Onu bunu bira da dün üzücü bir haber geldi gene, Dada

Ana, babası fark edemedi…
Ananay ve bende his ettim bir şeyler…
Kazadan sonra çocuk çok içine kapandı, ben aylarca korku nöbetleri geçirdim…
Neredeyse bir sene arasından geçmiş olmasına rağmen…
Her seferinde direksiyon başına geçtiğimde.

Dün annesi çocuğu psikoloğa götürdü…
Şiddetli bir korku…
Demiş “altı ay sonra hala düzelmese, tedavi etmemiz lazım”
Allah…
Beterinden korusun.

Kadın sende beni fişekleyip durma

Senin, benim, onun okuduğunu HERKES okuyabilir…
Ben gerçek silahlardan bahis ediyorum…
Hem sanal hem gerçek…
Unutma, biliyorsun vücudum harita…
Kazalarla birlikte…
Kurşun yarasıda var, bıçakta…
Şiddet…
En son çare, çaresizliğin çaresi…
Hala bilemedin mi beni, zorlama…
Sen inatçı keçi olabilirsin ama ben inatçı boğa…
Tepem atmasın, çiğner geçerim, volkan patlamasından beterim…
İle el kaldırmam gerekmez, biliyorsun değil mi?
Sözlerimle de insanı komaya sokarım.

Euro 5,48 Dolar 4,73, istersen HAIN DE

Milletvekili oyları HDP’ye!


HDP gerçeği (2)…
20 Haziran 2018

Birinci “HDP Gerçeği”ni 24 Mayıs 2015’te yazmıştım…
7 Haziran seçimine iki hafta kalmıştı…
Özeti:
“Tüm yoklamalara göre HDP barajı aşarsa AKP tek başına iktidar olamıyor… Ama HDP barajı aşmazsa Erdoğan yine tek başına iktidardır… Bunun farkında olan akıllı cumhuriyetçiler, sırf taktik olarak HDP’ye oy verecekler ama söylemeye utanıyorlar… Utanmayın… Sizi HDP’ye muhtaç edenler utansın…”
*
“Sen nasıl HDP’ye oy vermekten söz edersin” diye bir hakarettir başladı…
Benim ne PKK’lığım kaldı ne cumhuriyete ihanetim…
“Ben sadece bir tespit yaptım, benim oyum babamın partisi CHP’yedir” diye açıklama yapmak zorunda kaldım…
Ama zeki arkadaşlar “Sen de mi bizi sattın?” demekten vazgeçmediler…
“Selo’nun sazının sapı girsin” diyen bile oldu…
*
7 Haziran’da seçim yapıldı…
AKP yüzde 40.8, CHP yüzde 24.9, MHP yüzde 16.2, HDP yüzde 13.1 oy aldılar…
HDP barajı aştı…
Aştığı için AKP tek başına iktidar olamadı…
Bin bir hile ile seçimi yenileyip, MHP’den 20 milletvekili yürüterek durumu kurtardılarsa da, o tökezleme AKP iktidarının çöküşünün başlangıcıdır…
*
Aynı durum yine söz konusu…
Milletvekili seçiminde; HDP barajı aşarsa AKP parlamentoda çoğunluğu sağlayamıyor…
Cumhurbaşkanlığı seçiminde ise; HDP sözcüleri, Muharrem İnce ya da Meral Akşener’den hangisi ikinci tura kalırsa, ona oy vereceklerini açıkladılar…
Yani HDP oyları yine kilit…
*
Bizler yıllarca HDP zihniyetiyle mücadele ettik…
Ama bu seçim cumhuriyetimizin son şansı…
“Cumhurbaşkanlığı seçiminde cumhurbaşkanı adayımıza, milletvekili seçiminde HDP’ye oy vereceğim” diyenlere kızmayın…
Eğer sırf AKP’den kurtulmak için HDP’ye oy verenlere “hain” diyecekseniz… İkinci turda HDP’den oy beklerken de size “hain” derler…
Keyfiniz bilir..

