Ben kimim ki kendimi sizlerle kıyaslayayım, sizlerin eline su dökmeye kalkayım

Bırak Erdoğan’ı, Bahçeliyi, siktir et pezevenkleri…
Derdim köşe yazarları, okuyabileceğim tek gazete kalmıştı onun da ruhuna Fatiha…
Rahmi Turan Beyefendi, Soner Yalçın keza…
Umutlar iki bin on dokuza!

Aklımı kaçıracağım, bu insanlar bilgileri ile, konumları itibarıyla kitleleri harekete geçirebilecek, yönlendirebilecek insanlar. Yani sözüm sadece bu beylere değil, sendika yöneticileri, diğer yazarçizerler, AYDIN; mürekkep yalamış insanlar, omuzlarının üzerinde taşıdıklarını sadece laklak etmek, bedenlerine yemeği – içeceği indirmek için değil…
Beyin gücünün bilincinde ve farkında olan insanlar. Böyle insanlar neden aydın sorumluluğunun gereklerini yerine getirmezler. Evet, doğrudur galiba Sayın Çölaşan veya Turan yazmıştı, emin değilim, Kemal Kılıçdaroğlu denilen HERIF…
Y-CHP…
Daha doğrusu Atatürk’ün partisi Cumhuriyet Halk Partisi, kurultay, iç çekişmeler > parti dinamiği <
O bilmem ne kadar boyu ile bu HERINFIN bu partiyi yönetemediği belli!
Yerine kim geçecek?
Ya bilmem kaç tane seçim kaybetmiş herifin yerine kim gelirse gelsin bu partiye daha faydalı olacağından eminim, hani beterin beteri vardır derler ya, Baykal, eteri gitti beteri geldi!
Bun rağmen bu HERIF gitmeli!!!

Ya anlamıyor musunuz, tamam ben deliyim…
Bu deli kafayla bile görüyorum olacağı, sizler nasıl görmez, nasıl bunu insanlara anlatmaya çalışmazsınız?
2019’a…
O zaman kadar geride artık laik, demokratik bir hukuk devleti olan…
Türkiye Cumhuriyetinden ne kaldıysa YOK EDILECEK!!!

Bu uyarımla birlikte…
Laik, demokratik bir hukuk devleti olan ve Atatürk’e sözde değil yürek ile bağlı olan gençlerimize, O iğrenç ve gerçek dışı itham ve iftiraları atan o YARATIKLARA, Recep Tayyip Erdoğan denilen o şerefsiz başta olmak üzere karşı koyan, direnen gençlerimize teşekkürü bir borç bilirim.

Allah peygamber aşkı için

Ya yaratık ya zavallı ya paytak…
Sus artık sus…
“Yenilir yutulur gibi değilmiş”
Ya ülkeyi bedevi kabile şefi gibi yönetmeye çalışırsan olacağı bu…
Değneksiz köy misali, nasıl ki Atatürk’ün evlatları sus pus, sizin gibi köpekler doldurdu meydanları…
Ona benzer…
Ülke, koca dünyada değneksiz kaldı, lidersiz – yönetimsiz kaldı…
Önüne gelen kafasına göre hareket ediyor!

Kararlılıkmış…
Ulan seni göt kıllarından başka kimse takmıyor!!!

Bugün günlerden PKK

Erkeklikten istifa edeli yıllar olmuştu, son zamanlarda insanlıktan da çıktım…
Hep derim hep yazarım…
Allah’ın sevdiği kuluyum, biliyorum, eminim…
Perişanları oynuyordum, üst – baş, saç ve sakal, insan kılığından çıkmıştım.

Allah…
Sevdiği kuluna eşeğini kaybettirir ve sonra tekrar bulundururmuş…
Öyledir her halde, biliyorum O hep benim ve sevdikleriminin yanında…
Biliyorum dedim ya eminim…
Oğlan…
Hiç sınıfta kalmadan üniversiteye kadar geldi, hiç sınıfta kalmamıştı…
Pezevenge bak ya, üniversiteyle birlikte takmaya başladı, bir sermest taktı…
Üniversite son sınavları, bitti yani, bitti, eline diplomasini alacak. Ulan herif bilişimden takti, sekiz puan, sekiz puanla sınıfta kaldı!

Berbere gittim bugün, kendime bir çeki düzen vermeliyim, vermem lazım çünkü kâbus bitti…
Evet bir karabasan, bir kabustu, her yerde her an…
Berbere giderken, berberde ve berberden çıktıktan sonra hep eski PKK’lıları gördüm…
Üst düzey yönetici, bölge sorumlusu falan. Hepsi ihtiyarlamış, hepsi çökmüş…
Onlar beni, ben onları tanıyorum. Seviyeli, mesafeli bir yan yanalık…
Kendi kendime dedim ey gidi zaman(!)

