Kemal mi, Cemal mi? Evrim kuramının bir aşamasında takılıp kalanlar mı? Yoksa sadece Türkçe mi?

Dinlediniz mi bilmem, birini tümüyle dinledim, diğerinde yarısından fazlasına dayanamadım(!)
Önce birinden başlayalım, hani adının anlamı olgunluk olandan…
> Kusursuzluk < erişkinlik anlamına gelen Kemal’den!

Bu nasıl bir kusursuzluk, olgunluktur anlamadım…
YENI tip bir olgunluk, kusursuzluk olmalı…
Y-CHP gibi…
Kesin olan adının hakkını vermediğidir!

Konuşuyor, sayıp – saydırıyor ve geliyor Rıza mı Reza mı artık her ne b.ksa ona…
Demez mi…
“…Devlet protokolüne soktular…” ve devam ediyor…
O zübügü, O kırk harami çete başısını devlet yerine koyuyor konuşmasında(!)
YUHHHHHHHHHHHHHHHH

Sen neydin, kimdin kardeşim?
Pardon, unuttum…
Doğru ya Yeni – Cumhuriyet Halk Partisi başkanı(!)

Sen…
Böyle konuşursan…
Sokaktaki insan ne düşünsün?
Haliyle diyecek Recep Tayyip Kahpedoğan…
Devlet…
Hükümet, devlet(!)

Ne Cumhurbaşkanı devlettir ne Türkiye Büyük Millet Meclisi ne Hükümet…
Bunlar demokratik bir düzende geçici bir süre için halk tarafından, halk namına görevlendirilen ve temsil, yürütme, denetleme gibi görevleri üstlenen kişilerdir.
En sağından en soluna, en dipten zirveye devleti oluşturan toplum ve katmanlarıdır…
Devlet her birimiziz, onlar sadece bizim namımıza karar mekanizmasını, toplum gücünü ellerinde bulunduran kişiler…
Diyeceksin ki öyleyse onlarda devlet, bu toplumun fertleri değiller mi?
HAYIR değiller!!!

Sorun burada, bunu anlamamanda…
Kardeşim sen toplum namına siyasete soyunup belli bir makam ve mevki ’ye geldiysen…
Yani >kamuya mâl olduysan<, O görevden azat edilene kadar bir takım bireysel özgürlük ve haklardan muafsın. Onun yerine sana yeni, genelde genişletilmiş hak ve görevler verilir… Sen… Bundan sonra bir milleti, onun menfaatlerini > temsil < etmekle görevlisin…
Özelin…
Özel hayata geri döndüğünde. Bu yüzden mesela kimi dokunulmazlıklar vardır, bekletilir mecliste…
Zamanı gelene kadar!

Madem anlatıyorsun, bağlantı kuruyorsun hüküm giymiş bir suçlu, mahkûm ile Amerika’da yargılanan bir kimse arasında…
Desene…
Devlet namına, bu devletin hükümeti veya görevlisi onunla bununla, söyle veya böyle bir ilişkiye girip siyaset ile uğraşan kişilerin uyması zorunlu olduğu, adap-ı muaşeret kuralları sayılabilecek devlet protokolüne bu insani sokmuştur diye!

Sen…
Nasıl Tayyip gibi bir köpeği devlet yerine koyar, bana, ona, bize hakaret edersin?

Biz, bizler…
O soysuzla eş miyiz?
Türk vatandaşlığım olsa, bana ağır hakaretten sana dava açardım…
Geçelimmm…
Diğeri, Tayyip denilen p.zevenk…
Her halde g.t kıllarının fırlatmaları olacaklar, doldurulmuş, taşınmış kitleler…
“Türkiye seninle gurur duyuyor”
Ulan p.çler kendi adınıza, namınıza konuşun…
Sizler…
Türkiye’nin kaçta kaçını temsil ediyorsunuz?
Ben utanıyorum O yaratıktan, hele karı diye koluna taktığından…
İğreniyorum ya, iğreniyorum!

Charles Darwin ve kuramı bir kez daha ispatlanmış oldu…
Bunlar…
Maymunluktan insanlığa geçişte bir yerlerde takılıp kalmış mahluklar!

Bu devletin, tarihinin…
Uzun deneyimleri vardır…
O protokol dediğin bugünden yarına öğrenilmez, nezaket, asalet bir insanda ya vardır veya yoktur!

Protokol Bilgileri

PROTOKOL VE GÖRGÜ KURALLARI

http://diab.mfa.gov.tr/tr/category/egitim-videolari/

Pusulamı kaybettim

Pusula önemlidir benim için…
Yok ya ne cepte pusula, elektronik…
Akü bitti, sen bittin!

Kan gurubu kahve olanlardanım, anlatırım bir gün…
Yedekçi, redundancy dedikleri…
Yüzde…
Bin beş yüz çalışacak, MUTLAK ve sonsuz güven ile…
Bir sürü pusulam var…
Ben aralarından birini arıyorum, geçenlerde elimdeydi, nereye koydum bilmiyorum.

Mühimmat çantasına koyacağım, önemli!

Ne mi yapıyorum bu kadar çok pusulayla?
Çanağın veya dağ başında yönümü tespit ediyorum…
Şaşırmaktan, sapıtmaktan nefret ederim…
Türkiye’yi andıran…
Pusulası karga olanın burnu b.ktan çıkmazmış derler…
Emine gibi, Kasımpaşa yosması çıktı yine piyasaya, pazarlıyor kendini…
Dün müydü evvelsi mi?
Kocasının konuştuğu, zırvaladığı yetmiyor birde O çıktı milletin kafasını s.kmeye…
Pusulamı arıyorum…
Pusulamı, gören var mı?

Bu kadarını beklemiyordum

Gerçi kim takar Yalova kaymak-am-ını?
O kim ki? Piçin biri!

FETÖ soruşturması kapsamında Graham Fuller hakkında yakalama kararı çıkarılmış.

RTE’yi, bir HIÇI…
Recep Tayyip Erdoğan yapan kendisi…
Satacak…
Yazmıştım galiba dündü, beraber yola çıktıklarından KIMSE kalmadı…
CIA’nin adamı…
İz silmektir, etkisiz ve tepkisiz etmek…
Satacak, daha kimleri ve neleri satacakkk…
Oğlummm…
Senden büyük Allah var!

NOT: Deniz Yücel için umut dogmasını memnuniyet ile karşılıyorum.

Annemle ilgili bir anı

Beslenme, diş fırçası, sağlık falan dedik ya…
Aklıma geldi birden…
Prof. Dr. Cevat Babuna, annemi ameliyat etti zamaninda…
Ne annem ne ben unuturum bu insanı…
Demiş anneme, aynen böyle:

“Kızım, kırmızı et alıp yiyecek imkânınız yoksa, bol bol mercimek ye. Mercimek ve domates…”

Mercimek portenin deposu…
Bilmeniz faydalı olur diye düşündüm. Bademler…
AKP, TBMM’de, AK Sarayda etsiz kalmıyor…
Halkın temel besin maddesi somun…
Ekmek ve gramajıyla uğrasa dursunlar, onlar…
Etsiz, proteinsiz kalmıyorlar!

Diş fırçası

Şimdi haberlerden geçiyor, Türkiye’de her iki evden birinde diş fırçası yokmuş…
Senede bir değiştiriyorlarmış fırçayı…
Affedersiniz AMA yeminle doğru…
Poponuzdan çok ağzınızda mikrop olduğunu biliyor muydunuz?

Birçok…
Bakin birçok hastalık ağzınızdaki mikroplardan kaynaklanıyor…
En azından gargara, en azından!

72 saatten bir kesit




Olmadı kadın kilotlu çorabı, güzel bir filtre!
Sadece filtre mi? Çekme halatı, araba bile çekebiliyorsun kadın kilotlu çorabıyla.

Hayvanlar, doğanın kendisi yaşam savaşında en büyük müttefikin…
Yok iki ayaklı cinsinden söz etmiyorum, dört ayaklısı, küçüğü ki büyüğü iyi olur, kolay olur senin için…
İzlerini takip et, dikkat et birçok izin birleştiği yerlere, istikamet belli su yakında…
Güvercinler mesela alçaktan uçup düz bir yönde yol alıyorlarsa ki sabah ve akşam su içerler, bil bunu ve takip et.

