Ulan arkadaş…
Bana takmadıkları isim kalmadı, yeminle her şey oldum…
Şimdide pala Önder, hanım öyle diyor bu sabah bana…
Baltalı ilah, gamlı baykuş, mutsuz eşek, yarım g.t falan…
Balıkçıyım vesselam!
Gerçekten tabiatı çok severim…
Giderim günlerce gelmem, tabii bakkal – çakal uzakta…
Ehhh…
Tilkisi, tavşanı, b.ku – böceği…
Almanya’da yok gerçi, Kurt, yeni yeni Polonya’dan geldi…
“Hayatta” kalma teknikleri…
Oltaların yanında, televizyon – radyo, kazma, kürek, tüfeğimde var, tabancamda…
Lazım ya balta da lazım, pala da!
Bir dünya sipariş verdim, her gün geliyor bir, iki paket…
Kısmetse yeni yılda vatanımdayım, orada gireceğiz. Deprem çantasını yeniden organize ediyorum…
En son bilimsel verilere ve tecrübelerime göre, kimisini çıkardım çantadan, bazısını ekledim…
Unutmuştum, balata ve tabii…
Pala da!
Yok…
Üçüncü dünya savaşına hazırlanmıyorum…
Babayım…
Şam babası, iskele babası değil!
Yıllarca bu yüzden bir dolu para verdiler bana, düşünmem, bilmem, öngörüde bulunmam, analiz etmem için. Önce can sonra canan…
Gerçi canan bana can ama O başka bir mesele…
>>> En önemlisi su, su filtreleri. Temiz su ve yârdim malzemeleri <<<
ANCAKKK…
Allah göstermesin, inşallah düşmem böyle durumlara…
Can pazarında, canı müdafaa edemedikten sonra…
Ha Şam babası, iskele babası olmuşsun ha baba!
Belki inanmayacaksınız ama…
Tüm bunlar küçücük bir çantada!!!
Dört tane battaniye, su filtresi, dediğim gibi tabanca, tüfek, pala, balta…
Çakmak, kâğıt – kalem, aydınlatma, kocaman mum, tam donanımlı ilk yârdim çantası, vesaire vesaire…
İspatı?
Bitsin, çanta tamamlansın fotoğrafını çeker yayınlarım.
Not:
Bugün…
Delikanlı gibiyim, çok şükür…
Yeminle, ağaçları yerinden sökebilirim…
Affedersiniz, sağlığım açısından diyorum…
O.ospu karıdan, Erdoğan’dan farkım kalmadı…
Bir öyle bir böyle!
Ne yapacağım böyle bilmiyorum…
Anlamıyorum, anlamıyorum…
Sebeplerini, nedenlerini anlamıyorum!