Pezevenk hem çakıyor hem de bilişimden çakıyor, delirmemek elde değil…
Demiştim git profesörünle konuş, gitmiş önce eğitmeniyle konuşmuş, soru ve cevapların fotoğrafını çekmişti. Baktım…
İlk okumam ve soruyu cevaplamam bir oldu, tabii yanlış cevap…
Oğlan dedi “baba yanlış”, aklım başıma geldi, okudum, tekrar, tekrar tam beş kez…
Ondan sonra kafaya dank etti…
Neyse kısa keseceğim, benim ve oğlanın anladığı şekilde, çocuğun verdiği cevap doğru…
Sorunun cevabi değil ama yanıt olarak verilebilir, hiç ne bilişim açısından ne hukuken su geçirmez, kesin doğru! Tabii profesörün sorduğu cevap değil, bir kelime, sadece bir kelime ve anlamı!!!
Bu yüzden kelime ve anlamlarına çok önem veririm.
Uzatmayayım, dedim git eğitmeninle konuş, benden selam söyle, işte bilişim ile ilgili bir iki bilgi verdim, gitmiş konuşmuş, adam ikna olmuş tabii O sadece eğitmen, bugün için profesörüyle randevu yapmış, tekrar sözlü imtihan edecek…
Sonuç…
Bitti, başardı, üniversite bitti…
Tabii Allah nasip – kısmet ederse Master, belki diplomasi…
Bakalım, Allah tüm veli ve öğrencilerin yardımcısı olsun.

Pezevenge dedim Cumartesi konferansa katılacaktık ama boş ver, mutlaka kutlanması gerek. Ailecek yemeğe davet etmek istedim. Benim bir Çin restoranım var, yemekleri leziz. Yapmıyorlar artık, kartlardan kaldırdılar, özel olarak yapılıyor sadece, sipariş üzerine.
>>> Pekin ördeği <<<
İstemedi, Cumartesi evinde BÜYÜK parti verecekmiş…
Hakkıdır, tüm masraflar babadan 😊
Annem kısmetse yolcu, Allah nasip kısmet ederse…
Allah bizi sevindirdi…
İnsan sevindirmek, çocuk sevindirmek boynumuzun borcu!

Nedim Şener gibi Soner Yalçın Beye ne oldu?

Korku kardeşim büyük ihtimalle korku…
Korku hüküm sürüyor, alaca karanlık…
Allah…
Sizleri korusun Yılmaz Özdil, Bekir Coşkun…
Korkmuyorum, korkmayacağım ne göt kıllarından ne şerefsiz pezevenklerden…
Kendime sormadan edemiyorum, acaba güzel Türkçemizde…
Recep Tayyip Erdoğan gibiler için hani orospu çocuğu deyimi vardır ya…
Acaba orospu çocuğundan daha kötü bir söz var mı?

Hani dünya lideri diyorlar ya…
Dünya lideri olsa, gerçekten gücü kuvveti, kudreti olsa…
Güneydoğu sınırlarımızda olanlar, Akdeniz’de Meis adasında, burnumuzun ucunda Yunan denizaltısının ne işi olur?

Yok ya…
Kerhaneci, pezevenk kılıklı…
Satıyor malı – mülkü, satıyor milleti ve vatanı!

### DUYURU ###

Allah nasip – kısmet ederse, iki oğlumla…
Emrehan ve Burak ile Cumartesi bu konferansa katılacağım.
Tüm okurlarıma saygı ile duyurulur. Sinan Bey yakın tarihimiz konusunda çok bilgili bir insan.
Tüm kitapları kütüphanemde mevcuttur. Tavsiye ederim, lütfen tüm milliyetçi arkadaşlara sesleniyorum, doldurulalım konferans salonunu, öğrenelim ve en önemlisi…
>>> DOGRUSUNU <<< sevdiklerimize, değer verdiklerimize öğretelim.

Allah’ım

Haberleri dinliyor musunuz?
Sadece riya değil…
Bak Bahçeliye, bak Erdoğan’a, bak yalaklarına…
Hepsi birbirlerinin bir taraflarını yalamakla meşgul…
Bu nasıl bir dünya?