https://www.sozcu.com.tr/2018/yazarlar/bekir-coskun/hdp-gercegi-2-2474764/

Sayın Yalçın bir noktaya kadar görüşlerinize katılmakla birlikte, bir noktadan sonra farklı düşünüyorum

Konuya madde madde bakmış olalım:
Çiller meselesini duyduğumda ilk aklıma gelen…
Kararsız seçmen, sizin iddialarınızın aksine benim kanıma göre seçmenin ilk aklına gelen PKK…
Gerçekten faili meçhul cinayetler ile birlikte PKK düşük yoğunluklu savaş stratejisi ile bitme noktasına getirilmişti. Gençler bilmeyebilir AMA Çiller denildiğinde akla kocasıyla birlikte bu konu gelir.
Avrupa Birliği…
Bir Çiller ile kandırılamayacak kadar deneyim kazandı Kahpedoğana karşı.
NOKTA

Bu bağlamda bunu da yazmadan edemem, meslektaşlarınızdan öğreniyoruz ki Çiller ailesinin iktidar ile işi varmış, yılların gazetecisisiniz, Türkiye’de…
Rahmetlilerden sonra siyaset ne zamandan beri vatan – millet uğruna yapılır oldu?
Menfaat ilke, para ivedilikle!

Çok yönlü bilinmeyen denklemde, iki uç nokta…
Ve arada her türlü hali alabilecek olan bilinmeyenler(!)

Bir ucu Kahpedoğansa diğer ucunda Trump var…
Arada, Israil başta olmak üzere, Putin, şahsen beni çok şaşırtan Mollalar var, Iran…
F35’ler…
Fırat’ın doğusu, batısı, Münbiç (pardon ben hep Menbiç olarak biliyordum)…
Seçmene şirin görünmek için bu uğurda verilen tavizler…
Evet, evet mesela Akdeniz’de petrol arama meselesi…
Yok kardeşim, değerli dostum o kadar basit değil. Gir bak arşivlerime, yazmışımdır hep siyaseti devlet adamı, kadını yapmıyorsa, siyaset, siyasetçinin eline bırakılıyorsa, perde arkası, kerhanede hijyen meselesi, orospuda kızlık aramak gibi.

Şu an gündemde olan Kandil(!)

Milli şuur vurgusu batıya yönelik yapılmaz ki?
Kaldi ki…
Allah biliyor daha taviz olarak neler neler verildi, AB(D) dikkatli…
Döviz sopası hali hazırda bekletiliyor!

