Annem ve çocukları götürdüm, hanım kaldı bana yârdim edecek

Çocuklar ölüyor gülmekten, Emi sordu hemen…
“Bende kaybolmuş muydum?”
Dün…
Durup dururken annemin aklına çocukluğum gelmiş, diyor…
“Senin yüzünden saçımı başımı yoluyordu. Çok dayak yedim senin yüzünden”
Rahmetli çakır Emine, babaannem cebbar kadındı, çok cebbar…
Kireç kuyusu meselesi yüzünden dövmemiş ama, kendisi kapıyı açık bırakmış!

Anlatırım bir ara…
Annem çok güzel kitap okur, çocuklar bayılır. Bir insan olur 99 karakter…
Yine anlatımda güzeldir, masal dinler gibi dinle. Dedim ya çocukluğumu anlattı yol boyu.

Çok üzdüm ben bu insanları…
Haklarını ödeyemem. Buralarda sürünmemiz bile, yine, tekrardan…
Benim yüzümden, çok zarar verdim çok.

Ama güzel olan nedir biliyor musunuz?
Yolda yine konu benim üzerimden acildi, mala mülke geldi…
Ben, ben dediğimde BIZI kast ederim, ailemi, sevdiklerimi, kalbimde olanları, TÜMÜNÜ…
Çünkü bire bir benimdirler, benim bir parçam…
Dayday…
Aslında böyle konuşmayı sevmem, HEPIMIZIN, ayırmam. Böyle eğitim, böyle büyüttüm çocukları…
Hukuken “benim” olan bir maldan söz ederken BIZIM diyor Dayday…
Evet, bizim. Elimde büyüdüler, elimizde. Bak hala bizdeler. Ya biri ya öteki…
İkisi birden evde kan gövdeyi götürüyor…
😊

Bencilliği bırak…
Gör halimizi. BIZIM MEMLEKETIMIZ…
BIZIM ÜLKEMIZ kimlerin elinde kaldı, gör…
Ve gerekeni yap…
BIZE sahip çık, BIZIM olana!

Not: Adana’da…
Hani 1,5 yaşında bir bebe evde kaçtı, buldular karanlıkta yolda…
Bende 1,5 yaşındaymışım. Kireç kuyusu, ÖLÜM demek. Kemiklerimi bile bulamazlardı ERIR giderdim içinde.

Devlet ve ihale sistemi

Kız olsun da…
İsterse çamurdan olsun be!!!

Helal olsun benim kardeşime…
😊
Demek ki bunca sene emek, bu kadar çile…
Boşu boşuna değilmiş…
Kendisiyle uğrattığım yetmedi, kocasıyla, (…)
NOKTA

Yok vallahi billahi karşılık beklediğim için yapmadım, sevdiğim için…
Benden oldukları için…
BAK…
Karşılığını alıyorum.

Kadın milleti…
Topunun suyuna kibrit suyu ekmeli…
Hava çok güzel, yüzmeye gidecekler…
Önder…
Sorulur mu, boya – badana!

Sabah annem gitmiş kardeşe, anlatmış…
Ben ağabeyime yardım edeyim demiş hemen…
Allah razı olsun, Allah gönülde sakladığı tüm dilekleri kabul etsin…
Cümlemizin…
Tabii onlar yaptılar yapacaklarını, işin zahmeti bana…
Giderler yüzmeye!

Neyse geçelim…
Devlet ve devlet malının ihalesi konusuna geçelim…

Arşivlerim meydanda, anlatmışımdır başka bir bağlamda…
Ailecek tanınırız bizim buralarda…
Çok eskilerdeniz bir, ikincisi babamın rahmetlinin kahve ve sosyal hayatı…
Vefat etti, kabuğumuza çekildik. Benim kahve hayatim yoktur, farklıdır benim yaşantım…
İhale konusunu daha evvelsi anlattığım için kısa keseceğim, rahmetliyle evlendiğimiz salon…
Kocaman bir düğün salonu, restoranı, toplantı merkezi, bowling imkânları vesaire, vesaire…
Sadece düğün imkânı yeter, 800 kişilik bir salon…
Düğünümüzü izin zamanına çekmemize rağmen, davetli – davetsiz herkes geldi, yer yetmedi.

