Yer…
New York, Manhattan…
Uykulu gözler ile otel görevlisi koca otel lobisine bakar durur…
Uyumamak için, uyuklamamak için kendinle mücadele içindedir, birdenbire duyduğu bir ses ile irkilir…
Giriş kapısının hemen önünde vuku bulan şiddetli bir çarpma sesidir duyduğu…
Herhalde bir trafik kazasıdır diye…
Merak işte, gecenin bu saatinde tek tük gelen müşterilerin dışında, can sıkıntısı…
Bir değişiklik, bakmak için…
Dışarıya çıkar, insan ne umar nelerle karşılaşır…
Gecenin bir yarısı, kör karanlıkta, sokak lambalarının ışığında gördükleri kanını dondurur…
Adeta nefesiz kalmıştır, koşar adım olayın cereyan ettiği yere yaklaşır, Tanrım bu ne?
Önce midesi döner, kusacak gibi olur…
Kendini toparlar…
Yolun ortasında bir kan gölü…
Bir adam…
Ağzından, kulaklarından ve gözlerinden oluk oluk kan akmaktadır…
Bir şey söyleyecek gibi olur…
Gücü yetmez ve Manhattan‘in yollarında…
Bir bilim adamı son nefesini verir!
Toplumlar dikkat etmelidir, gözü gibi bakmalıdır bilim insanlarına…
Ani ölümler…
Şüpheli durumlar, beklenmedik şekilde “dünya değiştirmeler”
Toplumları tedirgin etmelidir!
Ben size hiç atom bombasının “hikayesini” anlatmış mıydım?
Albert Einstein’ı…
Anlatım, anlattım. Üstü kapalı Amerika’yı…
Eğer Avrupa’da savaş bitmemiş olsaydı, şansa bak “ikramiye” Japonya’ya çıktı…
Nasıl ki Almanya >>> bir zamanlar dünyanın eczanesiydi <<<
İlk atom bombası onların başına düşecekti!
Truman…
Emri verdi, sahi bilmem biliyor musunuz?
Gönüllüleri…
Bizim G.t Kıllı milliyetçileri gibi…
Milliyetçilik çocuk oyuncağı sanki, evet…
Amerikan gönüllüleri, genelde asker ve hayvanlar…
Atom testleri!
Frank Rudolp Olson’du…
28.11.1953 günü New York sokaklarında ölen…
Bir Biyokimyacı!
Gir bak arşivlerime, anlatmışımdır neden diye…
Bu çeyrek…
Hiçbir şeyi nedensiz, sebepsiz yapmaz. Sanıyorsun ki ben sözlerimi ikide birde yarıda bırakıyorum…
Halbuki…
Leonardo da Vinci!!!
Ben verdiğim sözü tutarım, sözümün eriyimdir…
AMA…
Bir yerde başlar, bambaşka bir yerde sözlerimi bitirir, yine sözlerime noktayı koyarım.
Neyse…
Geçelim çünkü gerçeklerin gizemi yine kendi içinde saklı olduğu gibi…
Gerçekleri bulmak isteyen, öğrenmeye meraklı olan…
KIII…
UNUTMA, merak ölümcül olabilir…
Gerçekler, azim ister, düşünmek, bilmek kaçınılmazdır!
SAKIN sanma…
Bu herif kafayı yedi, kendini bir b.k sanıyor…
Haşa…
Bilginin, bilmenin verdiği güvendir…
Tevazu…
Yoksa Allah bana yârdim ettiği gibi eder miydi, ben gerçekten haddimi bilirim…
AMA…
Sözümü de sakınmam!
Bu dünya…
Nice intiharlara şahit olmuştur…
Ama her intihar, intihar değildir!
Ve evet…
Bu şekilde yazmam kendimi ve sevdiklerimi korumam…
CIA…
Mosaad gibi, çok dikkat etmeli!
Nabza göre şeker kardeşim, nabza göre…
“Dünya liderinin” dediği gibi…
Benzer bir cümle; bu „oyunu“ hangi ligde oynadığına bakar!
Piyon musun, yoksa yönetici mi…
Oyun kuran?
Devlet güvenliği(!)
Devlet, demokrasilerde olduğu gibi…
Gerekirse…
Gerekli hallerde kendi bilim insanını kurban etmekten geri durmaz…
Nerde kaldı senin, benim gibilerini…
Devlet kardeşim, devlet aslında hepimiziz ama başımıza “taç” ettiklerimiz çoğu zaman kendi hesaplarında.
Ve geri durmazlar, durmaları mümkün değildir…
Söz konusu olan güçtür…
PARA…
Ne dürtü ama!
Biyokimyasal, TOP SECRET…
Fort Detrick…
1950’lerde Olson Amerikan askeri laboratuvarlarında bakteriyel araştırmalarını sürdürmektedir…
Warefare…
Produce on Sunday, sell on Monday…
Ilke!
Bakteriyel dispersion, yani dağılımı. Aerosol şeklinde…
Sıvı veya katının gaz ortamında dağılımı…
DIKKAT DIKKAT DIKKAT
Ve yine Amerikan askeri GÖNÜLÜLERI!
Bu neden önemli, makalenin bitiminde anlayacaksın.
San Francisco, 1950…
Amerikan askeriyesi, kamuoyunun bilgisi olmadan KENDI halkı üzerinde bir bakteriyolojik deneme düzenler. Kendi halkı üzerinde deney yapıyor, neyle?
