Gözler…
Gözler ve saçlar insan sağlığının birer dışa vurumu, göstergesi niteliğinde…
Gözlerimin akını unuttum…
Kırmızı, mavi, kan kırmızısı…
Evimin kadınları, başta anam olmak üzere söz birliği edercesine…
Önder, oğlum, ağabey çok zayıfladın…
Yeminle farkında değilim, pantolonlarım bir tarafımdan düşüyor o başka…
Bir gram arkadaş, bir gram daha az yük bacaklarda…
Benim için ne demek biliyor musun?
Derman yok, hal yok, güç yok, kuvvet yokkk!
“Kanser oldun benden saklıyorsun”
Yok anacığım yok bir şeyim, bilinçlide bir şey yapmıyorum…
İlaçlar…
Çok ağır, olağanüstü güçlü, malum olandan bir öncesi!!!
Anlatamıyorum…
Geceleri…
Tüm evi dolaşıyorum, bazen koltukta, yerde, yatakta…
Artık gözler nerede kapanırsa…
Yatak, yorgan yerlerde, uyandığımda eller, yüzüm, tüm vücut ölü gibi soğuk, buz…
Buzla çivi…
Kafa öylesine gitti ki…
Ne derdimi ne meramımı anlatabiliyorum, günler gecelerim, geceler günüm oldu…
Tarih yaklaştıkça aklımı yitireceğim diye korkuyorum, içimdeki sıkıntı katlanarak artmakta…
Görüyor üzülüyorum, üzülmekten başkacası gelmiyor elimden kötürümüm sanki…
Evet, öyleyim, sakat, engelli…
Tayyipgiller koyar Türkiye’nin A’sına…
Ben yine çalışabilsem eskisi gibi, el ekmek tutsa…
Ben…
Türkiye ile yetinmem, koyarım dünyanın A’sına…
Ahhh, eller bir ekmek tutsa…
Gerçekten çalışamamak, sevdiklerime istediğimi, istediklerini verememek çok üzüyor beni.
Çalışıyorum diye sakın şikâyet etme…
Şükür et haline!!!
Hazıra dağ dayanmaz der atalar…
Adımda Tayyip değil benim, o kadar tiniyetsiz değilim…
Sat, sav, yaşa…
Koyma pınar, pınar olmadıktan sonra…
Çalışmalıyım, çalışmalı, alnımın teri, el emeği, göz nuru ile kazanmalıyım helal parayı (…)