İşte kaza, vefat…
Yeniden evlenme, yıllar sonra duydum salon ihalede. Babadan deneyimliyim, valide de öyle…
Kahve – restoran işletme…
Her zaman yaptığım gibi bir, iki işlemi atlayıp doğru OSMANIN karşısına çıktım…
Osmancıklarla vakit kaybetmedim…
Uzun lafın kısası, geçmiş zaman, yalan söylemiş olmayayım ya iki kişi kaldık geriye veya en fazla üç…
“Mesleğin ne”
Bilişimciyim!

“Deneyimlerin, hiç böyle bir yer işlettin mi?”
Hayır, ilk defa ama böyle böyle…
Dedim ya yalan olmasın, galiba belediye başkanın kendisiydi VE DIKKAT…
Adamın üstünde çok iyi bir intiba bırakmış olmalıyım, yoksa hele Almanya’da böyle bir şey yapmaları neredeyse imkânsız. Çıkardı diğer “rakiplerin evraklarını” gösterdi…
Bak dedi “Mainz’de işletmesi var, kocaman bir yer, yirmi – otuz senedir işin içinde”
TECRÜBELI…
MESLEGI…
“Bu ihalede seçtiklerimiz arasındasın, bu yüzden bu sözlü görüşme….
Eğer bu ihaleyi sana verirsem ben bu insana haksızlık yapmış olmuyor muyum?
Suç işlemiş oluyorum suç” dedi.

Bu sabah izliyorum haberlerde…
Verilen teklifleri…
Şeker fabrikalarıyla ilgili, teklif verenler arasında inşaat sektörü, bilmem neler…
Bu “adamların” liyakati, ehliyeti!?!?!?
Sen hala bu herifler “Allah” diyor diye peşlerindeysen ben senin aklının ta içine …!

Siyah lale

Bu anlatacaklarım hayatın içinden…
İsim vermem, şahidi bizzat benim veya ailem…
Yemin ediyorum, Kur’an’a el basarim yazacaklarım doğru, gerçeğin ta kendisi…
AKP başta olmak üzere F. Güllen örgütlerinin, çetelerinin eline düşüp (…)
Evet, nokta nokta nokta…
Bunları biliyordun da neden bugüne kadar yazmadın? Diye sorabilirsiniz…
Yazdım, bir orada bir burada ima ettim, ima yoluyla…
Ancak durum artık çok farklı…
Fark ne mi?
Millet bezdi, hiç bu kadar bezginliği bir arada, bu yoğunlukta görmedim…
Bir…
İkincisi, hala bu zibidilerin, Zübüklerin el – eteğini öpenler belki artık uyanırlar umudundayım…
BILIYORUM…
APTALIM!

Emin değilim, ispatlayamam bu yüzden sadece bir varsayım…
Ancak bir, artı bir, artı bir cinsinden…
Gözlemlerim…
Saadet zinciri nedir bilir misiniz?
Piramit sistemi denir, yukarıdan aşağıya doğru pazarlama tekniği olup piramidin ucunu doğru gittikçe deli para kazanılabilir. Tavanda yani, taban…
Yukarıyı gördükçe, üstündekileri bir başka şevk ile onların seviyesine gelmeye çalışır.

Bu bilgiyi verdikten sonra başlayabiliriz…
Dedim ya isim yok…
Bana çok yakın, çok sevdiğim bir insan.

Ona çekmişim, çocuk “delisi”
Türkiye’de kapıcılar vardır bilirsiniz, genelde ve özelde maddi durumları çok kısıtlı olan insanlar…
Çocuklarını, bebelerini O büyüttü desem yeridir…
Bu insancıklar artık kapıcı değiller…
Villa ve cip sahibiler. Yok, yüzlerine gülen Allah değil, AKP(!)
Gerisi sonra…
İkinci bir örnek bana olabildiğince uzak, hata nefret ettiğim bir kimse ama bana çok yakın olanın yakını. Almanya’nın Mainz kentinde örgütlenmişler…
Bilmiyorum, yalan olmasın ya AKP veya F. Güllen çetesi, ikisinden biri…
Bu kimse takılmaya başlıyor oraya…
Bir süre sonra, kendisinden emin olduklarında…
600 € maaş bağlıyorlar ona, her Allah’ın ayı tıkır, tıkır para…
Havadan…
Yaptığı sadece toplantılara katılıyor. Aslında aptal bir insan değil, cahil ama aptal değil…
Anlayınca ne >>> mal <<< olduklarını ayrılıyor aralarından…
Bu bize söylenen, bildiğimiz…
Muhtemeldir ki ondan bir şeyler istediler, mesela insan bul, aileni getir gibi…
Neden buda olabilir, sırdır biraz anlatmaz.

