İnsan denilen varlık o kadar karmaşık bir sistem ki, kendi başına bir evren

Ölüm…
Ameliyata kadar daimî refakatçimdi, bu herkes için geçerli ama bende özel durumlardan dolayı farklılık arz ediyordu. Psikosomatik sorunlar…
Yani psikolojik problemler fiziki rahatsızlıkları tetikliyor…
VE TERSI…
Deliyim kardeşim, zırdeli. Ben bunu inkâr etmiyorum ki…
Hatta tescilli, raporluyum yani!

Ancak…
Şu bir gerçek ki başımdakiler veya yanımdakiler olsun o kadar meşgul ediyor, hayatimin çok büyük bir bölümünü kapsıyor ki kendime vakit ayıramıyorum. Bu…
Çok kötü bir vaziyet, kendime bakamıyorum, ilgilenemiyorum kendimle. Halbuki her insanın…
İhtiyacı var buna…
KENDINE vakit ayırmaya, dinlenmeye. Enerjisini tekrar toplamaya…
Sakinleşmeye…
Vaktim yok, vakitsizlik. Rahmetli çok önem verirdi zaman kavramına…
Zaman…
O kadar değerli ki kardeşim, saliseni boşa harcamaya gelmiyor.

Sevdiklerin…
Kalbinde seninle her yerde her an olanlara vakit ayır…
Kendine…
Bir varsın, bir yoksun çünkü.

Kendimi toparlamam lazım…
Ki faydalı olayım. Ot gibi yaşamak istemiyorum…
Mal, mülk, para – pul tamam lazım, AMA salt bunları ardında bırakacaksan…
Boşa geçmiş bir yaşam, zaman israfı…
Kendine gel Önder, kendine gel insan…
Vaktinde uzanan bir dost eli, bir söz bir cümle…
Ruha mehlem olan, ılık bir meltem seni okşayan, sarıp sarmalayan.

Dükkâna geldim, zorla köpek ava gider mi?
Belki…
İlaç vakti, belki gece yarısı veya yarına…
Esen kalın, boynunuzu bükmeyin, dik durun AMA Tayyip duruşu olmasın ikide birde sarsılan…
Sevdiklerinize, kendinize vakit ayırın, HAYIR demesini öğrenin…
Benim bir türlü beceremediğim!

oku

Hala evdeyim

Kafam kalkmıyor, canım istemiyor…
Bıktım koşturmaktan, problemlerden…
Sorun çözmekten…
İğrendim kendimden, halsizliğimden.

Su gibi aziz ol…
Ak, aş dağları tepeleri. Geçtiğin yerleri yeşert, yaşa ve yaşat…
Canlıya can ver, ol umut…
İyi de enerjin tükenince?

Görüşmem var, önemli bir mesele…
Toplayamıyorum iki buçuk gramı, gelmiyor bir araya. Dedim ya yol göründü…
Bu sefer alacağım Zigana’yı…
F63’ü…
Dayadım şakağıma, basamadım tetiğe…
Bahane(!)

Anası, evladı…
Ne iyi oldu ne iyi geldi biliyor musunuz?
Yalnız kalmam, çok zor oldu, çok güç. Öylesine bir tükenmişlik…
Bu koşturma niye?

Dün geldi Alman evime, senelerden beri tanıdığım, lafladık…
Gitmiş Wiesbaden’e, protesto yürüyüşüne, PEGIDA, AFD’ye karşı yürüyüşe. Bu mücadele niye?

Acaba doğru muyum, yanlış mi?
Valide olacak yanımda, bir güvence…
Kalkmam lazım, kalkamıyorum halim yok…
Bildiklerimi, kanıtlayabileceklerimi yazmam lazım yazamıyorum…
Su gibi aziz ol, can ver AMA…
Anlayana…
Su sel olunca…
Can alıyor, zarar veriyor!

Çağrı

Üretmeden tüketime güzel bir örnek…
Senelerden beri dokuz günlük bayram tatilleri…
Turizmciler çağrıda bulunuyor…
“Tatil devam ediyor. Eylülde gel!”

O kadar çok çalışıyoruz, üretiyoruz ki(!)

Evet…
İnsan fani, Allah baki!

Fani dünya

Memento mori…
Latinler…
Hükümdarlarının kulağına bu cümleyi fısıldarmış.

