Dıgıl dıgıl

Dıgıl dıgıl, gıdı…
Şaşırmayın lütfen…
Dayday, Dada, dıgıl dıgıl ve daha neler neler…
Bizim sıpaların dili…
Benimkilerin ve kardeşimin çocukları…
Bali mesela ayakkabı demek, dada ayakkabı diyemiyordu bali oldu.

Hani kuş yuvada gördüğünü yapar ya…
Hani anasına bak kızını al derler ya…
Rahmetli peder…
Alırdı bizi, annem ve beni doğru tiyatroya…
Rahmetli Necat Uygur Beyefendi ile tiyatroyu sevdim, çok sevdim ben.

Her şey maddiyat değil kardeşim, istedikten sonra…
Tabii Almanya…
ANADIL başka, Tiyatro var ama bize oldukça uzak…
Annem, dadaya öğretti, gir youtube’a…
Yaz çocuk tiyatrosu diye…
Karşına bunlar çıkacak mesela:


Çocuk gelişimi üzerine

Erkek çocukları “haydut” olur…
Yaramaz…
Kavga – dövüşleri, yara bereleri eksik olmaz…
Kız çocuklarını çok severim ama illa erkek…
Sarı pipi, kabak kafa…
Alt alta, üst üste boğuşacağım onlarla(!)

Sabah sabah midenizi bulandırmak istemem ama…
Yurtdışında yaşayıp da domuz etti hiç yemedim diyen YALAN söylüyor…
Bilinçli veya bilinçsiz ama MUTLAKA yemiştir, mutlaka!

Gıda, giyim ilgi alanımdadır…
YOK…
Salt tüketici olarak değil, bilimsel bazda ilgilenirim bu konularla…
Benim bildiklerimi sizde bilseniz, hak verirsiniz bana tabiatıyla.

İçerik, hani ham madde dedikleri…
Ekmek mesela, ah bir bilseniz nelerden yapılıyor o en temel besin maddemiz, bir bilseniz!?

Çocuklar zırt – pırt hasta…
Kısır…
Yok be kardeşim, bende severim kısırı ama bu kısırlık başka…
Affedersiniz iç çamaşırı da diyebilirdim ama don…
Don var ya…
Üretim esnasında kullanılan ham maddeler ve özellikle kimyasallar…
Hani…
Arz talep meselesi, talep ise ucuz olması, ucuz daha ucuz, daha da ucuz…
Sanayii üretim ve…
Yok mu O “ham maddeler”, sanayi üretim ah yok mu…
Kültürsüzlüğümüzde…
Ama Batı kültüründe de çocuğun olmaması öncellikle kadına bağlanır…
Erkek kısırlığı artmakta!

Çocuklar zırt – pırt hasta…
Kadında ve erkekte kısırlık gittikçe artmakta!

Birde…
Gıda kadar…
Giyim kadar…
Sevgi, şefkat ve eğitim kadar önemli bir konu daha var…
Çocuk…
Hayatı oynayarak öğrenir…
Temiz hava bol gıda…
Çocuk dediğin sokakta, arkadaşları, yaşıtları arasında…
Bilgisayar başında değil, score üzerine score yaparken değil emsalleri arasında…
İstanbul’da…
Bırak büyük şehirleri rant uğruna…
Artık köylerde bile ne park kaldı, ne yeşil alan ne çocukların >>> tehlikesizce <<< oynayabileceği meydan!

Not: Unutma deprem eli kulağında…
Ölmez sağ kalırsanız yıkılan ve daha sonradan da yıkılabilecek onca bina arasında nerede toplanacak, nerede barınacaksın?

G.t kıllığı yapma…
Hak ara!!!

Mister Blöf’ün Puik’i

Yürekten güldüm, sizin de gülmenizi istedim…
Unutulmaz çizgi roman karakteri, Mr. Blöf ve köpeği Puik…
Ve bizim evin yamyamları(…)

Var benim bir Dada’m birde Dayday’im…
Dick und Doof, ülkemizde Laurel ve Hardy olarak biliniyorlar…
Gerçekten de Dayday biraz topluca, Dada…
Mr. Blöf’ün Puik’i gibi, soyunsun kaburgalarını say…
Tek tek.