Üçüncü örneği evvelsi anlatmışımdır…
Yok…
Bu sefer gerçekten önce Allah yürü ya kulum dedi…
Futbol ile aram yok, hala birinci ligde oynayıp oynamadığını bilinmiyorum…
Kendisi zaten, ailesini de ihya etti…
Aferin, en azından bencil değil. Zaten daha “bizlerden” biriyken severdim hepsini…
Gidip gerilerdi bize, kız kardeşiyle çok kavga ederdik, AKP’li…
Beni kızdırmak içinde yapıyordu bazen kimi şeyi…
😊
Sonradan ailelerine katılanlardan biri…
Allah böylesinden korusun cümlemizi. G.t kılı değil, ormanı…
Çok fena bozmuştum, bir daha gelmez oldular, neyse gecelim…
Esas anlatmak istediğime…
İnsanız değil mi?
Doymak nedir bilmeyiz. Oldukça olsun isteriz. Günahını almış olmayayım, belki eşinin etkisi, AKP için “resmen” çalışmaya başladılar. Öf ne arabalar ne arabalar, “hanlar hamamlar”…
Yetmedi…
Almanya’da benzinci(!)

GÖZÜM YOK, Allah daha çok versin. Bana ne?
Allah…
Benim ve benden olanların rızkını kesmesin. AKP toplantılarını falan örgütlüyorlar, taşımacılık falan…
>>> Kapı, kapı <<< dolaşmalar VE özellikle hanımlara yönelik “ev sohbetleri” Bunlar AKP cephesinden ya F. Gülleni ne etmeli? Valide…
Ona geldiler, kovdu demeyelim, bir daha gelmemeleri için gerekli eylemleri hayata geçirdi…
AMA çevresi, hanım arkadaşları…
Telkin üzerine telkin, kadın merak etti. Siyah Lale bunlardan birisi…
Bende öyleyim, fikirlere açığımdır, okurum…
Saçmalamalara dayanabildiğim derecede okur karşımdakilerin düşüncelerini öğrenmeye çalışırım, dürtülerini. Yeminle bak, dün sözü geçti, isimlerini unuttum kitapların, dururlar > onun < kütüphanesinde. 😊 Bazen kavga ederiz, ayırdık kitapları bu senin bu benim.

Yemin ediyorum…
TEMEL dini bilgileri olmayan insanları kafakola alırlar, öylesine laflar…
Sözler…
AKP, F. Gülen öncesi…
Milli ve yerli pezevenklerin ataları gelirdi, öf ne vaatler ki meraklıyızdır milletçe umreye…
Hacca…
Evet, Nasreddin Hocanın (N. Erbakan) müritleri. Anlayacağınız…
Yoğun ve istikrarlı bir bombardıman, vadelerle dolu, para teşvikli…
Hata, tövbeler tövbesi “Cennetten tapu” ümidi…

Devam edecek…

Bir kahve molası

Gözlerimi açmaya halim yok, belki biraz uyur sonra devam ederim…
İstatistikleri inceledim, teşekkür ederim…
Boğaziçi ki gururum…
Siirt’e ne mutlu bana, Güneydoğu Anadolu’nun neredeyse her yerinden…
Ülkemizin cennet mekânlarından…
En ilginci nedir biliyor musunuz, çok düşündüm yazayım mi diye…
Benim için bir gösterge, çok önemli bir gösterge…
Hep diyorum insan…
Yürek, yürek…
Vatan ve millet sevgisi…
En üst düzeyde oturup, kravatlı, takım elbiseli AFFEDERSINIZ orospu olacağına…
Bir hırsız…
Belki erkeğin orospusu…
Hayatını bu yoldan kazanmaya mecbur kalmış, bedeni ile para kazanan AMA yüreğinde hala bir insanın olanı tercih ederim.

