Türk mutfağı dünyada sayılı mutfaklardan biri…
Zahmetli, çok vakit istiyor…
Bu yüzden Önderin orospu karı mutfağı var, neden Türk mutfağında her şey küçücük küçücük kesilir?
Evdeyim, bir bici bici sonra kulübe
Dükkândan geliyorum, yalan olmasın çok, çok çok uzun yıllar oluyor bu tür hesaplar yapalı…
Elektrik arızası bizim bahçede…
Yollamışlar bir nevi hayvanları, sözde elektrikçi. İnsan azmanı…
Alman…
Tam göbeğe park etmiş aracını, rica ettim gir biraz daha içeriye, müşteriler park edemeyecek…
Gerçekten rica ettim, efendice. Öyle laubali bir cevap verdi ki hiç gelemem terbiyesizliğe…
Ben seninle böyle mi konuştum?
Neredeyse giriyorduk birbirimize. Bahçe dediğim rahat yedi – sekiz metre derinlikte…
DIKKAT…
Yalan olmasın, tam hatırlamıyorum. Ben nokta demiş olayım. Artı, eksi bir metre…
Hesap – kitap…
Şebekeden gelen arızayı tespit edebilirsin. Mühendis işi, teknisyen…
Giderken bahçenin en dibi kazıyorlardı, gittim hanimi almaya. TAM DÜKKâN KAPISI…
Sözde bu gece bitermiş, TESADÜFFEN bulurlarsa…
Bitmesin…
Yarına kıyametleri koparacağım. Neticede ekmek parası…
İnanın bana lütfen ne zamandan beri gözlemliyorum bunu, KALITE…
İnsanda ve eşyada sadece Tayyipistanda yitirmedik bu değerleri…
YOZLAŞMA…
Dünya çapında!
Elektrikleri kesiyorlar, tüm caddede. Sözde bu gece bitermiş. Duyda inama
Atatürk ve arkadaşlarının parası mi vardı?
Aslında bugün gazete almayacaktım, zaten sadece iki gazete kaldı…
Cumhuriyeti geç…
O ahlaksız kendi tuzağına düştü, şerefsiz herif…
Mustafa’ymış…
O kim, sen kimsin. S.kilmeyi hak ettin, alet edildin, alet oldun…
Şimdilerde Berlin’de yaşıyorsun…
Buna benzer daha neler neler…
İsmen veriyorum T. Özkan mesela…
O da para peşinde. Ben…
Siyaset ile uğraştığım kadar ticaret ile uğraşsaydım köşeydim şimdi…
Araştırmadan, bildiğimi sandığımı teyit ettirmeden tek harf yazmam, bu bağlamda bir araştırma esnasında bir sözde milliyetçi…
Herif yazması için maddi destek istiyor, 20€’dan başlıyor utanmaz…
Ulan madem istiyorsun bari bırak millet gönlünden geçeni versin…
Herkesin dini, imanı, tek derdi…
PARA, makam ve mevki…
İzmirlimi bir noktada anlıyorum AMA (…)
Neyse…
Ne her şey para, pul ne her şey makam ve mevki…
Sevgi…
En güzeli aşk ile insana neler neler yaptırmıyor ki!?
Ben…
Bir insana bir kez not vermeye göreyim…
Genelde yanılmam!
BÜYÜK USTA, büyük ekonomist Dolar 4,66 Euro 5,43 EFENDILERININ sözünü dinle
Onun bunun çocuğu…
Kasımpaşa ayısı…
Yandan fırlama pazarlamacı seni…
İtin eniği!
Tasmada bir köpeksin ulan, sadece tasmada bir KÖPEK!
Sorsam size matematik ne diye
Cevabınız ne olurdu?
Matematiğin kelime anlamı ne biliyor musunuz?
Öğrenmenin sanatı, Yunanca!
Konu nedir?
Konumuz matematik, konumuz istatistik, analiz…
Ama lütfen kaliteli!
Bilmeyenler için…
Evlat siyaset ve ticaret okuyor, Mainz üniversitesinde…
Bitti, diplomasini aldı. Master peşinde. Artık kendisi de istiyor, yönlendirmeye çalışmıştım diplomasiye. Evladın nesli SON, isyanlardaydım Bachelor yüzünden. Ondan sonra gelenler yine “normal” üniversite okuyacaklar. Olan benim ve onun gibi birçok evlada oldu. Ekonomi istemişmiş eğitimi değiştirmişlermiş, ALLAHSIZ PEYGAMBERSIZ siyasetçiler. Ulan Allah size akil vermedi mi?
Eğitim…
Yap, boz tahtası mi?
Masterden sonra iki veya üç sene daha…
Ben hayatta olduğum sürece okusun, kendine, kuracağı yuvaya fayda…
Belki vatan ve milletine!?