Yok ya…
Gerçekten ben bu dünyanın insani değilim, batmadığım çamur, bulanmadığım pislik kalmadı ömrüm boyunca. Ama hep kalbimi temiz tutmaya çalıştım, HASTALANDIM…
Yok kaza, özrüm değil, ruhen hastalandım ben bunu biliyorum, bilincindeyim…
Pislik ve temizlik arasında ağır yaralar aldım, neticesi…
Korku…
Nasıl ki tarifsiz acılar yaşıyorum öyle tarifsiz bir korku var içimde…
Sevdiklerim için, ben ve benim olanlar için…
Okurum…
İzlerim mesela bilimi, bilimsel ve teknolojik gelişmeleri, insanlığın varmak istediği yerleri…
KORKARIM….
Dehşete kapılıyorum da diyebilirim…
Allah’ım çok zor günler bekliyor insanlığı, yok bizden geçti belki bazı şeyleri görürüz, belki göremeyiz…
Ama evlatlar için korkarım, evlatlar için endişelenirim…
Bilim…
Evet bilim gerekli, bilim ve din birbirinin aksi değil, hele İslamiyet’te…
Ama bilim…
Ama bilim insanları…
Ama bilim ve ahlak AMA her yapabileceğini BILEREK yapmamak…
Bir çerçeve, sınırlar…
İnsan, durması gerektiği yeri bilecek!

Söz gelimi, beyin ölümü…
Tıbben insan yaşamıyor artık, insanlık konserve yaparcasına…
İnsanoğlunun beynini, tüm bilgi ve deneyimlerini > yapay < olarak dondurmak, saklamak istiyor…
Bilgisayar ile kıyaslıyorlar, hani bilgisayar bozuldu ama belekler sağlam, tak başka bilgisayara bilgi ve belgeleri kullanmaya devam et. İnsan…
Bilgisayar değil…
Hani bakma…
Ruhsuz iki ayaklı hayvanlar var mesela, nasıldı?
Hah, hatırladım, kitaptan önce cinsellik vardı…
Elbette…
Hayvani içgüdüler…
Cinsellik, aşk ile, samimi duygular ile birliktelik Allah’ın insanlığa bir lütfu…
Erkek yaşar da kadın yaşayamaz mı bu güzelliği?
Yaşar yaşamasına daaaaaaaaaaaaa (…)
Kadın…
Affedersiniz, bilecek, dikkat edecek en amiyane tabirle kime bacak açtığını!
Kaldı ki…
İnsan dediğimiz gerçekten hayvan mı?

Tabiatta…
Ve insanlar arasında dişinin yeri bambaşka!
Bilim ve din…
Bilim ve ahlak, din ve ahlak, insan ve ahlak…
Pardon ahlak mı dediniz?
Terbiye, görgü, bilgi, saygı, sevmek belki aşk ile, güven en güzeli sonsuz olan
Ahlak ve diğer saydıklarım…
Neydi?
Yenilir mi içilir mi?

Keine Antwort ist auch eine Antwort und ich bin es leid Rätzel lösen zu wollen!

Ağırbaşlılık, metanet, zarafet, nezaket, incelik insan olana nede yaraşır…
Günler gelir geçer, aylar, yıllar ve insan bezer, insan çöker, insan…
İnsanlıktan çıkar…
Umutlar tükenir, hayaller…
Ruh…
Çöker, kalıp hani dış görünümünün artık ne önemi kalır?

Teslim olur insan yazgıya…
Alın yazısına, hani insan dünyaya gelirken ağlar ya, bazı bebeler suskun, vururlar kıçına…
Ağlasın diye, ciğerleri, bir yudum nefes…
Halbuki bebe şoktadır ben niye geldim bu dünyaya?
Canı acıyınca başlar feryat – figan ağlamaya…
Bilir…
His eder ta içinde ağlayacağım ömür boyunca, gözyaşım dinmeyecek…
Feryadım, figanım, haykırmam (…) Ah o sesiz çığlıklarımı kimse duymayacak benden başka!

Dürüstlük, samimiyet, içtenlik…
İkiyüzlülük…
Yalan, dolan ve pislik.

Çürüyen insan, çürür riya ile…
Kirlenir beden, kirlenir ruh, kirlenir insan…
Temizlik…
Ruhun ve bedenin, erkeğin ve kadının…
Özellikle kadının….
Bakarım etrafıma, ararım temizliği, saflığı, sadakat ve vefayı, bakarım kadına…
Türk’e ve Türk kadınına, ararım, bulamam, bakarım göremem…
Sadece riya!

Devamı var, yazdım AMA çok ağır gelir…
Dokunur…
İnsan olanı, göğüs kafesinde yürek taşıyanı yakar ve yıkar…
Bakalım…
Belki yayınlarım, belki yayınlamam, bilmece çözmeyi sevmem…
Nedeni neden ederim, pes etmem kolay kolay, ararım nedeni…
Anlayana kadar, anlayacağımı anladım buda bana şimdilik yeter!