Çok şaşırdım, çok…
Ben bakmam insan ne iş yapıyor diye, yüreğine bakarım, düşüncelerine…
Televizyonda gördüğüm O traverstiyi unutamam, yılar oluyor, uzun yıllar her ikinci kelimesi Allah’tı…
Yürekten söylüyordu, yürekten. Her halinden belliydi…
Kiez…
Almanya’da yaşayanlar en azından duymuş, erkekler genelde bilirler. Bir eğlence mekânı, semti demiş olalım. İnsanlarımızın her katmanına erişebiliyor olmam önemli…
Her yerden, her kesimden…
Dünyanın dört bir tarafından, ilginizden ötürü teşekkür ederim.

Bu hatun “belasından” kurtulmadan…
Yani boya badana bitmeden, hemen ardından imtihan…
Ancak böyle mollalarda, aralarda birlikte olabiliriz dostlar…
Yeminle…
Gözler kapandı kapanacak, sağlıcakla kalın…
Allah peygamber aşkı için, izin…
Hakkiniz ama bu sefer hiç olmazsa evde kalın…
Birinci tur hedefleriymiş, şüphesiz hile hurda her imkân ellerinde…
Sahip çıkın oylarınıza, hazır olun en beklenmedik şeylere, ikinci turda…
Devirelim bu pezevengi, zihniyetini ve gerekirse can verip can alarak bu ülkede tekrar laik demokratik, sosyal ve gerçekten bir hukuk…
Devlet düzeni kuralım.

Kabak meselesi

Gençliğimden, yok çocukluğumdan beri bu böyle diyebilirim…
Kabak…
Döner dolaşır Önderin başına patlar!

İstediğimden, meraklısı olduğumdan değil…
Salaklıgımdan…
Milletin ayağı taşa takılır Önder…
Altından kalkamaz bir meselenin, Önder…
Önder, Önder, Önder…
Yeminle kendimden şüphelenir oldum…
Bak yemin ediyorum, vallahi billahi şüpheleniyorum…
Acaba ben zombi, hortlak falan olabilir miyim?
Ya yüzde yüz, yüzde bin beş yüz ölmem gereken şeyler…
Bir, iki, üç, beş değil ki…
Geberemedim gitti, ölmek bilmiyorum!!!

Dün evlat yana yakıla beni arıyor…
“Baba…”, efendim oğlum?
“Hatırlıyor musun hani seninle bir kızı aldık Köln’e mitinge gitmiştik (hatırladığım kadarıyla bir PKK mitingi, izlemeye. Çocuklara hem siyasetten birtakım şeyler öğretmeye hem kendim görmek istedim. SADECE IZLEYICI, onlarla görüş birliği yaptığım için değil!) O kızın erkek arkadaşı aradı beni”
Eee?
“Prävention gegen Radikalismus, kursu varmış, sonunda sertifika vereceklermiş. Bende gidip O sertifikayı alsam mı?”
Oğlum, önündeki 3-5 sene için sana gerekecek her türlü eğitim fırsatından yararlan AMA…
Sözümü kesti “Gençlere yönelik çalışacağım…”
Çocuğum, çok güzel bir şey, takdir eder desteklerim seni ama oğlum bu tür çocuklar sorunlu oluyor, hele fanatikler ile uğraşmasın, başına, başımıza iş alırız!!!
Mimlendin mi bir kere, çıktı mı adın KURTULAMAZSIN…
Adım çıkmış dokuza, inmez sekize.

Öğleden sonra gittim kahve almaya…
“Ağabey, hani bir yere gidecektin, bir şeyler yapacaktın, yaptın mi?!”
Yeminle intihar edeceğim…
Tamamen aklımdan çıktı, imtihan!!!

Kadınlar…
Yok başımdaki manyak değil, O da istiyor yayın yapmamı…
Mesela direnişte diriliş var, mezhepler – tahrikatlar, kadın mazoşizmi, LOBI, LOBILER çok önemli…
Bu bağlamda sadece bir bilgi, Brüksel parlamentosunda bir parlamentere…
Mesela sadece Alman parlamentosunda faaliyet gösteren 706 lobiist var, Alman Parlamentosu 709 kişiden oluşuyor. Brüksel Parlamentosu 751 kişi…
Dikkat…
Lobiistlerin sayısı 30.000!

