Bir tepki

Sayın Zeyrek,

İzninizle önce kendimi size çok kısa tanıtmak ister, sonrasında size bence önemli bir iki bilgi vermek istiyorum. 53 yaşındayım, 3 yaşında Almanya gelmiş, kısa süren bir kesin geri dönüş macerasıyla 3 senede Türkiye’de yaşamış bir bilişimciyim.

Siyaseten faal bir insan sayılırım…
Oldukça faal, KESIN bir AKP ve Erdoğan karşıtıyım…
Bir, evet, kendime öyle diyorum ve galiba hakkını vererek söylüyorum bunu…
Bir Atatürk milliyetçisiyim!

2007 senesinden beri AKP zihniyetine karşı sanal bir mücadele vermekteyim kendimce. Binlerce sayfa yazı yazmamın yani sıra birçok sanal kitabın yazarı ve derleyicisiyim.
UZAKTAN GAZEL OKUMUYORUM…
Tehlikenin bizzat-i içindeyim, sadece > Türkiyeliler < ile değildir derdim. Dünya çapında bir okuyucu kitlesine sahibim, tabii herkese açık düşünceler ve görüşlerdir bunlar.

Bazen…
İçimden geldiği zaman bu zihniyete ana avrat düz gidenlerdenim, övünmüyorum bunun ile…
Gerçek bir İstanbullu ve köklü bir İstanbul görgü ve terbiyesi almış bir insan olarak, makama değil…
Doğrudan > yaratıklaradır < sözlerim. Anlayın, anlayış gösterin lütfen…
Biliyorsunuz neler yaptıklarını, sadece bir insanim, terbiyeli ol olma, görgülü…
Bazen haykırmak istiyor insan içinden geçenleri!

Efendim; Almanya’ya gidip geliyormuşsunuz, buralarda…
Muhataplarınız kimlerdir, görüştüğünüz insanlar bilemem tabii…
Kendimi tanıtmamdan da anlayabileceğiniz gibi 47 senedir bu ülkede yaşıyorum ve çok faaldim, hala öyle sayılırım. Alman ile, abartmadan en alt seviyeden en üstlere kadar bir ilişkim, iletişimim vardır…
Vardı…
LÜTFEN kimse yanıltmasın, yanlış yönlendirmesin sizi…
Alman basınını da çok yakından takip edenlerdenim. Alman kamuoyu bile bu konuda ikiye bölünmüş vaziyette, ilgililer…
Ve ilgisizler olmak üzere. AKP genel olarak tepki çekmekte, hele Türkiyelilerin cumhurbaşkanı dediği yaratık birçok Almanın ilgi odağında.

Neticede…
Basın denilen ki af edin, sözüm meclisten dışarı…
Asparagas…
Doğru, yalan, yanlış haber buralarda da gırla gidiyor.

MESELE…
Aynı Tayyipistanda olduğu gibi…
Muhatabınız kim, eğitim seviyesi ne…
SIZIN IÇIN ÇOK ÖNEMLI ki inanın öyle, ALMAN…
Vatandaşlarına yönelik Türk, Kürt, bilem ne kökenli diye ayırım yapmıyor, yapmaz…
> O soysuzun dedikleri < kimseyi ilgilendirmez…
Bu insanlar, dediğim gibi Türk, Kürt, PKK’lı bilmem neye bakmaz…
Vatandaşlarına yönelik bir tehdit var mı yok mu ya bakar!

Bir bilişimci, bir iletişimci olarak iletişimin ilk ve en temel kuralını size arz etmek isterim:

Mesaj sahibi, mesajından sorumludur!

Bu ilke, özellikle sorumlu ve sorumluluk taşıyan kimseler için, takdir edersiniz ki ziyadesiyle ehemmiyetlidir.