Mainz Üniversitesi…
Evladın demesine göre 50 bin öğrenci, fakülte üzerine fakülte. Yok yok gibi…
Her zamanki gibi söz döndü dolaştı siyasete geldi.
Big Data…
Evladın demesi “Baba bilgiye, veriye ulaşamıyoruz. Üniversiteler arası bilgi alışverişi çok kısıtlı. Her şey para, büyük para!”
Tabii evlada öğretebilirim ama KENDIMIN kullanamadığımı…
Evlada öğretsem ne olur?
Evet, kendin faydalanıyorsun, sadece kendine faydan…
Ama yasal kullanamıyorsun(!)
Devam ediyor sözlerine…
“Önümüzde şöyle bir soru çıkmakta, Almanya’da yaşayan Türkler demokrat mı?
Demokratsa Erdoğan’a nasıl oy verirler?
Sözünü kestim…
Dedim, oğlum insan denilenin bir evveliyatı, bir şimdiki zamanı birde istikbali vardır. Sen Türk milletinin, bu kitlenin evveliyatına bakmadan, yetişmelerine, eğitimlerine bu sorunun cevabini veremesin ki!
Öfffffffffffff…
Birden parladı, ne oluyoruz ya?
Sert bir sesle “Baba, biz evveliyatına bakamayız. Şimdiki zamanı değerlendirmek durumundayız. Bize böyle öğretiyorlar”
Gel de delirme!
+
Lise tercihini VE Zeynep Hanımı MUTLAKA okuyun lütfen
Matematiğin evrensel kurallarına göre bir artı bir dünyanın her yerinde iki eder!
Analiz edeceğin durumun SADECE bir parçasını, bir ayrıntısına odaklanarak verilerin diğerlerini göz ardı ederek varacağın sonuç gerçekçi olmaktan başka her şey olacaktır. Söz konusu insansa…
Geniş tabanlı veri demek matematiğin evrensel kural ve imkânlarından faydalanırken, değişik nedenlerden dolayı bakış açını sadece bir durum veya vaziyete odaklaman insani…
Düşünce ve davranış biçimlerini, insanın insani etkilemesi, çevresini hiçe sayman demektir. Aslında bu konuda çocuğun hocaları ile konuşmam gerekir, ancak…
Öyle tahmin ediyorum ki bu >>> bilinçli <<< bir şekilde siyasi bir yönlendirmedir.
Çünkü gerçekler, yalın gerçekler, bilimsel veriler ve bilimsel değerlendirmeler ışığında ne ekonominin ne siyasetin içine gelecektir.
Geçenlerde beslenme ile ilgili bir belgeseller dizisi yayınlamıştım…
İzlediniz mi bilmem?
Yiyecek sanayisi DIKKAT bilinçaltını kullanarak tarih öncesi zamana ait olan ve hala içimizde
barındırdığımız hominid (homo = insan) kimi içgüdüleri kullanmakta. Formül…
Yüzde 35 yağ, yüzde 55 karbonhidrat…
Bu formül ile bize istediklerini, çok para kazanacakları her şeyi yediriyorlar. Karbonhidrat temel enerji kaynağımız. Olmazsa olamazımız, yağ ise “lezzet veren, iştah açan”
Bizler…
Bu çocukları neden okula yolluyoruz?
Bir şeyler öğrenmeleri için mi yoksa siyasetçilerin elinde oyuncak olsunlar…
İleride…
Onlara bilmeyen, düşünmeyen, sormayan, sorgulamayan OY DEPOLARI olsunlar diye mi?
Üniversiteler neydi???
Bilimin, medeniyetin, geleceğin inşa edilen yerleri değil miydi?
—
Evet, belki…
Dedim ya büyük bir proje…
😊
Belki o projeyle birlikte, evlat ile sohbetimizin, O güzel sohbetin içeriğini ilaç vakti anlatırım sizlere!
Bir kahve…
Daha bitmedi, tahmin ettiğimden az üzdü beni. Ahşabı severim ama açık renkleri değil…
Ya kiraz ağcı, Marangoni…
Kardeş görürse isteyecek, biliyorum AMA bunu vermeyeceğim…
Mutfak dolabı için meletiyorum onu, 1920 – 30’lardan kalma, orijinal rengini buldum…
Gerçekten çok güzel bir dolap…
Elden geçireyim vereceğim tabii…
O vermeyeceğim biliyor. Koysun bahçesine, hem süs gibi hem mangal eşyalarını koyar. Kömür, tabak, çanak falan.
Böyleydi…
Böyle oldu:
Hem oturulacak yer hem sanduka…
MECBUREN cila çektim, renkli…
Renksizde var ama dedim ya ahşapta açık rengi sevmem…
Mecburen cila çekeceksin ahşaba, en geç iki senede bir…
Yoksa bahçede çürür gider!
Aklıma yeni bir şey geldi, gidip boya almam lazım…
Sevindireyim nankör kediyi.