Müfettiş Çiller
20 Haziran 2018

– Tansu Çiller’in AKP’ye kazandıracak oyu var mı?
Yanıt: Kelin merhe¬mi olsa kendi başına sü¬rer! (Hülya Koçyiğit’in bile Çiller’den çoktur getireceği oyu!)
– Tansu Çiller’in Erdoğan’a kazandıraca¬ğı prestij var mı?
Yanıt: Kelin merhemi olsa kendi başına sürer!
“Çiller” denince akla; “büyük fi¬nans krizini çözmeyi hedefleyen 5 Nisan 1994 kararları geliyor.” O halde…
Tansu Çiller’in, Erdoğan’ın İstanbul Yeni¬kapı mitinginde işi ne?
Lehte aleyhte çok yorum yapıldı! Mitingde Çiller’in boy göstermesi, oğullarının güneş enerjisiyle ilgili ticari işleriyle bile ilgilendiril¬di! Bu kadar küçük değil bu mesele…
Tansu Çiller, Erdoğan ve AKP’ye “müfet¬tiş” yapıldı!
Peki neden?
Tarih: 2 Nisan 2018.
Hürriyet’te Abdülkadir Selvi şunu yazdı:
“ABD Başkanı Trump, ‘Yakın zamanda Suriye’den çekileceğiz‘ dedikten 24 saat sonra ABD, Suriye’ye takviye askerler gönderdi. Bu durumda Trump ne derse tersini mi anlamalıyız? Tam öyle değil. ABD’de, öncelikli tehdit değerlendir¬mesi değişiyor, yeni bir süreç başlıyor. İsterseniz yeni süreci eski Başbakanlardan Tansu Çiller’le birlikte okuyalım.
Çiller, Ulusal Güvenlik Danışmanı Mc¬Master ve Dışişleri Bakanı Tillerson’ın tasfiye edilip Pompeo’nun Dışişleri Baka¬nı, Gina Hasper’in CIA Başkanı ve Bol¬ton’ın Ulusal Güvenlik Danışmanı olduğu süreçte bulunduğu ABD’de edindiği çarpıcı gözlemlerini paylaştı…”
Neydi bunlar:
AĞZINDAKİ BAKLA
A. Selvi, Çiller’in ABD’nin yeni tehdit öncelikleri, Suriye ve İran’a ilişkin analizlerini şöyle aktardı:
1- ABD ile Rusya arasında Suriye konusunda bir süredir ikili bir işbirliği yaşanıyordu. Ancak ABD’ye girme yasağı bulunan ve CIA Başkanı’nın özel izniyle giriş yapan Rus istihbaratının önemli ismi Vitaly Naumkin ile birlikte üç önemli ismin 27 Şubat’ta yaptıkları ziyarette yeni Suriye planı görüşüldü. Çiller’e göre, Naumkin’in temasları sırasında iki ülke yeni Suriye planı üzerine anlaşmaya vardı…
2- Suriye’deki nüfuz alanları ile Fırat’ın batısı Rusya’ya bırakıldı, Fırat’ın doğusu ise ABD’nin kontrolünde olacak. Ancak ABD, bu bölgedeki gücünü kontrollü olarak azaltırken Fransa, bu bölgeye girecek…
3- Başkan Trump, Pompeo, Haspel ve Bolton ile şahinler kabinesini tamamladı. Bu arada Trump iki adım attı, bunları birbirinden bağımsız olarak düşünemeyiz. Bir, Suudi Arabistan – İsrail – Mısır ve Birleşik Arap Emirlikleri ile yeni bir eksen oluşturdu. İkincisi ise İran öncelikli tehdit olarak belirlendi.
Tansu Çiller, dördüncü başlık olarak ABD’nin İran’dan sonra Rusya’yı hedef alacağını düşünüyor. Rusya ile önce Suriye’de ittifak, sonra hesaplaşma. Çiller’in, Türkiye’ye önerisi de dar alanda farklı ittifaklar oluşturması…”
Mesele yavaş yavaş ortaya çıkıyor.
Bitmedi.
2002 AYARLARI
Çiller, “emekli bir politikacı” değil…
Çiller, siyasetle ilgilenmiyor değil…
Çiller, Erdoğan ve AKP’nin ABD’nin yeni konseptine uyumu için görev¬lendirildi!
“Müfettiş” dediğim bu…
Alan razı satan razı durumu var:
Erdoğan; vitrinine koyduğu Çiller ile, Batı’yla bozulan ilişkilerini düzeltmek istiyor. Erdoğan’ın Çiller’i Yenikapı’ya daveti iç kamuoyuna değil, Batı’ya mesaj verme amacını taşıyor! Yoksa siyaseten yıpranmış Çiller Yenikapı’ya niye çağrılsın?
Keza:
Yandaş Selvi son dönemde Çiller’in gö¬rüşlerine neden ihtiyaç duysun? Mesut Yılmaz gibi eski başbakanların değil de, niye hep Çiller’in görüşlerini önemsiyor?
Selvi dün yine Çiller yazısı kaleme aldı.
“Çiller’e seçimde ne gördüğünü sor¬dum. ‘Kafaları karışık görüyorum‘ dedi. Ardından, ‘O nedenle Yenikapı’da milli şuur vurgusu yaptım‘ diye ekledi:
‘Türkiye bir kıskaç altında. Müttefikimiz dediklerimiz başka ittifaklar içinde. Çok acil refleks gösterilmesi gereken bir dönemden geçiyoruz. Bunu kim yapa¬bilir? Karşıda 5 birbirine benzemez ittifakı var. Bir de 6’ncı partiyi (HDP) Meclis’e sokmaya çalışıyorlar. Bu durumda 5 benzemez, ipi dışarıdan tutanın ipine asılarak hareket edecekler. Bunlar Türki¬ye’nin acil çözüm bekleyen sorunlarına çözüm üretemezler. Dış güçler, Türki-ye’yi paramparça ederler. Böyle bir ortamda mevcudun yerine kimin konul¬mak istenmesi bende endişe yarattı. Evet değiştireceksiniz de yerine neyi koyacaksınız? Şu anda mümkün mü?”
İşin özü:
Bir ara Batı’ya “kafasını kaldırma¬yı” deneyen Erdoğan, -ekonomik krizle- “Çillerler”e tekrar mecbur hale getirildi!
Çiller, dün rahmetli Erbakan’ın yanı¬na “monte” edilmişti.
Bugün Erdoğan’a “müfettiş” olarak görevlendirildi.
Erdoğan’ın son İngiltere temasları üze¬rine yazmıştım:
“Erdoğan, Kemal Derviş’in 2002 ayarlarına döndü!”
Gördünüz:
İlk adım Münbiç’te atıldı; Fırat’ın do¬ğusu ABD/YPG/PKK’ya bırakıldı!
AKP’li- MHP’li seçmen bunları görmü¬yor mu? Yazık.
https://www.sozcu.com.tr/2018/yazarlar/soner-yalcin/mufettis-ciller-2474803/