Bekliyorlar boya – badana, dün yine gittim malzeme almaya…
Başlayacağım, bugün, en geç yarın…
Kısadan hisse, herkesin Önderden bir beklentisi var…
İyi de…
HAKLARI…
Ben ne olacağım?
Bana kimse sormuyor nasılsın diye…
Her neyse…
Benim kaderim…
Tatlı su manyağım başta olmak üzere…
Okudum bu sabah, tesadüfen Dilara’yı…
😊
Başımdakiler, Allah eksikliklerini göstermesin…
Ben razıyım.

Dede…
Haber yolladı…
Routledge…
Güzel bir kaynak…
BEKLE!


PDF indir ve diğerleri…
Uyarımı dikkate aldığınız için teşekkür ederim, CIDDIYIM…
Attırmayın Önderin tepesini…
Bu arada…
IP’ni saklasan da, gizlesen de…
BEN GÖRÜRÜM!

Abartmayın yeter…
Yoksa herkes gibi maksat bilgiyse başımın üstünde yeriniz var…
Yok ticarete dökerseniz, benim, dedenin sırtından…
DOGDUGUNUZA PIŞMAN EDERIM!

Routledge History of Philosophy (10 cilt)

Volume I
http://library01.com/v/Routledge%20History%20of%20Philosophy%20Volume%20I%20From%20the%20Beginning%20to%20Plato%20-%20C.C.W.Taylor.pdf

Volume II
http://14.139.206.50:8080/jspui/bitstream/1/2174/1/Furley,%20David%20-%20Routledge%20History%20of%20Philosophy.%20From%20Aristotle%20to%20Augustine%20Volume%202%201999.pdf

Volume III
http://citeseerx.ist.psu.edu/viewdoc/download?doi=10.1.1.452.727&rep=rep1&type=pdf

Volume IV
http://library.aceondo.net/ebooks/HISTORY/Routledge_History_of_Philosophy,_Vol._IV-_The_Renaissance_PUBLICFILE2f8d4ec69fd7_20121130215621956.pdf

Volume V
http://library.aceondo.net/ebooks/HISTORY/Routledge_History_of_Philosophy,_Volume_V-British_Empiricism_and_the_Enlightenm_20121130215621972.pdf

Volume VI
http://library01.com/v/Routledge%20History%20of%20Philosophy%20Volume%20VI%20The%20Age%20of%20German%20Idealism%20-%20Robert%20C.Solomon.pdf

Volume VII
https://the-eye.eu/public/WorldTracker.org/Sociology/Routledge%20History%20of%20Philosophy%20%5B10%20volumes%5D/Routledge%20History%20of%20Philosophy%20Vol%2007%20The%20Nineteenth%20Century%20-%20C.%20Ten%20%281994%29%20WW.pdf

Volume VIII
http://uwch-4.humanities.washington.edu/Texts/JOSH-H/Philosophy%20Guides,%20Analysis%27%20and%20Resources%20%28ver.2%29/Routledge/Routledge%20History%20of%20Philosophy%20Volume%208%20-%20Continental%20Philosophy%20in%20the%2020th%20Century.pdf

Volume IX
http://www.univpgri-palembang.ac.id/perpus-fkip/Perpustakaan/Filsafat/Sejarah%20Filsafat/11419549-Routledge-History-of-Philosophy-Vol9-Philosophy-of-Science-Logic-and-Mathematics.pdf

Volume X
https://danwin1210.me/uploads/F3thinker%20%21%20-%20The%20KEY%20to%20your%20Prison%20%21./VOL.%2010.pdf

TÜRKÜN eski hastalığı

“Baş” gösterdi…
Sen yanlışın ben doğruyum…
Sen bilmiyorsun ben biliyorum…
Bak…
Kendine “baş” seçtiklerine, bak, bak…
Bir iyice gör, incele…
Vatan, millet hak getire!

Kadın dediniz ki doğru dediniz…
Anaçtır…
Toparlar(!) özverilidir…
Bencilik, menfaat…
Ben biliyorum, doğruyum…
Sen bilmiyor, yanlışsın!