Yeni geldim, çok yoruldum…
Biraz dinleneyim sonra yazarım yazmak, paylaşmak istediğimi…
ÖNCE Leyla…
Açlıktan ölmüş çocuk, bu nasıl bir vicdansızlık, bu nasıl bir hayvanlık???
Dilerim Allahtan yapan(lar) kat be kat öder bedelini!!!
Üzülmekten, lanet etmekten başka bir şey gelmiyor elimden…
Birde…
Kalbimde olanlar, sevdiklerimle ilgilenmek.
Bende bir kardeş var düşman başına…
İkimizde bekarız, sonradan öğreniyorum ki yıllarca bana tükürüklü kahve içirmiş…
Hadi ondan geçtim, bre Allahsız ne istedin arabamdan?
Altıma Porsche’yi çekmişim, karı – kız peşinde…
Bir sabah kalktım…
Araba boydan boya çizilmiş halde…
Yıllar sonra itiraf ediyor O çizmiş…
Neymiş efendim onu o zamanlar kız arkadaşlarıyla gezmeye yollamamışım(!)
Vicdansıza bak ya vicdansız, nankör kedi…
Ancak…
Atsan atamazsın, satsan satamazsın. Verdik ele, evlendi…
Hala başımızda!
Onun için yaptım…
Bir eski sandalye, bir Nuh nebiden kalma süzgeç, biraz boya…
Şu an için bir şeye benzemeyebilir, en önde sarkan yeşillik düşünün, arkasında rengarenk çiçekler…
Sevinecektir.
Leyla
Allah gani gani rahmet eylesin “babacığım”
Alın yazın çok çirkinmiş, dinimize göre mekânın cennet…
Melek olarak geldin dünyaya, melek olarak terk ettin…
Sana bunu yapan(lar) inşallah cezalarını hem bu dünyada hem öte tarafta bulacaklar.
Senin gibi yaşıtların, küçüğün – büyüğün….
„Ağabeyin“ gibi 14 yaşında, koyunlarını güderken kaybolan…
Ne isterler bebelerden, ne?
İsminde ADALET taşıyor…
KALKINMA…
AMA ne biri ne öteki görünürde, sadece bebelere…
Kadınlara oluyor olan Ve Önder tüm bunları izlerken derin bir üzüntü içinde.
Af edin bizleri melekler, af edin edebiliyorsanız…
Biliyorum, çok okudum, duydum…
Sana, size bunları yapanlar Türk’ün mahpuslarında…
Orada…
Suçlu veya bir şekilde suçsuz yatanlara “kadınlık hizmeti” verecekler…
Umarım, dilerim Tanrıdan en acımasız şekilde KULLANSINLAR onları!
Not: Ben ne yapabilirim?
Kaçabilirim…
Ben kaçtım, bugün büyük bir proje(!)
Eğer düşündüğüm gibi olursa, ayrıntılar ilaç vakti!
😊
### Gençler DIKKATINIZE ###
Çok önemli “güvenli” iletişim için. Bu site 2GB ücretsiz alan vermekte. Alman bilişim kanunlarına bağlı. İki çeşit güvenlikli. Birincisi bilgilerin kendisi otomatikman AES ile şifreleniyor (Hackerlere karşı). İkincisi SIZ gerek gördüğünüz anda hesabınız, çark resmi var, onun üstüne tıklayın ayriyeten parola ile şifreleyip paylaşabiliyorsunuz paylaşacağınızı.
Analiz…
Orada yazdıklarımı dikkate alırsanız ve bu gibi yöntemler ile nispeten güvenlikli iletişim kurabilirsiniz. Kayıt ol ve faydalan…
Free kelimesine dikkat, iki GB bilgi ÇOK BILGI…
Yanlışlıkla ücretliye girme!
Aslında tüzel kişiler için geliştirilmiş bir hizmet, mesela faturalama. Paylaşma…
Türkçesi yok bu kelimenin Auditing. Bilişimde güvenliğin denetlenebilmesi, tutulan protokollerle birlikte değişikliklerin geriye doğru takip edilebilmesine denir.
Ama (…)
Size bağlı, ben hali hazırda bekliyorum. Gerekli olan HER TÜRLÜ bilgi ile.
Evlat geldi, çok yordu beni ama çok güzeldi, iyi oldu yani geldiği. Uzun uzun sohbet ettik oğlumla. Gerisi belki akşama olmadı yarına. Geldi babayı bir güzel gıdıkladı, anasına ne yaptı bilemem artık. Ulan arkadaş evladın mi var derdin var(!) Hemen peşin, peşin de söyledim yani; Para isteme benden buz gibi soğurum senden. İstemedi, gitti eniştesinden alışveriş yaptı!
😊
Neden mi yazdım bunları?
ÖNEMLI bir sohbetti.
Örnekler: