Allah kimsenin horozunu başından, tavuğunu kümesinden eksik etmesin

Demin yazdım…
Niyet öyle, haftaya…
Tabii yamulmasam yine, bakalım…
Neye niyet neye kısmet!?

Bu sabah…
Söz döndü dolaştı babama geldi ne hayvan bir insanım ne düşüncesiz…
Yemin ile…
Hiç aklıma gelmedi, ya bir gün merak edipte bak bu adam ne ağrı kesiciler kullanıyor diye…
Söylememe gerek yok değil mi nasıl uyandığımı?
Annem ile yâd ettik babamı, Allah rahmet eylesin hepimizin ölmüşlerini…
Kanser ve ağrıları…
Korkuyoruz Akif dayımı aramaya, dedim anneme kaç zamandır telefon etmiyorsun Türkiye’ye aç sor bakalım insanlar nasıllar!

Tabii önce dayım, ailenin en büyüğü…
Malum yengem…
Bayağı bir konuştular annem ile dedim ver bende bir hal, hatır sorayım…
Selam sabahtan sonra sordum tabi proforma…
Yengem nasıl dayı?
Demez mi “Tavuk kümese döndü!”

😊

Ay beni aldı bir gülmek…
Cümlesi çok hoşuma gitti, dedim…
İyi ya dayı, hoş gelmiş sefa gelmiş, bırak kümesinde gıdaklasın dursun…
Gıd gıd gıdak, gıd gıd gıdak (!)

Yeminle…
Var benimde tüm tavuklarıma ihtiyacım, kümesimde…
Yaş bir, iki daha genç olsa…
Biraz daha sağılık, eklerdim ya bir, iki tavuk daha kümese…
Geçmiş olsun, geçti gitti o hayaller…
Allah kimsenin horozunu başından, tavuğunu…
Tavuklarını kümesinden eksik etmesin!

İster inan ister inanma bu ilkeler doğurtuşunda büyüdüm, yetiştim

Veee…
Bu yürek karşında sadece saygıyla eğilirim…
Siyasi görüşlerini, tutumunu, tavırlarını beğeneyim, beğenmeyeyim sadece derin bir saygı duyar, saygı ile önünde eğilirim!

İnsan olmanın…
Ne erkeklikle ne kadınlıkla bir ilgisi var…
Onurun, milliyetçiliğin, yiğitliğin, mertliğin, kendine olan özsaygının!


+

Yeni geldim, yoruldum…
Alışverişten falan, kardeşe de malzeme aldım. Kısmetse yarından tezi yok ve…
Haftaya, doktorlardan, muayenelerden vakit bulabildikçe Oma’da, kardeşteyim…
Tavuğu yazayım, biraz uyumalıyım. İnan çok yoruldum…
Utanıyorum artık, ancak hayat şartlarım…
Takım elbise, Brexit mümkünse…
Sürçü lisan ettiysem, sizleri beklettiğim için…
Özür dilerim.

Mansur Yavaş
13 Mart 2019

Düello…
Mert insanların kültürüdür.
Hukuku vardır.
Yüz yüzedir.
Eşit şartlarladır.
Şahitler nezaretindedir.
Gizli saklı değildir, alenidir.
Bu yüzden, sadece kazanana değil, onurlu davranışı nedeniyle, kaybedene de saygı duyulur.
Centilmen rekabetidir.
Spor mesela, aslında düellodur…
Atletizmden yüzmeye, bisikletten haltere, eşit şartlarda mücadele edilir, neticeyi belirleyen yetenektir, futbol maçına ben 11 kişi çıkayım, sen kalecisiz başla denilemez, iyi oynayan kazanır, boksörle güreşilmez, raketle kano yapılmaz, eskrim sporu zaten düellodan ilham alınarak doğmuştur.
Romantiktir…
Modern Rus edebiyatının babası kabul edilen efsane şair Puşkin, düelloda hayatını kaybetmiştir. Tarihin gördüğü en ünlü çapkın Casanova, tarihin gördüğü en ünlü düelloculardan biridir.
Adabı vardır.
Ahlakı vardır.
Belaltı vurulmaz.
Sırttan vurulmaz.
Kadınlar çocuklar yaşlılar engelliler muaftır, asla dokunulmaz.