Birde saf…
Birde salakkk…
Aynı ben, oğlum olsa bu kadar benzemez bana. Her yönü ile ya, her yönü ile…
Kafasına vur, al ağzından lokmasını…
Biraz önce okuldan geldi doğru dükkâna, elinde sabah fırından aldığımız simit var. Özellikle doğru evlerine gitmemiş çünkü gitse, simidi ablası yiyecek. Biliyor yani, Allah’ın emri…
Çocukken, daha küçükken ablası kendi tabağını bitirir, oğlanın tabağına göz dikerdi…
Çocuk o kadar bıkmış ki bir gün ablası yine tabağa elini uzatırken…
Yürekten, canı gönüllen…
Yamyam diye bağırdı ve başladı ağlamaya.

O eve gitmedi ya, ablası simidi yemesin diye…
Bu sefer annem simitten istedi, verdi AMA verirken yüzünün halini görmeliydiniz çocuğun…
Lokma lokma veriyor, annem her seferinde yeniden istiyor…
Sonunda bitti…
(…)
Verdik eline para git tazesini al yine diye…
Annem yamyam olayını anımsattı bana, çok güldük hep birlikte.

Pavlov çağrışımından bir kesit


Recep Tayyip Erdoğan veya Trump…
Popülist mi?
Cevabını ben vermeyeceğim…
Elinizi vicdanınıza koyarak VE zamanınız el verdiği derecede konu üzerinde düşünerek kendinizin bu soruyu yanıtlamamızı istiyorum. Elinize sadece bazı somut veriler vererek, bazı sorular ile bunu yapabileceğinize olan inancımı muhafaza ediyorum. Popülistler…
Bir tespit; sorun çözümlemeye meraklı ve eğilimli değildir(!)
Sizce “başı örtülü bacım” konusu mesela, kapsamlı ve kalıcı çözümlendi mi?
Terör belası, verilen tüm sözlere rağmen her yönü ile bertaraf edilebildi mi, yoksa Demokles’in kılıcı gibi bizi, ülkemizi tehdit etmeye devam ediyor mu?
Soruları olabildiğince uzatabilirim ama son bir soru ile noktalamak istiyorum…
Ekonomik refah düzeyi…
Ne denli ve hangi kapsamda halka yansıtılabildi, herkes iş – güç sahibi mi, gerçek, kâğıt üzerinde değil, gerçek işsizlik oranı, özellikle gençler arasında nedir?

Devlet adamı biz derken, biz gibi düşünürken…
İster siyasetçi deyin ister politikacı ama özellikle demagog veya popülist neden ben der?
Bunun arkasında yatan gerçekler, nedenler ve bu insanların psikolojisi nedir?

Bir başka tespit…
Popülist halkın diliyle konuşup, kendini halktanmış gibi göstererek halk için, halk adına faal olduğu iddiasındadır. Bunu yaparken en etkili aracı bölücülüktür. DIKKAT, sadece böyle zamanlarda “bizden” söz eder. “Biz”, yani halk, kendini de halktan, halkın parçası sayarak ve üstüne basa basa vurgulayarak“biz” VE >>> onlar <<< diye halkı ortadan ikiye böler. Manipülasyon, Latince kökenli olup “manus” el, “plere” doldurmak fiillerinden türeyen ve genel anlamda “avuç dolusu, elinde bir şeylerin olması” manasında kullanılmaktadır. Kelime…
Siyasette, sosyolojide ve psikolojide de yer alır. Hedef gözeterek ve üstü kapalı etkilemeyi, nüfuz etmeyi öngörür. Bu tür yöntemlere insan psikolojisi açısından baktığımızda karşılaşacağımız tablo korkutucu ölçülerdedir. Kendi isteği ve iradesi dışında insan etkilenir ve yönlendirilir, bu etkileme ve yönlendirme sonucu insanlar davranış ve kanat değişiklikleri gösterebilir.

Necati Doğru Beye açık mektup

Sayın Doğru,

Atletli Kemal yazınıza dayanarak iki çift söz etmek istiyorum…
Öyle veya böyle “topluma mâl olan, toplumu veya toplumun bir kısmını” temsil görevine soyunan her kimse sorumluluğunun, temsil görevinin bilincinde hareket etmesi elzemdir.
Vatandaş Kemal, vatandaş Ayşe, Fatma, Ali, Veli olma özelliğini bu görevi üstenildiği sürece “yitirmiştir”. Nasıl ki…
Emine (Hanım diyemiyorum çünkü onu ne kadından ne insandan sayamıyorum) o başına sardığı > garip < paçavrayla Türk kadınını, Türkiye Cumhuriyeti Devletini eş olma sıfatıyla bile olsa, temsil görevini yerine getiriyorken en azından benim tepkimi çekiyorsa…
Atletli görünümü ile Kemal “BEYE” konumu ve bulunduğu önemli “muhalefet” görevi açısından yakışan bir görünüm vermemiştir!