PPP’den kesit




Bu kadar uzatmayacaktım, ayrıntıya girmeyecektim…
Ne moralim ne sağlığım buna müsait…
Yapamıyorum, olmuyor…
Bakıyorum evlada, dünkü Bxxx ile bugünkü bir mi?
Her gördüğümde, konuştuğumda memnuniyet ile görüyorum ki biraz daha olgunlaşmış…
Bu yaşta bile eşeklik yapmıyor mu, yanlış?
YAPIYOR, HAKKI! Böyle böyle öğreniyor insan. Kınamıyorum…
Elimden geldiğince yardımcı olmaya çalışıyorum…
İstediğim kıvama gelmek üzere…
Ayıramıyorum ki, ayıramıyorum genci. Ha AK gençlik, ha MHP’li veya Atatürk gençliği…
Türk’ü, Kürt’ü, Ermeni’si ne fark eder ki?
Gençtir, genç. Ham, daha olgunlaşacak, düşünceleri, görüşleri değişecek…
Hayat eğitecek, maalesef eğip, bükecek…
Genç…
Kıvama girecek!

İnşallah doğruları anlamaya başlayacak, o güne kadar görmediklerini, görmeye başlayacak…
Anlamadıklarını anlayacak!!!

Sadece sizler için çocuklar bu gayretler, sadece sizler için…
Bakma küfür, kafire…
Sözlerim…
Benim gibi yıllanmış eşeklere, O küfürler onlara çünkü bizler bir yaştan sonra dün neydiysek bugünde oyuz. Statik, ama sizler dinamiksiniz, dinamik, değişken. Dün akşam belki biliyorsunuzdur, yurtdışı oy verme işlemi tamamlandı (Gümrüklerde devam ediyor), Alman haberlerinde yer aldı. Bir adam demek istemiyorum bir insan benzeri yaratık…
Kafası kabak…
İçi de dımdızlak…
Öyle olmalı, kafasının içi dımdızlak olmalı. Kolunda bir hatun, başı açık. Allah belamı versin yalanım varsa; diyor ki:
“Cumhuriyet tarihinde Erdoğan gibi bu vatana, millete faydalı insan gelmedi, yaptıkları …”

ALLAH BELANI VERSIN!
Cahil, bağnaz köpek!!!