Pusu…
Korkak insanların kültürüdür.
Namertliktir.
Delikanlı gibi rakibinin karşısına çıkamayıp, sinsice tuzak kurarak, yalanla, hileyle, kumpasla, komployla, ayak oyunuyla, alavere dalavereyle, entrikayla, saklanarak, arkadan vurmaktır.
Kadın çocuk gözetmez.
Ahlak tanımaz.
Tiksindiricidir.

Tarihçilere göre, düello kültürünün temelinde “haklı olan yenilmez, Allah haklı olana yardım eder” inancı yatar.
Pusu kültürünün temelinde ise, din-iman kaygısı yoktur, herhangi bir kutsal değere dayanmaz.

Düelloyla pusu, zannedildiği gibi batıyla doğu arasındaki gelenek farkı değildir, cesaretle kalleşliğin coğrafyası, haritası, sınırı olmaz.
Karakter’dir.

Şark kurnazlığında vardır ama…
Türk milletinin özünde yoktur.

Ankara seçimi, düne kadar yerel seçimdi.
Artık, yiğitçe düelloyu göze alanlarla, adice pusu kuranlar arasındaki tercihtir.

https://www.sozcu.com.tr/2019/yazarlar/yilmaz-ozdil/mansur-yavas-3889150/?utm_source=yazarlar&utm_campaign=diger_yazilar&utm_medium=diger

😊

Sen…
Ne dersen de ne yaparsan yap…
Adamlar ruhumuzu okumuş!

Çizgi filimine esin kaynağı olan şarkı, 1953 yapımı

EVET;
„it only Business!“

Karı milletti

Bir kez daha elli üçü yaşasam anlamayacağım bunları kardeşim, anlamayacağım…
Saat 6 olmuş, eve gideceğiz. Iki müşteri…
Üç kadın daldılar çeneye, öpüşme, sarılama falan, görüyorum kameradan…
Sanki bütün gün çalışan o değil, yorulan!

Bir tepki

Sayın Zeyrek,

İzninizle önce kendimi size çok kısa tanıtmak ister, sonrasında size bence önemli bir iki bilgi vermek istiyorum. 53 yaşındayım, 3 yaşında Almanya gelmiş, kısa süren bir kesin geri dönüş macerasıyla 3 senede Türkiye’de yaşamış bir bilişimciyim.

Siyaseten faal bir insan sayılırım…
Oldukça faal, KESIN bir AKP ve Erdoğan karşıtıyım…
Bir, evet, kendime öyle diyorum ve galiba hakkını vererek söylüyorum bunu…
Bir Atatürk milliyetçisiyim!

2007 senesinden beri AKP zihniyetine karşı sanal bir mücadele vermekteyim kendimce. Binlerce sayfa yazı yazmamın yani sıra birçok sanal kitabın yazarı ve derleyicisiyim.
UZAKTAN GAZEL OKUMUYORUM…
Tehlikenin bizzat-i içindeyim, sadece > Türkiyeliler < ile değildir derdim. Dünya çapında bir okuyucu kitlesine sahibim, tabii herkese açık düşünceler ve görüşlerdir bunlar.

Bazen…
İçimden geldiği zaman bu zihniyete ana avrat düz gidenlerdenim, övünmüyorum bunun ile…
Gerçek bir İstanbullu ve köklü bir İstanbul görgü ve terbiyesi almış bir insan olarak, makama değil…
Doğrudan > yaratıklaradır < sözlerim. Anlayın, anlayış gösterin lütfen…
Biliyorsunuz neler yaptıklarını, sadece bir insanim, terbiyeli ol olma, görgülü…
Bazen haykırmak istiyor insan içinden geçenleri!