Ölümcül olduğunu anımsa!

Dünya sizlerden öncede dönüyordu

İki piç, iki velet-i zina…
Biri öncesi, diğeri şimdi söyledi ayni sözü…
Ben gidersem piyasalar çöker, evet evet…
Kahpedoğan ve Trump’dan söz ediyorum. Kendilerini ne sanıyorlarsa…
İki b.k yiyen, iki laf ebesi!

Hiç merak etmeyin…
Dünya sizlerden öncede dönüyordu, sizlerden sonrada dönmeye devam edecek…
Bu dünya…
B.kları bile olamayacağınız ne liderler gördü…
Sizler…
Sadece sizlerden aşağı olan, sizlerden karaktersizler sayesinde varsınız…
Faydalı, yararlı hayvanlar sürüleri olmasa siz nesiniz ki?

İzlediniz mi bilmem, Arabistan, küçük emirlikler

Yazmıştım dikkat et, her kelimesini anla demiştim…
Güzel Türkçemiz…
Ne çok Arap kelimeler kullanıyoruz gündelik hayatımızda. Aklıma Atatürk’ün sözleri geldi…
Dilimizle ilgili. Dün başladım, bir derleme ÖZ TÜRKÇE kelimeler…
Bitsin yayınlayacağım. TDK…
Ne güne durur bilmem, felsefeciler, edebiyatçılar…
Tarihçilerimiz, dil bilimcilerimiz…
Rüya gördüğün dile hakimiyet, mutlak hakimiyet. ÖZEN…
Tabii bu belgeseli yayınlamamdaki amaç aslında İngiliz’e dikkat çekmekti.

Zekâlarına…
Böyle adam oldular…
Yüz yıllarca “hâkimiyetimizde” olan topraklar…
Kadın gibi aynı…
Bedenine sahip olabilirsin, ama zorla ama rızayla…
Kalbine, zihnine, düşünce ve hayallerine hâkim olamadıktan sonra ne fayda?

Yedi…
Yiyiyor eloğlu bizim yemeyi beceremediklerimizi

Benim eşeğin profesörleri

Bu karabiber, uzun saçlı, minyon bir tip. Çok hanım, çok tatlı…
Kızcağız Alman, o da üniversite öğrencisi…
Okulda tanışmışlar…
Ziyanı yok, insan evladı olsun da…
İlk izlenimim çok olumluydu, çok güler yüzlü sevecen bir kızcağız…
Tatlı dili.

Gittim oğlana sabahtan, konuşmamız gereken çok ciddi konular vardı…
Tam gideceğim, döneceğim dükkâna…
“Baba, bazı ihtiyaçlarım var beni alışverişte götürür müsün?”
Oglummm…
“Vallahi bekletmeyeceğim seni”
Gittik…
Bekletti. Delirdim ya delirdim. Neyse geldi…
Döndüm eve bırakacağım, “Baba…”
Ulan ne oldu gene???
“Baba gidip kızı almamız lazım!”
Ne kızı oğlum?
“Bekliyor bizi”

Pek keyfim yok, rahatsızım…
Jetonda düşmedi…
“Kızma baba, kızma bana”



Neden sonra “Polonya’dan döneyim kısmetse evleneceğiz”
Haydaaa…
Sürprize bak ya, meğer pezevengin niyeti beni kızla tanıştırmakmış.

😊 😊 😊

Gittik kızı almaya, bekliyordu yol kenarında. Hanım hanımcık bir şey ya…
Elinde küçük bir bavul, bindi arabaya…
Biliyor beni, soru sormamı engellemek için başladı anlatmaya…
“Bizim profesörlerin (Var irtibatta olduğu iki, üç ekonomi profesörü) ortak kanısı bu saatten sonra Türkiye ekonomisinin düzelme imkânı yokmuş!!!”

Bu sürpriz olmadı da…
Kızcağız oldu!

Götürdüm ikisini oğlanın evine, indiler birlikte…
Bir yere mi gidecekler, bilmiyorum. Öylesine bir sürpriz oldu kızın adını sormayı bile unuttum…
Evlenmeyi ağzına almayan eşek evlenmekten söz eder oldu!

Böyledir kadın milleti…
Şeytan çarpmışa döndürürler adamı.