Bu yüzden…
Sağlığım, hayat şartlarım buna müsait olmasa bile devam etmeliyim…
Bir genç, bir gençtir…
Bir yürek, bir yürek…
Yok ki cüzdana hitap edeyim, zaten böylelerinden gelmez hayır, kimseye gelmez…
Ya akla ya kalbe veya vicdana…
Konumuz sanayi, konumuz gelişme, konumuz TÜRKIYE…
Hep birlikte, ayrım yapmadan, genç – ihtiyar, kadın, erkek, Kürt, Türk YOK…
BIZ VARIZ, BIZ…
Biz VE yalancılar, vatan ve millet hainleri. Eğitim çocuklar, bilgi sizleri koruyacak…
Sormasını, sorgulamasını öğretecek.

İstanbul Sanayi Odasın’nın 60. Yılında Türk Sanayii

Sanayinin Sonsuz Işığında

Üretenlerin Öyküsü



PPP (Public–private partnership) bir kesit




Var örnekleri, mantıklı olan, iki taraf içinde faydalı olan şekilleri…
Mesela ülkenin az gelişmiş yerlerine yatırım teşvikleri ile birlikte PPP yönteminin O DURUMA ÖZEL şekli, kurdur fabrikaları. Özel teşebbüsün doğasında yatar maliyeti düşük tutmak, mümkün olan en düşük şekilde bir yeri işletirken kâr yapmak. Sen devletsin değil mi?
Görevin kamu yararını gözetmek, insani kollamak, vatandaşını. Denetim görevini yerine getir, özel teşebbüs işini yaparken nasıl ve hangi şartlar altında yaptığını denetle, gerekirse müdahale et!
Yol yaptır AMA ADAM GIBI, en az 20 – 30 sene kullanabilecek şekilde, anlatmışımdır Alman yollarını, vallahi billahi yolun kalınlığı ortalama yârim metre ve fazlası. Bizde…
Beş, on santimlik bir asfalt, biraz mıcır bitti!

Yaptır fabrikaları…
Fındık mesela, dünyada ilkler arasındayız değil mi?
Çay, çay ulan çay…
Kur kooperatifleri. Bak Israil’e, KIBUTZ’lara…
Bak Rusya’ya…
Tarım, hayvancılık…
Toplumu örgütle, partini, yandaş – yoldaşını değil, toplumu. Teşvik et sendikaları, toplu sözleşmeleri…
Teşvik et insanların YOK sosyalleşmesini değil, sanal sanal, gerçek dışı…
Cemiyetleri, kulüpleri…
Cemaatleri değil ulan, ne geliyorsa zaten başa, şeyh, hacı – hocadan…
Din sohbetleri, elbette AMA BILENLE, ehliyle…
Ehliyetli!

Kafayı yiyeceğim ya, delireceğim…
Üniversiteleri…
Teşvik et, gerekirse el – ayak öp, getir bilim insanlarını ülkeye, eğitsinler evlatları..
BILIM…
Kardeşim bilim, çil çil para demek ya. Bir buluş bırak insanlara faydalı olmasını bir tarafa…
SANA…
VATANA milyar dolar getiri…
Yap, işlet devir et…
Babanda ananı işletti VE MUHTEMELDIR KI DEVIR ETTI…
YOKSA bu sayıda piç çıkmazdı, doğmazdı, gelmezdi dünyaya…
Milletin, vatanın başına bela!


Birinci dünya savaşından bir TERÖR silahı

İçgüdüleri kullanarak…
Yok arkadaş, yok, yok, yok…
Korkarım…
Bildiklerimi, öğrendiklerimi, öğrettiklerini yayınlamak zorunda kalacağım!!!

Direnişte diriliş var…
Sanal ve gerçek, yetmeyecek…
İleri demokrasi ile mücadele devam edecek!

YSK ve çay bahçeleri!

ÜLKEDE BIR ILK…
Eyvah, eyvah…
Eğer tahminlerim doğruysa, ANLA…
YSK, seçim günü çay bahçelerin bile kapatılmasına karar verdi…
Yeter ki…
İnsanlar bir araya gelmesin(!)

Bu ne demek tahmin edebiliyor musun?
Seçim sonuçları şimdiden belli(!)