Efendim; Almanya’ya gidip geliyormuşsunuz, buralarda…
Muhataplarınız kimlerdir, görüştüğünüz insanlar bilemem tabii…
Kendimi tanıtmamdan da anlayabileceğiniz gibi 47 senedir bu ülkede yaşıyorum ve çok faaldim, hala öyle sayılırım. Alman ile, abartmadan en alt seviyeden en üstlere kadar bir ilişkim, iletişimim vardır…
Vardı…
LÜTFEN kimse yanıltmasın, yanlış yönlendirmesin sizi…
Alman basınını da çok yakından takip edenlerdenim. Alman kamuoyu bile bu konuda ikiye bölünmüş vaziyette, ilgililer…
Ve ilgisizler olmak üzere. AKP genel olarak tepki çekmekte, hele Türkiyelilerin cumhurbaşkanı dediği yaratık birçok Almanın ilgi odağında.

Neticede…
Basın denilen ki af edin, sözüm meclisten dışarı…
Asparagas…
Doğru, yalan, yanlış haber buralarda da gırla gidiyor.

MESELE…
Aynı Tayyipistanda olduğu gibi…
Muhatabınız kim, eğitim seviyesi ne…
SIZIN IÇIN ÇOK ÖNEMLI ki inanın öyle, ALMAN…
Vatandaşlarına yönelik Türk, Kürt, bilem ne kökenli diye ayırım yapmıyor, yapmaz…
> O soysuzun dedikleri < kimseyi ilgilendirmez…
Bu insanlar, dediğim gibi Türk, Kürt, PKK’lı bilmem neye bakmaz…
Vatandaşlarına yönelik bir tehdit var mı yok mu ya bakar!

Bir bilişimci, bir iletişimci olarak iletişimin ilk ve en temel kuralını size arz etmek isterim:

Mesaj sahibi, mesajından sorumludur!

Bu ilke, özellikle sorumlu ve sorumluluk taşıyan kimseler için, takdir edersiniz ki ziyadesiyle ehemmiyetlidir.