Ya Rab

Bu mübarek gecenin yüzü suyu hürmetine sana edilen duaları kabul eyle,
Öncellikle evlatlarımızı koru, bizleri dara düşürme, ağır hastalıklardan, musibetlerden, insanların pisliklerinden, kazalardan ve belalardan koru.
Vatanımızın, milletimizin düşmüş olduğu sıkıntıdan, Recep Tayyip Erdoğan denen deccaldan kurtar, kul cezasını vermezse sen onu ebedi cehennem ateşlerinde kavur. Onu, tüm yandaş ve yoldaşlarını.

Allah’ım…
Kalbimde olanlar, tüm sevdiklerim sana emanet…
Canlarını, sağlıklarını, mallarını ve yine onların sevdiklerini koru…
Kendim için senden iki ricam olacak…
Öncellikle sevdiceğimi bana nasip et…
Hani var ya…
Hah tamam O, manyak psikolog(!)

Yıllar önce içinden söküp almışlar inancını, güvenini ve galiba kalbide yok…
Biliyorum…
Aslında iyi bir kadıncağız, sen kaybettiklerini ona geri ver. Az biraz manyak, arızalı…
Olsun, yok gerçekten önemli değil, biliyorum hasta…
Önemi yok onun doktoru benim…
Mümkünse birazda akil ver, kendini çok akıllı sanıyor ama akil fukarası, kuş beyinli…
Göz ver görsün gerçekleri, onu nasıl sevdiğimi…
Sen onu bana bu gecenin yüzü suyu hürmetine nasip et…
Birde…
Dindir açılarımı, hiç olmazsa eskisi gibi olsam. Yok, bende biliyorum bu an çektiklerim beni üzenlerin acıları, psikosomatik tepki.

Ya Rab…
Sen cümlemizin dualarını kabul et.

İyi geceler Türkiye’m, iyi geceler sevdiceğim.

Vay başıma gelenler

Boynuz kulağı geçermiş ya o hesap…
Aman beyler…
Ben yaptım sizler yapmayın…
Hanım desem, anam desem, sevdiceğim desem hepsi aynı hesap…
Bir ellerinde cep diğerinde tablet…
Gözünü sevdiğiminim eski günleri…
Ciddi ciddi düşünmeye başladım acaba bende mi saf değiştirsem…
Erdoğancı olsam…
Avradın karnından sıpayı, sırtından sopayı eksik etme felsefesi…
Teee eskilerden kalma ata yadigârı, demek adamlar bilmişte söylemiş…
Sana “ne gerek” bir elinde cep bir elinde tablet?

Şaka bir yana…
Almanya’da, AfD…
Bir adamcağız var aralarında, AfD sözcülerinden J. Meuten…
Bugün onu dinledim, tabii Kızılderililerin dediği gibi beyaz adam çatal dilli…
Yılan gibi…
Çatal bir dil ile mi konuşuyor, orasını bilemem, sözleri bana samimi geldi…
Yeminle, dün akşam bizimkileri arabadan indirmeden kısa bir süre önce bizimkilere dedim; yürürken falan dikkat edin, kuytu yerlerden falan (…) abık zubuk insanlar dolaşır oldu buralarda.

Özellikle kadınlara yamyam gibi bakıyorlar, yiyecek gibi!!!

Gerçekten eskiden kendimi çok daha güvende hissederdim, sevdiklerimi…
Hele şehirler it, kopuk doldu…
Artık korkar oldum…
Adamlar hâkli, yerden göğe haklılar, gelip insanların huzurunu bozmaya ne hakın var?

Tamam insanlığın gereği…
Zora düştün el uzatıldı sana…
İster Türkiye olsun ister Almanya biraz uyum sağlasana!

Bak Fransa’ya…
Umut bir tarafta korku diğer yanda…
Eğer biraz olsun içimdeki duygulara güvenebilirsem eğer, umut bana da, insana da yeter…
Umut fakrin ekmeği…
Çıkmayan candan umut kesilmez.

Aman…
Aman diyeyim lütfen…
Kendinize, çoluk çocuğunuza dikkat edin…
İnsan, ne yapacağı neler yapabileceği hesaplanamaz oldu, aman dikkat!

oku

Ne kutlu doğum haftası ki uydurma ne bir şey

Ulan piç kurusu…
Sen gerçekten Türk milletine Atatürk’ü unutturabileceğini mi sanıyorsun?
Götü boklu…
Sen git önce gerini temizle…
Bizler…
Hem atamızı yüreğimizde taşırız hem ibadet ederiz, özelimizde, gizli gizli…
Gösterişe kaçmadan, diğer insanların gözüne sokmadan…
Atadan kalama bir gelenektir, ibadet gizli yapılır.

Eyyy Recep…
Recepten, Tayyip’e…
Yalan ve dolan olmuş ilken…
Yatacak yerin yok oğlum senin, seni toprak bile kabul etmeyecek, kusacak o iğrenç varlığını dışarıya…
Demedi deme, göreceksin aynen böyle olacak.