen takviye, özellikle hammadde akışı durdurulacak. Uzatmayalım…
Gemi buharlı, kömür ile çalışıyor. Bin bir zorlukla ama BAŞARILI bir “yolculuk” sonrasında Avusturalya kara sularında. Yalan olmasın galiba ön dört gemiydi oraya gelene kadar soydukları, batırdıkları…
Çok ama çok başarılı oldular Avusturalya önlerinde…
İngilizler saç baş yoluyor ama nafile…
DIKKAT
Savaş kuralları gereği, centilmenler arasında kadına, çocuğa aslında üniforma taşımayana dokunulmaz…
Öylede oldu, öylede yaptılar, batırdıkları gemilerin tüm yolcularını kendi gemilerinde hapis ettiler…
Balık istifi, nefes almaya oksijen kalmadı…
BUNA RAGMEN…
Sonradan serbest bırakılan esirler demişler ki;
“Bize insanca davrandılar, naziktiler. İmkânlar dahilinde bir şeyimizi eksik etmediler”
Hele, hele birde hepsi Hintli küçük kızı anlatmış…
Zaman içinde geminin maskotu haline gelen sevecen afacanı…
O suratsız, sert kaptan bile kızı sevmiş, yüzü gülmüş.

Demem o ki…
Asker bile, can alıp can verirken insanlığını bir yere kadar muhafaza edebilirken…
Kendisiyle konuşulabiliyorken, yürek, iyi niyet bir yerden sonra yine filizleniyorken…
Dinci…
Din simsar ve tüccarı taviz vermez hali ile ortada…
Kimse…
Hiçbir güç, tanrı gücüne…
Allah’ın insanlığa lütfu, bağışı…
Olan sevginin gücüne karşı koyamaz, kurallara kural katan, yalana yalan dinci haricinde!

Ve Recep Tayyip ve AKP…
Kuzu postuna bürünmüş kurt, adi birer dinci!