Saygılarımla

Önder Gürbüz
Almanya

http://wordpress.gurbuz.net

Böyle adalet olmaz!
11 Mart 2019

Öncelikle duayen Gazeteci Ertuğrul Akbay’a Allah’tan rahmet diliyorum.
Nur içinde yatsın, mekanı cennet olsun.
Birkaç gündür, son günlerine tanıklık eden arkadaşlarından, yakınlarından kendisinin, oğlu Burak Akbay’ın ve SÖZCÜ’nün karşılaştığı haksız suçlamalar ve kumpaslar nedeniyle nasıl kahrolduğunu dinliyorum.
O sportmen, sağlıklı, yaşından 15-20 yaş genç gösteren, “Yaş 75 yolun yarısı” diyen insanın birkaç ay içinde nasıl çöktüğüne tanıklık etmişler.
Gerçekten dayanılır gibi değil!
Yıllarca, adeta bütün imkanlarını seferber ederek mücadele ettiği bir zihniyete yardım etmekle suçlanmak, fotoşopla kurgulanan kumpasların muhatabı olmak, olmayan bir suç için savunma yapmak zorunda kalmak zaten büyük bir işkence.
Daha fenası, oğluna ve torunlarına kavuşmaktan, doyasıya sarılmaktan mahrum edilmek büyük bir insan hakkı ihlali, büyük bir zulüm.
“Hayırlı bir evlat” olarak hep övündüğü Burak Akbay’ın babasına son görevini yapamaması, cenaze törenini gözyaşları içinde, binlerce kilometre uzakta bir telefon ekranından izlemek zorunda kalması, acıyı katlanılmaz hale getiren başka bir durum.
Allah sabır versin!
★★★
Akbay Ailesi ve büyük SÖZCÜ camiası bunları yaşarken, SÖZCÜ’nün Ankara bürosundaki başarılı yargı muhabiri Asuman Aranca’nın haberinden, madalyonun arka yüzündeki, insanı öfkelendiren bir yargı kararına tanıklık ediyoruz:
FETÖ’ye ait olduğu için KHK ile kapatılan Mevlana Üniversitesi’ne bir bina bağışlayan Fettah Temince hakkındaki dava “beraat” ile sonuçlanmış. Gerekçeli kararda Tamince’nin, FETÖ’ye ait üniversiteye ücretsiz bina tahsis ettiği, ancak bu yardımı “hayır amaçlı yaptığı” savunuluyormuş.
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, 5 Şubat 2019 günü TBMM Grup toplantısında Tamince’nin 17-25’ten sonra Zaman Gazetesi’nin yüzde 10’unu satın aldığını, Bank Asya’ya binlerce lira para yatırdığını, 15 Temmuz darbe girişiminden sonra bile Gevher Sultan Vakfı’nın yöneticisi olduğunu anlatmıştı. Kılıçdaroğlu, Tamince aleyhinde emniyet ve MASAK raporu olduğunu da iddia etmişti.
Bir tarafta FETÖ ile bu kadar açık ve net ilişkisi olan bir iş adamının yaşadığı “dokunulmazlık”, hatta “ödüllendirme”, diğer tarafta hayatları FETÖ ile mücadele ile geçmiş Emin Çölaşan’ın, Necati Doğru’nun, SÖZCÜ yöneticilerinin ve gazetenin sahibi Burak Akbay’ın karşı karşıya olduğu “üye olmasa da bilerek, isteyerek örgüte yardım etme” suçlaması.
İnsan gerçekten hayretler içinde kalıyor ve “böyle adalet olmaz” diyor.
Eğer adaletli olan, örgüte “hayır için” verdiği sonsuz destek aleni olan Tamince hakkındaki beraat kararıysa, örgüte karşı tavrı gayet net olduğu halde adli kovuşturmaya tabi tutulan SÖZCÜ ailesi o adaleti fazlasıyla hak ediyor.
Çünkü bu ülkede adalet herkesin hakkı!
Türkiye Almanları tutuklar mı?
Cuma günü, Halk TV’de yayınlanan Serhan Asker ile Siyaset Kültürü programı için Almanya’nın Köln kentine geldik. Yıllardır gelip gittiğim bu ülkede ilk kez pasaport kontrolünden geçip, havaalanından dışarı çıkarken durdurulup gereksiz bir arama ve sorgulanmaya tabi tutuldum. Başta anlam veremedim. Ancak, ülkede yayınlanan gazetelerin manşetlerine bakınca durumu çözdüm. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun terör örgütü PKK’nın Almanya’daki eylemlerine katılanları Türkiye’ye geldiklerinde tutuklayacaklarını söylemesi Almanya’nın birinci gündem maddesi olmuş. Alman Dışişleri Bakanlığı vatandaşlarına Türkiye’ye seyahat uyarısı yapmış. Gazeteler “Türkiye’ye gitmeyin, tutuklanabilirsiniz” tarzı başlıklara yer vermiş.
Türkiye kökenli bir iş adamının yanında çalışan bir Alman’ın bu yaz için yaptırdığı rezervasyonu iptal ettirme çabasına bizzat şahitlik ettim. Seyahat acenteleri, Alman gazetelerinin propagandasının etkili olduğunu ve iptal başvurularının geldiğini söylüyor.
“Terör örgütüne destek verenler düşünsün, niye herkes üstüne alınıyor ki?” diye sordum. Gördüm ki Almanlar Soylu’nun açıklamasından “Türkiye Almanya’da Almanları fişliyor” sonucunu çıkarmış.
Hem Türkiye’de tatil yapmaya hazırlanan Almanların, hem Almanya’da yaşayan Türkiye kökenlilerin rahatlatılması ve durumun normalleşmesi için bu konuda üst düzeyde daha fazla olumlu açıklamaya ihtiyaç var.
Benden söylemesi.

https://www.sozcu.com.tr/2019/yazarlar/deniz-zeyrek/boyle-adalet-olmaz-3857643/?utm_source=yazarlar&utm_campaign=diger_yazilar&utm_medium=diger

Neo-Ormancılık HAYALLERI

Perde arkası, sana ve anlayana(!) Bakma, hala güncel, hala ortam bu yönde ANCAK ABD – Rus buna izin verdiği oranda

INPUT
Çok yönlü ve çeşitti…
Unutma…
İletişim, bilgi, özellikle düşman harekât kabiliyeti, planları ve düşünceleri konusunda son derece önemli. Gerisi…
Bir artı bir artı bir meselesi!