Bizim toplumumuzda, en azından eski terbiye diye tabir edilen kurallar bütününde toplum içeresinde böyle görünüme yer yoktur!

Saygılarımla

Önder Gürbüz

oku

Not: Sayın Çölaşan’da Atatürk fotoğrafları yayınlamış bu konu bağlamında…
Bence…
Armut ve elma meselesi…
Sayın Çölaşan Atanın sayfiye yerinde, denizde kürek çekerken takım elbise ile bunu yapamayacağını, yapmayacağını takdir eder her halde. Keza…
İnsan spor yaparken yine resmi kıyafetle rahat hareket edemeyeceğini de bildiğini tahmin ediyorum.
Tekrar…
Bence K nota K nokta, konumuna, üstlendiği vazifeye yakışmayan bir görünüm vermiştir NOKTA

Türkiye’de

Hukukun üstünlüğü ve gücü, güçlünün hukuku ve üstünlüğünün önüne geçebilir mi?
Bütün mesele bu!

Baklava böreği

Şimdi dada (kız kardeşimin oğlu) geldi okuldan…
Ter içinde…
Ananay ile (anneannesi) nasıl şımarıyor nasıl oynuyor bir görmelisiniz…
Gitti biraz önce evlerine, dedim anneme koskoca herif oldu hala çocuk…
Baktı yüzüme…
“Kime benzedi acaba?” diye sordu…
Keşke onun kadar olsam, olabilsem…
Bebekten beter oldum, hep derim ya erkek demeye bin şahit lazım diye…
Ne zaman uyur kalırım ne zaman uyanırım beli değil.

Hanım birkaç günlüğüne gitti, gitmeden önce dedi:
“Önder yufka alda börek yapayım size”
Dolma…
Hele Arap dolması, sarma, köfte, makarna…
Canımı al ya! İkiletir miyim hiç…
Gittim kardeşin dükkânına, ya ben yufkadan ne anlarım, anaaa…
Çeşit çeşit yufka, sormadım da aldım hepsinden ikişer tane…
Evvelsi akşam geldik eve, evde yemek yok…
Valide doğru odasına rahatsızdı…
Canım börek istedi, açtım buzdolabını aldığım yufkalardan var daha…
Yaşasınnn…
Çıkardım bir paket, açtım, haydaaa…
Yufka bir acayip, incecik…
Dedim daha güzel hafifi olur, yaptım içini, tabi ki kıymalı, sevmem, nadiren yani peynirli…
Sürdüm fırına…
Üstü var ya nar, çıtır çıtır…
Kızarmış sarının en güzel rengi, üstüne ve içine yumurta, süt, yoğurt karışımı bir bullaç…
Yemin ediyorum, Allah inandırsın benim diyen hatun daha güzelini yapamazdı.
😊
Çıkardım fırından, örtüm ıslak bezle üstünü…
On beş yirmi dakika sonra…
Yemede yanında yat cinsinden, yiyen elini ayağını beşte parmağını birlikte yiyor…
Anneme götürdüm…
“Oğlum baklava yufkasından börek mi olur?” diye sordu ama hapur küpür de yedi…
Aradan biraz geçmişti zil çaldı, bir baktım bizimkiler, kardeş yürümeye çıkmış civcivleriyle…
Hani nasip denilen var ya, gerçekten öyle…
Onlarda yedi…
Tavsiye ederim gerçekten güzel oldu, kıymalısı güzel olursa…
Peynirlisi daha da güzel olur, baklava yufkası hafif tatlı…
Eminim peynir ile daha da güzel olur…
Bilgilerinize!

Binde bir

Doğruya doğru, haklıya haklı…
Yalan yok bende, söz konusu p.zevenk bile olsa…
Adını…
Şeytan görmüş gibi yazmaktan imtina ettiğim K nokta K nokta…
Atletle kahvaltı yaparken görüntülendi…
Biri zibidi, ikisi vatan haini…
Bir AK, diğeri boz…
Üçüncüsü morardı…
Yeni CHP başkanı!

Binde bir de olsa…
Nadiren de olsa, dediğinde…
Haklı!