Nefret eder oldum nefret…
Ne okumak ne görmek istemiyorum…
Benden bu kadar!

Birebir, teke tek

Okuduğunuzu biliyorum gençler…
Ne mutlu bana…
İzninizle…
Bir “büyüğünüz olarak” bir tavsiyede bulunmak istiyorum.

Haklı davanızda, eğitimde…
Üniversitelerin ve böylelikle maddi – manevi ve itibarlarının, “adlarının” parçalanmasına, bölünmesine verdiğiniz >>> tepkide <<<
Ana – babalarınız, şüphesiz en yakın akrabalarınız yanınızda olması muhtemeldir…
Bu rüzgârdan faydalanınız…
Bir kısmınız eğitim yuvası olması gereken yerlerde tepkisini dile getirirken…
Diğerleriz insanlar arasına yayılsa, mahalle mahalle, kapı kapı dolaşıp insanlara sıkıntılarınızı, dertlerinizi anlatsanız diyorum. Halka rağmen, halka karşı hiçbir eylem uzun vadede başarı kaydedemez. Yaşlı teyzeler, amcalar öyle inanıyorum ki yanınızda yer alırlar…
Benim kapıma gelseniz…
Yeminle yanınızda, arkanızda…
Gerekirse önünüzde olurdum. Çünkü gençliğin ihtiyar insanlar üzerinde özel bir etkisi vardır…
Siyasete falan bulaşmadan SADECE eğitimdeki sıkıntılarınızı anlatsanız, destek isteseniz…
İnsanların sizlerden desteğini esirgeyeceğini sanmam.

Evet…
Görüşme, birebir, teke tek!

Önder

Neden???

Neden sadece Türkçe veya Almanca yazıyorum?

Çünkü hedef kitlem Türk, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının çoğu Almanya’da da yaşadığı için!
Bu yüzdende yayınladığım belgesellerin ağrılığı da bu dillerdedir…
İngilizce…
SADECE MECBUR KALIRSAM, nefret ediyorum bu dilden, YOK insanlarından değil siyasetlerinden…
Keza Amerika Birleşik Devleti siyasetinden…
Rus…
Bana daha “mert” geliyor, bir yere kadar Fransız…
Almanı boș ver, ağırlıkları yok gibi…
Nefret ederim Avrupalıların iki yüzlülüğünden(!)

Bilirim…
Bu zihniyet demek istemiyorum, görüş ve hayat anlayışının yegâne panzehri…
Bu insanlar içinde çok iyi yetişmiş, kendi geçmişini bildiği kadar bunları da çok iyi tanıyana insanlar…
Vatanperverler…
Ancak onlar bu görüş ile >>> göz hizasında <<< başa çıkabilirler!

AB(D) neden saldırmıştı Suriye’ye?
Kimyasal iddiaları neden değil miydi?


izle

Yine bir şaklaban…
Sokmadı mi ülkeyi Ortadoğu bataklığına?
Bir kukla, ipleri Allah bilir kimlerin elinde?
Korkunun çeşitleri var mıdır?
Tabii, şiddetinin dereceleri olduğu gibi…
Peki, ya zindanlar?
Özgürlüğü kısıtlamanın en yalın hali…
Ağzı olan, dili olan, düşünen ve gören insanın…
Üç maymunu oynaması değil midir?
Kaç gazeteci, kaç muhalif salt muhalif olduğu için, suçsuz günahsız Tayyip zindanlarında?
Esad’a diktatör diyor, ne oldu Cumartesi annelerine?
GEZI…
Kaç genç öldü, sakatlandı…
Kayboldu…
Sağlığından oldu? Kaç genç iș bulamadığı için intihar etti?
Diktatörlük…
Ezmek değil midir?
Ha Esad, ha Kahpedoğan?


izle

Yazıyor pek muhterem yazarlar…
KaraMollaOğlu, Kahpedoğan, Gül, Güllen, Bahçeli ve bilimum daha yaratıklar…
Ve zihniyetleri…
Aralarında ne fark var???

Neden anlamıyorsun, anlamak istemiyorsun?
Mesele…
Mesele zihniyet meselesi!