Boş konuşmaz çeyrek…
Bilmese, emin olmasa yazdıklarından, söylediklerinden…
Konuşmaz, yazmaz. Ne yazık ki…
Her bilgiyi paylaşamaz!

Bak orospu dölüne, af et bu terimi kullandım diye…
Yok, öteki…
Hani sözde milliyetçi…
Diyor ki, buna benzer laflar…
“Seviniyorlar, döviz, ekonomi kötüye gidince”
SIKTIR ulan gavat, adi pezevenk…
Ben mesela yayınlıyorsam bu tür bilgileri, GÖR…
ANLA vaziyeti diye, ne sevinmesi?
Yok mu bu ülkede benden olan, kanımdan kan…
Canımdan can yok mu?

Yok kardeşim yok…
Herkes nasıl ki taşıyamaz takım elbiseyi…
Giyer…
Ama taşıyamaz, nasıl ki her erkek her kadını, her kadın her erkeği taşıyamayacağı gibi…
Vatanperverlik…
Herkesin harcı da değildir, taşıyacağı bir…
Hadi “yük” demiş olalım, sorumluluk da değildir!

Bak yazacaktım, yazamadım…
İzlencede, geçenlerde yayınladığımda çok güzel dile getirmişler…
Sen…
Semptomlar ile mücadele edeceğine, örneğin terörizm ile…
Bu şiddete giden yol niye?
Bunun nedenleri ile mücadele etmediğin sürece, belki dindirir, sindirirsin terörü bir süreliğine AMA…
O yara var ya, kaşıdıkça yine kanayacak…
Ve eninde sonunda yine patlayacak!

Dinciler…
Ne yazık ki Atatürk’ün ömrü yetmedi…
DINCILER…
Bu ülkenin esas meselesi, sebep – sonuç ilişkisi…
YOKKK…
Salt eğitim ile de üstesinden gelmezsin, BERLIN…
Buna güzel bir örnek, bisiklet…
EVET…
Bisiklet ve motorlu taşıtlar çok güzel bir örnek…

Bir bilim insanı olarak KI ARTIK BILIMEDE GÜVENIM KALMADI…
Bu sabah…
Alman televizyonunda yayınlandı en son araştırma, kolesterol üzerine…
Hani zararlı ya…
Ya…
Delirtmeyin insani, zararlı mi değil mi?
Sözüm ona zararlı değilmiş sanıldığı kadar(!)

Amerika…
Amerika’da yapılmış bu > çok kapsamlı < araştırma!

Bilirsin…
Evet bir bilim insani olarak bilmen gerek; verinin değerini…
Kuram başka…
Yaşam başka!

Bisiklet sürücüleri ve arabalar…
Çok can aldılar. Bisiklet sürücüleri tedirgin, şoförler öfkeli…
Karşılıklı anlayış, hoşgörü…
Birbirine tahammül…
Hak getire!

Berlin belediyesi ne yaptı biliyor musunuz?
400 metre…
Evet, dört yüz metrelik hem şerit renkli, çok önemli…
Hem bisiklet sürücülerini hem şoförleri, yani otoyolu birbirinden ayırdılar…
Bir nevi korkuluk ile…
Alan memnun, satan memnun. Yaklaşık bir senedir deniyorlar bunu…
Kazalar ki özellikle çok kazanın olduğu bir yeri seçtiler neredeyse sıfıra indi…
Peki…
Bizim dinciler ile ne alaka ne ilgi?