Saygılarımla

Önder Gürbüz
Almanya

http://wordpress.gurbuz.net

Böyle adalet olmaz!
11 Mart 2019

Öncelikle duayen Gazeteci Ertuğrul Akbay’a Allah’tan rahmet diliyorum.
Nur içinde yatsın, mekanı cennet olsun.
Birkaç gündür, son günlerine tanıklık eden arkadaşlarından, yakınlarından kendisinin, oğlu Burak Akbay’ın ve SÖZCÜ’nün karşılaştığı haksız suçlamalar ve kumpaslar nedeniyle nasıl kahrolduğunu dinliyorum.
O sportmen, sağlıklı, yaşından 15-20 yaş genç gösteren, “Yaş 75 yolun yarısı” diyen insanın birkaç ay içinde nasıl çöktüğüne tanıklık etmişler.
Gerçekten dayanılır gibi değil!
Yıllarca, adeta bütün imkanlarını seferber ederek mücadele ettiği bir zihniyete yardım etmekle suçlanmak, fotoşopla kurgulanan kumpasların muhatabı olmak, olmayan bir suç için savunma yapmak zorunda kalmak zaten büyük bir işkence.
Daha fenası, oğluna ve torunlarına kavuşmaktan, doyasıya sarılmaktan mahrum edilmek büyük bir insan hakkı ihlali, büyük bir zulüm.
“Hayırlı bir evlat” olarak hep övündüğü Burak Akbay’ın babasına son görevini yapamaması, cenaze törenini gözyaşları içinde, binlerce kilometre uzakta bir telefon ekranından izlemek zorunda kalması, acıyı katlanılmaz hale getiren başka bir durum.
Allah sabır versin!
★★★
Akbay Ailesi ve büyük SÖZCÜ camiası bunları yaşarken, SÖZCÜ’nün Ankara bürosundaki başarılı yargı muhabiri Asuman Aranca’nın haberinden, madalyonun arka yüzündeki, insanı öfkelendiren bir yargı kararına tanıklık ediyoruz:
FETÖ’ye ait olduğu için KHK ile kapatılan Mevlana Üniversitesi’ne bir bina bağışlayan Fettah Temince hakkındaki dava “beraat” ile sonuçlanmış. Gerekçeli kararda Tamince’nin, FETÖ’ye ait üniversiteye ücretsiz bina tahsis ettiği, ancak bu yardımı “hayır amaçlı yaptığı” savunuluyormuş.
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, 5 Şubat 2019 günü TBMM Grup toplantısında Tamince’nin 17-25’ten sonra Zaman Gazetesi’nin yüzde 10’unu satın aldığını, Bank Asya’ya binlerce lira para yatırdığını, 15 Temmuz darbe girişiminden sonra bile Gevher Sultan Vakfı’nın yöneticisi olduğunu anlatmıştı. Kılıçdaroğlu, Tamince aleyhinde emniyet ve MASAK raporu olduğunu da iddia etmişti.
Bir tarafta FETÖ ile bu kadar açık ve net ilişkisi olan bir iş adamının yaşadığı “dokunulmazlık”, hatta “ödüllendirme”, diğer tarafta hayatları FETÖ ile mücadele ile geçmiş Emin Çölaşan’ın, Necati Doğru’nun, SÖZCÜ yöneticilerinin ve gazetenin sahibi Burak Akbay’ın karşı karşıya olduğu “üye olmasa da bilerek, isteyerek örgüte yardım etme” suçlaması.
İnsan gerçekten hayretler içinde kalıyor ve “böyle adalet olmaz” diyor.
Eğer adaletli olan, örgüte “hayır için” verdiği sonsuz destek aleni olan Tamince hakkındaki beraat kararıysa, örgüte karşı tavrı gayet net olduğu halde adli kovuşturmaya tabi tutulan SÖZCÜ ailesi o adaleti fazlasıyla hak ediyor.
Çünkü bu ülkede adalet herkesin hakkı!
Türkiye Almanları tutuklar mı?
Cuma günü, Halk TV’de yayınlanan Serhan Asker ile Siyaset Kültürü programı için Almanya’nın Köln kentine geldik. Yıllardır gelip gittiğim bu ülkede ilk kez pasaport kontrolünden geçip, havaalanından dışarı çıkarken durdurulup gereksiz bir arama ve sorgulanmaya tabi tutuldum. Başta anlam veremedim. Ancak, ülkede yayınlanan gazetelerin manşetlerine bakınca durumu çözdüm. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun terör örgütü PKK’nın Almanya’daki eylemlerine katılanları Türkiye’ye geldiklerinde tutuklayacaklarını söylemesi Almanya’nın birinci gündem maddesi olmuş. Alman Dışişleri Bakanlığı vatandaşlarına Türkiye’ye seyahat uyarısı yapmış. Gazeteler “Türkiye’ye gitmeyin, tutuklanabilirsiniz” tarzı başlıklara yer vermiş.
Türkiye kökenli bir iş adamının yanında çalışan bir Alman’ın bu yaz için yaptırdığı rezervasyonu iptal ettirme çabasına bizzat şahitlik ettim. Seyahat acenteleri, Alman gazetelerinin propagandasının etkili olduğunu ve iptal başvurularının geldiğini söylüyor.
“Terör örgütüne destek verenler düşünsün, niye herkes üstüne alınıyor ki?” diye sordum. Gördüm ki Almanlar Soylu’nun açıklamasından “Türkiye Almanya’da Almanları fişliyor” sonucunu çıkarmış.
Hem Türkiye’de tatil yapmaya hazırlanan Almanların, hem Almanya’da yaşayan Türkiye kökenlilerin rahatlatılması ve durumun normalleşmesi için bu konuda üst düzeyde daha fazla olumlu açıklamaya ihtiyaç var.
Benden söylemesi.

https://www.sozcu.com.tr/2019/yazarlar/deniz-zeyrek/boyle-adalet-olmaz-3857643/?utm_source=yazarlar&utm_campaign=diger_yazilar&utm_medium=diger