Bakterilerle!
Veee…
Operasyon Enginarın başlangıcı…
Operation Artichoke…
Yıl 1951, Almanya. CIA bir araştırmayı başlatır, amaç…
Etkili bir sorgulama yöntemi geliştirmektir…
Denekler, kobaylar Alman savaş esirleri, Sovyet ajanları…
>>> İşkencenin akıl almaz şekilleri <<<
Yok canım ne filantropisi (insan severlik, philanthropie), amaçlanan çok farklı…
Ve CIA bu sorgulama yöntemlerine > deadly experiments < ismini koymuştu…
Çünkü…
Geride şahit kalmaması gerekliydi! Olson…
Şok olmuştur. Otelin oda numarası 10-18A…
10 kat düşer…
Soğuk savaş!
>>> çok şüpheli bir ölüm <<<
Liserjik asit dietilamid LSD…
Sentetik uyuşturucu, doğru hatırlıyorsam, bakınız arşivlerime, çavdar mahmuzunu (Mutterkorn) anlatmışımdır. İnsan üzerindeki psikoaktif etkileri(!)
Ya neler anlatmadım ki ben sizlere…
Ve hala O hayvana inanıyor, itimat ediyorsunuz…
PIYON…
O sadece bir piyon kardeşim, piyon. Bu yüzden “çıldırmam”, sadece bu yüzden…
Sizlerin…
Anlamamakta > ısrar < etmeniz!
Ve yine > gönüllüler < ve yine testler…
Deneyler, bu sefer yine Amerikan askerleri üzerinde…
BAKMA SÖYLEMLERE…
Sözde işkencenin önlenmesi, hadi canım sende…
Sanki çocuk kandırıyorlar, çocuk!
LSD…
Bir kentin içme suyunu “zehirle”
O kentin sakinleri uzun bir süre devre dışı…
ANLATTIM geçenlerde Almanları, hükümetin aldığı kararı…
Alman devletinin stratejik, hayati kurum ve kuruluşları…
YABANCILARA SATILMAMASI, %10 hisse payı…
Veee bak…
Türk’e satılmış sözde, Türkiyeliye…
“Özelleştirilen” askeri fabrika!!!
LSD…
Askeri amacı…
>>> Düşmanın düşünebilmesini engellemek <<<
İlgililer MKULTRA’yı araştırabilir…
1950’lerin başlarında Olson çokça Avrupa’dadır…
18 Ağustos sabahı…
Pont – Saint – Esprit…
Fransa…
Yüzlerce köy sakini delirir…
Çavdar mahmuzunu(!) sebep sanılır…
AMA…
Köy sakinlerinin ekmeğinde bu madde bulunamaz.
Amerikan askeriyesi ve CIA…
Ve Amerikan hükümeti her türlü sorumluluğu inkâr etti!
Olson ailesi…
Bir an için bile tereddüt etmemiştir, bir an bile…
Ölümü…
İntihar olamaz!
Kamuoyuna açıklama yapmasından korktukları için öldü(rüldü)ğü sanılıyor…
Ne hazin değil mi?
SADECE, Pont – Saint – Esprit gerçeği, perde arkası bile…
Gerçekleri bilmek ve bunu gerekirse açıklayacağını ima etmesi bile…
Ölüm emridir, bir ölüm emri!
FOIA…
Freedom of Information Act
Bu gerçekleri gün yüzüne çıkarmıştır.
https://ia601408.us.archive.org/35/items/CIAAStudyOfAssassination1953/CIA%20-%20A%20Study%20of%20Assassination%20(1953).pdf
Aklınızda olsun…
Hani olur ya, birisini öldürmeniz gerekir veya intihar edeceksiniz…
Şansa bak ya oturduğum ev sadece 22 metre…
😊
Bakma güldüğüme, şaka aslında şaka AMA…
CIA “yönetmeliğine” göre, bilgilendirmesi, eğitimi böyle…
En azından 23 metreden atmanız, atlamanız gerekir ki ölüm kesin olsun…
SONRA…
Atlayan ve atılanda, düşüşle ilgili olmayan, olamayacak hiç bir iz kalmaması gerekir!
Sen kardeşim, sen…
Sen ve beynin oksijensiz kaldı, tek düze beslenme ile…
Yandaş, yoldaş medya, devlet dediğinin tüm imkânları seferber edildi…
Bedende, beyinde hareket kabiliyetini kaybetti…
Sen ölmek üzeresin, alkışlarla birlikte…
Yüz kar kristali…
Bir kar tanesi…
Ve milyarlarca kar tanesi kaplar toprağı, olur sana bembeyaz bir örtü…
Ki…
Bu örtü gerekli…
Börtü, böceğe, bitkiye…
Çünkü…
Yağmurlu bir kış geçmesi, toprağın suya doyması…
Bitki böceğin, oksijensiz kalması…
Ölmesi demek ölmesi, anla sana demek istediğimi!
Dinlenmeli beyin, dinlenmeli beden…
Tıpkı kışın toprağın, bitkinin, kimi hayvanların dinlenmesi, güç, kuvvet toplaması gerektiği gibi…
Bu bilgi kirliliği, bu tek düze beslenme, bu oksijen eksikliği…
Düşünememen, gerçekleri görme yetini kaybetmen senin de, benimde, bizimde…
Felaketimiz olacak, bilesin!
—
Çok yoruldum, af edin…
Gerisi belki dinlendikten sonra veya yarına!
—