😊

Yazıp bitirebilirsem takım elbiseyi…
Öğrenir, anlarsın beni, düşüncelerimi!

Bak söz vermedim ona göre…
Söz yok bundan sonra, yok. Oma…
Haftaya hastane, doktor vesaire…
Bir çeyrek var karşında…
Unutma!

Biliyorsunuz değil mi neden gazete kupürü, yazarların kimi makalelerini yayınladığımı. Gün gelir tıkarlarsa beni hapse, delil olsun diye. Bir saniye ya, salise sonra ne olacağım belli değil. İyiyim, bir AN sonra yerlerde. Haftaya… Doktorlar, hastane, tahliller, makinalar vesaire. Yeminle, Allah belamı versin yalanım varsa böyle bir süreci Kahpedoğana bile istemem, dilemem. Yetti anlıyor musunuz yetti canıma! En kötüsü… Almanda yazamadım, OLMAZ öyle Türkiye’ye gitme diye uyarmak, birileri bunlar ile mücadele edecek, birileri karşı duracak, HALKA ANLATACAK! EZILMEK PAHASINA, elini taşın altına koyacak!!! Ha bana mı kaldı, bir çeyreğe, maalesef öyle. En azından aynaya baktığımda yüzüme tükürmeyeceğim, ileride olurda torunum olursa, başımı onun önünde eğmek zorunda kalmayacağım, bu da böyle biline!


+

Ne rezillik değil mi, oku Turan’ı…
Partili bir döl, ondan bundan peydahlanmış bir döl…
Tehdit ediyor, küfür kâfir biz ettik mi suç öyle mi?
MAKAMA değil…
Şahsa da diyemem, doğrudan bir döle, bir yaratığadır sözlerim, küfürlerim!


+


+


+

Zorla köpek ava gider mi? Yok, olmuyor. Canim yazmak istemiyor, sabah karşı havamdaydım, kısa kısa. Balon gibi söndüm. MUTLAKA oku İzmirlimi, ANLA uzay ajansını! Yayınlayacağım daha, gazeteden, onları da çoktan okumadıysanız, okumanızı tavsiye ederim. Ben ancak gecikmeli okuyabiliyorum son zamanlarda. Sayın Doğru falan, Turan’ı

Eyyy cehape istesen de istemesen de uzaya çıkacağız
10 Mart 2019

İthal ineği, ithal samanla besliyoruz… Asrın liderimiz, Türkiye’nin uzay yarışında yeralmasını cehape’nin engellediğini anlatıyor!

Sayın ahalimiz iki kilo patlıcan alabilmek için saatlerce tanzim kuyruğunda beklerken… Asrın liderimiz sarayında çiftçilerle buluşuyor, “uzay çalışmalarını etkin şekilde kullanmanın gayreti içindeyiz, cehape bundan rahatsız oluyor, engel olmaya çalışıyor, bu durumu çiftçi kardeşlerimin dikkatine sunuyorum” diyor.

“Cahil kesime güveniyorum, okuma oranı arttıkça beni hafakanlar basıyor” diyen arkadaş, YÖK’e yönetici yapılıyor. “Akademisyenler sarık giymeli” diyen rektör var. “Hazreti Nuh’un cep telefonu vardı” diyen akademisyen var. “Deve sidiği şifalıdır” diyen akademisyen var. Asrın liderimiz televizyonda meydan okuyor, “eyyy cehape, sen istesen de istemesen de biz uzaya çıkacağız” diyor!

Diyanet’e bilim bakanlığının dört misli bütçe ayrılıyor.
“Shakespeare müslümandı, asıl adı şeyh pir”di diyen, kafasında fesle dolaşan tımarhanelik herif “ilim adamı” sıfatıyla sarayda ağırlanıyor. Akp gençlik kolları başkanı “dünya düzdür, dünyanın yuvarlak olması masonların uydurmasıdır” diyor. Asrın liderimiz “cehape Türkiye’nin uzay yarışında yerini almasından niçin rahatsız oluyor” diye soruyor.