Yağmur veya çiğ…
İçilir AMA kaynatsan daha iyi olur o konu sonra…
İngilizlerin dediği gibi Dew Trap…
Naylon kardeşim naylon (branda), hatırla dedim bir mutlaka…
Aç bir delik, dikkat et en derin yeri ortası olsun…
Koy poşeti, naylonu içine, istersen ortasına küçük ve temiz bir taş, etrafını korumaya al ki rüzgâr götürmesin, vur kafayı uyu ki hem korunma hem ısınma bir ateş yanında…
Sabah suyun hazır, çığ kapanında*!

Bu yöntem akşamdan sabaha…
Kaldıysan gündüz susuz, ne yapacaksın?
“İlk” defa…
Petrokimya…
İnsanın menfaatine, siyah poşet…
>>> Solar Destination yani güneş enerjisi damıtıcısı <<<

Yine kaz bir delik VE UNUTMA EMI BELKI GÖRDÜN YAYINLADIGIM RESIMLERI…
Bıçağı, av bıçağı en eskisi, yaklaşık 30 – 35 senelik, emekliye ayırdım, gördüğün her şey gibi…
Mesela küreği, askeri kürek hem kazma hem kürek…
Anladın mi neden koydum deprem çantasına VE Allah korusun bilmem gördün mü insanları, can kurtaranları, enkaz üstünde çıplak elleriyle, bir kazma veya kürek burada ne faydalı olurdu değil mi!?
Aldım yenisini, hani bir taşla iki kuş vurma…
Bu…
5 – 10 kuş birden vuruyor, kazma – kürek, MIZIRAK, bıçak, pala vesaire, vesaire…
Allah ömür verirse vuracağım bir daha ilk bahara kendimi dağa – taşa…
Balığa…
Sorun eski gurup darmadağın, yani yalnız başıma…
Yeminle in – cin cirit atıyor, öyle issiz, öyle izbe…
Korkarım uf olmaktan, öcüleren…
Yok çaresi, gideceğim!

Dediğim gibi kaz bir çukur, topla yaprak, dal, bitkinin bulabildiğin her türlüsünü…
Koy çukura, VARSA YANINDA kap, olmadı ağaç kabuğu tümünün ortasına…
Siyah naylonu gerili bir şekilde ser ve koy yine bir taş, “kabin” altında olmak üzere naylon üzerine…
Siyah “poşet – naylon” güneş ısısını toplayıp, yoğunlaştırıp altındaki bitkisel kalıntıların ve toprağın “terlemesine” sebep olacaktır. Buhar naylonda “yapışıp” kalacak, ortaya doğur yani kabına doğru akmaya başlayacaktır. Al sana su kardeşim, hem de damıtılmış cinsinden.

Gelelim su kaynatmaya…
Yok…
Yok kardeşim yok O kadar basit O kadar kolay değil su kaynatması…
Koy kaba yak ateşi…
Su kaynatmak bir sanattır…
Göreceksin, ikna olacaksın. Tıpkı sevişmek gibi…
Sevişebilmek…
Doğru, olması gerektiği gibi ustalık ister, tecrübe, incelik ister sanattın bizzat kendisidir…
Anlatacağım sana.


Cehennemden selamlar

Allah…
Arap’a petrol verdiyse bize de su verdi…
Ah birde kullanmasını bilsek!

Bilindiği üzere benim bir Oma’m var…
Kışın…
Evi cehennemden farksız. Gittim mi yanına, nefes alamıyorum ya, nefes…
O kadar sıcak bana göre…
Cehennemden farksız!

OPEC…
Dün uzun süreden beri beklenen toplantı gerçekleşti…
Dünya borsaları ve benim garip Oma’m…
OPEC ile Oma’nın ne ilgisi mi var, borsaların?

Borsa zaten hayal satıyor, beklenti…
Tayyip gibi…
OPEC, “üretici” sanki onlar yaptı veya verdi…
Oma tüketici…
Aradım yakıt nakliyat şirketini, yılların müşterisiyiz, dedim ben yolcu…
Oma’m ayazda kalmasın, malumunuz Taunusstein namı diğer küçük Sibirya…
Adam ne dedi biliyor musunuz?

“Bekle, nihayet toplantı gerçekleşti, borsa biraz durulsun, bir daha aya ara büyük bir ihtimalle daha ucuz verebilirim sana!”

Nasıl bir dünya…
Bu nasıl bir dünya?

Beceren ve becerilenlerin dünyası…
Sevdiceğim hala bekler durur izahı…
Gülüm nasıl ki sensiz hayat bana bir azap, şahsi cehennemim…
Cennete, cehennemde burası!