Aynı anda iki yerde birden görülebilen Tillo evliyalarının kerametleri projesi, Tübitak tarafından bilimsel kabul ediliyor. Asrın liderimiz “uzaya çıkacağız, bu adımı atacağız, bundan rahatsız oluyorlar, bilim ve teknolojiye karşı olan cehape zihniyeti işte bu” diyor.

(Peki nereden çıktı bu uzay meselesi derseniz?)

(Türkiye Uzay Ajansı kuruldu, Türkiye Uzay Ajansı’nın kuruluş kararnamesi CHP tarafından Anayasa Mahkemesi’ne götürüldü. Bilimsel çalışmalar konusunda herhangi bir itiraz söz konusu değil… Uzaya gidiyoruz ayaklarıyla Uzay Ajansı’na bütçe ayrılacak, miktarı belirsiz bu bütçe Sayıştay denetiminin dışında bırakılacak, asrın liderimizin kafasına göre harcanacak, yönetim kurulları filan oluşturulacak, kafasına göre maaşlar ödenekler bağlanacak, arpalık olacak. CHP hukuken buna itiraz ediyor.)

(Hatırlayın lütfen, asrın damadımız bir önceki seçimde ne demişti? “Geçenlerde seçmenlerle sohbet ediyorduk, cumhurbaşkanımız ay’a kadar dört şeritli yol yapacağım dese vallahi inanırız diyorlar” demişti. Uzay Ajansı’nın işte tam olarak bununla alakası var!)

Yozgat Çekerek’te mesela, Malatya Pötürge’de, Kars Digor’da, Afyon Dazkırı’da millet ittifakına oy verirsen ne oluyorsun?
Mağdur oluyorsun, maalesef uzaya gidemiyorsun.
Buna mukabil, Isparta Keçiborlu’da mesela, Kastamonu Daday’da, Nevşehir Avanos’ta Bitlis Adilcevaz’da cumhur ittifakına oy verirsen ne oluyorsun?
Yerli ve milli aktronot oluyorsun.

Bu yüzden, sırf cehape değildir bence.
Kıskanç NASA engelliyordur asıl.
Hasedinden çatlıyordur.

https://www.sozcu.com.tr/2019/yazarlar/yilmaz-ozdil/eyyy-cehape-istesen-de-istemesen-de-uzaya-cikacagiz-3850944/?utm_source=yazarlar&utm_campaign=diger_yazilar&utm_medium=diger

Ya utanmaz bunlar, utanmaz. REZIL! Gör Türkiyeliyi, kıyasla bir İsrailliyle

Türkiyeli işi, benziyor canım yapmak istemediği zaman ki Önder işine. G.t kıllarını güzel kandırırlar!

İnsansız silahlı robotlar…

Israil yapımı, aradaki farkı görebiliyor musun?

En önemlisi nedir biliyor musunuz?
Yüz ve eşkâl tanıma, yazılım yani…
OTOMATIK (…)
Biliyorsunuz özellikle Israil teknolojik gelişmeleri ilgi alanımda…
Arada…
Dünyalar var, dünyalar kadar fark var!

Bak dün açıklandı…
Alman bilim adamları > mıknatıs < vasıtasıyla…
Denizde TANKER KAZALARINA karşı mücadelede çok önemli bir adım attı…
Denize dökülen ham petrol, laboratuvar ortamında yüzde 100 temizlenebiliyor!

Veya hatırlayın yazmıştım bir enzim bulundu…
En kısa zamanda plastik atıkları YOK EDIYOR…
Tık yok bu buluştan, tık yok…
Bir ihtimal patenti kimilerinin eline geçti. Çok görülmüş, yaşanmış bir olaydır…
KORKUTARAK insanları…
Atık ve geri dönüşüm yollarıyla kazanılan para…
TATLI GELDI!

Enayi dümbelegi seni…
Ağzı açık ayran budalası gibi…
Sen baka kal…
KANDIRIYORLAR SENI!